+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 314

16-46 / notlar 314

-----------------------


que Dios te ayude :) :) :)

Allah yardımcınız olsun :) :) :) 


-----------------------

[1] - es una foto de nuestra casa 

[2] - es una casa grande 

[3] - con frecuencia amigos nos visitan 

-

[1] - bizim evin bir fotoğrafı

[2] - büyük bir ev

[3] - sık sık arkadaşlar bizi ziyaret eder 

---------------------


[1]


"es +....." > bu / >>>>> = 

 ".....+dir" / ".....+dır" / ".....+dur" / ".....+dür" / ".....+tir" / ".....+tır" / ".....+tur" / ".....+tür" 


(Lo sé, esta situación parece muy complicada, por eso estoy explicando)

------- explicación > açıklama -------

la cambia depende de voz por letras 

por ejemplo > 


ev+dir = evdir /

kadın+dır / 

çocuk+tur / 

müdür+dür / 

plastik+tir / 

fırsat+tır

+

["es" una casa grande > büyük bir ev"dir"]

["es" una mujer muy trabajor > çalışkan bir kadın"dır"]

["es" un niño alto > uzun boylu bir çocuk"tur"]

["es" la gerente del banco > bankada müdür"dür"]

[ este juguete "es" de plástico > bu oyuncak plastik"tir"]

["es" una gran oportunidad > bu büyük bir fırsat"tır"]


pero normalmente no usamos estos "tir tır dir etc" siempre...


büyük bir ev, 

çalışkan bir kadın, 

uzun boylu çocuk, 

bankada müdür, 

bu oyuncak plastik, 

bu büyük bir fırsat 


es suficiente para el uso diario, otras formas, para usar en literatura o muy formal casos

-

----- de todos modos, continuemos -----

-

es "una" > bu "bir"

es una foto > bu bir fotoğraf[tır] = > bu bir fotoğraf / bir fotoğraf 

-

casa > ev

"nuestro" casa / "nuestra" casa > "bizim" evimiz / "bizim" ev

-

"de" nuestra casa > bizim evimiz"in" / bizim ev"in" / bizim evimiz"den" / bizim ev"den"

-

es una foto + de nuestra casa = (bu) bizim evin (bir) fotoğrafı[dır] > 

bizim evin fotoğrafı



[2] 


grande > büyük

casa grande > büyük ev

es una casa grande > büyük bir ev



[3]


visitar > ziyaret / ziyaret etmek

-

[yo visito > (ben) ziyaret ederim]

[tu visitas > (sen) ziyaret edersin]

-

["te" visitaré > "seni" ziyaret ederim]

[tú "me" visitas > "beni" ziyaret edersin] 

-

(ellos) "me" visitan > (onlar) "beni" ziyaret eder

(ellos) "te" visitan > (onlar) "seni" ziyaret eder

(ellos) "nos" visitan > (onlar) "bizi" ziyaret eder

-

nos visitan > ziyaret eder / ziyaret ederler

-

amigos > arkadaşlar

-

amigos "nos visitan" > arkadaşlar "bizi ziyaret eder" / arkadaşlar "bizi ziyaret ederler"

-

con frecuencia > sık sık / sıklıkla / çok sık

con frecuencia amigos nos visitan > sık sık arkadaşlar bizi ziyaret eder

[ = çok sık arkadaşlarımız gelir / = arkadaşlarımız sık sık ziyarete gelir]


16-46 / notlar 313

16-46 / notlar 313

-----------------------



-----------------------

- ¿cómo se dice en turco: té? 

- çay

- ¿vino tinto?

- şarap... ¿quieres vino tinto o té? 

- çay :)

-

- türkçe çay nasıl denir?

- çay

- kırmızı şarap?

- şarap... şarap mı istersin çay mı?

- çay :)

---------------------


decir > söylemek / demek

-

se dice > denir

"¿cómo" se dice? > "nasıl" denir?

-

¿cómo se dice en turco? > türkçe nasıl denir? / türkçe'de nasıl denir?

-

té > çay

¿cómo se dice en turco: té? > türkçe çay nasıl denir?

-

vino > şarap

vino tinto > (kırmızı) şarap

[vino blanco > beyaz şarap]

-

querer > istemek

-

[quiero > istiyorum]

[quieres > istersin]

-

¿quieres? > ister misin? / istersin? > [con enfasis]

-

¿quieres vino tinto? > (kırmızı) şarap ister misin?

¿quieres té? > çay ister misin?

-

¿quieres vino tinto o té? > şarap mı çay mı istersin? / şarap mı istersin çay mı?


-----------------------

- ¿cómo se dice en turco: té? 

- çay

- ¿vino tinto?

- şarap... ¿quieres vino tinto o té? 

- çay :)

-

- türkçe çay nasıl denir?

- çay

- kırmızı şarap?

- şarap... şarap mı istersin çay mı?

- çay :)

---------------------


16-46 / notlar 312

16-46 / notlar 312

-----------------------



-----------------------

[1] - ¿puedo pagar con dólares? 


[2] - no, desafortunadamente, no 


[3] - hay que pagar con liras 

-----------------------


[1]


pagar > ödeme / ödeme yapmak

puedo pagar > "ödeyebilirim" / ödeme yapabilirim 

¿puedo pagar? > "ödeyebilir miyim?" / ödeme yapabilir miyim?

-

dólar > dolar

dólares > dolar[lar]

"con dólares" > dolar ile / dolar + ile = > "dolarla"

-

¿puedo pagar +  con dólares? > dolarla + ödeyebilir miyim? >

dolarla ödeyebilir miyim? 

[ = dolar geçiyor mu?]



[2]


no, "desafortunadamente", no > (hayır,) "ne yazık ki", hayır



[3]


pagar > ödeme

hay que pagar > ödenmeli 

-

"con liras" > lira + ile = > "lirayla"

-

hay que pagar + con liras > lirayla ödenmeli >

lirayla ödenmeli

[lira geçiyor] [lirayla ödemelisiniz]


-----------------------

[1] - ¿puedo pagar con dólares? 

[2] - no, desafortunadamente, no 

[3] - hay que pagar con liras 

-

[1] - dolarla ödeyebilir miyim?

[2] - ne yazık ki hayır

[3] - lirayla ödenmeli

-----------------------


16-46 / notlar 311

16-46 / notlar 311

-----------------------



-----------------------

[1] - déjeme ver. aquí hay un mapa... espérame.  


[2] - está bien. voy a esperar 


[3] - voy a mostrarte en el mapa 

-----------------------


[1]


"déjeme ver" > "bakayım" / "bir bakayım" / "bakayım bir" 

-

mapa > harita

un mapa > bir harita

"hay" un mapa > bir harita "var"

-

aquí > burada

-

aquí hay un mapa > burada bir harita var 

-

esperar > beklemek

espérame > bekle / "(beni) bekle" / "bekle (beni)" / "bekle (+ bir dakika)"

-

déjeme ver. aquí hay un mapa... espérame > bakayım, (burada) bir harita var, bekle ( + bir dakika )



[2]


está bien > iyi / tamam / olur

-

esperar > beklemek

voy a esperar > bekleyeceğim / bekliyorum / beklerim

-

está bien. voy a esperar > tamam, bekliyorum



[3]

mostrar > göstermek

mostrarte > sana göstermek

voy a mostrarte > sana göstereceğim

-

el mapa > harita

en el mapa > haritada

-

voy a mostrarte en el mapa > (sana) haritada göstereceğim



-----------------------

[1] - déjeme ver. aquí hay un mapa... espérame.  

[2] - está bien. voy a esperar 

[3] - voy a mostrarte en el mapa 

-

[1] - bakayım, bir harita var, bekle bir dakika 

[2] - tamam, bekliyorum

[3] - haritada göstereceğim

-----------------------


16-46 / notlar 310

16-46 / notlar 310

-----------------------


-----------------------

[1] - ¿qué hora es ahora? 


[2] - son las dos y cuarto 


[3] - ah, entonces, ya es tarde. tengo que estar allí en media hora 

-----------------------


[1]


ahora > şimdi / şu anda

-

hora > saat / zaman / vakit

-

¿qué hora es? > saat kaç?

-

¿qué hora es ahora? > şu anda saat kaç? / şimdi saat kaç?



[2]


dos > iki

-

son las dos > saat iki

-

y > ve

cuarto > çeyrek

-

"dos y cuarto" > [ iki ve çeyrek ] > "iki'yi çeyrek geçiyor"

-

son las dos y cuarto > (saat) iki'yi çeyrek geçiyor



[3]


tarde > geç / sonra 

es tarde > geç / geç oldu / çok geç

"ya" es tarde > "artık" çok geç / çok geç

-

entonces > öyleyse

-

ah, entonces, ya es tarde > ah, öyleyse artık çok geç

-

estar > olmak

estar allí > orada olmak

"tengo que" estar allí > orada olmak "zorundayım" / orada ol"malıyım"

-

hora > saat

media > yarım

-

media hora > yarım saat

en media hora > yarım saat içinde / 

-

entonces, + ya es tarde. + tengo que estar allí + en media hora 

öyleyse + artık çok geç + yarım saat içinde + orada olmalıyım

-

ah, entonces, ya es tarde. tengo que estar allí en media hora 

ah, öyleyse artık çok geç. yarım saat içinde orada olmalıyım



-----------------------

[1]  

¿qué hora es ahora?

şu anda saat kaç? 


[2] 

son las dos y cuarto 

ikiyi çeyrek geçiyor


[3] 

ah, entonces, ya es tarde. tengo que estar allí en media hora 

ah, öyleyse artık çok geç. yarım saat içinde orada olmalıyım

-----------------------


16-46 / notlar 309

16-46 / notlar 309

-----------------------


-----------------------

[1] - el lunes entrante que tengo mucho que hacer 

[2] - también tengo que ir al médico 

-

[1] - gelecek salı çok işim var

[2] - ben de doktora gitmeliyim

-----------------------



[1]

el lunes > pazartesi günü / pazartesi

el lunes "entrante" > "önümüzdeki" pazartesi / "gelecek" pazartesi / pazartesiye

-

"tengo mucho que hacer" > (yapacak) "çok işim var"

-

el lunes entrante (que) tengo mucho que hacer >

pazartesiye [ki] çok işim var 



[2]

ir > gitmek

ir "al médico" > "doktora" gitmek

-

tengo que ir > gitmeliyim 

tengo que ir al médico > doktora gitmeliyim

"también" tengo que ir al médico > "ben de" doktora gitmeliyim


-----------------------

- el lunes entrante que tengo mucho que hacer 

- también tengo que ir al médico 

-

- gelecek salı çok işim var

- ben de doktora gitmeliyim

-----------------------


16-46 / notlar 308

16-46 / notlar 308

-----------------------



-----------------------

[1] - este restaurante está abierto 

[2] - sí, aquí hay comida deliciosa 

[3] - puedes venir con nosotros 

[4] - es la hora del almuerzo 

-

[1] - şu restoran açık

[2] - evet, burada güzel yemekler var

[3] - bizimle gelebilirsiniz

[4] - yemek vakti

------------------------


[1]

abierto > açık

está abierto > [o] açık

-

este > bu / şu

restaurante > restoran

este restaurante > bu restoran / şu restoran

este restaurante está abierto > şu restoran açık



[2]

deliciosa > lezzetli / güzel

comida > yemek / yiyecek

comida deliciosa > lezzetli yemek

-

hay comida > yemek var

"hay comida deliciosa" > "lezzetli yemek+ler var"

-

aquí > burada / burası / buraya

sí, aquí hay comida deliciosa > evet, burada lezzetli yemekler var



[3] 

nosotros > biz

"con nosotros" > bizimle

-

venir > gelmek

"puedes venir" > gelebilirsin

-

puedes venir con nosotros > bizimle gelebilirsin



[4]

el almuerzo > öğle yemeği / yemek

-

la hora > saat / vakit

"es la hora de + ......."   >  "........+ saati"

es la hora "de + el" almuerzo > yemek + saati

es la hora "del" almuerzo > yemek saati / yemek vakti


16-46 / notlar 307

16-46 / notlar 307

-----------------------



-----------------------

[1] - ¿cuándo comenzó la lluvia? ¿cuándo va a terminar? 

[2] - no sabemos. 

[3] - nadie lo sabe ni cuando comenzó ni cuando va a terminar 

[4] - ah, mire. ahora hace buen tiempo. no hay lluvia 

-

[1] - yağmur ne zaman başladı, ne zaman bitecek?

[2] - bilmiyoruz

[3] - ne zaman başladığını ne zaman biteceğini hiç kimse bilmiyor

[4] - aaa, bak. şimdi hava güzel. yağmur yok.

------------------------


[1]

la lluvia > yağmur / yağış

comenzó la lluvia > yağmur başladı

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿cuándo comenzó? > ne zaman başladı

¿cuándo comenzó "la lluvia"? > "yağmur" ne zaman başladı

-

terminar > bitirmek / sonuçlanmak / durmak

"va a terminar" > "bitecek"

¿cuándo va a terminar? > ne zaman bitecek?

-

¿cuándo comenzó la lluvia? ¿cuándo va a terminar? > yağmur ne zaman başladı, ne zaman bitecek?

-


[2]

saber > bilmek

sé > biliyorum

sabes > biliyorsun

sabe > biliyor

sabemos > biliyoruz

-

no sabemos > bilmiyoruz


[3]

nadie > hiç kimse

nadie lo sabe > hiç kimse [onu] bilmiyor

-

ni "cuando comenzó" ni "cuando va a terminar"  > [ne "ne zaman başladı"ğını ne de "ne zaman biteceğini"] > ne zaman başladığını ne zaman biteceğini

-

"nadie lo sabe" ni cuando comenzó ni cuando va a terminar 

ne zaman başladığını ne zaman biteceğini "hiç kimse bilmiyor"

-


[4]

mirar > bakmak

mire > bak

-

hace buen tiempo > hava güzel

ahora hace buen tiempo > şimdi hava güzel

-

lluvia > yağmur / yağış

hay lluvia > yağmur var

no hay > yok

no hay lluvia > yağmur yok

-

ah, mire. ahora hace buen tiempo. no hay lluvia 

aaa, bak. şimdi hava güzel. yağmur yok.


16-46 / notlar 306

 16-46 / notlar 306

-----------------------


------------------------------

[1] - perdón, tengo que irme ahora mismo 

[2] - ¿por qué? ¿qué pasa? 

[3]- he trabajado mucho, estoy cansado

-

[1] - afedersin, hemen gitmem gerekiyor

[2] - neden? ne oldu?

[3] - çok çalıştım, yorgunum

-------------------------------


[1]

perdón > afedersiniz / afedersin / özür dilerim

-

"tengo que irme" > "gitmeliyim" / "gitmem gerekiyor"

-

perdón, tengo que irme > afedersin gitmem gerekiyor

-

ahora > şimdi

ahora mismo > hemen şimdi / hemen / şu anda



[2]

- ¿por qué? > neden? / niye? / ne için? / niçin?

-

¿qué pasa? > ne oluyor? / ne oldu? / ne var?



[3]

"he trabajado" > çalıştım

-

he trabajado "mucho" > "çok" çalıştım

-

"estoy cansado" > yorgunum / yoruldum

-

he trabajado mucho, estoy cansado > çok çalıştım, yorgunum

+ [ he trabajado "todo el día" > "bütün gün" çalıştım]


------------------------------

 - perdón, tengo que irme ahora mismo 

- ¿por qué? ¿qué pasa? 

- he trabajado mucho, estoy cansado

-

- afedersin, hemen gitmem gerekiyor

- neden? ne oldu?

- çok çalıştım, yorgunum

-------------------------------


16-46 / notlar 305

16-46 / notlar 305

-----------------------


------------------------------

algunas frases útiles

(  :) ¿comó se dicen? ..... ) 

-------------------------------



situaciones



[1]


[en la tienda]

"solo" estoy mirando > "sadece" bakıyorum


-



[2]


[en la tienda]

"¿a qué hora" abren? > "kaçta" açıyorsunuz? / kaçta açılıyor?

¿a qué hora cierran? > kaçta kapatıyorsunuz? / kaçta kapanıyor?


-



[3]


[en la tienda]

"olvidó" su cartera > cüzdanınızı "unuttunuz"

"olvidé" mi cartera > cüzdanımı "unuttum"


-



[4]


[en el metro]

con tu permiso > izninizle / müsadenizle / afedersiniz

dejaste caer esto / se le cayó esto > bunu düşürdünüz


-



[5]


[en el metro]

¿cuántas paradas hay? > kaç durak var? / kaç durak kaldı?

¿cuántas paradas quedan "hasta la última parada"? > "son durağa" kaç durak kaldı?


16-46 / notlar 304

 16-46 / notlar 304

-----------------------


------------------------------

algunas frases útiles

(  :) ¿comó se dicen? ..... ) 

-------------------------------



[1]


saber > bilmek

-

lo sé > (bunu) biliyorum

no lo sé > (bunu) bilmiyorum

-

"no lo sabía" > bilmiyordum

sin saber > bilmeden


-



[2]


momento > an

-

en este momento > şu anda

-

en este momento "no puedo" > şu anda "yapamam"

-

hasta ese momento > o an'a kadar

-

"en ese momento" me olvidé de todo > o anda her şeyi unuttum

-



[3]


antes > önce

-

un "día" antes > bir "gün" önce

antes de comenzar > başlamadan önce

-

como antes > eskisi gibi


-



[4]


tomar > almak

-

toma "nota" > "not" al

toma "estos medicamentos" > "bu ilaçları" al

-

toma una buena "ducha" > iyi bir "duş" al


16-46 / notlar 303

 16-46 / notlar 303

-----------------------


------------------------------

- está lloviendo, es mejor ir en taxi 

- entonces voy en taxi 

- es más cómodo que a pie 

- sí, cuando hay lluvia 

-

- yağmur yağıyor, taksiyle gitmek daha iyi

- öyleyse taksiyle gidiyorum

- yürümekten iyidir

- evet, yağmur olduğunda

-------------------------------



llover > yağmur

lluvia > (yağmur) yağıyor / yağışlı / yağmur

lloviendo > yağmurlu / yağıyor / yağmur yağıyor

-

taxi > taksi

en taxi > taksi ile / taksiyle / takside

ir en taxi > taksiyle gitmek

-

es mejor > daha iyi

es mejor ir en taxi > taksiyle gitmek daha iyi

-

entonces > öyleyse

-

voy > gidiyorum 

-

cómodo > rahat / ( = konforlu ) 

más > daha / daha çok / daha fazla

es más cómodo > daha rahat / (daha iyi / daha güzel)

(depende de situación)

-

"a pie" > yürüyerek / yayan

["DE pie" > "ayakta durmak" / "ayakta duran"]

-

cómodo que a pie > yürümekten iyi / 

[yürümekten daha rahat] <- pero no usamos así

más cómodo que a pie > yürümekten daha iyi

es más cómodo que a pie > yürümekten [daha] iyidir

-

lluvia > yağmur

"hay" lluvia > yağmur "var"

"cuando hay" lluvia > yağmur "olduğunda" / yağmur "varken"


------------------------------

- está lloviendo, es mejor ir en taxi 

- entonces voy en taxi 

- es más cómodo que a pie 

- sí, cuando hay lluvia 

-

- yağmur yağıyor, taksiyle gitmek daha iyi

- öyleyse taksiyle gidiyorum

- yürümekten iyidir

- evet, yağmur olduğunda

-------------------------------


16-46 / notlar 302

 16-46 / notlar 302

-----------------------



------------------------

[1]

"vivimos" en Canada > 

(biz) Kanada'da "yaşıyoruz"

-

[2]

hace mucho frío allí, "¿verdad?" >

orası çok soğuk oluyor, "değil mi?"

-

[3]

"a veces". pero en verano, no >

"bazen". ama yazın değil

-

[4]

"entonces", en verano, no hace frío >

"öyleyse", yazın soğuk olmuyor 

-----------------------------



[1]

vivir > yaşamak

vivimos > yaşıyoruz

vivimos "en Canada" > "Kanada'da" yaşıyoruz

-


[2]

frío > soğuk

mucho frío > çok soğuk

hace mucho frío > (hava) çok soğuk 

hace mucho frío "allí" > "orada" hava çok soğuk / "orası" çok soğuk

¿verdad? > değil mi? / doğru, değil mi? / öyle, değil mi?

-


[3]

verano > yaz

en verano > yazın / yazları / yaz olduğunda / yaz olunca / yaz mevsiminde

en verano, "no" > yazın "değil" / yazları "değil"

"pero" en verano, no > "ama" yazın değil  

"a veces", pero en verano, no > "bazen". ama yazın değil

-


[4]

frío > soğuk

hace frío> (hava) soğuk

no hace frío > hava soğuk değil

en verano, no hace frío > yazları hava soğuk değil

"entonces", en verano, no hace frío > öyleyse yazın hava soğuk değil / öyleyse yazın hava soğuk olmuyor


+

+ pequeños detalles para recordar >>>>>


[vivo > yaşıyorum]

["¿donde" vives? "nerede" yaşıyorsun?] 

[vivo "aquí" > "burada" yaşıyorum]

[¿vives en Chile? > Şili'de mi yaşıyorsun?]

[vivimos en Chile > Şili'de yaşıyoruz]

-

hace calor > (hava) sıcak

hace frío > (hava) soğuk

-

[aquí > burası / burada]

allí > orası / orada

-

a veces > bazen

[a menudo > sık sık]

[de vez en cuando > ara sıra / bazen / zaman zaman]

[siempre > her zaman]

-

[primavera > ilkbahar]

[verano > yaz]

[otoño > sonbahar]

[invierno > kış]


-------------------------------------

"vivimos" en Canada > 

(biz) Kanada'da "yaşıyoruz"

-

hace mucho frío allí, "¿verdad?" >

orası çok soğuk oluyor, "değil mi?"

-

"a veces". pero en verano, no >

"bazen". ama yazın değil

-

"entonces", en verano, no hace frío >

"öyleyse", yazın soğuk olmuyor 

16-46 / notlar 301

 16-46 / notlar 301

-----------------------




-----------------------

var = hay

yok = "no hay"

-----------------------



[1]


hay > var

agua > su

+

el vaso > bardak

en el vaso > bardakta 

=

"hay agua" en el vaso 

bardakta "su var"




[2]


el centro > şehir merkezi / merkez

en el centro > şehir merkezinde / merkezde

+

hay > var

+

hotel > otel

hoteles > oteller

muchos hoteles > çok otel / birçok otel

=

en el centro "hay muchos hoteles"

şehir merkezinde "çok otel var"



[3]


hay > var

alguien > biri / birisi

+

la casa > ev

en la casa > evde

=

"¿hay alguien" en la casa? 

evde "biri var mı?"



[4]


hay > var

arbol > ağaç

arboles > ağaçlar

muchos arboles > çok ağaç

+

el parque > park

en el parque > parkta

=

hay "muchos arboles" en el parque

parkta "çok ağaç" var / parkta "birçok ağaç" var



[5]


"no hay" > yok

dinero > para

+

la escuela > okul

las escuelas > okullar

para las escuelas > okullar için

=

"no hay dinero" para las escuelas

okullar için "para yok"



[6]


no hay > yok

ninguna > hiç / hiçbir

+

diferencia > fark

=

no hay ninguna diferencia

hiçbir fark yok



[7]


no hay > yok

pollo > tavuk

+

la navera > buzdolabı

en la navera > buzdolabında

=

"no hay pollo" en la nevera

buzdolabında "tavuk yok"



[8]


no hay > yok

nada > hiç / hiçbir / hiçbir şey

+

interesante > ilginç

+

ver > görmek / bakmak

para ver > görmek için [= görülecek] / bakmak için [= bakılacak]

+

momento > an 

este momento > şu an

en este momento > şu anda

=

no hay nada interesante "para ver" en este momento

şu an "bakılacak" ilginç bir şey yok / şu an "görülecek" ilginç bir şey yok