+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 269

 16-46 / notlar 269

------------------------



------------------------

- puedo llevarte a las tiendas 

- gracias, pero ¿no hay un problema con tu coche? 

- no, tuve buena suerte, ahora mi coche funciona bien 

-

- seni mağazalara götürebilirim

- teşekkürler, fakat arabanda bir sorun yok mu?

- hayır, şansıma, şimdi arabam iyi çalışıyor

-------------------------




llevar > götürmek 

llevarte > seni götürmek

-

puedo llevarte > seni götürebilirim

-

la tienda > dükkân / mağaza

las tiendas > dükkânlar / mağazalar

-

a las tiendas > dükkânlara / mağazalara

-

puedo llevarte a las tiendas > seni mağazalara götürebilirim

[ = seni alışverişe götürebilirim > puedo llevarte de compras]

-

coche > araba

tu coche > (senin) araban

-

con > ile

con tu coche > arabanla / araban ile

[araban + ile = arabanla]

-

problema > problem / sorun

problema con tu coche > arabanla (+ilgili) problem / arabanda problem

-

"un" problema con tu coche > 

arabanla (+ilgili) "bir" problem / 

arabanda "bir" problem

-

hay > var

hay un problema con tu coche > 

arabanda bir problem var /

arabanla (+ilgili) bir problem var/

arabanda bir sorun var/

-

no hay > yok

no hay un problema con tu coche > 

arabanda bir problem yok /

arabanla (+ilgili) bir problem yok/

arabanda bir sorun yok/

-

¿no hay un problema con tu coche? 

arabanda bir sorun yok mu?

-

- gracias, "pero" ¿no hay un problema con tu coche?

teşekkürler, "fakat" arabanda bir sorun yok mu? 

-

suerte > şans

buena suerte > iyi şans / şanslı

-

tengo buena suerte > iyi şansım var / şanslıyım

tuve buena suerte > iyi şansım vardı / şansım varmış / şanslıydım

-

"tuve buena suerte" + .........................................

"şansıma" + ...........................................

-

bien > iyi

funciona bien > iyi çalışıyor

coche funciona bien > araba iyi çalışıyor

mi coche funciona bien > arabam iyi çalışıyor

ahora mi coche funciona bien > şimdi arabam iyi çalışıyor

-

"tuve buena suerte", ahora mi coche funciona bien >

"şansıma", şimdi arabam iyi çalışıyor



------------------------

- puedo llevarte a las tiendas 

- gracias, pero ¿no hay un problema con tu coche? 

- no, tuve buena suerte, ahora mi coche funciona bien 

-

- seni mağazalara götürebilirim

- teşekkürler, fakat arabanda bir sorun yok mu?

- hayır, şansıma, şimdi arabam iyi çalışıyor

-------------------------


16-46 / notlar 268

16-46 / notlar 268

-------------------------



--------------------

- me gusta la lluvia ¿te gusta la lluvia? 

- no me gusta salir en la lluvia 

- sí, pero a veces hay que salir 

-

- ben yağmuru severim, sen sever misin?

- yağmurda dışarı çıkmaktan hoşlanmam

- evet, ama bazen çıkmak lazım

----------------------




gustar > hoşlanmak / beğenmek / sevmek

-

me gusta > hoşlanırım / hoşuma gider / beğenirim / severim

te gusta > hoşlanırsın / hoşuna gider / beğenirsin / seversin

-

¿te gusta? > 

hoşlanır mısın? / hoşlandın mı?/ 

hoşuna gider mi? / hoşuna gitti mi?

beğenir misin? / beğendin mi?

sever misin? / sevdin mi?

[son iguales pero dependen del contexto]

-

la lluvia > yağmur

-

me gusta la lluvia > (ben) yağmuru severim / yağmur hoşuma gider

¿te gusta la lluvia? > (sen) yağmuru sever misin?

-

me gusta la lluvia ¿te gusta la lluvia? >

ben yağmuru severim, sen [de yağmuru] sever misin?

= ben yağmuru severim, sen sever misin?

-

salir > dışarı çıkmak

en la lluvia > yağmurda

salir en la lluvia > yağmurda dışarı çıkmak

-

me gusta > severim / hoşlanırım

no me gusta > sevmem / hoşlanmam

-

no me gusta salir > dışarı çıkmayı sevmem

[ = dışarı çıkmaktan hoşlanmam]

-

"no me gusta salir" en la lluvia > yağmurda "dışarı çıkmaktan hoşlanmam"

-

salir > dışarı çıkmak

"hay que" salir > dışarı çıkmak "lazım" / dışarı çıkmalı 

-

a veces > ara sıra / bazen / [bazan] / (bazı kereler)

a veces hay que salir > bazen dışarı çıkmak lazım

sí, "pero" a veces hay que salir > evet, "ama" bazen dışarı çıkmak lazım


--------------------

- me gusta la lluvia ¿te gusta la lluvia? 

- no me gusta salir en la lluvia 

- sí, pero a veces hay que salir 

-

- ben yağmuru severim, sen sever misin?

- yağmurda dışarı çıkmaktan hoşlanmam

- evet, ama bazen çıkmak lazım

----------------------


16-46 / notlar 267

 16-46 /  notlar 267

------------------------



------------------------

- no he terminado el trabajo todavía 

- ¿qué trabajo es? ¿para quién es? 

- para un cliente nuevo 

-

- henüz işi bitirmedim

- ne işi bu? kimin için?

- yeni bir müşteri için

----------------------------------




terminar > bitirmek 

-

[ termino > bitiririm / bitiriyorum ]

estoy terminando > bitiriyorum

he terminado > bitirdim 

-

el trabajo > iş

-

[ ahora, estoy terminando el trabajo > şimdi, işi bitiriyorum]

-

"he terminado" el trabajo > işi "bitirdim"

"no he terminado" el trabajo > işi "bitirmedim"

no he terminado el trabajo "todavía" > henüz işi bitirmedim

-

¿qué? > ne? / hangi?

¿qué trabajo es? > ne işi? / ne işi bu? / hangi iş? / hangi iş bu?

-

para > için 

¿quién? > kim?

¿para quién? > kim için? / (kimin için?)

¿para quién es? > kim için[dir]?

-


¿qué trabajo es? ¿para quién es? > ne işi bu, kim için?

-

cliente > müşteri

un cliente > bir müşteri

un cliente "nuevo" > "yeni" bir müşteri

para un cliente nuevo > yeni bir müşteri için 



------------------------

- no he terminado el trabajo todavía 

- ¿qué trabajo es? ¿para quién es? 

- para un cliente nuevo 

-

- henüz işi bitirmedim

- ne işi bu? kimin için?

- yeni bir müşteri için

----------------------------------

16-46 / notlar 266

 16-46 / notlar 266

------------------------



------------------------

- tengo que comprar unas cosas 

- ¿qué cosas tienes que comprar? 

- un sombrero y papel. tengo que escribir unas cartas 

- birkaç şey almam gerekiyor

- ne alman gerekiyor?

- bir şapka ve kağıt. birkaç mektup yazmam lazım

----------------------------------




comprar > (satın) almak

-

cosa > şey

cosas > şeyler

-

una cosa > bir şey

unas cosas > birkaç şey[ler]

-

comprar unas cosas > birkaç şey (satın) almak

tengo que comprar unas cosas > birkaç şey almam gerekiyor

[ = birkaç şey almalıyım = birkaç şey almam gerekiyor = birkaç şey almam lazım]

-

¿qué cosas? > ne? / neler? [ne şeyler?]

-

tengo que comprar > (satın) almaM gerekiyor

tienes que comprar > (satın) almaN gerekiyor

-

¿tienes que comprar? > 

(satın) almak zorunda mısın? /

(satın) alman mı gerekiyor? /

(satın) alman gerekiyor mu? /

(satın) alman gerekiyor? 

-

¿qué cosas tienes que comprar? > 

ne (satın) alman gerekiyor? / neler (satın) alman gerekiyor?

-

sombrero > şapka

un sombrero > bir şapka

un sombrero y "papel" > bir şapka ve "kağıt"

-

carta > mektup

cartas > mektuplar

-

una carta > bir mektup

unas cartas > birkaç mektup[ - lar]

-

escribir > yazmak

escribir unas cartas > birkaç mektup yazmak

-

tengo que escribir unas cartas > birkaç mektup yazmam lazım

[ = birkaç mektup yazmam gerekiyor = birkaç mektup yazmalıyım]



------------------------

- tengo que comprar unas cosas 

- ¿qué cosas tienes que comprar? 

- un sombrero y papel. tengo que escribir unas cartas 

- birkaç şey almam gerekiyor

- ne alman gerekiyor?

- bir şapka ve kağıt. birkaç mektup yazmam lazım

----------------------------------


16-46 / notlar 265

 16-46 / notlar 265

-----------------------



-----------------------

- me gustaría ir al restaurante nuevo. pero necesito terminar algo 

- sí, lo sé... he hablado con Semra 

-

- yeni restorana gitmek istiyorum. fakat bazı şeyleri bitirmem gerekiyor

- evet, biliyorum. Semra'yla konuştum

------------------------



me gustaría > isterim / istiyorum

me gustaría "ir" > "gitmek" isterim / "gitmek" istiyorum

-

el restaurante > restoran / lokanta

[a+ el = al] 

al restaurante > restorana

-

me gustaría ir "al restaurante" > 

"restorana" gitmek isterim / 

restorana gitmek istiyorum

-

me gustaría ir al restaurante "nuevo" > "yeni" restorana gitmek istiyorum 

-

terminar > bitirmek

necesito terminar > bitirmem gerekiyor

[necesito > ihtiyacım var / lazım / gerekli / gerekiyor]

-

necesito terminar algo > bazı şeyleri bitirmem gerekiyor

[algo > biraz / bazı / bir şey / bir şeyler / bazı şeyler]

-

"pero" necesito terminar algo > "fakat" bazı şeyleri bitirmem gerekiyor

-

saber > bilmek

sé > biliyorum / bilirim

[sabes > biliyorsun / bilirsin]

[¿sabes? > biliyor musun?]

-

lo sé > (onu) biliyorum

sí, lo sé > evet (onu) biliyorum 

-

hablar > konuşmak

[hablo > konuşurum / konuşuyorum]

[hablas > konuşursun / konuşuyorsun]

-

he hablado > konuştum

he hablado con Semra > Semra'yla konuştum

[ Semra + ile = Semra'yla]



-----------------------

- me gustaría ir al restaurante nuevo. pero necesito terminar algo 

- sí, lo sé... he hablado con Semra 

-

- yeni restorana gitmek istiyorum. fakat bazı şeyleri bitirmem gerekiyor

- evet, biliyorum. Semra'yla konuştum

------------------------


16-46 / notlar 264

 16-46 / notlar 264 

------------------------



-----------------------

- quiero hacerlo pero no lo haré. 

no voy a hacerlo hoy, porque estoy demasiado ocupado para hacerlo

-

- yapmak istiyorum ama yapmayacağım. 

bugün yapmayacağım, çünkü onu yapmak için çok meşgulüm

-----------------------



quiero > istiyorum

-

hacer > yapmak

hacerlo > (onu) yapmak

-

quiero hacerlo > (onu) yapmak istiyorum

-

haré > (ben) yapacağım

[hará > (o) yapacak]

-

lo haré > (onu) yapacağım

no lo haré > (onu) yapmayacağım

-

quiero hacerlo "pero" no lo haré > 

yapmak istiyorum "ama" yapmayacağım

-

voy a hacerlo > (onu) yapacağım

no voy a hacerlo > (onu) yapmayacağım 

no voy a hacerlo "hoy" > "bugün" (onu) yapmayacağım

-

ocupado > meşgul 

estoy ocupado > (ben) meşgulüm

estoy "demasiado" ocupado > (ben) "çok" meşgulüm

-

"para" hacerlo > onu yapmak "için"

-

"porque" estoy demasiado ocupado para hacerlo > 

"çünkü" onu yapmak için çok meşgulüm




-----------------------

- quiero hacerlo pero no lo haré. 

no voy a hacerlo hoy, porque estoy demasiado ocupado para hacerlo

-

- yapmak istiyorum ama yapmayacağım. 

bugün yapmayacağım, çünkü onu yapmak için çok meşgulüm

-----------------------


16-46 / notlar 263

 16-46 / notlar 263

-----------------------




----------------------

- hay que llamar a tu amiga el jueves o el viernes 

- voy a hablar con ella y después, voy a llamarte 

-

- perşembe ya da cuma günü arkadaşını aramalısın

- onunla konuşacağım ve sonra seni arayacağım

----------------------------





llamar > (telefonla) aramak / seslenmek / çağırmak

hay que llamar > aramak gerekiyor / aramak lazım / aramalı / 

-

amiga > arkadaş

tu amiga > (senin) arkadaşın

a tu amiga > (senin) arkadaşına / (senin) arkadaşını

-

hay que llamar a tu amiga > 

arkadaşını aramak gerekiyor / 

arkadaşını aramalısın

-

el jueves > perşembe (günü)

el viernes > cuma (günü)

-

el jueves "o" el viernes > perşembe "ya da" cuma (günü)

-

hay que llamar a tu amiga el jueves o el viernes >

perşembe ya da cuma günü arkadaşını aramalısın /

perşembe ya da cuma günü arkadaşını araman gerekiyor

-

hablar > konuşmak

voy a hablar > konuşacağım

-

él / ella > o

con él / con ella > onunla

-

voy a hablar con ella > onunla konuşacağım

-

[antes > önce]

después > sonra

-

voy a hablar con ella "y" después ..........  > onunla konuşacağım "ve" sonra ......

-

voy a llamar > arayacağım

voy a llamarte > seni arayacağım

-

voy a hablar con ella y después, voy a llamarte >

onunla konuşacağım ve sonra seni arayacağım



----------------------

- hay que llamar a tu amiga el jueves o el viernes 

- voy a hablar con ella y después, voy a llamarte 

-

- perşembe ya da cuma günü arkadaşını aramalısın

- onunla konuşacağım ve sonra seni arayacağım

----------------------------


16-46 / notlar 262

 16-46 / notlar 262

-----------------------



----------------------

- ¿qué paso? 

- es imposible saber... no sé nada de coches, sólo sé que funciona ahora 

- qué suerte 

-

- ne oldu?

- bilmiyorum... arabalardan hiç anlamam, sadece şimdi çalıştığını biliyorum

- şanslısın

--------------------------------




[ ¿qué? > ne? / nasıl? / hangi? / hangisi? ]

¿qué "paso"? > ne "oldu"?

-

es posible > mümkün / olabilir

es imposible > mümkün değil / olamaz / imkânsız

-

es imposible "saber" > "bilmek" imkânsız

-

sé > biliyorum / bilirim / anlıyorum / anlarım

no sé > bilmiyorum / bilmem / anlamıyorum / anlamam

-

no sé nada > hiçbir şey bilmiyorum / hiç bilmiyorum / hiç anlamam

-

coche > araba

no sé nada "de coches" > 

"arabalar hakkında" hiç bir şey bilmiyorum

= "arabalardan" hiç anlamam (mejor)

-

sólo > sadece / yalnızca

sólo "sé" > sadece "biliyorum"

-

sólo "sé que funciona" > 

sadece "biliyorum ki çalışıyor" / 

sadece "çalıştığını biliyorum"

-

sólo sé que funciona "ahora" > sadece "şimdi" çalıştığını biliyorum

-

qué suerte > ne şans / ne şanslısın / şanslıyız / şanslıyım / şanslısın

[konuya göre değişir > depende de contexto]




----------------------

- ¿qué paso? 

- es imposible saber... no sé nada de coches, sólo sé que funciona ahora 

- qué suerte 

-

- ne oldu?

- bilmiyorum... arabalardan hiç anlamam, sadece şimdi çalıştığını biliyorum

- şanslısın

--------------------------------


16-46 / notlar 261

 16-46 / notlar 261

-----------------------



----------------------

- jugamos al tenis... juega mejor que yo.

- yo no juego mucho. sólo el fin de semana. ella juega todos los días 

-

- tenis oynarız... benden daha iyi oynuyor

- ben çok oynamıyorum. sadece hafta sonu. o her gün oynuyor

----------------------



jugar > oyun / oynamak / oyun oynamak

-

juego > oynarım / oynuyorum

juegas > oynarsın / oynuyorsun

juega > oynar / oynuyor

-

jugamos > oynarız

jugamos al tenis > tenis oynarız 

-

juega "mejor" > "daha iyi" oynuyor

juega "mejor que yo" > "benden daha iyi" oynuyor

-

juego > oynuyorum

no juego > oynamıyorum

yo no juego > ben oynamıyorum

yo no juego mucho > ben çok oynamıyorum 

-

semana > hafta

el fin de semana > hafta sonu

"sólo" el fin de semana > "sadece" hafta sonu 

-

ella juega > o oynar / o oynuyor

"todos los días" > "her gün"

-

ella juega todos los días > o her gün oynuyor



----------------------

- jugamos al tenis... juega mejor que yo.

- yo no juego mucho. sólo el fin de semana. ella juega todos los días 

-

- tenis oynarız... benden daha iyi oynuyor

- ben çok oynamıyorum. sadece hafta sonu. o her gün oynuyor

----------------------


16-46 / notlar 260

 16-46 / notlar 260

-----------------------



-----------------------

- ¿dónde están? 

- en Antalya

- ¿y cuándo regresan? 

- este fin de semana 

- ¿tan rápido? 

- sí... la semana entrante tienen que trabajar 

-

- neredeler?

- Antalya'da

- peki ne zaman dönerler?

- bu hafta sonu

- bu kadar çabuk mu?

- evet... gelecek hafta çalışmak zorundalar

---------------------




¿dónde? > nerede?

-

[ ¿dónde estás? > (sen) neredesin? ]

¿dónde están? > (onlar) neredeler? 

-


en Antalya > Antalya'da

-

¿cuándo? > ne zaman?

-

regresar > dönmek / geri dönmek / geri gelmek

[ "voy a regresar" mañana > yarın "döneceğim" / yarın "dönerim" / yarın "geri dönerim" ]

-

[ regreso > dönüş / geri gelme / dönerim / döneceğim / geri dönerim / geri gelirim ]

-

[ ¿cuándo "regresas"? > ne zaman "dönersin"? / ne zaman "geri gelirsin"? ]

-

¿cuándo "regresan"? > ne zaman "dönerler"

-

[ y > ve / bir de / peki ]

-

¿"y" cuándo regresan? > "peki" ne zaman dönerler?

-

fin > son

semana > hafta

fin de semana > hafta sonu

-

este fin de semana > bu hafta sonu

-

rápido > hızlı / çabuk

tan rápido > çok hızlı / çok çabuk

¿tan rápido? > [çok hızlı mı?] <-- no usamos así > ne kadar çabuk? [mejor]

[ ne kadar çabuk? > Oh, no te creo, qué sorpresa, ¿por qué tan rápido?]

-

la semana > hafta

la semana entrante > gelecek hafta / önümüzdeki hafta

-

trabajar > çalışmak

-

[ "tengo que" trabajar > çalışmak "zorundayım" ]

[ "tienes que" trabajar > çalışmak "zorundasın" ]

-

"tienen que" trabajar > çalışmak "zorundalar"

-

la semana entrante tienen que trabajar >

gelecek hafta çalışmak zorundalar




-----------------------

- ¿dónde están? 

- en Antalya

- ¿y cuándo regresan? 

- este fin de semana 

- ¿tan rápido? 

- sí... la semana entrante tienen que trabajar 

-

- neredeler?

- Antalya'da

- peki ne zaman dönerler?

- bu hafta sonu

- bu kadar çabuk mu?

- evet... gelecek hafta çalışmak zorundalar

---------------------


16-46 / notlar 259

16-46 / notlar 259

-----------------------



---------------------

- no está abierto

- ¿no está abierto? ¿por qué no? 

- por que hoy es día de fiesta... en un día de fiesta las tiendas están abiertas pero los bancos, no 

-

- açık değil

- açık değil mi? neden?

- çünkü bugün tatil... tatil gününde dükkânlar açık fakat bankalar değil

---------------------




abierto > açık

está abierto > (o) açık

no está abierto > açık değil / kapalı [cerrado]

-

¿no está abierto? > açık değil mi? / kapalı mı? [¿cerrado?]

-

¿por qué? > neden? / ne için? [niçin?] / niye?

¿por qué no? > neden değil? / neden yok? / neden olmaz?

[depende del contexto / anlama bağlı > 

no está abierto > açık değil  >>> ¿por qúe (no)? > neden (açık) değil?]

-

por que > çünkü

-

fiesta > tatil / bayram / parti

día > gün

día de fiesta > tatil günü / tatil

-

hoy > bugün

hoy es día de fiesta > bugün tatil (günüdür)

-

por que hoy es día de fiesta > çünkü bugün tatil 

-

un día de fiesta > (bir) tatil günü

en un día de fiesta > (bir) tatil gününde

-

la tienda > dükkân / mağaza

la tienda "está abierta" > dükkân "açık"(tır)

-

las tiendas > dükkânlar / mağazalar

las tiendas están abiertas > dükkânlar açık(tır)

-

en un día de fiesta las tiendas están abiertas > 

(bir) tatil gününde dükkânlar açıktır

-

el banco > banka

los bancos > bankalar

-

las tiendas están abiertas "pero" los bancos, no >

dükkânlar açık "fakat" bankalar değil



---------------------

- no está abierto

- ¿no está abierto? ¿por qué no? 

- por que hoy es día de fiesta... en un día de fiesta las tiendas están abiertas pero los bancos, no 

-

- açık değil

- açık değil mi? neden?

- çünkü bugün tatil... tatil gününde dükkânlar açık fakat bankalar değil

---------------------


16-46 / notlar 258

 16-46 / notlar 258

------------------------



------------------------

- no he comido nada... tengo hambre 

- ¿no has podido salir? 

- sí, he tenido que trabajar 

- hiçbir şey yemedim... açım

- dışarı çıkamadın mı?

- evet, çalışmak zorundaydım

----------------------



comer > (yemek) yemek

-

[ como > (yemek) yerim / (yemek) yiyorum [cada día / her gün] ] 

[ estoy comiendo > yemek yiyorum [ahora / şimdi] ]

-

"he comido" > (yemek) "yedim"

"no he comido" > (yemek) "yemedim"

no he comido "nada" > "hiçbir şey" yemedim

-

tengo hambre > açım / acıktım

-

salir > dışarı çıkmak / ayrılmak / gitmek

-

[puedo salir > (dışarı) çıkabilirim / (dışarı) gidebilirim]

[no puedo salir > (dışarı) çıkamam / (dışarı) gidemem]

-

he podido salir > çıkabildim

no he podido salir > çıkamadım

-

has podido salir > çıkabildin

no has podido salir > çıkamadın

¿no has podido salir? > çıkamadın mı?

-

trabajar > çalışmak

-

tengo que trabajar > 

çalışmak zorundayım / 

çalışmalıyım / 

çalışmam gerekiyor / 

çalışmaya mecburum

-

"he tenido que" trabajar > çalışmak "zorundaydım"




------------------------

- no he comido nada... tengo hambre 

- ¿no has podido salir? 

- sí, he tenido que trabajar 

- hiçbir şey yemedim... açım

- dışarı çıkamadın mı?

- evet, çalışmak zorundaydım

----------------------


16- 46 / notlar 257

 16- 46 / notlar 257

-----------------------



--------------------

- tengo otra idea 

- ¿cuál es? 

- jugamos al tenis todos juntos 

- bien, jugamos todos juntos 

- entonces ¿vas a llamarme? 

- sí, pasado mañana... voy a llamarte pasado mañana 

-

- başka bir fikrim var

- nedir?

- hep beraber tenis oynarız

- iyi, hep beraber oynarız

- öyleyse, beni arar mısın?

- evet, öbür gün. öbür gün seni ararım

-------------------------



idea > fikir / düşünce

otra > başka / öbür / diğer

-

otra idea > başka fikir / başka (+bir) fikir [mejor]

tengo otra idea > başka bir fikrim var

-

¿cuál es? > hangisi? / nedir? 

-

jugar > oyun oynamak / oynamak

-

[juego > oynarım]

[juegas > oynarsın]

-

jugamos > oynarız

jugamos al tenis > tenis oynarız

jugamos al tenis "juntos" > "birlikte" tenis oynarız 

jugamos al tenis "todos juntos" > "hep birlikte" tenis oynarız

-

bien. jugamos todos juntos > iyi, hep birlikte oynarız

-

llamar > telefon etmek / telefonla aramak

-

[voy a llamar > arayacağım / ararım / telefon edeceğim]

[voy a llamarte > seni arayacağım / seni ararım / sana telefon edeceğim]

-

vas a llamar > arayacaksın / ararsın /  telefon edeceksin

vas a llamarme > beni arayacaksın / beni ararsın / bana telefon edeceksin

-

¿vas a llamarme? > beni arar mısın? / bana telefon edecek misin?

-

entonces, ¿vas a llamarme? > öyleyse, beni arar mısın?

-

mañana > yarın

pasado mañana > yarından sonra / öbür gün


"voy a llamarte" pasado mañana > öbür gün "seni ararım"

[öbür gün seni arayacağım = öbür gün seni ararım]




--------------------

- tengo otra idea 

- ¿cuál es? 

- jugamos al tenis todos juntos 

- bien, jugamos todos juntos 

- entonces, ¿vas a llamarme? 

- sí, pasado mañana... voy a llamarte pasado mañana 

-

- başka bir fikrim var

- nedir?

- hep beraber tenis oynarız

- iyi, hep beraber oynarız

- öyleyse, beni arar mısın?

- evet, öbür gün. öbür gün seni ararım

-------------------------


16- 46 / notar 257

 16- 46 / notar 257

-----------------------



--------------------

- tengo otra idea 

- ¿cuál es? 

- jugamos al tenis todos juntos 

- bien, jugamos todos juntos 

- entonces ¿vas a llamarme? 

- sí, pasado mañana... voy a llamarte pasado mañana 

-

- başka bir fikrim var

- nedir?

- hep beraber tenis oynarız

- iyi, hep beraber oynarız

- öyleyse, beni arar mısın?

- evet, öbür gün. öbür gün seni ararım

-------------------------



idea > fikir / düşünce

otra > başka / öbür / diğer

-

otra idea > başka fikir / başka (+bir) fikir [mejor]

tengo otra idea > başka bir fikrim var

-

¿cuál es? > hangisi? / nedir? 

-

jugar > oyun oynamak / oynamak

-

[juego > oynarım]

[juegas > oynarsın]

-

jugamos > oynarız

jugamos al tenis > tenis oynarız

jugamos al tenis "juntos" > "birlikte" tenis oynarız 

jugamos al tenis "todos juntos" > "hep birlikte" tenis oynarız

-

bien. jugamos todos juntos > iyi, hep birlikte oynarız

-

llamar > telefon etmek / telefonla aramak

-

[voy a llamar > arayacağım / ararım / telefon edeceğim]

[voy a llamarte > seni arayacağım / seni ararım / sana telefon edeceğim]

-

vas a llamar > arayacaksın / ararsın /  telefon edeceksin

vas a llamarme > beni arayacaksın / beni ararsın / bana telefon edeceksin

-

¿vas a llamarme? > beni arar mısın? / bana telefon edecek misin?

-

entonces, ¿vas a llamarme? > öyleyse, beni arar mısın?

-

mañana > yarın

pasado mañana > yarından sonra / öbür gün


"voy a llamarte" pasado mañana > öbür gün "seni ararım"

[öbür gün seni arayacağım = öbür gün seni ararım]




--------------------

- tengo otra idea 

- ¿cuál es? 

- jugamos al tenis todos juntos 

- bien, jugamos todos juntos 

- entonces, ¿vas a llamarme? 

- sí, pasado mañana... voy a llamarte pasado mañana 

-

- başka bir fikrim var

- nedir?

- hep beraber tenis oynarız

- iyi, hep beraber oynarız

- öyleyse, beni arar mısın?

- evet, öbür gün. öbür gün seni ararım

-------------------------


16-46 / notlar 256

 16-46 / notlar 256

----------------------



---------------------

- ¿conoces al señor Arnold? el miércoles tengo una reunión con él 

- bueno, sé quién es. pero no lo conozco bien... conozco a su hija. es amiga mía 

- ¿es amiga tuya? 

- sí, te dije es amiga mía 

-

- Arnold bey'i tanıyor musun? çarşamba günü onunla bir toplantım var

- tabii, o kim biliyorum. fakat onu iyi tanımıyorum... onun kızını tanıyorum. o benim arkadaşımdır

- o senin arkadaşın mı?

- evet, öyle dedim, arkadaşım

------------------------




conocer > tanımak

conozco > tanıyorum

conoces > tanıyorsun

¿conoces? > tanıyor musun?

-

señor Arnold > Arnold bey

al señor Arnold > Arnold bey'i

-

¿conoces al señor Arnold? > Arnold bey'i tanıyor musun?

-

reunión > toplantı

una reunión > bir toplantı

-

él > o 

con él > onunla (erkek)

[con ella > onunla] (kadın)

-

una reunión "con él" > "onunla" bir toplantı

"tengo una reunión" con él > onunla "bir toplantım var"

-

el miércoles > çarşamba / çarşamba günü

-

el miércoles tengo una reunión con él >

çarşamba günü onunla bir toplantım var

-

saber > bilmek

sé > biliyorum 

-

quién > kim

[¿quién? > kim > ¿quién es? > kim o? / o kim?]

-

sé quién es > o kim biliyorum / o kimdir biliyorum

-

-

bueno > iyi / güzel / tamam / olur / tabii 

bueno, sé quién es > tabii, o kim biliyorum / evet, o kim biliyorum

-

conozco > tanıyorum

lo conozco > onu tanıyorum

no lo conozco > onu tanımıyorum

no lo conozco "bien" > onu "iyi" tanımıyorum

pero no lo conozco bien > fakat onu iyi tanımıyorum

hija > kız (çocuk)

su hija > onun kızı

a su hija > onun kızına / onun kızını

-

conozco a su hija > onun kızını tanıyorum 

-

mía > benim

tuya > senin

-

amigo / amiga > arkadaş

es amiga mía > o benim arkadaşım / benim bir arkadaşım

-

¿es amiga tuya? > o senin arkadaşın mı? / senin bir arkadaşın mı?

-

decir > demek / söylemek

dije > dedim / söyledim

te dije > sana dedim / sana söyledim

-

sí, te dije es amiga mía > 

evet, sana söyledim o benim arkadaşım /

evet, o benim arkadaşım dedim sana

evet, öyle dedim, arkadaşım... (mejor)



---------------------

- ¿conoces al señor Arnold? el miércoles tengo una reunión con él 

- bueno, sé quién es. pero no lo conozco bien... conozco a su hija. es amiga mía 

- ¿es amiga tuya? 

- sí, te dije es amiga mía 

-

- Arnold bey'i tanıyor musun? çarşamba günü onunla bir toplantım var

- tabii, o kim biliyorum. fakat onu iyi tanımıyorum... onun kızını tanıyorum. o benim arkadaşımdır

- o senin arkadaşın mı?

- evet, öyle dedim, arkadaşım

------------------------


16-46 / notlar 255

 16-46 / notlar 255

--------------------------



----------------------

- le dije... no puede comenzar otra cosa 

- sí, debe terminar antes de comenzar otra cosa 

-

- ona dedim... başka bir şeye başlayamaz

- evet, başka bir şeye başlamadan önce bitirmek zorunda

-----------------------



decir > söylemek / demek

dije > söyledim / dedim

-

[te dije > sana söyledim / sana dedim]

le dije > ona söyledim / ona dedim

-

comenzar > başlamak

-

[puedo comenzar > başlayabilirim]

[no puedo comenzar > başlayamam]

-

[puedes comenzar > başlayabilirsin]

[no puedes comenzar > başlayamazsın]

-

puede comenzar > başlayabilir

no puede comenzar > başlayamaz

-

le dije... no puede comenzar > ona dedim... başlayamaz

-

cosa > şey /(+bir) şey 

otra cosa > başka şey / başka (+bir) şey 

-

le dije... no puede comenzar otra cosa >

ona dedim... başka bir şeye başlayamaz

-

terminar > bitirmek

debo terminar > bitirmek zorundayım (ingles: must be)

[tengo que terminar > bitirmeliyim (ingles: have to)]

-

[debO terminar > bitirmek zorundaYIM]

[debE terminar > bitirmek zorunda]

-

antes > önce

antes de comenzar > başlamadan önce

-

debe terminar antes de comenzar > 

başlamadan önce bitirmek zorunda

-

debe terminar antes de comenzar otra cosa >

başka şeye başlamadan önce bitirmek zorunda

[ başka (+bir) şeye başlamadan önce bitirmek zorunda] (mejor)




----------------------

- le dije... no puede comenzar otra cosa 

- sí, debe terminar antes de comenzar otra cosa 

-

- ona dedim... başka bir şeye başlayamaz

- evet, başka bir şeye başlamadan önce bitirmek zorunda

-----------------------


16-46 / notlar 254

 16-46 / notlar 254

---------------------


---------------------

- buena idea... voy a llamarlos esta noche 

- podríamos jugar al tenis de las cinco hasta las siete 

- pensé más temprano 

- no, hace demasiado calor 

- iyi fikir... onları bu akşam arayacağım

- beş'ten yedi'ye kadar tenis oynayabiliriz

- daha erken düşünmüştüm

- olmaz, hava çok sıcak 

-----------------------




idea > fikir / düşünce

buena idea > iyi fikir

-

llamar > telefon etmek / (telefonla) aramak 

-

voy a llamar > telefon edeceğim / (telefonla) arayacağım

voy a llamar"te" > "sana" telefon edeceğim / "seni" (telefonla) arayacağım

voy a llamar"le" > "ona" telefon edeceğim / "onu" (telefonla) arayacağım

voy a llamar"los" > "onlara" telefon edeceğim / "onları" telefonla arayacağım 

-

noche > gece / akşam

esta noche > bu gece / bu akşam

-

voy a llamarlos esta noche > bu akşam onları arayacağım

-


jugar > oyun oynamak

jugar al tenis > tenis oynamak

-

podríamos jugar al tenis > tenis oynayabiliriz

[podemos jugar al tenis > tenis oynayabiliriz]

-

cinco > beş

las cinco > (saat) beş

a las cinco > (saat) beş'te

-

podríamos jugar al tenis a las cinco > saat beş'te tenis oynayabiliriz

-

siete > yedi

las siete > (saat) yedi

a las siete > (saat) yedi'de

-

podríamos jugar al tenis a las siete > saat yedi'de tenis oynayabiliriz

-


cinco > beş

las cinco > (saat) beş

a las cinco > (saat) beş'te

>>> "hasta" las cinco > (saat) beş'e "kadar" <<<

podríamos jugar al tenis hasta las cinco > beş'e kadar tenis oynayabiliriz

-

siete > yedi

las siete > (saat) yedi

a las siete > (saat) yedi'de

>>> "hasta" las siete > (saat) yedi'ye "kadar" <<<

podríamos jugar al tenis hasta las siete > yedi'ye kadar tenis oynayabiliriz

-

"de las cinco" hasta las siete > "beş'ten" yedi'ye kadar

podríamos jugar al tenis de las cinco hasta las siete >

saat beş'ten yedi'ye kadar tenis oynayabiliriz

-

pensar > düşünmek

[estoy pensaNdo > düşünüyorum]

-

pensé > düşündüm / düşündüm de / düşündüm ki 

[pensé que > düşündüm / düşündüm de / düşündüm ki]

-

temprano > erken

"más" temprano > "daha" erken

-

pensé más temprano > daha erken düşündüm / 

daha erken (+olur diye) düşündüm / (mejor)

[pensé que lo haríamos antes > daha önce yaparız diye düşünmüştüm]

-


calor > sıcaklık / ısı

demasiado calor > çok sıcak / fazla sıcak

hace demasiado calor > hava çok sıcak (+olur/+gelir/+yapar)

-

no > hayır / yok / olmaz / değil

no, hace demasiado calor > olmaz, hava sıcak (olur)



---------------------

- buena idea... voy a llamarlos esta noche 

- podríamos jugar al tenis de las cinco hasta las siete 

- pensé más temprano 

- no, hace demasiado calor 

- iyi fikir... onları bu akşam arayacağım

- beş'ten yedi'ye kadar tenis oynayabiliriz

- daha erken düşünmüştüm

- olmaz, hava çok sıcak 

-----------------------


16-46 / notlar 253

 16-46 / notlar 253

---------------------



---------------------

- ¿cuándo comienza? 

- comienza a las cuatro. 

- ¿cuándo termina la reunión? 

- creo que termina tarde 

-

- ne zaman başlar?

- saat dörtte başlıyor

- toplantı ne zaman biter?

- sanırım geç biter

--------------------



"¿cuándo?" > "ne zaman?"

¿cuándo "comienza"? > ne zaman "başlar"? / ne zaman "başlıyor"?

¿cuándo termina? > ne zaman "biter"? / ne zaman "bitiyor"?

-

cuatro > dört

las cuatro > (saat) dört 

a las cuatro > (saat) dört'te

-

comienza a las cuatro > dört'te başlıyor / dört'te başlar

-

la reunión > toplantı

-

¿cuándo termina la reunión? > toplantı ne zaman biter? / toplantı ne zaman bitiyor?

-

tarde > sonra / geç

termina tarde > geç biter

-

"creo que" termina tarde > "sanırım" geç biter



---------------------

- ¿cuándo comienza? 

- comienza a las cuatro. 

- ¿cuándo termina la reunión? 

- creo que termina tarde 

-

- ne zaman başlar?

- saat dörtte başlıyor

- toplantı ne zaman biter?

- sanırım geç biter

--------------------


16-46 / notlar 252

 16-46 / notlar 252

-------------------------

 


-------------------------

- ¿qué tal pasado mañana? 

- sí, pasado mañana está bien 

- entonces tengo que llamar a mis amigos

- si tenemos suerte los podemos encontrar

-

- öbür güne ne dersin?

- evet, öbür gün iyi

- öyleyse arkadaşlarımı aramalıyım

- eğer şanslıysak onları bulabiliriz

--------------------------



anteayer > evelsi gün / (dünden önceki gün)

-

ayer > dün

hoy > bugün

mañana > yarın

-

pasado mañana > öbür gün / (yarından sonraki gün)

-

¿qué? > ne? / nasıl? / hangisi?

¿qué tal? > ne haber? / nasılsın? / nasıl gidiyor? / ne dersin? / nasıl?

-

¿qué tal "pasado mañana"? > "öbürgün+e" ne dersin? / "öbürgün" nasıl?

[¿qué tal "mañana"? > "yarın+a" ne dersin? / "yarın" nasıl?]

-

está bien > iyi / iyidir / tamam/ tamamdır /olur / güzel

-

sí, "pasado mañana" está bien > evet, öbürgün iyidir / evet, öbürgün olur

-

amigo > arkadaş

amigos > arkadaşlar

-

mi amigo > arkadaşım

mis amigos > arkadaşlarım

-

a mi amigo > arkadaşıma / arkadaşımı

a mis amigos > arkadaşlarıma / arkadaşlarımı

-

llamar > telefon etmek / (telefonla) aramak

tengo que llamar > aramalıyım / aramam gerekiyor

-

"tengo que llamar" a mis amigos > arkadaşlarımı "aramalıyım"

-

"entonces" tengo que llamar a mis amigos >

"öyleyse" arkadaşlarımı aramalıyım/

öyleyse arkadaşlarımı aramam gerekiyor /

"o zaman" arkadaşlarımı aramalıyım /

o zaman arkadaşlarımı aramam gerekiyor

-

suerte > şans

tengo suerte > şansım var / şanslıyım

si tengo suerte > (eğer) şansım varsa / (eğer) şanslıysam

-

tenemos suerte > şansımız var / şanslıyız

si tenemos suerte > (eğer) şansımız varsa / (eğer) şanslıysak

-

encontrar > bulmak

puedo encontrar > bulabilirim

podemos encontrar > bulabiliriz

-

los podemos encontrar > onları bulabiliriz

-

si tenemos suerte "los podemos encontrar" > 

eğer şanslıysak "onları bulabiliriz"




-------------------------

- ¿qué tal pasado mañana? 

- sí, pasado mañana está bien 

- entonces tengo que llamar a mis amigos

- si tenemos suerte los podemos encontrar

-

- öbür güne ne dersin?

- evet, öbür gün iyi

- öyleyse arkadaşlarımı aramalıyım

- eğer şanslıysak onları bulabiliriz

--------------------------



[16-46 / notlar 252 / ispanyolca / turco]


16/46 / notlar 251

 16/46 / notlar 251

----------------------



-------------------

- miércoles  

- ah, no. el miércoles, no... tengo una reunión el miércoles 

- ¿es una reunión de negocios? 

- sí... es importante 

-

- çarşamba

- ah, hayır. çarşamba olmaz... çarşamba bir toplantım var

- iş toplantısı mı?

- evet... önemli

-------------------- 



el miércoles > çarşamba

no > hayır / değil / olmaz

-

el miércoles no > çarşamba değil / çarşamba olmaz

[ no. el miércoles, no > hayır. çarşamba olmaz]

-

reunión > toplantı

una reunión > bir toplantı

-

tengo una reunión > bir toplantım var

tengo una reunión el miércoles > çarşamba (günü) bir toplantım var

-

negocios > iş / meslek

reunión de negocios > iş toplantısı

una reunión de negocios > bir iş toplantısı

¿es una reunión de negocios? (o) bir iş toplantısı mı(dır)?

-

sí... es importante > evet, (o) önemli(dir) / = önemli




-------------------

- miércoles  

- ah, no. el miércoles, no... tengo una reunión el miércoles 

- ¿es una reunión de negocios? 

- sí... es importante 

-

- çarşamba

- ah, hayır. çarşamba olmaz... çarşamba bir toplantım var

- iş toplantısı mı?

- evet... önemli

-------------------- 


16-46 / notlar 249

 16-46 / notlar 249

-----------------------



------------------------

- ¿cuándo? 

- déjame ver... quizás mañana en la tarde 

- podríamos mañana en la tarde 

- ¿qué día es hoy? 

- hoy es martes 

- mañana es miércoles 

-

- ne zaman?

- bir bakayım... belki yarın öğlen

- yarın öğlen yapabiliriz

- bugün günlerden ne?

- bugün salı

- yarın çarşamba

---------------------------




¿cuándo? > ne zaman?

-

déjame ver > bir bakayım / bakayım / bakalım 

-

quizás > belki

quizás mañana > belki yarın

quizás mañana en la tarde > belki yarın öğlen

-

podríamos > yapabiliriz

podríamos mañana > yarın yapabiliriz

podríamos mañana en la tarde > yarın öğlen yapabiliriz

-

¿qué día es hoy? > "bugün günlerden ne?" [mejor]

[bugün ne gündür?/ hangi gün bugün?/ bugün hangi gün? (no usamos así)]

-

hoy es martes > bugün salı

-

mañana es miércoles > yarın çarşamba



-----------------------------

- ¿cuándo? 

- déjame ver... quizás mañana en la tarde 

- podríamos mañana en la tarde 

- ¿qué día es hoy? 

- hoy es martes 

- mañana es miércoles 

-

- ne zaman?

- bir bakayım... belki yarın öğlen

- yarın öğlen yapabiliriz

- bugün günlerden ne?

- bugün salı

- yarın çarşamba

---------------------------


combinaciones con las palabras 24

 combinaciones con las palabras 24  

(esta vez un poco diferente para estructurar una oración larga > bu sefer uzun bir cümle oluşturmak için biraz farklı)

------------------------------------------

esperanza > umut

+

tengo esperanza > umutluyum / umudum var

tienes esperanza > umutlusun / umudun var

+

si > eğer / ise

=

si tienes esperanza > eğer umudun varsa 

[var + ise = varsa]

+

alguna > biraz / herhangi bir

=

si tienes alguna esperanza > eğer biraz umudun varsa 

x

duda > şüphe / merak edilen bir şey / soru / çekince / şikâyet

=

si tienes alguna duda > eğer herhangi bir sorun varsa / eğer herhangi bir sorunun varsa

[soru > pregunta > sorun > tu pregunta]

[sorun > problema > sorunun > tu problema]

+

[decir > söylemek]

[dime > bana söyle]

dimelo > (onu) bana söyle

=

si tienes alguna duda dímelo > (eğer) herhangi bir sorunuz varsa bana söyleyin / 

(eğer) herhangi bir sorun varsa bana söyle

[ = merak ettiğin bir şey olursa bana söyle / bir sorun olursa bana söyle]

+

por favor

=

si tienes alguna duda dimelo por favor > (eğer) herhangi bir sorun varsa bana söyle lütfen

+

[el program > program]

[los programas > programlar]

con programas > programlarla

[ con los programas de microsoft office > mikrosoft ofis programları]

=

si tienes alguna duda "con programas" dimelo por favor

(eğer) "programlarla" herhangi bir sorun varsa bana söyle lütfen/

= (eğer) "programlarla" herhangi bir sorun olursa bana söyle lütfen/

= (eğer) "programlarla" herhangi bir sorunun olursa bana söyle lütfen/

+

ayudar > yardım etmek

[ayudé > yardım ettim]

[ayudo > yardım ediyorum]

[ayudaré > yardım edeceğim]

[te > seni / sana]

te ayudaré > sana yardım edeceğim / sana yardım ederim

=

si tienes alguna duda con programas "dimelo por favor". te ayudaré.

eğer programlarla herhangi bir sorun varsa "bana söyle lütfen". sana yardım ederim

.......... =  <---> .......... =

[si tienes alguna duda con programas "por favor dimelo". te ayudaré.]

[eğer programlarla herhangi bir sorun varsa "lütfen bana söyle". sana yardım ederim]

+

[cualquier > herhangi / her ]

[cosa > şey / konu]

[cualquier cosa > herhangi bir şey / her şey / herhangi bir konu / her konu]

en cualquier cosa > her konuda / her şeyde

=

si tienes alguna duda con programas por favor dimelo. te ayudaré en cualquier cosa >

eğer programlarla herhangi bir sorun varsa lütfen bana söyle. sana her konuda yardım ederim

16-46 / notlar 248

 16-46 / notlar 248

-----------------------


- ¿te gustaría jugar al tenis con nosotros? 

- ¿con ustedes? pero ustedes juegan muy bien 

- no, no jugamos muy bien 

-

- bizimle tenis oynamak ister misin?

- sizinle? fakat siz çok iyi oynuyorsunuz

- hayır, çok iyi oynamıyoruz

------------------------




gustaría > istemek

¿te gustaría? > ister misin? 

[¿te gustaría "tomar un café"? > "kahve içmek" ister misin?]

¿te gustaría jugar al tenis? > tenis oynamak ister misin?

-

nosotros > biz

con nosotros > bizimle / bizle

-

¿te gustaría jugar al tenis con nosotros? > bizimle tenis oynamak ister misin?

-

usted > siz (formal y singular / resmi ve tekil)

ustedes > siz(ler) > (formal y plural / resmi ve çoğul)

-

con ustedes > sizinle / sizlerle

¿con ustedes? > sizinle mi?

-

jugar > (oyun) oynamak

-

[yo juego > oynuyorum / oynarım]

[tú juegas > oynuyorsun / oynarsın]

-

usted juega > siz oynuyorsunuz / siz oynarsınız (formal singular)

ustedes juegan > siz(ler) oynuyorsunuz / siz(ler) oynarsınız (formal plural)

-

[yo juego muy bien > ben çok iyi oynuyorum / ben çok iyi oynarım]

ustedes juegan muy bien > siz çok iyi oynuyorsunuz / siz çok iyi oynarsınız] 

pero > fakat

-

jugamos > oynuyoruz / oynarız

no jugamos > oynamıyoruz / oynamayız

-

no, "no jugamos" muy bien > hayır, çok iyi "oynamıyoruz"


---------------------------

- ¿te gustaría jugar al tenis con nosotros? 

- ¿con ustedes? pero ustedes juegan muy bien 

- no, no jugamos muy bien 

-

- bizimle tenis oynamak ister misin?

- sizinle? fakat siz çok iyi oynuyorsunuz

- hayır, çok iyi oynamıyoruz

------------------------


combinaciones con las palabras 23

 combinaciones con las palabras 23

------------------------------------------


comer > yemek

x

comí > yedim

comiste > yedin

+

carne > et

=

comiste carne > et yedin

¿comiste carne? > et yedin mi?

+

ayer > dün

=

¿comiste "carne" ayer? > dün "et" yedin mi? / et yedin mi dün?

+

pan > ekmek

=

¿comiste "pan" ayer? > dün ekmek yedin mi? 

x

traer > getirmek

traje > getirdim

trajiste > getirdin

¿trajiste? > getirdin mi?

=

¿trajiste pan ayer? > dün ekmek getirdin mi?

+

hoy > bugün

=

¿trajiste pan hoy? > bugün ekmek getirdin mi?

traje pan hoy > bugün ekmek getirdim

+

te > seni / sana

=

te traje pan hoy > bugün sana ekmek getirdim

+

libro > kitap

un libro > bir kitap

=

te traje un libro hoy > bugün sana bir kitap getirdim

-

te traje un libro > sana bir kitap getirdim

+

me > beni / bana

[me "trajiste > bana "getirdin"]

me trajiste un libro > bana bir kitap getirdin

¿me trajiste un libro? > bana (bir) kitap getirdin mi?

+

trabajo > iş

un trabajo > bir iş

=

me trajiste un trabajo? > bana (bir) iş getirdin mi?

+

no traje > getirmedim

=

no traje un trabajo > bir iş getirmedim

+

no te traje > sana getirmedim

=

no te traje un trabajo > sana bir iş getirmedim

+

celular / móvil > cep telefonu

=

no te trajer un celular > sana cep telefonu getirmedim

+

comprar > satın almak / = almak

compré > satın aldım / = aldım

=

no te compré un celular > sana cep telefonu almadım

te compré un celular > sana cep telefonu aldım

+

nuevo / nueva > yeni

=

te compré un celular nuevo > sana yeni bir cep telefonu aldım

+

bolsa > çanta

una bolsa > bir çanta

=

te compré unA bolsA nuevA > sana yeni bir çanta aldım

+

compraré > satın alacağım / = alacağım

te compraré una bolsa nueva > sana yeni bir çanta alacağım

-

compraré una bolsa nueva > yeni bir çanta alacağım

+

sobrino > yeğen

mi sobrino > yeğenim

para mi sobrino > yeğenim için

=

compraré una bolsa nueva "para mi sobrino" > yeğenim için yeni bir çanta alacağım

+

calcetines > çoraplar / çorap

=

compraré "calcetineS nuevoS" para mi sobrino > yeğenim için "yeni çorap" alacağım

-

compraré "calcetines para mi sobrino" > "yeğenim için çorap" alacağım

+

lápiz > kalem / kurşunkalem

un lápiz > bir kalem

=

compraré un lapiz para mi sobrino > yeğenim için (bir) kalem alacağım

+

mi hijo > oğlum

=

compraré un lapiz para mi hijo > oğlum için (bir) kalem alacağım

+

cuaderno > defter 

=

compraré un cuaderno para mi hijo > oğlum için (bir) defter alacağım

+

sombrero > şapka

un sombrero > bir şapka

=

compraré un sombrero para mi hijo > oğlum için bir şapka alacağım

x

comprar > satın almak / almak >>> compraré > satın alacağım / alacağım

[ comprar+é > compraré > alacağım ]

[ traer+é > traeré > getireceğim ]

traer > getirmek >>> traeré > getireceğim

+

traeré un sombrero para mi hijo > oğlum için bir şapka getireceğim

+

tu hijo > senin oğlun / oğlun

=

"traeré" un sombrero para tu hijo > oğlun için bir şapka "getireceğim" / oğluna şapka getireceğim

"traje" un sombrero para tu hijo > oğlun için bir şapka "getirdim" / oğluna şapka getirdim

x

traigo > getiriyorum

=

"traigo" un sombrero para tu hijo > (senin) oğlun için bir şapka "getiriyorum"


16-46 / notlar 247

 16-46 / notlar 247

------------------------


- ¿conoces a Meri Yıldızlı?

- sí, la conozco. es amiga mía. y su esposo también. son buenos amigos míos

-

- Meri Yıldızlı'yı tanıyor musun?

- evet, tanıyorum. benim arkadaşım. ve eşi de. onlar benim iyi arkadaşımdır

-------------------------



conocer > tanımak / bilmek

-

[conozco > tanıyorum / biliyorum]

[conozco a tu hermano "desde hace años" > kardeşini "yıllardır" tanıyorum]

-

conoces > tanırsın / bilirsin 

["conoces" a tu hermano > kardeşini "bilirsin"]

-

¿conoces? > tanıyor musun? / biliyor musun?

["¿conoces" a mi hermana? > benim kardeşimi "tanıyor musun?"]

[ ¿la conoces? > onu tanıyor musun? / onu biliyor musun?]

-

¿conoces "a Meri Yıldızlı"? > "Meri Yıldızlı'yı" tanıyor musun?

[¿conoces "a Ahmet"? > "Ahmet'i" tanıyor musun?]

[¿conoces "a Volkan"? > "Volkan'ı" tanıyor musun?]

-

sí, la conozco > evet, (onu) tanıyorum 

-

yo > ben

mi > benim

mía > benim / benimki

-

tú > sen

tu > senin

tuya > senin / seninki

-

[mi amiga > (benim) arkadaşım]

es amiga mía > benim arkadaşım(dır) / benim bir arkadaşım(dır)

-

¿"es" amiga tuya? > 

senin arkadaşın mı("dır")? / 

senin bir arkadaşın mı("dır")?

-

¿es buena amiga tuya? > 

yakın arkadaşın mı? [mejor] / 

yakın arkadaş mısınız? /

senin iyi arkadaşın mı? 

[senin iyi arkadaşın mı? = yakın arkadaş mısınız? > ¿son amigAs cercanAs? / ¿son amigOs cercanOs?]

-

sí > evet

y > ve

-

esposo > eş / koca

esposa > eş / karı

-

su esposo > onun eşi / onun kocası

su esposa > onun eşi / onun karısı

-

su esposo también > onun eşi de / onun kocası da

su esposa también > onun eşi de / onun karısı da

-

es amiga mía > benim arkadaşım(dır)

son amigos míos > benim arkadaşlarım(dır)

-

son buenos amigos míos > 

onlar benim iyi arkadaşımdır /

benim iyi arkadaşlarım /

benim yakın arkadaşlarım (mejor)


------------------------


- ¿conoces a Meri Yıldızlı?

- sí, la conozco. es amiga mía. y su esposo también. son buenos amigos míos

-

- Meri Yıldızlı'yı tanıyor musun?

- evet, tanıyorum. benim arkadaşım. ve eşi de. onlar benim iyi arkadaşımdır

-------------------------


combinaciones con los palabras 22

 combinaciones con los palabras 22

------------------------------------------


la botella > şişe

"en la botella" > "şişede"

+

la cerveza > bira

=

la cerveza en la botella  > bira şişede / şişedeki bira  

+

hay > var

hay cerveza en la botella > şişede bira var

x

 ¿Hay cerveza en la botella?> şişede bira var mı?

+

la mesa > masa

"en la mesa" > "masada"

=

¿hay "cerveza" en la mesa?

masada "bira" var mı?

+

[taza > fincan]

[una taza > bir fincan]

[tazas > fincanlar]

dos tazas > iki fincan[lar] = iki fincan

+

café > kahve

"dos tazas de café" > "iki fincan kahve"

=

"¿hay" dos tazas de café en la mesa? > masada iki fincan kahve "var mı?"

x

"¿no hay" dos tazas de café en la mesa? > masada iki fincan kahve "yok mu?"

+

la cocina > mutfak

"en la cocina" > "mutfakta"

=

¿no hay "dos tazas de café" en la cocina? > mutfakta "iki fincan kahve" yok mu?

+

azúcar > şeker

=

¿no hay azúcar en la cocina? > mutfakta şeker yok mu?

no hay azúcar en la cocina > mutfakta şeker yok

+

el armario > dolap

armario de la cocina > mutfak dolabı

=

"no hay" azúcar en armario de la cocina > mutfak dolabında şeker "yok"

"hay" azúcar en armario de la cocina > mutfak dolabında şeker "var"

+

harina > un

=

hay harina "en armario de la cocina" > "mutfak dolabında" un var

hay harina "en el supermercado" > "süpermarkette" un var

+

cosa > şey

muchas cosas > birçok şey

=

hay muchas cosas en el supermercado > süpermarkette birçok şey var

+

el restaurante > restoran / lokanta 

en el restaurante > restoranda / lokanta 

["restoran" es lujo - "lokanta" no es lujo]

=

hay muchas cosas en el restaurante > restoranda birçok şey var

+

para comer > yemek için

=

hay "muchas cosas para comer" en el restaurante > restoranda "yemek için birçok şey" var

[ = restoranda "yemek için çok şey" var]

[ = yemek için restoranda çok şey var]

+

comida > yiyecek

mucha comida > birçok yiyecek / çok yiyecek

=

hay mucha comida en el restaurante > restoranda birçok yiyecek var

x

el frigorífico / la nevera > buzdolabı

en el frigorífico / en la nevera > buzdolabında

=

hay mucha comida en el frigorífico > buzdolabında birçok yiyecek var / 

buzdolabında çok yiyecek var

x

no hay mucha comida en el frigorífico > buzdolabında çok yiyecek yok


16-46 / notlar 246

 16-46 / notlar 246

----------------------



--------------------------------

- ¿podrías manejar más despacio? 

- ¿un poquito más despacio? 

- tengo que mirar las tiendas

- no puedo manejar despacio aquí 

-

- daha yavaş sürebilir misin?

- biraz daha mı yavaş?

- mağazalara bakmam gerekiyor

- burada yavaş süremem

----------------------------------




más > daha / daha fazla 

despacio > yavaş / yavaşça [lentamente]

[rápido > hızlı]

más despacio > daha yavaş

+

manejar > araç sürmek / araba sürmek / sürüş

[ conducir > araç sürmek / araba sürmek / sürüş]

+

manejar más despacio > daha yavaş sürmek

-

puedo manejar > sürebilirim

[no puedo manejar > süremem]

puedo manejar despacio > yavaş sürebilirim

puedo manejar más despacio > daha yavaş sürebilirim

-

"podriá" manejar más despacio > daha yavaş "sürebilirim"

-

"podriás" manejar más despacio > daha yavaş "sürebilirsin"

¿podrías manejar más despacio? > daha yavaş sürebilir misin?

-

poco > az 

un poco > biraz

un poquito > birazcık

un poquito más > birazcık daha

un poquito más despacio > birazcık daha yavaş

-

¿un poquito más despacio? > 

birazcık daha mı yavaş? /

birazcık daha yavaş mı?

-

mirar > bakmak

tengo que mirar > bakmam gerekiyor / bakmam lazım

-

las tiendas > dükkânlar / mağazalar

-

tengo que mirar las tiendas > mağazalara bakmam gerekiyor

-

aquí > burada

-

no puedo manejar despacio > yavaş süremem

no puedo manejar despacio aquí > burada yavaş süremem



--------------------------------

- ¿podrías manejar más despacio? 

- ¿un poquito más despacio? 

- tengo que mirar las tiendas

- no puedo manejar despacio aquí 

-

- daha yavaş sürebilir misin?

- biraz daha mı yavaş?

- mağazalara bakmam gerekiyor

- burada yavaş süremem

----------------------------------


combinaciones con las palabras 21

 combinaciones con las palabras 21

----------------------------------------------


ver > görmek

veo > görüyorum

[yo lo veo > onu görüyorum]

vi > gördüm [ayer / la semana pasada etc. - dün / geçen hafta vs.]

[yo lo vi > onu gördüm]

he visto > gördüm [hoy / esta semana etc. > bugün / bu hafta vs.]

[yo lo visto > onu gördüm]

+

todo > hepsi / her şey / bütün / tamamı

=

he visto todo > her şeyi gördüm

[vi todo > her şeyi gördüm]

+

no he visto todo > her şeyi görmedim

[no vi todo > her şeyi görmedim]

+

el archivo > dosya

en el archivo > dosyada

no he visto todo en el archivo > dosyada her şeyi görmedim / dosyadaki her şeyi görmedim

[no vi todo en el archivo > dosyada her şeyi görmedim / dosyadaki her şeyi görmedim]

x

nada > hiç / hiçbir / hiçbir şey

=

no he visto nada > hiçbir şey görmedim

+

la vida > hayat / yaşam

mi vida > (benim) hayatım

en mi vida > hayatımda

en mi pobre vida > fakir hayatımda / zavallı hayatımda

=

"no vi nada" en mi pobre vida > zavallı hayatımda "hiçbir şey görmedim"

+

en mi corta vida > kısa hayatımda

=

no vi nada en mi corta vida > kısa hayatımda hiçbir şey görmedim

x

vio > görmedi

no vio nada en su corta vida > kısa hayatında hiçbir şey görmedi

[no ha visto nada en su corta vida > kısa hayatında hiçbir şey görmedi]

+

el libro > kitap

los libros > kitaplar

un libro > bir kitap

=

no ha visto un libro > bir kitap görmedi

[no vio un libro > bir kitap görmedi]

x

no "haS visto" un libro > bir kitap "görmedin"

[no "viste" un libro > bir kitap "görmedin"]

+

sobre la mesa / encima la mesa / en la mesa > "masada" / "masanın üzerinde"

=

"no viste" un libro encima la mesa > masanın üzerinde bir kitap "görmedin"

"viste" un libro encima la mesa > masanın üzerinde bir kitap "gördün"

viste "los libros" encima la mesa > masanın üzerinde "kitapları" gördün

[masanın üzerindeKİ kitapları gördün - mejor]

¿viste los libros "encima la mesa"? > "masanın üzerindeki" kitapları gördün mü?

[ ¿viste los libros "sobre la mesa" > "masanın üzerindeki" kitapları gördün mü?]

[ "¿has visto" los libros sobre la mesa? > masanın üzerindeki kitapları "gördün mü?"]

+

la caja > kutu / kasa

en la caja > kutuda / kasada

=

¿viste los libros en la caja? > kutudaki kitapları gördün mü?

¿viste "los archivos" en la caja? > kutudaki "dosyaları" gördün mü?


16-46 / notlar 245

 16-46 / notlar 245

------------------------- 



-------------------------

- ¿hay una farmacia cerca? 

- sí, en la calle Sirkeci

- ¿la farmacia está allí? 

- sí ¿cómo vas a ir?

- voy a pie 

- yakında bir eczane var mı?

- evet, Sirkeci caddesinde

- eczane orada mı?

- evet, nasıl gideceksin? 

- yürüyerek

-----------------------------





hay > var

farmacia > eczane

una farmacia > bir eczane

-

hay una farmacia > bir eczane var

cerca > yakın / yakında

-

hay una farmacia cerca > yakında bir eczane var

¿hay una farmacia cerca? > yakında bir eczane var mı?

- + -

[¿hay una "panadería" cerca? > yakında bir "fırın" var mı?]

[¿hay una "mercado" cerca? > yakında bir "market" var mı?]

-

calle > cadde / sokak

la calle Sirkeci > Sirkeci caddesi

en la calle Sirkeci > Sirkeci caddesinde

-

allí > orası / orada / oraya

está allí > orada

¿está allí? > orada mı?

¿la farmacia está allí? > eczane orada mı?

- + -

[¿la farmacia está "aquí"? > eczane "burada" mı?]

[¿"tu amiga" está aquí? > "arkadaşın" burada mı?]

[¿"el coche" está aquí? > "araba" burada mı?]

[¿"TU madre" está aquí? > "anneN" burada mı?]

["Mİ madre" está aquí > "anneM" burada]

-

ir > gitmek

voy a ir > gideceğim / gidiyorum

vas a ir > gideceksin / gidiyorsun

-

¿cómo? > nasıl?

¿cómo "vas a ir"? > nasıl "gideceksin"?

-

coche > araba

en coche > arabada / arabayla

-

voy a ir en coche > arabayla gideceğim 

vas a ir en coche > arabayla gideceksin

-

¿vas a ir en coche? > arabayla mı gideceksin?

-

pie > ayak

"a pie" > "ayağa" / "ayakta" / "yürüyerek"

"voy a pie" > "yürüyeceğim"

- + -

[Caminar > yürümek + > Caminaré > yürüyeceğim]

[ir > gitmek + > iré > gideceğim]




-------------------------

- ¿hay una farmacia cerca? 

- sí, en la calle Sirkeci

- ¿la farmacia está allí? 

- sí ¿cómo vas a ir?

- voy a pie 

- yakında bir eczane var mı?

- evet, Sirkeci caddesinde

- eczane orada mı?

- evet, nasıl gideceksin? 

- yürüyerek

-----------------------------


tarea > traduce esta frase al turco por favor

"¿hay una casa cerca?"

16-46 / notlar 244

 16-46 / notlar 244

------------------------



------------------------

- creo que estamos perdidos 

- no estamos perdidos... tú estás perdida...yo no

- yo no estoy perdido... ¿dónde está el mapa?

-

- sanırım kaybolduk

- kaybolmadık... sen kayboldun... ben değil

- ben kaybolmadım... harita nerede?

-------------------------




perdido > kayıp (olmak)

"estar" perdido > kayıp "olmak" / (kayıp+"olmak") = kayb"olmak" > kaybolmak

-

estoy perdido > (ben) kayboldum

estás perdido > (sen) kayboldun

estamos perdidos > (biz) kaybolduk

-

creo que > sanırım / sanıyorum

creo que estamoS perdidoS > sanırım kaybolduK

[(ben) kaybolduM - (sen) kaybolduN - (o) kayboldu - (biz) kaybolduK]

-

NO estamos perdidos > (biz) kaybolMAdık

-

(tú) "estás perdido" > (sen) "kayboldun"

-

yo > ben

yo no > ben değil

yo NO estoy perdido > ben kaybolMAdım

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde "está"? > nerede [olmakta/bulunmakta]?

¿dónde está "el mapa"? > "harita" nerede?



------------------------

- creo que estamos perdidos 

- no estamos perdidos... tú estás perdida...yo no

- yo no estoy perdido... ¿dónde está el mapa?

-

- sanırım kaybolduk

- kaybolmadık... sen kayboldun... ben değil

- ben kaybolmadım... harita nerede?

-------------------------



tarea > traduce estas frases al turco

ödev > bu cümleleri türkçeye çevirin 

1- ¿dónde está el mapa? > ................................

2- ¿dónde está mi camiseta? > .........................

3- ¿dónde está tu lapiz? > .................................