Etiketler

+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

Lecciones ispanyolca / turco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Lecciones ispanyolca / turco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Lección 50 (mis apuntes)

you should
deberías
............melisin, ...........malısın

you should know what it means
deberías saber qué quiere decir
ne anlama geldiğini bilmelisin/biliyor olmalısın

you have to (you must)
tienes que
mecbursun, zorundasın, gerekiyor, lazım

you must know what it means
tienes que saber qué quiere decir
ne anlama geldiğini bilmen gerek/ bilmen lazım/ bilmek zorundasın

I would like to know what it means
me gustaría saber qué quiere decir
ne anlama geldiğini bilmeyi isterim/bilmek isterim/ bu ne demek? öğrenirsem memnun olurum

you can, can you
puedes
yapabilirsin

can you tell me what it means please?
¿puedes decirme qué quiere decir por favor?
lütfen (+bunun+) ne anlama geldiğini bana söyleyebilir misin?

thanks, now I know what it means
gracias, ahora sé que quiere decir
teşekkürler, şimdi ne anlama geldiğini /anlamını biliyorum /öğrendim

I'm going to know tomorrow
voy a saber mañana
yarın bileceğim/ öğreneceğim

he's going to tell in the morning
va a decirme en la mañana
(bana) sabah söyleyecek

she's going to have dinner with me tonight
va a cenar conmigo esta noche
bu akşam benimle yemek yiyecek /yemeğe +gelecek+/ yemekte

it's going to arrive on time
va a llegar a tiempo
zamanında gelecek/varacak

I'm not going to study tonight
no voy a estudiar esta noche
bu akşam (ders) çalışmayacağım

he's not going to work tomorrow
no va a trabajar mañana
yarın (iş) çalışmayacak

she's not going to tell me what happened
no va a decirme que pasó
ne olduğunu bana söylemeyecek

it's not going to be here tomorrow
no va a estar aquí mañana
yarın burada olmayacak

I don't know what it means
no sé qué quiere decir
anlamını bilmiyorum

I'm going to ask what it means
voy a preguntar qué quiere decir
anlamını soracağım

can you tell me what it means please?
¿puedes decirme qué quiere decir por favor?
ne anlama geldiğini (bana) söyleyebilir misiniz lütfen?

Lección 49 (mis apuntes)


(he, she, it) wants
quiere
(o) ister

to say
decir
söylemek

it wants to say
quiere decir
söylemek ister

what?
qué?
ne?

what does it mean?
¿qué quiere decir?
ne söylemek ister (ne anlatmaya çalışıyor, anlamı ne, ne anlama geliyor, bu ne demek?)

I don't know what it means
no sé qué quiere decir
ne anlama geliyor bilmiyorum

I want to know
quiero saber
bilmek istiyorum

I want to know what it means
quiero saber qué quiere decir
anlamını bilmek istiyorum/ bu ne anlama geliyor bilmek istiyorum

I'm going to
voy a
.........eceğim, ......acağım

I'm going to ask what it means
voy a preguntar qué quiere decir
anlamını soracağım/ ne anlama geliyor soracağım/ bu ne demek +diye+ soracağım

it's impossible to know what it means
es imposible saber qué quiere decir
ne anlama geldiğini bilmek mümkün değil

Lección 48 (mis apuntes)

I don't know
no sé
bilmiyorum

when
cuando
ne zaman

to arrive
llegar
varmak, varmış olmak, gelmek/gitmek, ulaşmak, orada olmak

I don't know when it's going to arrive
no sé cuando va a llegar
ne zaman varmış olacağını (varır/gelir/orada olur) bilmiyorum

I want to know if it's going to arrive today
quiero saber si va a llegar hoy
bugün varabilirse (gelebilirse/gelecekse/burada olabilecekse) bilmem gerekiyor

when is it going to arrive?
¿cuándo va a llegar?
ne zaman varacak? (gelecek, burada olacak)

when is it going to be here?
¿cuándo va a estar aquí?
ne zaman burada olacak? (olur)

on time
a tiempo
tam vaktinde, zamanında

I need to know if it's going to arrive on time
necesito saber si va a llegar a tiempo
zamanında varacaksa bilmem lazım

to arrive late
llegar tarde
geç ulaşmış olmak, geç varmak, geç kalmak, geç gelmek

is it going to arrive late?
¿va a llegar tarde?
(o) geç mi kalacak? (geç kalacak mı, geç mi gelecek)

is it going to arrive soon?
¿va a llegar pronto?
yakında gelecek mi?

is it going to be here soon?
¿va a estar aquí pronto?
yakında burada olacak mı?

to happen
pasar
olacak olma, olacak, olma, olmak

it's going to happen
va a pasar
olacak

it's going to happen tomorrow
va a pasar mañana
yarın olacak

it's not going to happen
no va a pasar
olmayacak

nothing
nada
hiç, hiçbir şey

nothing's going to happen
nada va a pasar
hiçbir şey olmayacak

everything
todo
her şey, hepsi

everything's going to happen tomorrow
todo va a pasar mañana
her şey yarın olacak

Lección 47 (mis apuntes)

someone
alguien
biri, birisi, herhangi biri

someone is going to do it
alguien va a hacerlo
(o işi) biri yapacak

someone is going to buy it
alguien va a comprarlo
biri satın alacak

to help
ayudar
yardım etmek

someone is going to help me
alguien va a ayudarme
biri bana yardım edecek (eder)

I think (that) someone is going to help me
creo que alguien va a ayudarme
sanırım biri bana yardım edecek /umarım biri bana yardım eder

someone is going to call me later
alguien va a llamarme más tarde
biri daha sonra beni arayacak

someone is going to do it for you
alguien va a hacerlo para ti
biri (o işi) senin için yapacak

no one
nadie
hiç kimse, kimse

no one is going to be here tomorrow
nadie va a estar aquí mañana
yarın burada kimse olmayacak/yarın burada hiç kimse bulunmayacak

no one is going to buy it because it's too expensive
nadie va a comprarlo porque es demasiado caro
hiç kimse satın almayacak çünkü çok pahalı

no one is going to work today
nadie va a trabajar hoy
bugün hiç kimse çalışmayacak

no one is going to explain what happened yesterday
nadie va a explicar qué pasó ayer
dün ne olduğunu hiç kimse açıklamayacak

everyone
todo el mundo
herkes

everyone is going to arrive soon
todo el mundo va a llegar pronto
herkes yakın(zaman)da gelmiş olur/ yakında varmış olur

everyone is going to eat tacos
todo el mundo va a comer tacos
herkes tako yiyecek

everyone is going to wait here
todo el mundo va a esperar aquí
herkes burada bekleyecek

to try
intentar
denemek

everyone is going to try again tomorrow
todo el mundo va a intentar otra vez mañana
yarın herkes bir daha deneyecek

Lección 46 (mis apuntes)

I’m going to
voy a
......eceğim, ......acağım

he, she, it's going to
va a
......ecek, ......acak

he's going to do it for me
va a hacerlo para mi
(onu, o işi) benim için yapacak

she's going to tell me tonight
va a decirme esta noche
bu akşam bana söyleyecek

all day
todo el día
bütün gün, gün boyu

he's going to be here all day
va a estar aquí todo el día
bütün gün burada olacak (burada bulunacak, duracak)

she's going to wait
va a esperar
(o) bekleyecek

she's going to wait for me
va a esperarme
(o) beni bekleyecek

I need to know if she's going to wait for me
necesito saber si va a esperarme
eğer beni bekleyecekse bilmem gerekiyor (bilmeliyim, bilmem lazım)

to visit
visitar
ziyaret etmek

to visit me
visitarme
(beni) ziyaret etmek

he's going to visit me
va a visitarme
beni ziyaret edecek (ziyaretime gelecek)

she's going to call me today
va a llamarme hoy
bugün beni (telefonla) arayacak

isn't going to
no va a
.......meyecek, .......mayacak

to buy
comprar
satın almak

he's not going to buy it today
no va a comprarlo hoy
bugün satın almayacak

she's not going to wait here all day
no va a esperar aquí todo el día
bütün gün burada beklemeyecek

she's not going to wait here for me all day
no va a esperarme aquí todo el día
bütün gün burada beni beklemeyecek

he's not going to work tomorrow
no va a trabajar mañana
yarın çalışmayacak

she's not going to buy it
no va a comprarlo
satın almayacak

expensive
caro
pahalı

because it's too expensive
porque es demasiado caro
çünkü çok/fazla pahalı

she's not going to buy it because it's too expensive
no va a comprarlo porque es demasiado caro
(o) satın almayacak çünkü çok pahalı

he's not going to explain
no va a explicar
(o) açıklamayacak

what happened
que pasó
ne oldu

he's not going to explain what happened
no va a explicar qué pasó
ne olduğunu açıklamayacak

Lección 45 (mis apuntes)

help
ayuda
yardım

the help
la ayuda
yardım

thanks for the help today
gracias por la ayuda hoy
bugünkü yardımın için teşekkürler

I appreciate it a lot
lo aprecio mucho
çok takdir ettim

I need help
necesito ayuda
yardıma ihtiyacım var

I need help please
necesito ayuda por favor
lütfen, yardıma ihtiyacım var

to help
ayudar
yardım etmek

to help me
ayudarme
yardım edin/ bana yardım etmek

thanks for helping me today
gracias por ayudarme hoy
bugün bana yardım ettiğin için teşekkürler

thanks for helping me yesterday, I appreciate it a lot
gracias por ayudarme ayer, lo aprecio mucho
dün bana yardım ettiğin için teşekkürler, çok memnun kaldım/ çok takdir ettim

someone
alguien
biri, birisi

someone can help me
alguien puede ayudarme
biri bana yardım edebilir

can someone help me?
¿alguien puede ayudarme?
biri bana yardım edebilir mi?

can someone help me please?
¿alguien puede ayudarme por favor?
lütfen, biri bana yardım edebilir mi?

to help me
ayudarme
bana yardım etmek/ bana yardım edin

to help you
ayudarte
sana yardım etmek

I’m going to help you
voy a ayudarte
sana yardım edeceğim

I’m going to help you later
voy a ayudarte más tarde
sana daha sonra yardım edeceğim

I would like to help you later
me gustaría ayudarte más tarde
daha sonra sana yardım etmek isterim

I’m going to see if I can help you later
voy a ver si puedo ayudarte más tarde
daha sonra sana yardım edebilir miyim bakacağım

Lección 44 (mis apuntes)

everything
todo
her şey, bütün hepsi, tamamı, hepsi

thanks for everything
gracias por todo
her şey için teşekkürler

on time
a tiempo
tam zamanında, zamanında, vaktinde

thanks for arriving on time
gracias por llegar a tiempo
vaktinde geldiğiniz/vardığınız için teşekkürler

nothing
nada
hiç/hiçbir şey

thanks for nothing
gracias por nada
teşekküre değmez/bir şey değil / önemli değil…...

I appreciate it
lo aprecio
takdir ettim

thank you, I appreciate it
gracias, lo aprecio
teşekkürler, takdir ettim

I really appreciate it/I appreciate it a lot
lo aprecio mucho
çok takdir ettim

I appreciate it a lot thanks for doing it for me today, I really appreciate it
gracias por hacerlo para mi hoy, lo aprecio mucho
benim için bugün yaptığın şeye teşekkür ederim, çok takdir ettim

thanks for calling me today, I appreciate it a lot
gracias por llamarme hoy, lo aprecio mucho
beni bugün aradığın için (telefon ettiğin için) teşekkürler, çok takdir ettim (çok memnun oldum)

thanks for speaking with me
gracias por hablar conmigo
benimle konuştuğun için teşekkürler

thanks for waiting, I appreciate it
gracias por esperar, lo aprecio
beklediğin için teşekkürler, memnun oldum (takdir ettim)

Lección 43 (mis apuntes)

thanks for
gracias por
.......... için teşekkürler

to do it
hacerlo
(onu/ o işi) yapmak

thanks for doing it
gracias por hacerlo
(o işi) yaptığın için teşekkürler /hallettiğin için sağ ol

thanks for doing it today
gracias por hacerlo hoy
(o işi) bugün yaptığın/hallettiğin için teşekkürler

thanks for calling me yesterday
gracias por llamarme ayer
dün beni aradığın için teşekkür ederim (teşekkürler)

to be here
estar aquí
burada bulunmak/ burada olmak

thanks for being here with me
gracias por estar aquí conmigo
burada benimle olduğun/bulunduğun için teşekkürler/teşekkür ederim

to come
venir
gelmek

thanks for coming here today
gracias por venir aquí hoy
bugün buraya geldiğiniz için teşekkürler

to tell me
decirme
(bana) söylemek, bana söyle

thank you for telling me the truth
gracias por decirme la verdad
bana gerçeği söylediğin için teşekkürler

to try
intentar
denemek

thanks for trying
gracias por intentar
denediğiniz için teşekkürler

to visit
visitar
ziyaret

thanks for visiting
gracias por visitar
ziyaretiniz için teşekkürler

thanks for visiting me
gracias por visitarme
beni ziyaret ettiğiniz için teşekkürler /ziyaretiniz için teşekkürler

thanks for visiting me, I’m going to call you later
gracias por visitarme, voy a llamarte más tarde
beni ziyaret ettiğiniz için teşekkürler, daha sonra sizi arayacağım

Lección 42 (mis apuntes)

to try
intentar
denemek

I'm going to try
voy a intentar
deneyeceğim

I'm going to try it
voy a intentarlo
(onu) deneyeceğim

I'm going to try it again later
voy a intentarlo otra vez más tarde
(onu) daha sonra tekrar deneyeceğim

I'm not going to try it again
no voy a intentarlo otra vez
(onu) bir daha denemeyeceğim

difficult
difícil
zor

it’s difficult
es difícil
(o) zor

it’s not difficult
no es difícil
zor değil

it’s too difficult
es demasiado difícil
fazlasıyla zor / bayağı bir zor/ epey bir zor/ yeterince zor

I'm not going to try it again because it's too difficult for me
no voy a intentarlo otra vez porque es demasiado difícil para mi
bir daha denemeyeceğim çünkü benim için fazlasıyla zor

to be able to
poder
yapabilmek, .......ebilmek, ......abilmek,

I'm going to be able to
voy a poder
yapabileceğim

I don't know if I'm going to be able to do it
no sé si voy a poder hacerlo
(onu) yapabilecek miyim bilmiyorum

I don't know if I'm going to be able to wait here all day
no sé si voy a poder esperar aquí todo el día
bütün gün burada bekleyebilecek miyim bilmiyorum

I want to try to do it again
quiero intentar hacerlo otra vez
(onu) (yapmayı) tekrar denemek istiyorum

Lección 41 (mis apuntes)

I'm not going to
no voy a
.......meyeceğim, ........mayacağım, (gitmeyeceğim)

I'm not going to do it
no voy a hacerlo
(onu, o işi) yapmayacağım

I'm not going to be here tomorrow
no voy a estar aquí mañana
yarın burada olmayacağım

I'm not going to go out with them tonight
no voy a salir con ellos esta noche
bu akşam onlarla dışarı çıkmayacağım

I'm not going to work tomorrow
no voy a trabajar mañana
yarın çalışmayacağım

to wait
esperar
beklemek

I'm not going to wait here
no voy a esperar aquí
burada beklemeyeceğim

I'm not going to wait here all day
no voy a esperar aquí todo el día
bütün gün burada beklemeyeceğim

I'm not going to wait here all day because I have to go out later
no voy a esperar aquí todo el día porque tengo que salir más tarde
bütün gün burada beklemeyeceğim çünkü (daha sonra) dışarı çıkmak zorundayım

I'm not going to tell her the truth
no voy a decirle la verdad
ona gerçeği söylemeyeceğim

to arrive
llegar
varmak

to arrive late
llegar tarde
geç varmak/ geç gelmek/ geç gitmek/ gecikmek

on time
a tiempo
zamanında

I'm not going to arrive on time
no voy a llegar a tiempo
zamanında varmayacağım/varamayacağım (gelmeyeceğim/gelemeyeceğim)

I want to arrive on time
quiero llegar a tiempo
zamanında varmak istiyorum

I just arrived on time
acabo de llegar a tiempo
şu anda tam zamanında geldim/vardım (gittim)

I should arrive on time
debería llegar a tiempo
zamanında gitmeliyim/varmalıyım

I think (that) I should arrive on time
creo que debería llegar a tiempo
sanırım tam zamanında orada olmalıyım (varmalıyım)

today I have to arrive on time, it’s very important
hoy tengo que llegar a tiempo, es muy importante
bugün tam zamanında varmalıyım (bu-o) çok önemli

I don’t want to arrive late, I want to arrive on time
no quiero llegar tarde, quiero llegar a tiempo
geç varmak istemiyorum, tam zamanında varmak istiyorum

Lección 40 (mis apuntes)

I'm going to
voy a
.......ceğim, .......cağım, (gideceğim)

to call
llamar
(telefonla) aramak

to call him/her
llamarle
(telefonla) onu aramak

I'm going to call him
voy a llamarle
(telefonla) onu arayacağım

I'm going to call him tomorrow
voy a llamarle mañana
onu yarın (telefonla) arayacağım

I'm going to call him tomorrow because I need to know if he can do it for me
voy a llamarle mañana porque necesito saber si puede hacerlo para mi
yarın onu (telefonla) arayacağım çünkü benim için (o işi) yapabilecekse bilmem gerekiyor/lazım

to tell
decir
söylemek

to tell him/her
decirle
ona söylemek

I'm going to tell her
voy a decirle
ona söyleyeceğim

I'm going to tell her that I can't be here tomorrow because I have to work
voy a decirle que no puedo estar aquí mañana porque tengo que trabajar
ona yarın burada olamayacağımı söyleyeceğim çünkü çalışmak zorundayım

to see
ver
görmek

I'm going to see
voy a ver
göreceğim/bakacağım

I'm going to see if tomorrow I can do it for you because today I'm too busy
voy a ver si mañana puedo hacerlo para ti porque hoy estoy demasiado ocupado
(eğer) yarın (o işi) senin için yapabilirsem bakacağım çünkü bugün fazlasıyla meşgulüm

he doesn't want
no quiere
(o) istemiyor

he doesn't want to tell me now so I'm going to call him tonight
no quiere decirme ahora entonces voy a llamarle esta noche
bana şimdi söylemek istemiyor, (öyleyse) bu akşam onu arayacağım

ready
listo
hazır

it's ready
está listo
o hazır

to finish
terminar
bitiş/ bitirmek

I just finished it now so I'm going to tell him that it's ready
acabo de terminarlo ahora, entonces voy a decirle que está listo
şimdi (daha yeni) bitirdim, (öyleyse) ona hazır olduğunu söyleyeceğim

to ask
preguntar
sormak

I don't know where it is so I'm going to ask
no sé dónde está entonces voy a preguntar
nerede olduğunu bilmiyorum (demek ki) soracağım

I can't be here today so I'm going to see if I can do it tomorrow
no puedo estar aquí hoy entonces voy a ver si puedo hacerlo mañana
bugün burada olamayacağım (öyleyse) yarın (o işi) yapabilirsem bakacağım (yapabilir miyim bakacağım)

to explain
explicar
açıklamak

everything
todo
her şey/hepsi

I going to explain everything later
voy a explicar todo más tarde
her şeyi daha sonra açıklayacağım

soon
pronto
yakında/yakın zamanda

I'm going to do it soon
voy a hacerlo pronto
(o işi) yakında yapacağım

to call you
llamarte
seni (telefonla) aramak

I'm going to call you later
voy a llamarte más tarde
daha sonra seni (telefonla) arayacağım

all day
todo el día
bütün gün/ gün boyu

I'm going to be here all day
voy a estar aquí todo el día
bütün gün burada olacağım

I think that/I believe that
creo que…
sanırım/düşünüyorum/inanıyorum ki

I think (that) I'm going to be here all day
creo que voy a estar aquí todo el día
sanırım bütün gün burada olacağım

to buy it
comprarlo
(onu) satın almak

I'm going to buy it for her tomorrow
voy a comprarlo para ella mañana
yarın onun için (onu) (satın) alacağım

to eat
comer
yemek yeme

I'm going to eat tacos again tomorrow
voy a comer tacos otra vez mañana
yarın tekrar tako yiyeceğim

I'm going to tell her later
voy a decirle más tarde
ona daha sonra söyleyeceğim

I think (that) I'm going to tell her later
creo que voy a decirle más tarde
sanırım ona daha sonra söyleyeceğim

to arrive
llegar
varmak

I'm going to arrive tomorrow
voy a llegar mañana
yarın varacağım

late
tarde
geç (geç kalmak)

I'm going to arrive late tomorrow
voy a llegar tarde mañana
yarın geç (kalacağım) varacağım/geleceğim

with them
con ellos
onlarla

I'm going to arrive with them tomorrow
voy a llegar con ellos mañana
yarın onlarla varacağım/geleceğim

I'm going to have dinner with them tonight
voy a cenar con ellos esta noche
bu akşam onlarla yiyeceğim (yemekteyim)

again
otra vez
bir daha/tekrar/yine

I'm going to see if I can speak with her again tomorrow
voy a ver si puedo hablar con ella otra vez mañana
yarın onunla bir daha konuşabilir miyim bakacağım
(göreceğiz bakalım yarın onunla bir daha 
konuşabilecek miyim)

Lección 39 (mis apuntes)

we want to speak with you
queremos hablar contigo
seninle konuşmak istiyoruz

we can't do it tomorrow because we have to work
no podemos hacerlo mañana porque tenemos que trabajar
o işi yarın yapamayız çünkü çalışmak zorundayız

we can’t go out tonight because we have to study
no podemos salir esta noche porque tenemos que estudiar
bu akşam dışarı çıkamayız çünkü ders çalışmak zorundayız/ders çalışmamız gerekiyor

I feel like going out tonight
tengo ganas de salir esta noche
bu akşam dışarı çıkmayı istiyorum/çıkacak gibiyim/bu akşam canım dışarı çıkmak istiyor

I don't feel like going there today
no tengo ganas de ir allí hoy
oraya gitmeyi (hiç) istemiyorum (arzu etmiyorum)

I wonder why we can’t do it
me pregunto por qué no podemos hacerlo
acaba niye (o işi ) yapamıyoruz

I wonder why he wants to speak with me?
me pregunto por qué quiere hablar conmigo?
niye benimle konuşmak istiyor merak ediyorum/acaba niye benimle konuşmak istiyor?

I wonder if we can have dinner here tonight because I don't feel like going out
me pregunto si esta noche podemos cenar aquí porque no tengo ganas de salir
acaba bu akşam burada yemek yiyebilir miyiz? çünkü (canım) dışarı çıkmak istemiyor

I don't know where it is
no sé donde está
nerede olduğunu bilmiyorum

I wonder where it is
me pregunto donde está
acaba nerede? nerede olduğunu merak ediyorum

somebody has to know where it is
alguien tiene que saber dónde está
nerede olduğunu birinin bilmesi gerekiyor

they can't be here tomorrow
no pueden estar aquí mañana
yarın burada olamazlar/bulunamazlar

they want to have dinner here tonight
quieren cenar aquí esta noche
bu akşam burada yemek yemek istiyorlar

they want to ask me something important
quieren preguntarme algo importante
bana önemli bir şey sormak istiyorlar

they have to study tonight so they can't go out
tienen que estudiar esta noche entonces no pueden salir
bu akşam ders çalışmak zorundalar o yüzden dışarı çıkamazlar

I wonder what I should do
me pregunto qué debería hacer
acaba ben ne yapmalıyım? (ben ne yapabilirim?)

it's impossible to know where it is
es imposible saber dónde está
(onun) nerede olduğunu bilmek mümkün değil

I don't feel like doing it today
no tengo ganas de hacerlo hoy
bugün (o işi) yapmayı istemiyorum

they want to explain what happened
quieren explicar qué pasó
ne olduğunu açıklamak istiyorlar

I wonder if they can tell me the reason why it's not here, they must know where it is
me pregunto si pueden decirme el porqué no está aquí, tienen que saber dónde está
acaba bana (onun) neden burada olmadığını söyleyebilirler mi? nerede olduğunu bilmeleri
gerekiyor/lazım