Öneriler 1
İlk önerim şu: ispanyolca öğrenmeyin!
Evet, ispanyolca öğrenmeyle ilgili tecrübelerimi, notlarımı, önerilerimi ve deneyimlerimi paylaştığım bu blog'taki ilk önerim bu; ispanyolca öğrenmeyin.
Peki ama neden?
1. Ne ispanya ne de ispanyolca konuşulan Latin Amerika ülkeleri ile bir ilginiz yoksa ispanyolca öğrenmeyin.
2. Latin edebiyatına, sanat eserlerine karşı bir ilginiz yoksa, bu bilgilere ait ileri okumalar yapmayacaksanız, ispanyolca öğrenmeyin.
3. İspanyolca konuşulan bir ülkede yaşamayacaksanız, ispanyolca öğrenmeyin.
4. İspanyolca konuşulan bir ülke ile ticari ilişkiler kurmayı düşünmüyorsanız, böyle bir bağınız yoksa ispanyolca öğrenmeyin.
5. İspanyolca konuşulan bir ülkede; devamlı görüştüğünüz bir arkadaşınız, eşiniz, sevgiliniz, iş ortağınız yoksa ispanyolca öğrenmeyin.
İspanya, Avrupa'nın ekonomik olarak pek de öne çıkabilen, muazzam imkânlar sunan, her yönden çok ileri bir ülkesi değil.
Diyeceksiniz ki "hangisi öyle?" Evet, hiçbiri 4/4lük değil ama ispanya ne bir Norveç, ne bir ingiltere ne de bir Almanya.
Yaşam şartları ve ekonomi olarak her ülkenin kendine özgü sorunları var tabii ki ama sonuçta ispanya ekonomik refah bakımından Avrupa'nın örnek gösterilebilecek ileri bir ülkesi de değil.
(Ki son 5 yılda Afrika'dan göç alımı çok büyük bir sorunken, epey bir süre daha böyle kalacak gibi)
Bu durum tarih, arkeoloji, edebiyat, sanat, bilim ve teknolojiyi de etkilediği için (bu ve benzeri alanlarda daha ileri olan ülkeleri takip etmeye devam edeceğimiz için) ispanyolca bu açıdan yine ikinci planda kalacak.
İspanyolca konuşulan diğer ülkelere baktığımızda da yine aynı şeyle karşılaşıyoruz; ekonomi olarak iyi durumda değiller. Venezuela'dan Şili'ye, Peru'dan Kolombiya'ya, Küba'dan Honduras'a kadar Latin Amerika'da durumlar ekonomik açıdan pek iç açıcı değil.
Meksika, Uruguay, Arjantin de kendilerine özgü yaşam tarzları ile biraz farklılık gösterseler de onlar için de aynı durum geçerli.
Latin Amerika, din faktörü açısından yaşam tarzı ve özgürlük olarak Ortadoğu'dan farklı olsa da, genel olarak ekonomik zenginliğe bağlı kültürel tüketim ve üretim açısından Ortadoğu ile Avrupa arasında bir yerlerde bulunuyor. Asla Ortadoğu gibi çok geri kalmış değil fakat sanat, kültür, teknoloji, iş imkânları olarak tam anlamıyla bir Avrupa gibi de değil.
Bunları ispanyolcayı ve ispanyolca konuşulan ülkeleri kötülemek için söylemiyorum tabii ki...
Bu kadar zor bir dili öğrenmeye başlayıp da farklı hayaller kurup sonra gerçeklerin bu hayallerden ne kadar uzak olduğunu görünce öğrenme isteğinizi kaybedebililirsiniz. Bunu şimdiden bilin.
Bilin ki boş yere zaman kaybetmeyin, o zaman zarfında en azından ingilizcenizi daha ileri bir seviyeye getirmek daha faydalı olacaktır. Bunu kimse size söylemez ama işte ben söylüyorum ;) yukarıda saydığım sebeplerden herhangi biri sizi zorunlu kılmıyorsa ispanyolca öğrenmeyin.
Gerek kişisel bloglarda gerek internet sitelerinde gerekse YouTube kanallarında herkes bir hevesle ispanyolca öğretmek için bir şeyler yapıyor ama bir bakıyorsunuz hepsi daha temel bilgileri verme aşamasında işi yarıda bırakıp kapatıyor. (Açın bakın kontrol edin, hepsi öyle. Bir süre önce başlamış ve sonra bir daha ne gelen var ne giden) Çünkü Türkiye ile ispanyolca konuşulan ülkeler arasında büyük bir ticaret hacmi ya da belli bir ortak geçmişe dayanan kültürel bir bağ yok. Buna bağlı olarak da karşılıklı bir talep yok...
Zaten iki seçenek var; bir Latin Amerika ülkeleri bir ispanya. Latin Amerika ülkeleri konum olarak çok uzak. Böyle olunca hem ticari olarak alış veriş hem de turizm olarak ulaşım çok masraflı... Onun için gelen giden sayısı da diğer ülkelere göre daha az.
Buradan oraya giden oradan buraya gelen yok mu? var tabii ama son 10 yılda hangi akrabanız ya da tanıdığınız Meksika'ya ya da Peru'ya gitti? (Olmaz ama hadi diyelim istisna olarak bir kişi var.... Ya ikinci?) yürürken yakın yerlerden gelen Arapları mı (hadi bilemedin bir iki ingiliz fransız alman mı) yoksa ispanyol turistleri mi daha çok görüyorsunuz? (Durum böyle)
Ne yazık ki, Dil, kültür, ticaret olarak gerçekten de fiziki şekilde uzağız. Bu da her türlü yakınlaşmayı ve kaynaşmayı zorlaştırıyor... Son yıllarda internet sayesinde ispanyolca konuşulan ülkelerden arkadaşlar edinmiş olsak da fiziki olarak (tatil için olsa bile) gelip gitme görüşme, oradaki hayatı fiziki olarak tecrübe etme şansımız oldukça zor. (Arjantin, uruguay, meksika, şili uçak biletlerinin fiyatlarını gördüğünüzde bunu daha da iyi anlayacağınıza eminim)
Aynı şekilde onlar için de Türkiye ve Türkçe aynı konumda. İnternetten bulacağınız, karşılıklı dil değişimi yapabileceğiniz birilerini bulmak zor. Türkçe etkili ve geçerli bir dil olmadığı için gerçekten öğrenmek isteyeni bulmak zor. Bulsanız da karşılıklı olarak anlaşıp açıklamalarda ortak olarak kullanma ihtiyacı duyacağınız ingilizce'yi iyi olarak bilenlerin sayısının azlığı da bizimle yarışır :)
Türkçe öğrenmek isteyenlerin %98'i Türk dizilerini seyredip hayallere dalan 50 yaş üzeri kadınlar oluyor, %1'i Fas, Cezayir gibi ispanyolcanın da konuşulduğu yerlerde yaşayan ve Avrupa'da bir yere gidemediği için kapağı Türkiye'ye atmaya çalışanlar, kalan%1'i de ne yapacağını şaşırmış Türkçeyle hobi olarak uğraşanlar...
(Bizim televizyonlarda oynayan Osmanlı tarihinin abartılı dizileri ve bunların prim yapması üzerine tv'lerde oynayan bütün diziler başta Meksika ve Arjantin olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde de epey bir beğeni toplamış görünüyor. Ama bu ilginin bizim ülkemizde bir zamanlar bütün gün evde oturan kadınlar tarafından çok rağbet gören Brezilya pembe dizileri gibi gelip geçici olacağını düşünüyorum.
(Bu arada yeri gelmişken belirteyim, Latin Amerika'nın çok büyük bir bölümünü kaplayan Brezilya'da ispanyolca değil portekizce konuşuluyor)
Uzakta da olsak yaşam tarzlarımız danimarka'dan, letonya'dan, Tayvan'dan çok daha fazla benzerlikler taşıyor, sıcak kanlılar, samimiler, duygusallar, bize çok benziyorlar ama hepsi bu...
Aramızdaki ilişkiler ne yazık ki "uzaktan uzağa" ya da "mecburi - zorunlu siyasi veya ticari sınırlı ilişkiler" dahilinde kalıp hep böyle sürüp gidecek gibi...
Neyse... İşte başlıca bu sebeplerden dolayı ispanyolca (aslında her ne kadar konuşması ve kulağa hoş gelen tınısı çok güzel olsa da) öğrenilmesi pek de o kadar cazip değil.
Ve size söylenenlere, internette yazılan "hangi dil ne kadar zor?", "hangi diller en kolay öğreniliyor?", "bakın ispanyolca ne kolay!" gibi şeylere de inanmayın.
İngilizce bilen biri için Türkçe öğrenmek nasıl ki fransızca ve italyanca öğrenmekten üç dört kat daha zorsa, sadece Türkçe bilen birinin ispanyolca öğrenmesi de ingilizce öğrenmesinden üç dört kat daha zor.
Eğer İngilizce biliyor olmasaydım kesinlikle ben de daha ilk üç dört ay içinde pes ederdim. Tüm bu zorlukların ve dezavantajların yanında bir de şöyle bir sorun var: eğer çok parası olan biri olup da cervantes gibi bir yerde kursa, İspanya'da bir dil okuluna gidemiyorsanız veya çok iyi bir öğretmenden hiç aralıksız ve düzenli bir şekilde en az bir iki yıl ders almayacaksanız (ki bu da çok büyük para) imkânlarınız çok ama çok sınırlı... Çünkü Türkçe kaynaklar çok çok az ve yetersiz. (Hatta çok çok çok az demek daha doğru olur)
İngilizce ile ingilizce bilenler için hazırlanmış, bütün açıklamaları İngilizce olan ispanyolca gramer kitapları, sıfırdan günlük hayattaki aktiviteleri öğreten standart ders kitapları, pratik öğrenme sağlayan telefon ve bilgisayar programları hep İngilizce...
Türkçe olan yok mu? Bir iki tane var tabii ki ama onların metodu ise genelde belli bir alandaki belli konuşmaların tercümesi gibi oluyor.
Otelde şöyle şöyle denir, şöyle tanışılır, havaalanında bunlar, hastanede bunlar denir, renkler, sayılar, aylar, günler vs. Ama bunları öğrenince inanın neredeyse hiç işinize yaramıyor. Çünkü aslında bunlar yıllar yılı devam edecek (hatta gerçekte bir ömür boyu sürecek olan) dil öğreniminin en başta öğrenilip ezberlenmesi gereken temel kelimeler grubundan başka bir şey değil.
Şimdi bana "aaaa ama sen de biraz haksızlık ediyorsun" diyenler olacaktır... Evet, öğretmeniniz size ispanyolca olarak adın ne? diye sorunca adım Ayşe, Ali vs diye cevap verebiliyorsun, ben amerikalıyım diyene hemen "ben de Türküm" diye cevabı yapıştırıyorsun hatta ispanyolca "nasılsınız?" diyene "Ben iyiyim siz nasılsınız?" bile diyorsunuzdur.
Ama bir altı ay geçsin şöyle, iyice bir kendinize "yahu ben bayağı bayağı bir şeyler öğrendim, çok güzel anlıyorum, okuyup yazıyorum" falan dediğinizde bir Almodovar filmi açıp filme bakmadan bir dinleyin bakalım. Bir RTV (ispanyol devlet televizyonu) dizisini ya da belgeselini açıp biraz bakın bakalım ne anlıyorsunuz? Açın Peru'dan bir radyoyu haberleri dinleyin :) İşte o zaman ne dediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
(Tabii bir de latin amerika'da konuşulan ispanyolca ile ispanyada konuşulan ispanyolca arasında ve hatta latin amerika ülkelerinin her birinde ispanyolcanın farklı farklı olması da işin başka bir yanı)
Kısacası...
Çok iyi İngilizce bilmiyorsanız, ispanyolca konuşulan ülkelerden birine gidip orada yaşamayı düşünmüyorsanız. İspanyolca konuşan bir sevgiliniz yoksa. Bırakın ispanyolcanız da eksik kalsın :) Öğrenmeyin daha iyi...
Çok iyi İngilizce bilmiyorsanız, ispanyolca konuşulan ülkelerden birine gidip orada yaşamayı düşünmüyorsanız. İspanyolca konuşan bir sevgiliniz yoksa. Bırakın ispanyolcanız da eksik kalsın :) Öğrenmeyin daha iyi...
(Bu yazının bir de "ispanyolca öğrenin" versiyonunu yazacağım, bakalım o bu kadar ikna edici olacak mı :) ? )