+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 290

16-46 / notlar 290

-----------------------



------------------------

- busco un libro... estoy tratando de encontrarlo 

- ¿cómo se llama el libro? 

- se llama: la casa verde

- sí. es un libro para niños 

-

- bir kitap arıyorum... onu bulmaya çalışıyorum

- kitabın adı nedir?

- adı: yeşil ev

- evet. bir çocuk kitabı

------------------------




libro > kitap

un libro > bir kitap

-

buscar > aramak

-

busco > arıyorum

busco un libro > bir kitap arıyorum 

-

-

-

tratando de + "............" > "............" + [yapmaya] çalışmak

-

dormir > uyumak

tratando de dormir > uyumaya çalışmak

-

olvidar > unutmak

tratando de olvidar > unutmaya çalışmak

-

ganar > kazanmak

tratando de ganar > kazanmaya çalışmak

-

-

-

encontrar > bulmak

tratando de encontrar > bulmaya çalışmak

encontrarlo > onu bulmak

tratando de encontrarlo > onu bulmaya çalışmak

-

["estoy tratando de" + ....... >>> .......+ "çalışıyorum"]

estoy tratando de encontrarlo > onu bulmaya çalışıyorum

-

se llama > adlandırılır / adı / ismi

¿cómo se llama? > nasıl adlandırılır? / adı ne? / ismi ne?

-

"¿cómo se llama" el libro? > kitabın "adı ne?"

-

la casa > ev

verde > yeşil

la casa verde > yeşil ev

-

se llama: la casa verde > adı: yeşil ev

-

niño > çocuk

niños > çocuklar

para niños > çocuklar için

-

un libro > bir kitap

es un libro > bir kitap[tır]

-

es un libro para niños > çocuklar için bir kitap /

bir çocuk kitabı (mejor)




------------------------

- busco un libro... estoy tratando de encontrarlo 

- ¿cómo se llama el libro? 

- se llama: la casa verde

- sí. es un libro para niños 

-

- bir kitap arıyorum... onu bulmaya çalışıyorum

- kitabın adı nedir?

- adı: yeşil ev

- evet. bir çocuk kitabı

------------------------


16-46 / notlar 289

16-46 / notlar 289

-----------------------



-----------------------

- ¿a dónde vas? 

- voy a visitar a unos amigos 

- ¿dónde viven? 

- no muy lejos. en otra ciudad 

- ¿cómo vas a ir? 

- voy a ir en autobús 

- nereye gidiyorsun?

- birkaç arkadaşı ziyarete gideceğim

- neredeler?

- çok uzak değil. başka bir şehirde

- nasıl gideceksin?

- otobüsle gideceğim

---------------------------



¿dónde? > nerede?

¿a dónde? > nereye?

-

ir > gitmek

-

voy > gideceğim / gidiyorum

vas > gideceksin / gidiyorsun

-

¿a dónde vas? > nereye? / nereye gidiyorsun?

-

visitar > ziyaret etmek

voy a visitar > ziyaret edeceğim / ziyarete gideceğim

-

amigo > arkadaş

amigos > arkadaşlar

-

"unos" amigos > "birkaç" arkadaş 

a unos amigos > birkaç arkadaşı

-

voy a visitar a unos amigos > birkaç arkadaşı ziyarete gideceğim

-

vivir > yaşamak

-

[vivo > yaşıyorum]

[vivo en Berlin > Berlin'de yaşıyorum]

[vives > yaşıyorsun]

[¿dónde vives? > nerede yaşıyorsun?]

-

¿dónde viven? > nerede yaşıyorlar / nerede oturuyorlar? / neredeler? 

-

lejos > uzak

no lejos > uzak değil

-

[cerca > yakın]

[no cerca > yakın değil]

-

muy lejos > çok uzak

no muy lejos > çok uzak değil

-

ciudad > şehir

otra ciudad > başka şehir

en otra ciudad > başka şehirde

-

ir > gitmek

voy a ir > gideceğim

-

vas a ir > gideceksin

¿vas a ir > gidecek misin? / gideceksin?

-

¿cómo? > nasıl?

¿cómo vas a ir? > nasıl gideceksin?

-

voy a ir "en autobús" > "otobüsle" gideceğim




-----------------------

- ¿a dónde vas? 

- voy a visitar a unos amigos 

- ¿dónde viven? 

- no muy lejos. en otra ciudad 

- ¿cómo vas a ir? 

- voy a ir en autobús 

- nereye gidiyorsun?

- birkaç arkadaşı ziyarete gideceğim

- neredeler?

- çok uzak değil. başka bir şehirde

- nasıl gideceksin?

- otobüsle gideceğim

---------------------------


16-46 / notlar 288

16-46 / notlar 288

-----------------------



-----------------------

- ¿a qué se dedica? 

- trabajo en una empresa internacional. tengo que hacer viajes de negocios con frecuencia 

-

- ne işiyle uğraşıyorsunuz?

- uluslararası bir şirkette çalışıyorum. sık sık iş gezileri yapmak zorundayım

-----------------------------




dedicar > adamak

[dedico > adadım / dedicas > adadın / dedica > adadı / dedica > adadınız (formal-resmi)]

-

¿qué? > ne? / hangi?

¿a qué? > neye?

-

¿a qué se dedica? > (formal / resmi)

[neye adanmışsınız?] / (no usamos así)

[kendinizi neye adadınız?] / (no usamos así)

hangi işi yapıyorsunuz? (mejor) 

hangi işle uğraşıyorsunuz? (mejor)

neyle uğraşıyorsunuz? (mejor)

ne işiyle uğraşıyorsunuz? (mejor)

ne işi yapıyorsunuz? (mejor)

ne iş yapıyorsunuz? (mejor)

[ = cuál es tu trabajo? > = mesleğiniz nedir / = ne iş yapıyorsunuz]

[ = ¿a qué se dedica? > = mesleğiniz nedir / = ne işiyle uğraşıyorsunuz?]

-

empresa > şirket

"una" empresa > bir şirket

una empresa "internacional" > "uluslararası" bir şirket

-

en una empresa > bir şirkette

en una empresa internacional > uluslararası bir şirkette

-

trabajar > çalışmak

-

trabajo > çalışıyorum

-

trabajo en una empresa internacional >

uluslararası bir şirkette çalışıyorum

-

viaje > gezi / seyahat

viajes > geziler / seyahatler

viajes de negocios > iş gezileri / (iş gezisi)

-

hacer > yapmak

tengo que hacer > yapmalıyım / yapmak zorundayım

tengo que hacer "viajes de negocios" > "iş gezileri" yapmak zorundayım

-

"con frecuencia" > "sık sık" / "sıklıkla"

-

tengo que hacer viajes de negocios "con frecuencia" >

"sık sık" iş gezileri yapmak zorundayım




-----------------------

- ¿a qué se dedica? 

- trabajo en una empresa internacional. tengo que hacer viajes de negocios con frecuencia 

-

- ne işiyle uğraşıyorsunuz?

- uluslararası bir şirkette çalışıyorum. sık sık iş gezileri yapmak zorundayım

-----------------------------

16-46 / notlar 287

16-46 / notlar 287

-----------------------



-----------------------

- un día bonito 

- sí, hace buen tiempo... no hay lluvia 

- ¿ha venido aquí antes? 

- ¿a la Ciudad de México? 

- sí 

- he venido aquí mucho 

-

- güzel bir gün

- evet, hava güzel, yağmur yok

- daha önce buraya geldiniz mi?

- Meksiko'ya mı?

- evet

- buraya çok geldim

---------------------------




un / uno / una > bir

día > gün

-

un día > bir gün

-

bonito / bonita > iyi / güzel

un día "bonito" > "güzel" bir gün

-

hace "buen" tiempo > hava "güzel" / hava "iyi"

-

lluvia > yağmur

"hay" lluvia > yağmur "var" / yağmurlu

no hay lluvia > yağmur yok

-

venir > gelmek

-

[vengo > gelirim / geliyorum]

[hE venido > geldim]

[has venido > geldin]

-

[hA venido > geldi (normal / informal)]

-

ha venido > geldiniz (resmi / formal)

¿ha venido? > geldiniz mi?

-

¿ha venido "aquí"? > "buraya" geldiniz mi? (formal / resmi)

¿ha venido aquí "antes"? > "önceden" buraya geldiniz mi?

-

["Ciudad de" México > Meksiko "Şehri"]

a la Ciudad de México > Meksiko'ya / Meksiko Şehri'ne

-

¿a la Ciudad de México? > Meksiko'ya mı?

-

he venido > geldim

he venido "aquí" > "buraya" geldim

he venido aquí "mucho" > buraya çok "geldim"



-----------------------

- un día bonito 

- sí, hace buen tiempo... no hay lluvia 

- ¿ha venido aquí antes? 

- ¿a la Ciudad de México? 

- sí 

- he venido aquí mucho 

-

- güzel bir gün

- evet, hava güzel, yağmur yok

- daha önce buraya geldiniz mi?

- Meksiko'ya mı?

- evet

- buraya çok geldim

--------------------------

16-46 / notlar 286

16-46 / notlar 286

-------------------------



-------------------------

- hay demasiada lluvia 

- estoy tratando de encontrar el lugar 

- allí está el restaurante 

- pero dónde está la otra tienda?

-

- çok yağmur var

- yeri bulmaya çalışıyorum

- işte restoran orada

- ama öbür dükkân nerede?

--------------------------


hay > var

demasiado / demasida > fazlasıyla / fazla / çok

hay demasiado > çok var

hay demasiadA "lluviA" > çok "yağmur" var

-

[está lloviendo > hava yağmurlu]

[hace sol > hava güneşli]

-

encontrar > bulmak

"estoy tratando de encontrar" > "bulmaya çalışıyorum"

-

[estoy tratando de "olvidar" > "unutmaya" çalışıyorum]

[estoy tratando de "beber" > "içmeye" çalışıyorum]

-

el lugar > yer / alan / bölge / kısım

"estoy tratando de encontrar" el lugar > yeri "bulmaya çalışıyorum"

-

["estoy tratando de encontrar" mi madre > annemi "bulmaya çalışıyorum"]

["estoy tratando de encontrar" tu casa > evini "bulmaya çalışıyorum"]

allí > orada

alli está > işte orada / orada

-

[aquí > burada]

[está aquí > işte burada / burada]

-

allí está el restaurante > işte restoran orada / işte orada restoran

-

la tienda > dükkân / mağaza

la "otra" tienda > "öteki" dükkân / "öbür" dükkân / "diğer" dükkân

-

pero > fakat / ama

pero ¿dónde está? > fakat nerede? / ama nerede?

-

pero ¿dónde está la otra tienda? > ama öbür dükkân nerede?

-

[pero ¿dónde está la otra "botella"? > ama öbür "şişe" nerede?]

[pero ¿dónde está la otra "bolsa"? > ama öbür "çanta" nerede?]





-------------------------

- hay demasiada lluvia 

- estoy tratando de encontrar el lugar 

- allí está el restaurante 

- pero dónde está la otra tienda?

-

- çok yağmur var

- yeri bulmaya çalışıyorum

- işte restoran orada

- ama öbür dükkân nerede?

--------------------------


16-46 / notlar 285

16-46 / notlar 285

-----------------------




----------------------

- voy a llevarte al centro 

- gracias, pero ¿hay un metro? 

- no, aquí no hay metro 

- podría ir en autobús 

- no, ya te dije... voy a llevarte 

-

- seni şehir merkezine götüreceğim

- teşekkür ederim, fakat bir metro var mı?

- hayır, burada metro yok

- otobüsle gidebilirim

- hayır, zaten sana söylemiştim... seni götüreceğim

---------------------------




llevar > götürmek / getirmek / arabayla bırakmak

llevarte > seni götürmek / seni getirmek / seni arabayla bırakmak

-

voy a llevarte > seni götüreceğim

voy a llevarte "al centro" > seni "şehir merkezine" götüreceğim

-

hay > var

no hay > yok

-

hay un metro > bir metro var

¿hay un metro? > bir metro var mı?

-

gracias, pero... > teşekkür ederim, fakat...

gracias, pero ¿hay un metro? > teşekkür ederim, fakat bir metro var mı?

-

aquí > burada / burası / burayı / buraya

-

no, aquí "no hay" metro > hayır, burada metro "yok"

-

autobús > otobüs

en autobús > otobüsle / otobüste

-

ir > gitmek

-

[puedo ir > gidebilirim]

-

podría ir > gidebilirim

podría ir en autobús > otobüsle gidebilirim

-

ya > zaten / artık

-

decir > demek / söylemek

dije > dedim / söyledim

te dije > sana dedim / sana söyledim

[te dicho > sana dedim / sana söyledim]

-

"ya" te dije > "zaten" sana söyledim

[ = sana "zaten" söyledim = sana söyledim "zaten"]

sana söylemiştim (mejor)

-

no, ya te dije voy a llevarte > 

hayır, zaten sana söylemiştim, seni götüreceğim




----------------------

- voy a llevarte al centro 

- gracias, pero ¿hay un metro? 

- no, aquí no hay metro 

- podría ir en autobús 

- no, ya te dije... voy a llevarte 

-

- seni şehir merkezine götüreceğim

- teşekkür ederim, fakat bir metro var mı?

- hayır, burada metro yok

- otobüsle gidebilirim

- hayır, zaten sana söylemiştim... seni götüreceğim

---------------------------


16-46 / notlar 284

16-46 / notlar 284

------------------



------------------

- fuimos en verano el año pasado 

- he estado allí antes. hace buen tiempo en verano 

-

- geçen yaz gittik

- önceden orada bulundum. yazın hava güzel oluyor

------------------------------------




verano > yaz (mevsimi)

en verano > yazın / [yaz mevsiminde]

-

el año > yıl

el año pasado > geçen yıl

-

en verano + "el año pasado" = yazın + "geçen yıl" = geçen (yılın) yaz (mevsiminde) > 

>>> geçen yaz (mejor) <<< [el verano pasado]

-

["fui" en verano el año pasado > geçen yaz "gittim"]

"fuimos" en verano el año pasado > geçen yaz "gittik" 

-

aquí > burası / burada / buraya / burayı

allí > orası / orada / oraya / orayı

-

["estoy aquí" > "buradayım"]

["estas allí" > "oradasın"

-

["estoy allí" > "oradayım"]

"he estado allí" > "oradaydım"

he estado allí "antes" > "önceden" oradaydım / önceden orada bulundum

-

"hace" buen tiempo > hava "iyi"

[hace "mal" tiempo > hava "kötü"]

-

hace buen tiempo en verano >

yazın hava iyi / yazın hava iyi oluyor / yazın hava güzel




------------------

- fuimos en verano el año pasado 

- he estado allí antes. hace buen tiempo en verano 

-

- geçen yaz gittik

- önceden orada bulundum. yazın hava güzel oluyor

------------------------------------


16-46 / notlar 283

16-46 / notlar 283

-----------------------



-----------------------

- en todo caso, el cliente quiere cambiar unas cosas 

- ¿unas cosas? 

- bueno, a decir verdad quiere cambiar todo 

-

- her neyse işte, müşteri birkaç şeyi değiştirmek istiyor

- birkaç şeyi?

- tamam, doğruyu söylemek gerekirse her şeyi değiştirmek istiyor

-----------------------




"en todo caso" > "her durumda" / "her şekilde" / "her neyse" / 

"her neyse işte" / "her halükârda" / "ne olursa olsun" 

-

el cliente > müşteri

el cliente "quiere" > müşteri "istiyor" / müşteri "ister"

-

[yo "quiero" > ben isterim / ben "istiyorum"]

[tú "quieres" > sen istersin / sen "istiyorsun"]

-

cambiar > değiştirmek

[quiero "cambiar" > "değiştirmek" istiyorum]

-

el cliente quiere "cambiar" > müşteri "değiştirmek" istiyor

-

una > bir

cosa > şey

una cosa > bir şey

-

unas cosas > birkaç şey[ler]

-

en todo caso, el cliente "quiere cambiar unas cosas" >

her neyse, müşteri "birkaç şey değiştirmek istiyor" /

= her neyse, müşteri "birkaç şeyi değiştirmek istiyor"

-

¿unas cosas? > birkaç şey? / birkaç şey mi?

-

bueno > iyi / güzel / tamam / oldu / olur

-

"a decir verdad" > 

doğru söylemek gerekirse /

= doğruyu söylemek gerekirse /

= doğrusunu söylemek gerekirse /

= "gerçeği söylemek gerekirse" / 

= "aslında" / 

= "işin doğrusu"

-

quiere > istiyor

quiere "cambiar" > "değiştirmek" istiyor

quiere cambiar "todo" > "her şeyi" değiştirmek istiyor /

[ = "hepsini" değiştirmek istiyor]

[ = "tamamını" değiştirmek istiyor]

-

"a decir verdad" + quiere cambiar todo > 

"doğruyu söylemek gerekirse" + her şeyi değiştirmek istiyor



-----------------------

- en todo caso, el cliente quiere cambiar unas cosas 

- ¿unas cosas? 

- bueno, a decir verdad quiere cambiar todo 

-

- her neyse işte, müşteri birkaç şeyi değiştirmek istiyor

- birkaç şeyi?

- tamam, doğruyu söylemek gerekirse her şeyi değiştirmek istiyor

-----------------------


16-46 / notlar 282

16-46 / notlar 282

------------------



------------------

- ¿puedes mostrarme la calle en el mapa?

- no, no en el mapa ... pero puedo llevarte allí

- haritada sokağı gösterebilir misin?

- hayır, haritada değil... fakat seni oraya götürebilirim 

------------------


mostrar > göstermek

mostrar"me" > "bana" göstermek / bana göster

mostrar"te" > "sana" göstermek 

-

puedO mostrar > gösterebilirİM

puedES mostrar > gösterebilirSİN

-

puedO mostrar"TE" > "SANA" gösterebilirİM

puedES mostrar"ME" > "BANA" gösterebilirSİN

-

la calle > cadde / sokak

-

puedes mostrarme la calle > bana sokağı gösterebilirsin

¿puedes mostrarme la calle? > bana sokağı gösterebilir misin?

-

el mapa > harita

en el mapa > haritada / harita üzerinde / harita üstünde

[en la mesa > masada / masa üzerinde / masa üstünde]

-

¿puedes mostrarme la calle en el mapa? >

haritada (bana) sokağı gösterebilir misin?

-

no, "no" en el mapa > hayır, harita üstünde "değil"

puedo mostrarte la calle > sana sokağı gösterebilirim 

[ "sana sokağı" gösterebilirim < = > "sokağı sana" gösterebilirim ]

-

llevar > götürmek / getirmek / arabayla almak 

-

puedo llevar"te" > "seni" götürebilirim / "seni" (arabayla) alabilirim

-

allí > orası / orada / oraya

-

"o" puedo llevarte allí > "ya da" seni oraya götürebilirim

[ o > ya da = veya ]




------------------

- ¿puedes mostrarme la calle en el mapa?

- no, no en el mapa ... pero puedo llevarte allí

- haritada sokağı gösterebilir misin?

- hayır, haritada değil... fakat seni oraya götürebilirim 

------------------


16-46 / notlar 281

16-46 / notlar 281

-----------------------



------------------------

- ¿cómo vas a ir? ¿vas a ir en coche? 

- no, voy a pie 

- no puedes ir a pie 

- ¿por qué? ¿está lejos? 

- sí, pero puedo llevarte 

-

- nasıl gideceksin? arabayla mı gideceksin?

- hayır, yayan

- yayan gidemezsin

- neden? uzak mı?

- evet, fakat seni götürebilirim

--------------------------



ir > gitmek

-

[voy a ir > gideceğim / giderim]

vas a ir > gideceksin / gidersin

-

¿cómo? > nasıl?

-

¿cómo vas a ir? > nasıl gideceksin?

-

pie > ayak

"A pie" > "yürüyerek" / "yayan" 

-

coche > araba

"EN coche" > "arabayla"

-

[voy a ir "A pie" > yürüyeceğim / "yürüyerek" gideceğim / "yayan" gideceğim]

[voy a ir "EN coche" > "arabayla" gideceğim ]

-

[vas a ir en coche > arabayla gideceksin]

¿vas a ir en coche? > arabayla mı gideceksin?

-

no, voy a pie > hayır, yürüyeceğim / hayır, yayan

-

[ puedo ir > gidebilirim ]

[ puedo ir a pie > yayan gidebilirim / yürüyebilirim ]

[ ( = yürüyerek gidebilirim) ]

-

[ puedes ir > gidebilirsin ]

[ puedes ir a pie > yayan gidebilirsin / yürüyebilirsin ]

[ ( = yürüyerek gidebilirsin) ]

-

no puedes ir a pie > yayan gidemezsin / yürüyemezsin

-

¿por qué?  > neden? / niye? 

¿está lejos? > uzakta mı? / uzak mı?

-

sí > evet

pero > fakat / ama

-

llevar > götürmek / getirmek / arabayla almak

llevarte > seni götürmek / seni getirmek / seni arabayla almak

-

puedo llevarte > seni (arabayla) götürebilirim




------------------------

- ¿cómo vas a ir? ¿vas a ir en coche? 

- no, voy a pie 

- no puedes ir a pie 

- ¿por qué? ¿está lejos? 

- sí, pero puedo llevarte 

-

- nasıl gideceksin? arabayla mı gideceksin?

- hayır, yayan

- yayan gidemezsin

- neden? uzak mı?

- evet, fakat seni götürebilirim

--------------------------


16-46 / notlar 280

16-46 / notlar 280

------------------



------------------

- creo que estamos perdidos 

- sí, vamos a llegar tarde 

- el almuerzo comienza en media hora 

-

- sanırım kaybolduk

- evet, geç kalacağız

- yemek yarım saat içinde başlayacak

---------------------------------




creo que > sanırım / sanıyorum

-

[estoy perdido > (ben) kayboldum]

estamos perdidos > (biz) kaybolduk

-

creo que estamos perdidos > sanırım kaybolduk

-

llegar > varmak / gitmek / gelmek / ulaşmak

-

[voy a llegar > varacağım / gideceğim / geleceğim / ulaşacağım]

vamos a llegar > varacağız / gideceğiz / geleceğiz / ulaşacağız

-

[voy a llegar "tarde" > "geç" geleceğim / geç kalacağım (mejor)]

vamos a llegar "tarde" > "geç" geleceğiz / geç kalacağız (mejor)

-

el almuerzo > öğle yemeği / yemek

-

el almuerzo comienza > 

öğle yemeği başlıyor / 

öğle yemeği başlayacak

-

hora > saat

"media" hora > "yarım" saat

"en" media hora > yarım saat "içinde"

el almuerzo comienza "en media hora" >

öğle yemeği "yarım saat içinde" başlayacak/

yemek "yarım saat içinde" başlayacak





------------------

- creo que estamos perdidos 

- sí, vamos a llegar tarde 

- el almuerzo comienza en media hora 

-

- sanırım kaybolduk

- evet, geç kalacağız

- yemek yarım saat içinde başlayacak

---------------------------------


16-46 / notlar 279

16-46 / notlar 279

-----------------------




-----------------------

- bueno, voy allí primero 

- ¿y después?

- antes de regresar voy a la farmacia 

-

- tamam, ilk önce oraya gideceğim

- ya sonra?

- dönmeden önce eczaneye gideceğim

-----------------------------




bueno > iyi / tamam / güzel / oldu / olur

-

voy allí > oraya gideceğim / oraya giderim / oraya gidiyorum

primero > önce / ilk olarak / ilk önce

-

bueno, voy allí primero > tamam, ilk önce oraya gideceğim

-

y > ve / ya / peki

-

¿y "después"? > ya "sonra"?

-

antes > önce

antes "de regresar" > "dönmeden" önce

-

la farmacia > eczane

-

voy "a la farmacia" > "eczaneye" gideceğim 




-----------------------

- bueno, voy allí primero 

- ¿y después?

- antes de regresar voy a la farmacia 

-

- tamam, ilk önce oraya gideceğim

- ya sonra?

- dönmeden önce eczaneye gideceğim

-----------------------------


16-46 / notlar 278

16-46 / notlar 278

------------------------



------------------------

- ¿dónde puedo encontrar un banco? 

- no hay banco en esta calle... hay que ir al centro

- bien, entonces voy al centro 

-

- nerede bir banka bulabilirim?

- bu caddede banka yok... merkeze gitmek lazım

- tamam, öyleyse merkeze gideceğim

--------------------------------




banco > banka

un banco > bir banka

-

encontrar > bulmak

-

"encontrar" un banco > bir banka "bulmak"

-

puedo encontrar > bulabilirim

puedo encontrar un banco > bir banka bulabilirim

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde puedo encontrar un banco? > nerede bir banka bulabilirim?

-

hay > var

no hay > yok

-

no hay banco > banka yok

-

calle > sokak / cadde

"esta" calle > "bu" sokak / "bu" cadde

"en" esta calle > bu sokak"ta" / bu cadde"de"

-

no hay banco "en esta calle" > "bu caddede" banka yok 

-

"hay que" > "yapmalı" / "etmeli" / "lazım" / "gerekli"

-

ir > gitmek

hay que ir > gitmek lazım / gitmek gerekli / gitmeli

-

centro > merkez / şehir merkezi / kasaba merkezi

al centro > merkeze / şehir merkezine / kasaba merkezine

-

hay que ir al centro > merkeze gitmek lazım

-

bien > iyi / güzel / tamam / olur 

-

entonces > öyleyse / o zaman

-

bien, entonces "voy al centro" > 

tamam, öyleyse "merkeze giderim"/

tamam, öyleyse "merkeze gideceğim"




------------------------

- ¿dónde puedo encontrar un banco? 

- no hay banco en esta calle... hay que ir al centro

- bien, entonces voy al centro 

-

- nerede bir banka bulabilirim?

- bu caddede banka yok... merkeze gitmek lazım

- tamam, öyleyse merkeze gideceğim

--------------------------------


16-46 / notlar 277

16-46 / notlar 277

--------------------------



-----------------

- ¿cuánto cuesta esta camiseta? 

- no es muy costosa, cuarenta liras 

- ¿cuánto es todo junto? 

- doscientos liras 

- no tengo suficiente dinero

-

- bu tişört ne kadar?

- çok pahalı değil, kırk lira

- hepsi ne kadar?

- ikiyüz lira

- yeterli param yok

--------------------



¿cuánto? > ne kadar?

¿cuánto "cuesta"? > ne kadar? (mejor) / "hesap" ne kadar? (en restaurante)

¿cuánto cuesta "esta"? > "bu" ne kadar?

¿cuánto cuesta "esta camiseta"? > "bu tişört" ne kadar?

-

costosa > pahalı

"muy" costosa > "çok" pahalı

es muy costosa > çok pahalı[dır]

"no es" muy costosa > çok pahalı "değil[dir]"

-

no es muy costosa, "cuarenta" liras > çok pahalı değil, "kırk" lira

-

¿cuánto es todo? > hepsi ne kadar? / tamamı ne kadar?

¿cuánto es todo "junto"? > hepsi ["birlikte"] ne kadar? / tamamı ne kadar? 

-

doscientos liras > ikiyüz lira

-

dinero > para

"suficiente" dinero > "yeterli" para / "yeterince" para

-

"tengo" suficiente dinero > yeterli param "var"

"no tengo" suficiente dinero > yeterli param "yok"




-----------------

- ¿cuánto cuesta esta camiseta? 

- no es muy costosa, cuarenta liras 

- ¿cuánto es todo junto? 

- doscientos liras 

- no tengo suficiente dinero

-

- bu tişört ne kadar?

- çok pahalı değil, kırk lira

- hepsi ne kadar?

- ikiyüz lira

- yeterli param yok

--------------------


16-46 / notlar 276

16-46 / notlar 276

-----------------------


-----------------------

- tengo hambre. ¿y tú? ¿tienes hambre? 

- sí, tengo hambre. 

- conozco un restaurante muy bueno. ¿te gustaría ir?

- sí, me gustaría

-

- acıktım, ya sen? acıktın mı?

- evet, acıktım

- çok güzel bir restoran biliyorum. gitmek ister misin?

- evet, isterim

-------------------------------



tengo hambre > "acıktım" / "açım"

-

tú > sen

[tu > senin]

-

y > ve / ya 

¿y tú? > ya sen? 

-

tengo hambre > "acıktım" / "açım"

tienes hambre > "acıktın" / "açsın"

¿tienes hambre? > acıktın mı? / aç mısın?

-

sí > evet

[ no > hayır ]

-

conoser > tanımak / bilmek

conozco > tanıyorum / biliyorum

-

conozco "un restaurante" > "bir restoran" biliyorum

conozco un restaurante "muy bueno" > "çok güzel" bir restoran biliyorum

-

ir > gitmek

[me gustaría ir > (ben) gitmek isterim]

[te gustaría ir > (sen) gitmek istersin]

-

¿te gustaría ir? > (sen) gitmek ister misin?

sí, me gustaría (ir) > evet, (gitmek) isterim = evet isterim




-----------------------

- tengo hambre. ¿y tú? ¿tienes hambre? 

- sí, tengo hambre. 

- conozco un restaurante muy bueno. ¿te gustaría ir?

- sí, me gustaría

-

- acıktım, ya sen? acıktın mı?

- evet, acıktım

- çok güzel bir restoran biliyorum. gitmek ister misin?

- evet, isterim

-------------------------------


16-46 / notlar 250

 16-46 / notlar 250

-----------------------

!!! doscientoscincuenta !!! ikiyüzelli !!!

------------------------

------------------------

- ¿vas a llamar a tus amigos? 

- sí, voy a llamar a mis amigos 

- bueno, hasta luego entonces

-

- arkadaşlarını arayacak mısın?

- evet, arkadaşlarımı arayacağım

- tamam, öyleyse sonra görüşürüz

------------------------

llamar > (telefonla) aramak / telefon etmek / seslenmek /

-

voy a llamar > arayacağım

vas a llamar > arayacaksın

-

¿vas a llamar? > arayacak mısın?

-

amigo > arkadaş

-

[mi amigo > (benim) arkadaşım]

[tu amigo > (senin) arkadaşın]

-

mis amigos > (benim) arkadaşlarım

tus amigos > (senin) arkadaşların

-

¿vas a llamar "a tus amigos"? > "arkadaşlarını" arayacak mısın?

-

sí > evet

-

voy a llamar > arayacağım / telefon edeceğim

voy a llamar "a mis amigos" > arkadaşlarımı "arayacağım"

-

bueno > tamam / iyi / güzel

"hasta luego" > "görüşmek üzere" / "sonra görüşürüz" 

entonces > öyleyse / o zaman / demek ki

-

hasta luego entonces > öyleyse sonra görüşürüz

------------------------

- ¿vas a llamar a tus amigos? 

- sí, voy a llamar a mis amigos 

- bueno, hasta luego entonces

-

- arkadaşlarını arayacak mısın?

- evet, arkadaşlarımı arayacağım

- tamam, öyleyse sonra görüşürüz

------------------------

16-46 / notlar 275

16-46 / notlar 275

------------------------



------------------------

- ¿cuándo regresa? ¿el sábado en la noche? 

- el domingo 

- ¿el domingo en la mañana? 

- no, regreso en la tarde... el domingo en la tarde 

-

- ne zaman döneceksiniz? cumartesi gecesi mi?

- pazar günü

- pazar sabahı mı?

- hayır öğleden sonra döneceğim... pazar günü öğleden sonra

----------------------------




¿cuándo? > ne zaman?

-

regresar > geri dönmek / geri gelmek / dönmek / çevirmek

[ regresar = volver = geri dönmek / geri gelmek / dönmek / çevirmek]

-

regreso > dönerim / döneceğim

regresas > dönersin / döneceksin (normal/informal)

regresa > döner / dönecek

-

(usted) regresa > dönersiniz / döneceksiniz (resmi/formal)

-

¿cuándo regresa? > ne zaman dönersiniz? / ne zaman döneceksiniz?

-

el sábado > cumartesi (günü)

el sábado "en la noche" > cumartesi gece /cumartesi "gecesi"

-

¿el sábado en "la noche"? > cumartesi "gece" mi? / cumartesi gecesi mi?

-

el domingo > pazar günü

-

el domingo "en la mañana" > pazar "sabahı" 

[ en la mañana > sabahında ]

-

[ mañana > yarın ]

[ la mañana > sabah ]

-

¿el domingo en la mañana? > pazar sabahı mı?

-

[ tarde > geç / sonra ]

la tarde > öğle / öğlen / öğleden sonra

en la tarde > öğlede / öğlende / öğleden sonra 

-

no, "regreso" en la tarde > hayır, öğleden sonra "döneceğim"

[  = hayır, öğleden sonra dönerim = hayır, öğleden sonra dönüyorum ]

[ en futuro > gelecekte ]


el domingo en la tarde > pazar günü öğlen / pazar günü öğleden sonra

-

regreso en la tarde... el domingo en la tarde >

öğleden sonra dönüyorum... pazar günü öğleden sonra

[öğlen dönüyorum... pazar günü öğlen] > (casi lo mismo > hemen hemen aynı)


------------------------

- ¿cuándo regresa? ¿el sábado en la noche? 

- el domingo 

- ¿el domingo en la mañana? 

- no, regreso en la tarde... el domingo en la tarde 

-

- ne zaman döneceksiniz? cumartesi gecesi mi?

- pazar günü

- pazar sabahı mı?

- hayır öğleden sonra döneceğim... pazar günü öğleden sonra

----------------------------


16-46 / notlar 274

16-46 / notlar 274 

------------------------



------------------------

- si tu coche funciona, puedes llevarme al banco 

- ¿por qué?  

- porque necesito dinero

-

- eğer araban çalışıyorsa beni bankaya götürebilirsin

- ne için?

- çünkü paraya ihtiyacım var

------------------------


coche > araba

tu coche > (senin) araban

tu coche funciona > araban çalışıyor

si tu coche funciona > (eğer) araban çalışıyorsa

-

banco > banka

al banco > bankaya

llevarme al banco > beni bankaya götür

puedes llevarme al banco > beni bankaya götürebilirsin

[puedo llevarte al banco > seni bankaya götürebilirim]

-

¿por qué? > ne için? [niçin?] / neden? / niye?

-

dinero > para

"necesito" dinero > paraya "ihtiyacım var" 

"porque" necesito dinero > "çünkü" paraya ihtiyacım var



------------------------

- si tu coche funciona, puedes llevarme al banco 

- ¿por qué?  

- porque necesito dinero

-

- eğer araban çalışıyorsa beni bankaya götürebilirsin

- ne için?

- çünkü paraya ihtiyacım var

------------------------


16-46 / notlar 273

16-46 / notlar 273

------------------------



------------------------

- he comido demasiado... la comida fue tan deliciosa...

- qué bien que le gusto el almuerzo... ahora, ¿un café? 

- ahora, no, gracias... quizás más tarde 

- está bien. entonces, más tarde 

-

- çok fazla yedim... yemek çok güzeldi...

- öğle yemeğini beğendiniz, ne güzel... şimdi, bir kahve?

- şimdi, hayır, teşekkür ederim... belki daha sonra

- iyi, öyleyse daha sonra

-----------------------------




comer > yemek 

["yemek yemek" / "yiyecek yemek" --> "comiendo comida"]

-

como > yerim / yiyorum 

["estoy comiendo" > "yiyorum" --> ahora > şu anda / şimdi]

-

he comido > yedim

he comido "demasiado" > "çok fazla" yedim / "çok" yedim

-

deliciosa > lezzetli / güzel

"tan" deliciosa > "çok" lezzetli / "çok" güzel

fue tan deliciosa > çok lezzetliydi / çok güzeldi

-

la comida > yemek

la comida fue tan deliciosa > 

yemek çok lezzetliydi / 

yemek çok güzeldi (mejor)

-

[me gustA > beğenirim / beğeniyorum / severim / seviyorum]

[me gustO > beğenDİM / sevdim]

-

le gusto > beğendiniz (formal)

[ te gusto > beğendin (normal) ]

-

"el almuerzo" > "öğlen yemeği" / "öğle yemeği"

-

le gusto el almuerzo > öğle yemeğini beğendiniz

-

qué bien > ne güzel / ne iyi 

-

"qué bien que" le gusto el almuerzo > 

[ "ne güzel ki" öğle yemeğini beğendiniz]

öğle yemeğini beğenmenize memnun oldum (mejor y muy formal)

öğle yemeğini beğendiniz, ne güzel (mejor y formal)

-

"un" café > "bir" kahve

¿un café? > bir kahve?

"ahora", ¿un café? > "şimdi", bir kahve?

-

ahora, no, gracias > şimdi, hayır teşekkür ederim 

-

tarde > sonra

"más" tarde > "daha" sonra

"quizás" más tarde > "belki" daha sonra

-

[ahora, no, gracias... quizás más tarde > 

(şimdi), (hayır), teşekkür ederim... (belki) daha sonra]

-

está bien > iyi / tamam / güzel / oldu

-

entonces > öyleyse / o zaman / 

entonces, más tarde > öyleyse daha sonra




------------------------

- he comido demasiado... la comida fue tan deliciosa...

- qué bien que le gusto el almuerzo... ahora, ¿un café? 

- ahora, no, gracias... quizás más tarde 

- está bien. entonces, más tarde 

-

- çok fazla yedim... yemek çok güzeldi...

- öğle yemeğini beğendiniz, ne güzel... şimdi, bir kahve?

- şimdi, hayır, teşekkür ederim... belki daha sonra

- iyi, öyleyse daha sonra

-----------------------------


16-46 / notlar 272

16-46 / notlar 272

-----------------------



----------------------

- ¿vas a viajar a Antalya? 

- sí, el martes en la mañana 

- ¿tienes negocios allí? 

- sí, el miércoles tengo una reunión 

-

- Antalya'ya mı seyahat edeceksin?

- evet, salı sabahı

- orada işin var mı?

- evet, çarşamba günü bir toplantım var

----------------------------




viaje > seyahat / gezi

viajar > sayahat etmek / seyahate çıkmak / geziye gitmek / geziye çıkmak

-

viajar a Antalya > Antalya'ya geziye gitmek / Antalya'ya seyahat etmek

-

[voy a viajar > seyahate çıkacağım / seyahate gideceğim / seyahat edeceğim]

[vas a viajar > seyahate çıkacaksın/ seyahate gideceksin / seyahat edeceksin]

-

voy a viajar a Antalya > Antalya'ya seyahat edeceğim / ( = Antalya'ya gideceğim)

vas a viajar a Antalya > Antalya'ya seyahat edeceksin

¿vas a viajar a Antalya? > Antalya'ya mı seyahat edeceksin?

-

el martes > salı (günü) 

la mañana > sabah

el martes en la mañana > salı sabahı 

-

negocios > iş

[tengo negocios > işim var]

-

tienes negocio > işin var

¿tienes negocios? > işin var mı? / işin mi var?

-

¿tienes negocios "allí"? > "orada" işin var mı?

-

reunión > toplantı

una reunión > bir toplantı

tengo una reunión > bir toplantım var

-

"el miércoles" tengo una reunión > "çarşamba günü" bir toplantım var




----------------------

- ¿vas a viajar a Antalya? 

- sí, el martes en la mañana 

- ¿tienes negocios allí? 

- sí, el miércoles tengo una reunión 

-

- Antalya'ya mı seyahat edeceksin?

- evet, salı sabahı

- orada işin var mı?

- evet, çarşamba günü bir toplantım var

----------------------------


16-46 / notlar 271

 16-46 / notlar 271

-----------------------



-----------------------

- me ha dicho que tienes que terminarlo hoy 

- sí, exactamente... pero no he tenido tiempo. no he terminado 

-

- bana bugün bitirmen gerektiğini söyledi

- evet, kesinlikle... fakat zamanım olmadı... bitiremedim

-------------------------


decir > demek / söylemek

[digo > söylerim / söylüyorum]

-

he dicho > (ben) söyledim

has dicho > (sen) söyledin

ha dicho > (o) söyledi

-

"me" ha dicho > "bana" söyledi

[te he dicho > (sana) söyledim]

-

terminar > bitirmek

terminarlo > (onu / o işi) bitirmek

-

[tengo que terminarlo > (onu / o işi) bitirmeliyim / bitirmem gerekli]

tienes que terminarlo > (onu / o işi) bitirmelisin / bitirmen gerekli

-

tienes que terminarlo "hoy" > 

"bugün" bitirmelisin / "bugün" bitirmen gerekiyor

-

me ha dicho que "tienes que terminarlo" hoy >

bana bugün bitirmen gerektiğini söyledi

[bana "bugün bitirmen gerekli" dedi]

-

sí, "exactamente" > kesinlikle

-

tener > (sahip) olmak / var olmak

-

[tengo tiempo > vaktim var / zamanım var]

["no tengo" tiempo > vaktim "yok" / zamanım "yok"]

-

ne he tenido tiempo > vaktim olmadı / zamanım olmadı

[ = zamanım yoktu = vaktim yoktu]

-

pero > fakat

pero no he tenido tiempo > 

fakat vaktim olmadı / 

fakat vaktim yoktu / 

fakat zamanım olmadı / 

fakat zamanım yoktu

-

terminar > bitirmek

termino > bitiririm / bitiriyorum / (bitmiş)

-

he terminado > bitirdim

no he terminado > bitirmedim / (+henüz) bitirmedim

[ bitiremedim > no he podido terminar (mejor) ]


-----------------------

- me ha dicho que tienes que terminarlo hoy 

- sí, exactamente... pero no he tenido tiempo. no he terminado 

-

- bana bugün bitirmen gerektiğini söyledi

- evet, kesinlikle... fakat zamanım olmadı... bitiremedim

-------------------------


16-46 / notlar 270

 16-46 / notlar 270

------------------------




-------------------------

- ¿cuántos liras necesitas? 

- necesito cien o doscientos 

- yo puedo cambiar euros

- bueno... porque el banco no está abierto 

-

- kaç liraya ihtiyacın var?

- yüz ya da ikiyüz

- yüro bozabilirim

- tamam... çünkü banka açık değil

--------------------------



¿cuántos? > ne kadar? / kaç? / kaç tane? / ne kadar?

¿cuántos liras? > kaç lira?

-

necesitar > ihtiyacı olmak / lazım olmak / gerekli olmak

-

necesito > ihtiyacım var / (bana) lazım / (bana) gerekli

necesitas > ihtiyacın var / (sana) lazım / (sana) gerekli

-

¿cuántos liras necesitas? > 

kaç liraya ihtiyacın var / 

kaç lira lazım / 

kaç lira gerekli /

sana ne kadar gerekli?

-

cien > yüz [100]

dos > iki [2]

doscientos > ikiyüz [200]

-

necesito cien > yüz / yüz'e ihtiyacım var / yüz lazım

necesito cien "o" doscientos > yüz "ya da" ikiyüz / yüz "ya da" ikiyüz lazım

-

cambiar > değişmek / bozmak

cambiar euros > yüro bozmak 

-

yo "puedo cambiar euros" > ben "yüro bozabilirim"

-

bueno > iyi / güzel / tamam

-

abierto > açık

está abierto > (o) açık[tır] = açık

no está abierto > açık değil

-

el banco no está abierto > banka açık değil

-

bueno... porque el banco no está abierto > tamam... çünkü banka açık değil




-------------------------

- ¿cuántos liras necesitas? 

- necesito cien o doscientos 

- yo puedo cambiar euros

- bueno... porque el banco no está abierto 

-

- kaç liraya ihtiyacın var?

- yüz ya da ikiyüz

- yüro bozabilirim

- tamam... çünkü banka açık değil

--------------------------