+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 146

 16-46 / notlar 146

-----------------------


buenas tardes > [tünaydın (pero no usamos nunca)] / merhaba / merhabalar

[puedes decir después de las seis > iyi akşamlar]

-

señor > beyefendi

señora > hanımefendi

-

buenas tardes, señora > merhaba hanımefendi

-

me gustaría > isterim

te gustaría > istersin

le gustaría > ister (normal / informal)

(usted) le gustaría > (siz) istersiniz (resmi - kibar / formal)

-

¿le gustaría? > ister misiniz?

-

comprar > (satın) almak

algo > bir şey / bir şeyler 

-

comprar algo > bir şeyler almak

-

"¿le gustaría" comprar algo? > bir şeyler almak "ister misiniz?"

-

un sombrero > bir şapka

comprar un sombrero > bir şapka satın almak

-

sí, me gustaría comprar un sombrero

evet, ben bir şapka satın almak isterim /

evet, bir şapka almak isterim (mejor)

-

o > ya da / veya

camiseta > tişört

camisetas > tişörtler

-

o camisetas > ya da tişört(ler)

-

alemán > alman

"usted" es alemán > ("siz") almansınız

-

¿es "usted" alemán?

(siz) alman mısınız?

-

sí, "soy" alemán > evet ben almanım 

[alman+"ım"]

-

entender > anlamak

entiendo > anlıyorum

-

entiendo alemán > almanca anlıyorum

-

un poco > biraz

-

entiendo alemán un poco > biraz almanca anlıyorum

-

pero > fakat

hablar > konuşmak

quiero > istiyorum

-

quiero hablar > konuşmak istiyorum

-

pero, quiero hablar español 

fakat ispanyolca konuşmak istiyorum

-

aprender > öğrenmek

aprenderlo > (onu) öğrenmek

-

quiero aprenderlo > (onu) öğrenmek istiyorum

-

hablar > konuşmak

hablarlo > (onu) konuşmak

-

bueno > iyi / güzel / tamam

-

puedo hablar > konuşabilirim

puedes hablar > konuşabilirsin

puede hablar > konuşabilir

-

puede hablar > konuşabilirsiniz (formal / resmi - kibar)

-

bueno, puede hablarlo > 

tamam, (onu) konuşabilirsiniz

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

sabes > biliyorsun

sabe > biliyor

-

sabe > biliyorsunuz (formal / resmi - kibar)

-

¿sabes? > biliyor musun?

¿sabe? > biliyor mu? (normal / informal)

-

¿sabe? > biliyor musunuz? (resmi - kibar / formal)

-

"¿pero sabe", señora? 

"fakat, biliyor musunuz" hanımefendi?

-

abierta > açık

está abierta > açık(tır)

-

las seis > (saat) altı

"hasta" las seis > (saat) altı"ya kadar"

-

está abierta hasta las seis > saat altıya kadar açık 

sólo está abierta hasta las > sadece altıya kadar açık

-

la tienda > dükkân / mağaza

-

la tienda sólo está abierta hasta las seis

dükkân sadece saat altıya kadar açık /

= mağaza sadece saat altıya kadar açık 

-

ahora > şimdi

hora > saat

-

¿qué? > ne? / hangi? / kaç?

-

¿qué hora "es"? > saat kaç("tır")

-

¿qué hora es, ahora? 

şimdi saat kaç?

-

cuarto > çeyrek

menos > az / eksik

"menos cuarto" > "çeyrek var"

"son" las seis > saat altı("dır")

-

"son las seis menos cuarto" 

"(saat) altıya çeyrek var"

 -

tiempo > zaman / vakit

un poco > biraz

un poquito > biraz(cık)

-

un poquito de tiempo > biraz vakit / biraz zaman

-

hay > var

-

"hay" un poquito de tiempo > 

biraz zaman "var"/

biraz vakit var

-

sólo hay un poquito de tiempo 

sadece biraz zaman var/

sadece biraz vakit var/

çok az vakit var (mejor)

[ sadece + biraz = çok az ] 

(como > sólo + un poco = un poquito)

-

suficiente > yeterli

suficiente tiempo > yeterli zaman / yeterli vakit

hay suficiente tiempo > yeterli vakit var / yeterli zaman var

pero hay suficiente tiempo > fakat yeterli zaman var

-

pero hay suficiente tiempo "para comprar" 

fakat "(satın) almak için" yeterli zaman var

-

pero hay suficiente tiempo para "comprar algo" 

fakat "bir şeyler satın almak" için yeterli zaman var

-

ojalá que sí 

inşallah öyledir/

inşallah öyle olur

-

por supuesto que sí 

tabii ki öyle


16-46 / notlar 145

 16-46 / notlar 145

-----------------------



comprar > (satın) almak

sombrero > şapka

un sombrero > bir şapka

-

tengo que comprar > (satın) almalıyım

-

tengo que comprar un sombrero >

bir şapka (satın) almalıyım

-

pero > fakat

yo quiero > ben istiyorum

ir > gitmek

al cine > sinemaya

-

ir al cine > sinemaya gitmek

quiero ir al cine > sinemaya gitmek istiyorum

yo quiero ir al cine > ben sinemaya gitmek istiyorum

-

pero, tengo que comprar un sombrero

fakat, bir şapka almalıyım

-

ir > gitmek

-

puedo ir > gidebilirim

puedes ir > gidebilirsin

puede ir > gidebilir

-

podemos ir > gidebiliriz

tienda > mağaza / dükkân

a la tienda > mağazaya / dükkâna

-

podemos ir a la tienda > dükkâna gidebiliriz

-

para > için

para comprar > (satın) almak için

para comprar un sombrero > bir şapka almak için

-

podemos ir a la tienda "para comprar un sombrero"

"bir şapka almak için" dükkâna gidebiliriz

-

no por favor... > hayır lütfen...

-

vamos > gidelim / haydi

juntos > birlikte

cine > sinema

al cine > sinemaya

-

vamos juntos > birlikte gidelim

vamos juntos al cine > sinemaya birlikte gidelim

-

ir > gitmek

debo ir > (ben) gitmeliyim

debes ir > (sen) gitmelisin

-

debes ir "también" > sen "de" gitmelisin

-

puedo > yapabilirim

si puedo > (eğer) yapabilirsem

-

saber > bilmek

sé > biliyorum 

no sé > bilmiyorum 

-

no sé si puedo > bilmiyorum, eğer yapabilirsem

[yapabilir miyim bilmiyorum ( mejor)]

-

terminar > bitirmek / bitmek

termina > bitiyor / biter

-

tarde > geç

[temprano > erken]

termina tarde > geç biter / geç bitiyor

-

¿Termina tarde? > geç mi biter? / geç mi bitiyor?

-

creo > düşünüyorum / sanıyorum

creo que ... > sanıyorum (ki) ... / sanırım (ki) 

-

termina temprano > erken biter / erken bitiyor

-

creo que termina temprano > 

sanırım erken bitiyor 

-

ojalá > inşallah

ojalá que sí > inşallah öyledir

-

comienza > başlıyor / başlar

comienza temprano > erken başlıyor

-

así > böyle / öyle

así qué > öyleyse / yani

así qué "termina" temprano > öyleyse erken "bitiyor" 

-

después > sonra

-

"podemos ir" a la tienda después 

sonra dükkâna "gidebiliriz"

-

esperar > beklemek

-

puedo esparar > bekleyebilirim

puedes esperar > bekleyebilirsin

puede esperar > bekleyebilir

-

podemos esperar > bekleyebiliriz

-

cine > sinema

película > film

-

ver > görmek

ver la película > filmi görmek / film seyretmek / filme bakmak

-

"después de" ver la película > filmi gördük"ten sonra"

-

"hasta" después de ver la película > filmi gördükten sonra"ya kadar"

-

podemos esperar hasta después de ver la película 

filmi gördükten sonraya kadar bekleyebiliriz /

filmden sonraya kadar bekleyebiliriz (mejor)

-

podemos esperar hasta después de ver la película para comprar 

satın almak için filmden sonraya kadar bekleyebiliriz /

satın almak için filmden sonrasını bekleyebiliriz (mejor)

-

podemos esperar hasta después de (ver la) película "para comprar el sombrero bonito" 

"güzel bir şapka almak için" filmden sonrasına kadar bekleyebiliriz /

güzel bir şapka almak için filmden sonrasını bekleyebiliriz 

-

no, hasta después de la película, no 

hayır, film sonrasına kadar değil /

hayır, film sonrasına kadar olmaz (mejor)

-

demasiado > fazla / fazlasıyla / çok fazla

tarde > geç

"es" demasiado tarde > fazla geç (+"olur")

-

primero > önce / ilk olarak 

"podemos ir a la tienda" primero 

ilk olarak "dükkâna gidebiliriz"

-

podemos ir a la tienda primero "antes de la película"

"filmden önce" ilk olarak dükkâna gidebiliriz

-

"vamos a la tienda" ahora 

şimdi "dükkâna gidelim"

-

ahora > şimdi

ahora mismo > hemen şimdi

¿Ahora mismo? > hemen şimdi mi?

-

¿por qué? > neden?

"¿por qué no?" > "neden olmasın?"

-

[cómo no > neden olmasın, tabii ki olur, nasıl olmaz...]

-

bueno > iyi / güzel / tamam

-

vamos > haydi / gidiyoruz / gidelim

-

bueno, cómo no. vamos > tamam, neden olmasın, gidiyoruz


16-46 / notlar 144

 16-46 / notlar 144

-----------------------



se llama > (onun) adı

[o adlandırılır]

-

"¿cómo" se llama? > (onun) adı "ne?"

-

¿cómo se llama la película? > filmin adı ne?

[film nasıl adlandırılıyor?] 

-

el sábado > cumartesi

un sábado > bir cumartesi

un sábado bonito > güzel bir cumartesi

-

se llama "un sábado bonito"

(onun/filmin) adı "güzel bir cumartesi)

-

la película > film

una película > bir film

es "una película" > (o) "bir film"(dir)

-

buena > güzel

muy > çok

muy buena > çok güzel

-

es una película muy buena 

o çok güzel bir filmdir/

= güzel bir film

-

ver > görmek

veo > görüyorum

ves > görüyorsun

ve > görüyor

-

he visto > gördüm

no he visto > görmedim

-

has visto > gördün

no has visto > görmedin

-

ha visto > gördü

no ha visto > görmedi

-

¿has visto? > gördün mü?

¿la has visto? > (onu) gördün mü?

-

no, no "la" he visto 

hayır, ("onu") görmedim

-

hablar > konuşmak

-

hablo > konuşurum

he hablado > konuştum

-

hablas > konuşursun

has hablado > konuştun

-

esta > bu

esta película > bu film

de esta película > bu filmden

he hablado "de" esta película > bu film"den" konuştum

[ = bu film hakkında konuştum > bu filmden bahsettim ]

-

he hablado "de esta película" con mi padre

babamla "bu film HAKKINDA" konuştum ["SOBRE esta película"]

-

la ha visto > o (onu) gördü

-

ha dicho > söyledi / dedi

me ha dicho > bana söyledi

me ha dicho "que" ... > bana söyledi ("ki") / bana dedi ("ki")

-

me ha dicho "que es" muy buena 

bana ("o ki") çok güzel dedi

-

y > ve / peki / ya / 

"y que" > "ve hatta" / "öyle ki"

-

ver > görmek

verla > (onu) görmek

voy a verla > (onu) göreceğim

vas a verla > (onu) göreceksin

va a verla > (onu) görecek

-

otra vez > yeniden / bir daha / bir kez daha / tekrar

-

va a verla "otra vez"  > (onu) "tekrar" görecek

y que va a verla otra vez > öyle ki (onu) tekrar görecek

[ = ve hatta (onu) tekrar görecek]

[ = hatta (onu) tekrar görecek]

-

ella (kadın) / él (erkek) > o

con él > onunla / onla 

[o ile (no usamos) > onla / onunla (mejor)]

-

voy > gideceğim

vas > gideceksin

¿vas? > gidecek misin?

¿vas "con él"? > "onunla" gidecek misin?

-

sí, voy con él > evet, onunla gideceğim

-

juntos > birlikte / beraber

-

vamos juntos > birlikte gidelim /

( = beraber gidelim ) 

16-46 / notlar 143

 16-46 / notlar 143

-----------------------




¿qué tal? > ne haber? / ne var, ne yok? / nasıl gidiyor?

-

hola, Merve. ¿qué tal? > 

merhaba Merve, nasılsın? /

merhaba Merve, ne haber?

-

ir > gitmek

-

cine > sinema

-

"¿te gustaría" > ister misin?

-

"¿te gustaría ir" al cine? 

sinemaya "gitmek ister misin?"

-

quizás > belki

-

"quizás..." ¿cuándo?

"belki..." ne zaman? 

-

"¿cuándo" te gustaría ir?

"ne zaman" gitmek istersin? 

-

el sábado

cumartesi

ir > gitmek >>> venir > gelmek

-

¿puedes ir? > gidebilir misin?

[¿puedes venir "conmigo"? >  ("benimle") gelebilir misin? (mejor)]

-

¿te gustaría ir? > gitmek ister misin? / gelmek ister misin?

-

me gustaría ir > (ben) gitmek isterim / gelmek isterim

-

pero > fakat / ama

-

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

-

todavía > henüz / şimdi, şu anda

-

pero no sé "todavía" > fakat "şu anda" bilmiyorum

-

me gustaría ir pero "no sé" todavía 

gelmek isterim ama şu anda "bilmiyorum"

-

hacer > yapmak

tengo que hacer > yapmalıyım / yapmam gerek/ yapmam gereken

-

cosa > şey

cosas > şeyler

-

importante > önemli

-

tengo muchas "cosas importantes" que hacer

yapmam gereken "önemli şeyler" var

¿qué "tienes que hacer"? 

ne "yapmalısın"? / ne yapacaksın?

-

una carta > bir mektup

-

enviar > göndermek

-

"tengo que enviar" una carta 

bir mektup "göndermeliyim"

-

tengo que enviar una carta "a estambul"

"istanbul'a" bir mektup göndermeliyim

-

¿verdad? > gerçekten mi? / gerçek mi? / doğru mu? / sahi mi?

-

¿verdad? voy a estambul

gerçekten mi? istanbul'a gideceğim

[ gerçekten mi? + ben de (yo también)+ istanbul'a gideceğim] mejor

-

llevar > götürmek 

llevarla > (onu) götürmek

-

"¿puedes llevarla" a estambul? 

(onu) istanbul'a "götürebilir misin?"

-

por supuesto (que sí) > tabii (ki evet)

-

con mucho gusto > (büyük bir) memnuniyetle

-

pero... "¿qué tienes que hacer" en el sábado? 

fakat... cumartesi "ne yapman gerekiyor?"

-

trabajar > çalışmak

trabajo > çalışıyorum

trabajas > çalışıyorsun

-

el sábado... "no trabajas" 

cumartesi "çalışmıyorsun"

-

oficina > ofis / büro / işyeri

-

no, "en la oficina, no"

hayır, "ofiste değil" 

-

casa > ev

en mi casa > (benim) evimde

-

pero "trabajo" en mi casa

fakat evimde "çalışıyorum"

noche > akşam / gece

-

y > ve / peki / ya

-

¿y en la noche? 

ya akşam?

-

¿trabajas en la noche "también"?

akşam "da" çalışıyor musun? 

-

el sábado en la noche?

cumartesi akşamı? /

cumartesi akşamı mı?

-

película > film

comienza / empieza > başlar

-

siete > yedi

a las siete > (saat) yedi'de

-

la película "comienza" a las siete 

film saat yedi'de başlıyor

-

deber > zorunluluk

debo > zorundayım

debes > zorundasın

-

"no debes" trabajar

çalışmak "zorunda değilsin"

comprar > (satın) almak

-

algo > bir şey / bir şeyler / bazı şeyler

-

no, pero "debo comprar" algo

hayır, fakat bir şey "almak zorundayım"/

hayır, fakat bir şey "almalıyım"

-

necesitar > ihtiyaç duymak / lazım olmak / gereklilik

necesito > (benim) ihtiyacım var / (bana) lazım / (bana) gerekli

necesitas > (senin) ihtiyacın var / (sana) lazım / (sana) gerekli

-

¿qué necesitas?

ne ihtiyacın var/

neye ihtiyacın var?/

(sana) ne lazım?

-

sombrero > şapka

-

necesito comprar un "sombrero"

bir "şapka" almam lazım

bir şapka almam gerekiyor

-

antes > önce

despues > sonra

-

lunes > pazartesi

-

"antes" de lunes 

pazartesi'den "önce"

-

"necesito comprar" un sombrero antes de lunes 

pazartesi'den önce bir şapka "almam gerekiyor"

-

verdad > gerçek

-

¿verdad? ¿un sombrero? 

gerçekten? bir şapka?

-

bonita / bonito > güzel

-

sí, un sombrero "bonito"

evet, "güzel" bir şapka 

-

¿por qué? > neden?

porque > çünkü

-

"¿por qué" antes de lunes?

"neden" pazartesi'den önce?/

= "ne için" pazartesi'den önce?/

= "niye" pazartesi'den önce?

-

regalo > hediye

-

hija > kız / kız çocuk

mi hija > (benim) kızım

para mi hija > kızım için

-

porque es "un regalo" para mi hija 

çünkü o benim kızım için "bir hediye" 

-

ella / él > o 

-

voy > gideceğim

vas > gideceksin

va > gidecek

van > gidecekler

-

se va > (o) gidecek / gider

se van > (onlar) gidecek / gider(ler)

-

y (ella) "se va" el lunes > ve (o) pazartesi "gidecek"

-

padre > baba

su padre > (onun) babası

con su padre > babası ile

-

se va con "su padre" 

"babası" ile gidecek

-

el avión > uçak

en avión > uçak ile / uçakla

-

"se van" en avión

uçakla "gidecekler"

el avión sale > uçak kalkıyor / uçak kalkar / uçak gidiyor / uçak gider

-

el avión sale "el lunes por la mañana"/

el avión sale "el lunes en la mañana" 

uçak "pazartesi sabah" kalkıyor

-

así > öyle

que > + ki

así que > öyle ki / yani

-

así que "no puedo comprar"lo el lunes

yani (onu) pazartesi "alamam"

-

y no puedo enviarlo

ve gönderemem

cuesta > tutar / hesap / fatura / ücret / fiyat

demasiado > fazlasıyla / çok fazla

-

cuesta demasiado 

çok pahalı / [mejor]

fazla tutar /

bir hayli tutar/

fazlasıyla pahalı

-

cuesta demasaido enviar un sombrero 

bir şapkayı göndermek (fazlasıyla) pahalı

-

¿es importante? 

önemli mi?

-

decir > söylemek

me dijo > (bana) söyledi 

me ha dicho > (bana) söyledi

-

sí, me dijo/ 

sí, me ha dicho

evet, bana söyledi

-

quiero > istiyorum / isterim

quieres > istiyorsun / istersin

quiere > istiyor / ister

-

(ella) "quiere llevar" un sombrero 

(o) bir şapka "götürmek istiyor"

-

tengo que comprar > almalıyım

tengo que comprarlo > (onu) almalıyım

-

"así que" tengo que comprarlo

"yani" almalıyım/

yani almam lazım/

yani almam gerekiyor

así que tengo que comprarlo "antes de lunes"

yani (onu) "pazartesi'den önce" almalıyım

-

puedo comprarlo > (onu) alabilirim

puedes comprarlo > (onu) alabilirsin

-

rápido > hızlı / çabuk / çabucak

-

puedes comprarlo rápido el sábado 

(onu) cumartesi çabucak alabilirsin

-

ojalá > inşallah

-

ojalá (que sí) > inşallah (öyle olur) [mejor]

-

sí, por supuesto (que sí) 

evet, tabii (ki evet)/

evet, tabii ki (öyle olur) [mejor]

-

hay > var

no hay > yok

-

así que "no hay" problema 

yani problem "yok"/

yani sorun yok

[ problem = sorun / soru ]

-

el cine > sinema

al cine > sinemaya [ a+el = al ] 

-

ir > gitmek

puedo ir > gidebilirim

puedes ir > gidebilirsin

-

puedes ir "al cine" 

"sinemaya" gidebilirsin


16-46 / notlar 142

 16-46 / notlar 142

------------------------


hacer > yapmak

viaje > seyahat / tatil / gezi

hacer un viaje > bir tatile çıkmak / bir seyahate çıkmak

( = bir tatil yapmak)

-

quiero > istiyorum

-

quiero hacer un viaje > 

bir tatile çıkmak istiyorum /

bir tatil yapmak istiyorum /

bir tatile gitmek istiyorum /

bir seyahate çıkmak istiyorum

-

quieres > istiyorsun / istersin

¿quieres? > istiyor musun?  / ister misin?

-

¿quieres ir? > gitmek ister misin?

[ formal > ¿quiere ir? > gitmek ister misiniz?]

-

avión > uçak

en avión > uçakla

-

¿quieres ir en avión? > uçakla gitmek ister misin?

-

sí > evet 

sí quiero > evet istiyorum / evet isterim

sí quiero ir > evet gitmek istiyorum / evet gitmek isterim

sí quiero ir en avión > evet uçakla gitmek istiyorum / evet uçakla gitmek isterim

-

y > ve / ya / peki

-

¿y a dónde? > peki nereye?

¿y a dónde quieres ir? > peki nereye gitmek istersin?

-

quiero ir a estambul > istanbul'a gitmek istiyorum

( = istanbul'a gitmek isterim) 

-

¿cuándo? > ne zaman?

-

día > gün

semana > hafta

mes > ay

-

el mes es entrante > gelecek ay

( = önümüzdeki ay)

-

quiero irme el mes entrante >

gelecek ay gitmek istiyorum /

[ir > gitmek - irme > ayrılmam, benim gitmem = gitmek]

-

tiempo > zaman / süre / vakit

¿cuánto tiempo? > ne kadar süre?

¿por cuánto tiempo? > [ne kadar süre için?]

ne kadarlık bir süre için? (mejor)

-

gustar > istemek

me gustaría > (ben) isterim

-

quedar > kalmak

quedarme > (ben) kalırım

-

me gustaría quedarme > (ben) kalmak isterim

-

me gustaría quedarme tres semanas 

üç hafta kalmak isterim/

üç hafta kalmak istiyorum

-

dinero > para

suficiente > yeterli / yeterince

suficiente dinero > yeterli para / yeterince para

-

tengo dinero > param var 

[param olmakta / param olur]

-

si > eğer

si tengo dinero > (eğer) param olursa

-

tengo suficiente dinero > yeterli param var

si tengo suficiente dinero > (eğer) yeterli param olursa

( = (eğer) param yeterse) mejor

-

semana > hafta

de la semana > haftanın / haftadan

-

¿en que día? > hangi gün?

-

¿en que día de la semana? > haftanın hangi günü?

-

es importante > (o) önemli(dir) / önemli

¿es importante? > önemli mi?

-

¿es importante en que día de la semana? 

haftanın hangi günü [+olduğu] önemli mi?

(haftanın) hangi gün(ü) olduğu önemli mi?

hangi gün olduğu önemli mi? (mejor)

( = günü önemli mi)

-

no importa > önemli değil

no, no importa > hayır, önemli değil

-

el día no importa > gün önemli değil 

[el día no es importante]

-

pero > fakat

la hora > saat

¿a qué hora? > saat kaçta?

-

pero la hora es importante 

fakat saat önemli

-

el vuelo > uçuş / uçak

-

¿a qué hora "sale" el vuelo?

uçak (saat) kaçta "kalkıyor"? /

uçuş (saat) kaçta?

[uçuş = uçak kalkışı = uçak kalkıyor]

-

nueve > dokuz

a las nueve > saat dokuz'da

-

la noche > akşam / gece

-

a las nueve de la noche 

akşam dokuz'da

-

el avión > uçak

el avión sale > uçak kalkıyor / uçak kalkar

-

el avión sale a las nueve

uçak (saat) dokuz'da kalkıyor

-

el avión sale a las nueve de la noche 

uçak akşam (saat) dokuz'da kalkıyor

-

tarde > sonra / geç

demasiado > fazlasıyla / oldukça / çok

es demasiado tarde > çok geç(tir)

-

temprano > erken

más temprano > daha erken

un poquito más tarde > biraz(cık) daha erken

-

prefiero > tercih ederim

prefiero irme > gitmeyi tercih ederim

-

prefiero irme "un poquito más temprano" 

"biraz daha erken" gitmeyi tercih ederim

-

hay > var

¿hay? > var mı?

hay un avión > bir uçak var

¿hay un avión? > bir uçak var mı?

¿hay un avión que sale? > kalkan bir uçak var mı (ki)?

-

¿hay un avión que sale "más temprano"? 

"daha erken" kalkan bir uçak var mı (ki)?

-

sólo > sadece / yalnızca

-

no, sólo "hay un avión" 

hayır, sadece "bir uçak var"

-

siempre > her zaman

-

siempre sale a las nueve 

her zaman (saat) dokuz'da kalkar

-

siempre sale a las nueve de la noche

her zaman akşam (saat) dokuz'da kalkar

-

bueno, está bien > 

iyi, tamam /

iyi, güzel /

tamam, güzel 

16-46 / notlar 141

 16-46 / notlar 141

-----------------------



enviar / mandar > göndermek

-

tengo que enviar > göndermeliyim

( = göndermek zorundayım) /

( = göndermem lazım)

-

carta > mektup

una carta > bir mektup

enviar una carta > bir mektup göndermek

tengo que enviar una carta > bir mektup göndermeliyim

-

tienes que enviar una carta > bir mektup göndermelisin

-

¿tienes que enviar una carta? 

bir mektup mu göndermelisin ? /

mektup göndermek zorunda mısın? (mejor)

-

escribir > yazmak

tengo que escribir > yazmalıyım

-

escribirla > (onu) yazmak

tengo que escribirla > (onu) yazmalıyım

-

vas a enviar > göndereceksin

vas a "enviar la carta" > "mektubu gönder"eceksin

-

"voy a" enviar > gönder"eceğim"

voy a enviar la carta > mektubu göndereceğim

-

¿a dónde? > nereye

-

¿a dónde "vas a enviar" la carta? 

mektubu nereye "göndereceksin"?

-

¿a dónde vas a enviarla? 

(onu) nereye göndereceksin

-

a estambul > istanbul'a

-

tengo que enviarla a estambul 

(onu) istanbul'a göndermeliyim

[göndermek = yollamak]

[göndermeliyim = yollamalıyım]

-

llegar > gitmek / varmak / ulaşmak / gelmek

rápido > hızlı / çabuk

-

llegar rápido > hızlı varmak / çabuk gitmek / hızlı gitmek

-

tiene que llegar rápido > (o) hızlı gitmeli / çabuk gitmeli

-

semana > hafta

semana entrante > önümüzdeki hafta / gelecek hafta

-

antes > önce

-

antes de la semana entrante > gelecek haftadan önce

-

tiene que llegar > varmalı / gitmeli / ulaşmalı

-

tiene que llegar antes de la semana entrante

önümüzdeki haftadan önce gitmeli

ahora > şimdi

ahora mismo > hemen şimdi / şu anda

-

tengo que enviarla > (onu) yollamalıyım

tengo que enviarla ahora > (onu) şimdi yollamalıyım

tengo que enviarla ahora mismo > (onu) hemen şimdi yollamalıyım

-

así > öyle

así que > öyleyse / öyle ki / yani / bu yüzden

-

así que tengo que enviarla ahora mismo

bu yüzden (onu) hemen şimdi yollamalıyım

------


16-46 / notlar 140

 16-46 / notlar 140

-----------------------


hora > saat

¿qué? > ne? hangi? kaç?

¿a qué hora? > saat kaçta?

-

salir > ayrılmak, dışarı çıkmak, kalkmak, gitmek

salgo > ayrılıyorum, dışarı çıkıyorum, kalkıyorum, gidiyorum

sales > ayrılıyorsun, dışarı çıkıyorsun, kalkıyorsun, gidiyorsun

sale > (o) ayrılıyor, (o) dışarı çıkıyor, (o) kalkar, (o) gidiyor

-

el avión > uçak

-

¿a qué hora sale el avión?

uçak kaçta kalkıyor?

-

siete > yedi

a las siete > (saat) yedi'de

a las siete de la mañana > sabah yedi'de

-

temprano > erken

tarde > geç

-

sale temprano > erken kalkıyor 

-

abierta > açık

abiertas > açıklar

"estar" abiertas > açık ("olacak"lar) / açık ("olur"lar) 

van a estar abiertas > açık olacaklar

NO van a estar abiertas > açık olMAyacaklar

-

las tiendas > dükkânlar

-

las tiendas no van a estar abiertas 

dükkânlar açık olmayacak(lar)

-

así > öyle

así que > öyleyse

-

comprar > (satın) almak

tengo que comprar > (satın) almalıyım

-

regalos > hediyeler

-

tengo que comprar los regalos

hediyeleri almalıyım /

hediye almalıyım

-

tengo que comprar "los regalos" ahora

"hediyeleri" şimdi almalıyım

-

así que tengo que comprar los regalos "ahora" 

öyleyse hediyeleri "şimdi" almalıyım

-

pero > fakat / ama

sé> biliyorum

NO sé > bilMİyorum

-

pero, no sé que comprar

fakat, ne alacağım bilmiyorum/

fakat, ne alacağımı bilmiyorum 

-

comprar > almak

debo comprar > almalıyım  

-

¿qué debo comprar? > ne almalıyım?

-

camiseta > t-shirt / tişört

camisetas > t-shirtler / tişörtler

-

creo que > sanırım / sanıyorum

creo que camisetas > sanırım tişört

-

puedo comprar > alabilirim

puedo comprarLAS > (onları) alabilirim

-

puedes comprar > alabilirsin

puedes comprarLAS > (ONLARI) alabilirsin

-

rápido > çabuk / hızlı / hızlıca

-

puedes comprarlas rápido 

(onları) hızlı satın alabilirsin /

(onları) çabuk satın alabilirsin

-

sí, puedo comprarlas rápido

evet, (onları) hızlı satın alabilirim

-

importante > önemli

es importante > önemli(dir)

muy importante > çok önemli

eso > o / bu

sí > evet

y > ve

-

eso es importante > bu önemli

sí, y eso es importante > evet, ve bu önemli

-

eso es muy importante > bu çok önemli(dir)

-

tiempo > zaman

tengo tiempo > zamanım oluyor / zamanım var

tengo "más" tiempo > "daha fazla" zamanım oluyor 

-

a veces > bazen

-

a veces tengo más tiempo 

bazen daha fazla zamanım oluyor

-

ayer > dün

hoy > bugün

mañana > yarın

-

pero hoy, no > fakat bugün yok

-

porque > çünkü

el avión > uçak

-

porque el avión > çünkü uçak

porque el avión sale > çünkü uçak kalkacak 

porque el avión "sale mañana" > çünkü uçak "yarın kalkacak"

-

estoy listo / estoy lista > hazırım

estoy no listo / estoy no lista > hazır değilim

-

estás no listo > hazır değilsin

¿estás listo? > hazır mısın?

-

estoy no listo > hazır değilim

-

porque > çünkü

todavía > henüz / şu an / halen / hâlâ

-

hacer > yapmak

tengo que hacer > yapmalıyım

"tengo mucho que hacer" > "çok şey yapmalıyım"

( = yapacak çok işim var)

-

porque, todavía tengo mucho que hacer

çünkü, halen yapacak çok işim var

-

"me voy" > "gidiyorum"

así > öyle

así que > öyleyse

así que me voy > öyleyse gidiyorum

-

hablar > konuşmak

puedo hablar > konuşabilirim

no puedo hablar > konuşamam

No puedo hablar "más" > "daha fazla" konuşamam

---------------------------

16-46 / notlar 139

 16-46 / notlar 139

------------------------


¿cuánto? / ¿cuántos? > kaç tane? / ne kadar? / kaç?

-

tengo > (benim) var

tienes > (senin) var

tiene > (onun) var

-

hija > kız çocuk

hijo > erkek çocuk

hijos > çocuklar

-

¿cuántos hijos tieneS? > (SENİN) kaç çocuğun var?

-

"tres hijos" y una hija > "üç erkek" bir kız

-

tu hijo > senin çocuğun

tus hijos > senin çocukların

-

pequeño / pequeña > küçük

-

está pequeño > (o) küçük

están pequeños > (onlar) küçük

-

¿están pequeños? > (onlar) küçük mü?

-

¿tus hijos están pequeños? 

(senin) çocukların küçük mü?

-

grande > büyük

grandes > büyükler

-

ya > artık / zaten

-

"ya" están grandes > (onlar) "artık" büyükler

no, ya "están" grandes > hayır, ("onlar") artık büyükler

mi hijo > (benim) çocuğum

mis hijos > (benim) çocuklarım

-

mis hijos ya están grandes 

(benim) çocuklarım artık büyükler

-

"pero", perdón > afedersin "ama" / afedersin "fakat"

-

antes > önce

hablar > konuşmak / konuşma

antes de hablar > konuşmadan önce

-

más > daha / fazla / daha fazla

-

antes de hablar "más" 

"daha fazla" konuşmadan önce

-

ir > gitmek

debo ir > gitmeliyim

debes ir > gitmelisin

-

las tiendas > dükkânlar

a las tiendas > dükkânlara

-

debo ir a las tiendas 

dükkânlara gitmeliyim/

(alışverişe gitmeliyim) mejor

-

abierta > açık

está abierta > (o) açık

están abiertas > (onlar) açık

-

las tiendas "están abiertas" 

dükkânlar "açık"

-

sí > evet 

si > eğer 

-

"si" las tiendas están abiertas 

"eğer" dükkânlar açık+"sa"

eğer dükkânlar açıksa

-

comprar > (satın) almak

debo comprar > (satın) almalıyım

-

regalo > hediye

los regalos > hediyeler

-

debo comprar los regalos 

hediye(ler) (satın) almalıyım

hediye almalıyım (mejor)

-

entender > anlamak

entiendo > anlıyorum

-

sí > evet

-

"por supuesto que sí" > 

"evet tabii" / 

"evet tabii ki" /

-

entiendo. sí, por supuesto (que sí)

evet, tabii. anlıyorum/

anlıyorum. evet, tabii

-

no tienes tiempo 

zamanınız yok /

vaktiniz yok

-

tengo tiempo > vaktim var

no tengo tiempo > vaktim yok

-

tienes tiempo > vaktin var

no tienes tiempo > vaktin yok

-

¿no tienes tiempo? > vaktin yok mu?

¿tienes tiempo? > vaktin var mı?

-

no tengo tiempo > vaktim yok

-

salir > dışarı çıkmak, gitmek, kalkmak, ayrılmak

-

salgo > ayrılıyorum, gidiyorum, çıkıyorum, kalkıyorum

sales > ayrılıyorsun, gidiyorsun, çıkıyorsun, kalkıyorsun

sale > ayrılıyor, gidiyor, çıkıyor, kalkıyor

-

el avión > uçak

el avión sale > uçak kalkıyor / uçak gidiyor

-

el avión sale "mañana" > uçak "yarın" kalkıyor

-

el avión sale "mañana en la mañana" 

uçak "yarın sabah" kalkıyor

-

por eso > onun için / bü yüzden

por eso, no tengo tiempo > bu yüzden, vaktim yok

16-46 / notlar 138

 16-46 / notlar 138

---------------------



estudiar > (ders) çalışmak

estudio > çalışıyorum / çalışırım

-

he estudiado > çalıştım 

he estudiado mucho > çok çalıştım

-

hablar > konuşmak

hablo > konuşuyorum / konuşurum

he hablado > konuştum

-

has hablado > konuştun

-

¿has hablado? > konuştun mu?

¿has hablado mucho? > çok konuştun mu?

-

no he hablado > konuşmadım

no, no he hablado mucho > hayır, çok konuşmadım

-

sólo > sadece / yalnızca

-

poco > az

poquito > azıcık

-

un poco > biraz

un poquito > birazcık

-

sólo un poquito > sadece birazcık

-

he hablado sólo un poquito

sadece birazcık konuştum

-

¿quién? > kim

¿con quién? > kim ile / kimle / kiminle

¿con quién has hablado? > kimle konuştun

-

con mi amigo Fatih > arkadaşım Fatih'le

-

ahora > şimdi / şu an

hasta ahora > "şu ana kadar"

-

hasta ahora, sólo con mi amigo Fatih

şu ana kadar sadece arkadaşım Fatih'le

-

¿dónde? > nerede?

¿de dónde? > nereden? / nereli?

-

amigo > arkadaş

tu amigo > (senin) arkadaşın

-

¿de dónde es su amigo? > arkadaşın nereli?

de Turquia > Türkiye'den / Türk

¿y tú? > ya sen?

¿de dónde eres? > nerelisin? (normal)

[¿de dónde es usted? > nerelisiniz? (formal)]

-

¿y tú, de dónde eres? > ya sen nerelisin?

soy de Argentina > Arjantin'denim / Arjantinliyim

-

perdón > pardon / afedersin / özür dilerim

-

"tengo que irme" > gitmeliyim

-

perdón, tengo que irme "ahora"

afedersin, "şimdi" gitmeliyim

-

comprar > (satın) almak

comprar algo > bir şeyler almak

tengo que comprar algo > bir şeyler almalıyım

-

abierto / abierta > açık

la tienda > dükkân / mağaza

las tiendas > dükkânlar / mağazalar

las tiendas están abiertas > dükkânlar açık(tır)

-

¿las tiendas están abiertas? > dükkânlar açık mıdır?

-

hasta las ocho > sekiz'e kadar

-

las tiendas están abiertas hasta las ocho

dükkânlar sekiz'e kadar açık(tır)

-

¿por qué? > ne için? / neden? / niye?

-

comprar > (satın) almak

-

tengo que comprar > (satın) almalıyım

tienes que comprar > (satın) almalısın

-

¿qué? > ne?

¿qué tienes que comprar? > ne (satın) almalısın?

-

tengo que comprar > (satın) almalıyım

-

¿por qué? ¿qué tienes que comprar? 

neden? ne satın almalısın?/

neden? ne satın alman gerekiyor?

-

regalos > hediyeler / hediye

-

tengo que comprar regalos 

hediye(ler) almam gerekiyor/

hediye almalıyım (mejor)

-

hay > var

no hay > yok

-

problema > problem / sorun

-

hay problema > sorun var 

no hay problema > sorun yok

-

entonces > öyleyse

-

entonces no hay problema 

öyleyse sorun yok

-

siempre > her zaman

-

esa > bu / o / şu

esas > bunlar / onlar / şunlar

-

esa tienda > bu dükkân / o dükkân

esas tiendas > bu dükkânlar / o dükkânlar

-

esas tiendas siempre "están abiertas" 

o dükkânlar her zaman "açıktır(lar)" /

o dükkânlar her zaman "açık olurlar"


16-46 / notlar 137

 16-46 / notlar 137

----------------------



llegar > varmak / gitmek / ulaşmak / gelmek

llegar en metro > metro ile gitmek / metro ile gelmek

-

¿cuánto? > ne kadar?

-

tiempo > zaman / süre / vakit

-

¿Cuánto tiempo? > 

ne kadar zaman?

ne kadar süre?

[ne kadar süreR? (como "¿dura mucho?")]

-

¿Cuánto tiempo "para llegar en metro"? 

"metro ile gitmek" ne kadar sürer?

-

la tienda > dükkân

las tiendas > dükkânlar

a las tiendas > dükkânlara

-

"¿Cuánto tiempo" para llegar a las tiendas?

dükkânlara gitmek "ne kadar sürer?"

-

sólo > sadece / yalnız / yalnızca

hora > saat

media > yarım

media hora > yarım saat

sólo media hora > sadece yarım saat

-

vamos > gideriz / gidelim / haydi

vamos en taxi > taksiyle gidelim

-

más > daha

rápido > hızlı

más rápido > daha hızlı

es más rápido > daha hızlı(dır) / daha hızlı olur

-

poco > az

un poco > biraz

-

poquito > azıcık

un poquito > birazcık

-

sólo un poquito > sadece birazcık

-

sólo un poquito más rápido

sadece birazcık daha hızlı

-

cuesta > hesap / tutar / ücret

-

cuesta más > daha (fazla) tutar / daha pahalı olur

-

sólo un poquito más rápido + pero "cuesta más" 

sadece birazcık daha hızlı + fakat "daha pahalı"

-

dinero > para

suficiente dinero > yeterli para / yeterince para

tengo suficiente dinero > yeterli param var

tieneS suficiente dinero > yeterli paraN var

-

¿tienes suficiente dinero? 

yeterli paran var mı?

-

"por supuesto" > "tabii ki"

-

pagar > ödemek 

puedo pagar > ödeyebilirim

demasiado > fazlasıyla / çok fazla

-

"tienes que pagar" > "ödemelisin" / "ödemen gerekiyor"

-

tienes que pagar demasiado 

fazlasıyla ödemen gerekiyor

-

tengo que pagar demasiado

fazlasıyla ödemem gerekiyor/

çok fazla ödemem gerekiyor 

-

¿tengo que pagar demasiado?

çok fazla ödemem gerekiyor mu?

-

no, sólo "un poquito más"

hayır, sadece "birazcık daha fazla" 

-

bien > iyi / güzel / tamam

entonces > öyleyse / madem öyle

vamos > haydi / gidelim

-

bien... entonces, vamos

iyi, madem öyle, gidelim

--------------------------------


16-46 / notlar 136

 16-46 / notlar 136

-----------------------


hay > var

¿hay? > var mı?

-

tienda > dükkân

tiendas > dükkânlar

-

¿Hay tiendas? > dükkânlar var mı?

-

aquí > burası / buraya / burada

de aquí > buranın / buradan

cerca de aquí > buraya yakın / (buranın yakınında)

-

¿Hay tiendas cerca de aquí? 

buraya yakın dükkânlar var mı?/

buraya yakın dükkân var mı? (mejor)

-

sí, hay tiendas cerca de aquí

evet, buraya yakın dükkânlar var

-

venga conmigo > benimle gel

-

por aquí > buradan / bu taraftan

"sigamos" por aquí > 

bu taraftan "devam edelim"

-

antes > önce

ir > gitmek

"antes de ir" > "gitmeden önce"

["despues de ir" > "gittikten sonra"]

-

bueno, pero antes de ir

tamam, fakat gitmeden önce

-

bueno, pero, antes de ir "a las tiendas" 

tamam, fakat, "dükkânlara" gitmeden önce

-

"debo hacer" > "yapmalıyım"

-

otra > başka / diğer

cosa > şey

otra cosa > başka şey 

("başka bir şey" mejor)

-

debo hacer "otra cosa" 

"başka bir şey" yapmalıyım

-

debo escribir > yazmalıyım

carta > mektup

-

debo escribir una carta 

bir mektup yazmalıyım

-

hijo > (erkek) çocuk

hijos > çocuklar

mis hijos > çocuklarım

a mis hijos > çocuklarıma

-

bueno, pero, antes de ir a las tiendas + debo escribir una carta "a mis hijos" 

tamam, fakat, dükkânlara gitmeden önce + "çocuklarıma" mektup yazmalıyım

-

esperar > beklemek

puedo esparar > bekleyebilirim

no puedo esparar > bekleyemem

-

escribir > yazmak

"después de escribir" > "yazdıkdan sonra"

hasta después de escribir > yazdıktan sonrasına kadar

(yazana kadar - mejor)

-

"no puedo esperar" hasta después de escribir

yazana kadar "bekleyemem"

-

tenemos que ir > gitmeliyiz

-

tenemos que ir "a las tiendas" > "dükkânlara" gitmeliyiz

-

tenemos que ir a las tiendas "ahora mismo" 

dükkânlara hemen şimdi gitmeliyiz

-

ir > gitmek

puedo ir > gidebilirim

puedes ir > gidebilirsin

-

podemos ir > gidebiliriz

no podemos ir > gidemeyiz

-

ocho > sekiz

las ocho > (saat) sekiz

-

"después de" las ocho > 

sekizden sonra

[sekiz"den sonra"]

no podemos ir después de las ocho

sekizden sonra gidemeyiz

-----------------------------------


16-46 / notlar 135

 16-46 / notlar 135

------------------------


me gustaría > (ben) isterim

-

te gustaría > (sen) istersin

¿te gustaría? > (sen) ister misin?

le gustaría > (o) ister (normal)

-

le gustaría > (siz) istersiniz (formal)

¿le gustaría? > (siz) ister misiniz? (formal)

¿le gustaría un café? 

bir kahve ister misiniz

-

el café > kahve

del café > kahveden

-

antes > önce

-

antes del café > kahveden önce

-

comprar > (satın) almak

algo > bir şey / biraz

comprar algo > bir şeyler (satın) almak

-

debo comprar > (satın) almalıyım

debo comprar algo > bir şeyler (satın) almalıyım

-

antes del café debo comprar algo

kahveden önce bir şeyler (satın) almalıyım

-

gracias, "pero" antes del café debo comprar algo

teşekkürler, "fakat" kahveden önce bir şeyler almalıyım

-

ayudar > yardım

ayudarme> bana yardım

puedes ayudarme > bana yardım edebilirsin

¿puedeS ayudarme? > bana yardım edebilir misin?

¿puede ayudarme? > bana yardım edebilir misinİZ?

-

regalo > hediye

-

debo comprar un regalo 

bir hediye almalıyım

-

"necesito comprar" algo

bir şeyler "(satın) almam gerekiyor" /

= bir şeyler "(satın) almam lazım" 

-

hija > kız çocuk

hijo > erkek çocuk / oğul /

-

mi hija > (benim) kızım

mi hijo > (benim) oğlum

-

para mi hija y para mi hijo

kızım (için) ve oğlum için

-

mis hijos > çocuklarım

para mis hijos > çocuklarım için

-

¿para tus hijos? (senin) çocukların için (mi)? (normal/tú)

¿para Sus hijos? (sizin) çocuklarınIZ için (mi)? (formal/usted)

-

¿tienes hijos? > çocuklarınız var mı?

( = çocuğun var mı?) (mejor)

-

sí, un hijo y una hija > evet bir kız (ve) bir erkek

-

llevar > götürmek 

llevarme > beni götürmek 

puedes llevarme > beni götürebilirsin 

-

¿puedes llevarme? > beni götürebilir misin?

-

tienda  > dükkân

una tienda > bir dükkân

a una tienda > bir dükkâna

-

¿puedes llevarme a una tienda? 

beni bir dükkâna götürebilir misin?

-

por supuesto > tabii ki

(sí, por supuesto que sí > evet, tabii ki)

-

puedo llevarte con mucho gusto >

seni memnuniyetle götürebilirim

(memnuniyetle / tabii ki) mejor

-

gracias > teşekkürler / teşekkür ederim


16-46 / notlar 134

 16-46 / notlar 134

-----------------------


debo irme > gitmeliyim

debo irme ahora > şimdi gitmeliyim

-

llegar > gelmek /  varmak

llegan > geliyorlar

-

una hora > bir saat

"en" una hora > bir saat "içinde"

-

llegan en una hora 

bir saat içinde geliyorlar /

(bir saat içinde gelecekler)

-

todavía > henüz

-

comer > (yemek) yemek 

[comer (comida)]

-

como > (yemek) yerim

he comido > (yemek) yedim

no he comido > (yemek) yemedim

-

no he comido todavía

henüz yemek yemedim

-

llegan en una hora y no he comido todavía

bir saat içinde geliyorlar ve henüz yemek yemedim

-

entonces > öyleyse

debes comer > (yemek) yemelisin

entonces, debe comer > öyleyse yemek yemelisin

-

sí > evet

tengo hambre > acıktım / açım

sí, tengo hambre > evet acıktım

-

tiempo > zaman

-

"tengo" tiempo > zamanım "var"

"no tengo" tiempo > zamanım "yok"

-

pero no tengo tiempo

fakat zamanım yok

-

voy a comer en una hora

bir saat içinde (yemek) yiyeceğim

--------------------------------

--------------------------------


aeropuerto > havaalanı

+

voy a  aeropuerto > 

havaalanına gidiyorum /

havaalanına gideceğim

-

trabajar > çalışmak / iş

+

voy a trabajar >

işe gidiyorum /

çalışmaya gidiyorum

-

quedar > kalmak

+

voy a quedar > kalacağım

voy a quedar "un año" > "bir yıl" kalacağım

voy a quedar "allí" un año > "orada" bir yıl kalacağım

-

oficina > ofis / büro / iş yeri

una oficina > bir ofis

tengo una oficina > (benim) bir ofisim var

tienen una oficina > (onların) bir ofisi var / bir ofisleri var

tienen una oficina allí > orada bir ofisleri var

-

¿tienen una oficina allí?

orada bir ofisleri mi var?

¿desde cuándo? > ne zamandır / ne zamandan beri?

-

¿desde cuándo "tienen una oficina allí?"

ne zamandan beri "orada ofisleri var?"

-

desde hace .+...... > .......'den beri

-

dos años > iki yıl

desde hace dos años > iki yıldan beri / iki yıldır

-

"por cierto" > "bu arada"

-

regalo > hediye

un regalo > bir hediye

tengo un regalo > bir hediyem var

-

para ti > senin için

-

tengo un regalo para ti > senin için bir hediyem var

-

camiseta - tişört / (t-shirt)

una camiseta > bir tişört

dos camisetas > iki tişört

-

una camiseta para ti

bir tişört senin için / 

senin için bir tişört

-

una camiseta para tu amigo

bir tişört arkadaşın için / 

arkadaşın için bir tişört

-

una camiseta para mi amigo

arkadaşım için bir tişört

-

¿una camiseta para mi amigo?

arkadaşım için bir tişört mü?

-

hay > var

-

sí, hay dos camisetas, 

evet, iki tişört var

-

una camiseta para ti, una camiseta para tu amigo

bir tişört senin için, bir tişört arkadaşın için

-

gracias > teşekkürler

16-46 / notlar 133

 16-46 / notlar 133

------------------------



ellos > onlar

con ellos > onlarla

-

hablar > konuşmak

hablo > konuşuyorum / konuşurum

-

he hablado > konuştum

has hablado > konuştun

-

has hablado con ellos

onlarla konuştun

-

cuándo? > ne zaman?

-

¿cuándo has hablado con ellos?

onlarla ne zaman konuştun?

-

hoy > bugün

ayer > dün

-

mañana > yarın / sabah

esta mañana > bu sabah

la tarde > öğle / öğlen

la noche > gece / akşam

-

llegar > varmak / gelmek

llegan > geliyorlar

-

llegan mañana > yarın geliyorlar

llegan mañana en la tarde > yarın öğlen geliyorlar

-

conocer > tanımak

conocerlos > onları tanımak

-

debes conocerlos > onları tanımalısın

( = onlarla tanışmalısın) mejor

-

me gustaria > isterim

me gustaría conocerlos > onlarla tanışmak isterim

-

casa > ev

mi casa > (benim) evim

a mi casa > (benim) evime

venir > gelmek

venir a mi casa > benim evime gelmek

-

puedo venir > gelebilirim

puedes venir > gelebilirsin

¿puedes venir? > gelebilir misin?

-

¿puedes venir a mi casa? 

evime gelebilir misin?

-

mañana en la noche

yarın akşam

-

¿puedes venir a mi casa, mañana en la noche? 

yarın akşam, benim evime gelebilir misin?

-

¿mañana en la noche?

yarın akşam mı?

-

ir > gitmek

-

me gustaría ir > gitmek isterim

(en este situacion gelmek = gitmek

gelmek isterim (a tu casa) mejor

-

debo llegar > gelmeliyim

¿cuándo debo llegar? > ne zaman gelmeliyim?

-

¿a qué hora? > saat kaçta?

-

después > sonra

después de las ocho > (saat) sekiz'den sonra

 -

casa > ev

tu casa > (senin) evin

a tu casa > (senin) evine

-

llegar > varmak / gelmek

llego > geliyorum / gelirim

-

llego a su casa > 

evine geliyorum /

evine gelirim

-

¿cómo? > nasıl

¿cómo llego? > nasıl gelirim

-

¿Cómo llego a su casa? 

evine nasıl gelirim?

-

venir > gelmek

puedes venir > gelebilirsin

puedes venir conmigo > benimle gelebilirsin

-

ir > gitmek

podemos ir > gidebiliriz

podemos ir juntos > birlikte gidebiliriz

de acuerdo > anlaştık

16-46 / notlar 132

 16-46 / notlar 132

------------------------


¿quién? > kim?

-

venir > gelmek

-

vengo > geliyorum / gelirim

vienes > geliyorsun / gelirsin

viene > geliyor / gelir

-

¿quién viene? > kim geliyor?

-

visitar > ziyaret etmek

-

visito > ziyaret ediyorum / ziyaret ederim

visitas > ziyaret ediyorsun / ziyaret edersin

visita > ziyaret ediyor / ziyaret eder

-

alguien > biri / birisi 

-

alguien viene de visita 

biri ziyarete geliyor/

birisi ziyarete gelecek

-

¿quién viene? > kim geliyor?

-

compañero / compañera > iş arkadaşı

una compañera "de trabajo" > "işten" bir arkadaş

( = (bir) iş arkadaşı / iş yerinden bir arkadaş)

-

¿cómo se llama? > adı ne?

-

¿cómo se llama "la compañera de trabajo"? 

"iş arkadaşının" adı ne?

-

se llama İnci > (onun adı) İnci

trabajo > iş

de trabajo > işten

compañero de trabajo > işten arkadaş

-

un compañero de trabajo > işten bir arkadaş

-

con un compañero de trabajo > 

işten bir arkadaşla / 

işten bir arkadaş ile

-

viene con un compañero de trabajo, Cem

işten Cem +diye bir arkadaşla geliyor

-

vienen > geliyorlar / gelirler

-

juntos > birlikte

-

İnci y Cem vienen juntos

İnci ve Cem birlikte geliyor(lar)

-

trabajar > çalışmak / iş

trabajo > çalışıyorum / çalışırım

-

ellos > onlar

con ellos > onlar ile / onlarla

-

trabajo con ellos > onlarla çalışıyorum

-

trabajamos > çalışıyoruz / çalışırız

trabajamos juntos > birlikte çalışıyoruz

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿desde cuándo? > ne zamandan beri?

-

trabajar > çalışmak

trabajo > çalışıyorum

trabajas > çalışıyorsun

-

¿desde cuándo trabajas con ellos? 

ne zamandan beri onlarla çalışıyorsun?

-

desde hace ......... > .......'den beri 

(ingles "since")

-

desde hace un año > bir yıldan beri

(bir yıldır)

-

[ desde hace dos años > iki yıldan beri ]

(iki yıldır)

-

[ desde hace dos días  > iki günden beri ]

(iki gündür)

-

[ somos amigos > (biz) arkadaşız ]

-

somos compañeros "de trabajo" 

"iş yerinden" arkadaşız

-

Antalya > Antalya (nombre la ciudad)

en antalya > antalya'da

estoy en antalya > (ben) antalya'dayım

-

estás en antalya > (sen) antalya'dasın

está en antalya > (o) antalya'da

-

están en Antalya > (onlar) antalya'dalar

ahora, están en Antalya > (onlar) şimdi antalya'dalar

-

¿por qué están en antalya?

neden antaya'dalar?

-

trabajar > çalışmak

trabajan > çalışıyorlar

-

allí > orada / orası

-

porque trabajan allí 

çünkü orada çalışıyorlar

-

trabajan allí desde hace dos años

iki yıldır orada çalışıyorlar/

(iki yıldan beri orada çalışıyorlar)

-

vivir > yaşamak

vivo > yaşıyorum

vives > yaşıyorsun

-

no vivo > yaşamıyorum

no vives > yaşamıyorsun

-

no vivo en antalya > antalya'da yaşamıyorum

-

no vives en antalya > antalya'da yaşamıyorsun

-

verdad > doğru / gerçek

¿verdad? > doğru mu?


no vives en antalya, pero trabajas con ellos, ¿verdad? 

antalyada yaşamıyorsun, fakat onlarla çalışıyorsun, doğru mu?

-

¿cómo? > nasıl?

-

sí, somos compañeros de trabajo 

evet, iş yerinden arkadaşız

-

y > ve

-

trabajar > çalışmak

trabajamos > çalışıyoruz

trabajamos juntos > birlikte çalışıyoruz

-

por teléfono > telefondan / telefonda / telefonla

-

trabajamos juntos por teléfono 

(birlikte) telefonla çalışıyoruz

-

por internet > internetten / internette / internetle

-

trabajamos juntos por internet 

(birlikte) internetten çalışıyoruz

-

venir > gelmek

vienen > geliyorlar

-

aquí > burası / buraya / burada

-

y vienen aquí > ve buraya geliyorlar

-

para > için

para trabajar > çalışmak için

-

hablar > konuşmak

hablo > konuşuyorum / konuşurum

-

he hablado > konuştum 

-

he hablado con ellos por teléfono 

onlarla telefonda konuştum

-

hoy > bugün

mañana > yarın

-

venir > gelmek

vienen > geliyorlar

-

vienen mañana 

yarın geliyorlar

----------------------

----------------------






¿quién viene?  

kim geliyor?

-

alguien viene de visita 

biri ziyarete gelecek

-

¿quién viene? 

kim geliyor?

-

una compañera de trabajo 

işten bir arkadaş

-

¿cómo se llama la compañera de trabajo? 

iş arkadaşının adı ne?

-

se llama İnci 

adı İnci

-

viene con un compañero de trabajo, Cem

işten Cem diye bir arkadaşla geliyor

-

İnci y Cem vienen juntos

İnci ve Cem birlikte geliyor

-

trabajamos juntos 

birlikte çalışıyoruz

-

¿desde cuándo trabajas con ellos? 

ne zamandan beri onlarla çalışıyorsun?

-

desde hace un año 

bir yıldan beri

-

ahora están en Antalya 

şimdi antalya'dalar

-

¿por qué están en antalya?

neden antaya'dalar?

-

porque trabajan allí 

çünkü orada çalışıyorlar

-

trabajan allí desde hace dos años

iki yıldan beri orada çalışıyorlar

-

no vives en antalya, pero trabajas con ellos, ¿verdad? 

antalyada yaşamıyorsun, fakat onlarla çalışıyorsun, doğru mu?

-

sí, somos compañeros de trabajo. 

trabajamos juntos por teléfono 

y vienen aquí para trabajar.

he hablado con ellos por teléfono, vienen mañana 


evet, iş yerinden arkadaşız. 

telefonla çalışıyoruz 

ve çalışmak için buraya geliyorlar. 

onlarla telefonda konuştum, yarın geliyorlar

----------------------


16-46 / notlar 131

 16-46 / notlar 131

-----------------------


algo > bir şey / bir şeyler / 

pedir > istemek / söylemek/ ısmarlamak / sipariş vermek

pedir algo > bir şey istemek / bir şey ısmarlamak / bir şey sipariş etmek

-

quisiera pedir algo > 

bir şey ısmarlamak istiyorum/

bir şey sipariş etmek istiyorum

[bir şey sormak istiyorum / bir şey söylemek istiyorum]

[bir şey söylemek = bir şey sipariş etmek]

-

quiero pedir algo > 

bir şey ısmarlamak istiyorum / 

bir şey sipariş etmek istiyorum/

bir şey sipariş vermek istiyorum

-

beber > içmek

beber algo > bir şeyler içmek

quisiera beber algo > bir şeyler içmek istiyorum

-

vino > şarap

un vino > bir şarap

-

quizas > belki

-

¿quizás un vino? 

belki bir şarap

-

nunca > hiç

nunca bebo > hiç içmem 

nunca bebo vino > hiç şarap içmem

-

no, nunca bebo vino > hayır, hiç şarap içmem

-

trabajar > çalışmak

tengo que trabajar > çalışmam gerekiyor

-

¿cuando? > ne zaman

cuando tengo que trabajar > 

çalışmam gerektiğinde /

çalıştığımda / çalıştığım zamanlar / çalışırken (mejor)

[ne zaman çalışmam gerekiyor = çalışmam gerektiği zaman = çalışmam gerektiğinde]

-

"cuando tengo que trabajar", nunca bebo vino

"çalışırken" hiç şarap içmem

-

quisiera pedir un café 

bir kahve ısmarlamak istiyorum/

bir kahve söylemek istiyorum (mejor)

-

tengo hambre > acıktım / açım / karnım aç

tienes hambre > acıktın/ açsın / karnın aç

-

comer > yemek

comer algo > bir şeyler yemek

quiero comer algo > bir şeyler yemek istiyorum

-

"si" tienes hambre > ("eğer") açsan

-

debo comer > yemeliyim

debes comer > yemelisin

-

"si tienes hambre", debes comer > "açsan", yemelisin

-

tengo dinero > param var

tengo hambre > açım / acıktım

pero > fakat

no puedo comer > yiyemem

aquí > burada

-

no puedo comer aquí

burada yiyemem

-

tengo dinero, tengo hambre. pero no puedo comer aquí

param var, açım fakat burada yiyemem

-

porque, "no tengo tiempo" suficiente

çünkü yeterli "zamanım yok"/

çünkü (yeterli) vaktim yok

-

hay > var

muchas > çok

hay muchas > çok var

-

cosa > şey

cosas > şeyler

-

hay muchas cosas > çok şey var 

(no, no plural > çok şeyler var, no)

[muchas cosas > çok şey]

-

comer > yemek

para comer > yemek için

-

hay muchas cosas para comer 

yemek için çok şey var

-

qué lástima > ne yazık

-

no hay > yok

no hay suficiente tiempo 

yeterli zaman yok

-

tarde > geç

es tarde > geç / geç oldu

-

ya es tarde 

zaten geç oldu

-

tengo que irme 

gitmeliyim/

gitmem lazım /

gitmem gerekiyor

-

ya tengo que irme 

zaten gitmem gerekiyor


16-46 / notlar 130

 


16-46 / notlar 130

------------------------



hablar > konuşmak

hablo > konuşuyorum / konuşurum

hablas > konuşuyorsun / konuşursun

habla > konuşuyor / konuşur

-

no habla > konuşmuyor / konuşmaz

no habla turco > türkçe konuşmuyor

no habla español > ispanyolca konuşmuyor

Ezgi no habla español > Ezgi ispanyolca konuşmuyor

-

importante > önemli

no es importante > önemli değil

no importa > önemli değil

-

un poco > biraz

hablo turco un poco > biraz türkçe konuşuyorum

-

me acuerdo > hatırlıyorum

ahora > şimdi

ahora me acuerda > şimdi hatırladım

-

estudiar > (ders) çalışmak

estudio > çalışıyorum / çalışırım

estudias > çalışıyorsun / çalışırsın

-

estudias turco > türkçe çalışıyorsun

-

ahora me acuerda estudias turco 

şimdi hatırladım türkçe çalışıyorsun

-

a propósito > bu arada

-

ahora mismo > hemen şimdi / şu an

-

tengo que estudiar > çalışmam gerekiyor / çalışmalıyım

-

tengo que estudiar ahora mismo

hemen şimdi çalışmalıyım

tengo que estudiar turco ahora mismo

hemen şimdi türkçe çalışmalıyım/

şu an türkçe çalışmalıyım

-

a propósito, tengo que estudiar turco ahora mismo

bu arada, şu an türkçe çalışmalıyım

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde estudias? > nerede (ders) çalışıyorsun?

-

casa > ev

mi casa > (benim) evim

"en" mi casa > (benim) evimde / [ = evim"de"]

-

estudio en mi casa > evimde çalışıyorum

-

allí > orası / oraya / orada

llegar > varmak / gitmek

llego > giderim

llegas > gidersin

llegas allí > oraya gidersin

-

¿cómo? > nasıl?

-

¿cómo llegas allí? 

oraya nasıl gidersin?

-

¿cómo llegar allí? 

oraya nasıl gidilir?

-

a veces > bazen

voy en taxi > taksi ile gidiyorum

-

a veces voy en taxi >

bazen taksiyle gidiyorum

[taksi ile = taksiyle]

-

a veces voy a pie

bazen yürüyerek gidiyorum/

bazen yürüyorum/

bazen yürürüm


16-46 / notlar 129

 16-46 / notlar 129

-----------------------



conocer > tanımak / bilmek

-

conozco > tanıyorum / biliyorum

no conozco > tanımıyorum

-

conoces > tanıyorsun / biliyorsun

¿conoces? > tanıyor musun?

-

alguien > biri / birisi

-

¿conoces a alguien? > birini tanıyor musun?

-

allí > orası / orada

de allí > oradan

-

__  ¿conoces a alguien allí? > 

orada birini tanıyor musun?

-

sí > evet

voy a quedarme > kalacağım

-

con > ile

con amigo > arkadaşla

con amigos > arkadaşlarla

-

__ sí, voy a quedarme con amigos 

evet, arkadaşlarla kalacağım

-

¿dónde? > nerede?

¿a dónde? > nereye?

-

__ ¿a dónde vas?

nereye gidiyorsun?

__ voy a estambul 

istanbul'a gideceğim

-

__ no la conozco 

(onu/orayı) tanımıyorum

-

__ alguien que conozco es de allí 

oradan birini tanıyorum

-

mio / mía > benim

amigo mío / amiga mía > benim arkadaşım

un amigo mío / una amiga mía > benim bir arkadaşım

-

se llama Ezgi > adı Ezgi

["se" llama Ezgi > adı Ezgi"dir"]

-

__ una amiga mía, se llama Ezgi  > 

benim bir arkadaşım, adı Ezgi

-

me gustaría > (ben) isterim

me gustaría conocer > tanımak isterim

__ me gustaría conocerla > 

onu tanımak isterim

-

aquí > burası / burada / buraya

estar aquí > burada olmak

va a estar aquí > burada olacak

-

esposo / esposa > eş

[esposo / hombre > koca]

[esposa / mujer > karı]

-

"su" esposo > (onun) eşi

con su esposo > (onun) eşiyle

-

__ Ezgi va a estar aquí "con su esposo"

Ezgi "eşiyle" burada olacak

-

__ ¿cuándo? ne zaman? 

-

creo > sanıyorum / sanırım

creo que > sanıyorum (ki) / sanırım (ki)

-

la semana > hafta

la semana entrante > gelecek hafta / önümüzdeki hafta

-

__ creo que la semana entrante 

sanırım gelecek hafta /

sanırım önümüzdeki hafta

-

llegar > varmak / gelmek / ulaşmak

-

[voy a llegar > geleceğim]

[vas a llegar > geleceksin]

[va a llegar > gelecek]

[vamos a llegar > geleceğiz]

[vais a llegar > geleceksiniz]

-

van a llegar > gelecekler

-

__ van a llegar "la semana entrante"

"gelecek hafta" gelecekler 

"önümüzdeki hafta" gelecekler

-

pero > fakat

nosotros > biz

nos vamos > (biz) gidiyoruz / (biz) gideceğiz

nosotros nos vamos > biz gidiyoruz / biz gideceğiz

[biz gidiyoruz = biz ayrılıyoruz]

pero nosotros nos vamos > fakat biz gidiyoruz

-

__ pero nosotros nos vamos "la semana entrante" >

fakat biz "gelecek hafta" ayrılıyoruz 

fakat biz "gelecek hafta" gidiyoruz

= fakat biz gelecek hafta gideceğiz

-

tu amigo / tu amiga > senin arkadaşın

tus amigos / tus amigas > senin arkadaşların

-

¿y tus amigos? > ya senin arkadaşların

-

día > gün

qué día? > ne gün? / hangi gün?

-

van a llegar > gelecekler / varacaklar / burada olacaklar

-

¿qué día van a llegar? > hangi gün gelecekler?

__ ¿y tus amigos, qué día van a llegar? > 

ya senin arkadaşların, hangi gün gelecekler?

-

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

__ no lo sé > onu bilmiyorum

-

teléfono > telefon

número de teléfono > telefon numarası

-

"tengo número" de teléfono > telefon "numaram var"

tengo "el número de teléfono" > bende "telefon numarası" var

-

tienes número de teléfono > telefon numaraN var

tienes el número de teléfono > sende telefon numarası var

-

¿tienes el número de teléfono?

sende telefon numarası var mı?

-

quiero > istiyorum / isterim

quieres > istiyorsun / istersin

¿quieres? > istiyor musun / ister misin?

-

__ ¿lo quieres? > (onu) ister misin?

-

__ sí, por favor 

evet, lütfen

16-46 / notlar 128

 16-46 / notlar 128

-----------------------


¿de dónde eres?

soy de aquí... de Antalya 

-

¿haces viajes? 

-

a veces tengo que hacer viajes , pero prefiero quedarme en casa

-

¿prefieres quedarse en casa? ¿por qué? 

-

porque tengo que hacer muchos viajes 

-

¿y tú? ¿te gusta hacer viajes? 

-

sí... pero no tengo dinero. a veces, tengo que trabajar, a veces tengo que estudiar

-

¿qué estudias? 

-

estudio turco 

-

¿has estado en Turquía?

no, nunca he estado allí, voy a ir el mes entrante

------------------------------

------------------------------ 


¿dónde? > nerede? 

¿de dónde? > neredeN? 

-

¿de dónde eres? > [neredensin?] nerelisin? 

¿de dónde es usted? > nerelisiniz? (formal) (resmi/nazik)

-

aquí > burası / buraya / burayı / bura

de aquí > buradan

soy de aquí > (buradanım) / buralıyım

-

soy de aquí... de Antalya > 

buralıyım, Antalya'dan /

= buradan, Antalyalıyım

-

hacer > yapmak

haces > yapıyorsun / yaparsın

¿haces? > yapıyor musun? / yapar mısın?

-

viajar > gezmek / tatile çıkmak / seyahat etmek

viajes > geziler / tatiller / seyahatler

-

hacer viajes > tatil yapmak / seyahate çıkmak  

-

¿haces viajes? > tatile çıkar mısın? / seyahat eder misin?

[(tatillere çıkar mısın / seyahatler eder misin) no, no plural]

-

tengo que hacer  

yapmalıyım / 

yapmam gerekiyor

yapmak zorundayım

-

tengo que hacer viajes > 

seyahat etmek zorundayım/

= seyahat etmem gerekiyor

-

a veces > bazen / ara sıra

-

a veces tengo que hacer viajes 

bazen seyahat etmek zorundayım

= bazen seyahat etmem gerekiyor

-

pero > fakat

prefiero > tercih ediyorum / tercih ederim

prefieres > tercih ediyorsun/ tercih edersin

-

casa > ev

en casa > evde

quedarse en casa > evde kalmak / evde kal(mak)

prefiero quedarse > kalmayı tercih ediyorum

prefiero quedarse en casa > evde kalmayı tercih ediyorum

-

pero prefiero quedarme en casa

fakat evde kalmayı tercih ediyorum 

-

¿prefieres quedarse en casa?

evde kalmayı mı tercih ediyorsun? 

-

prefiero > tercih ediyorum / tercih ederim 

lo prefiero > (onu) tercih ediyorum / (onu) tercih ederim 

-

a veces lo prefiero 

bazen tercih ediyorum/

bazen tercih ederim

-

¿por qué? > neden? / niye? / ne için? = [niçin?]

-

muchos > çok

hacer muchos > çok yapmak

-

hacer muchos viajes > 

çok seyahat yapmak/

(çok seyahat etmek > yapmak = etmek)

-

tengo que hacer muchos viajes >

çok seyahat etmek zorundayım

-

porque tengo que hacer muchos viajes 

çünkü çok seyahat etmek zorundayım

-

<

¿y tú? > ya sen?

-

me gusta > severim

te gusta > seversin

-

¿te gusta hacer viajes? 

seyahat etmeyi sever misin?

-

dinero > para

tengo dinero > param var

no tengo dinero > param yok

-

sí... pero no tengo dinero

evet... fakat param yok

-

me gusta hacer viajes

seyahat etmeyi severim

-

puedo > yapabilirim

no puedo > yapamam

-

siempre > her zaman

puedo siempre > her zaman yapabilirim

-

no puedo siempre > her zaman yapamam

-

trabajar > çalışmak (iş)

tengo que trabajar > çalışmak zorundayım

( = çalışmam gerekiyor)

-

a veces, tengo que trabajar

bazen çalışmam gerekiyor

-

estudiar > (ders) çalışmak

[ders = clase, lección]

-

a veces tengo que estudiar

bazen çalışmam gerekiyor 

-

¿qué estudias? > ne çalışıyorsun?

-

estudio turco > türkçe çalışıyorum

¿has estado en Turquía? 

Türkiye'de bulundun mu?

(Türkiye'de kaldın mı? / Türkiye'de yaşadın mı?)

-

he estado > kaldım / bulundum

he estado allí > orada kaldım / orada bulundum

no he estado allí > orada kalmadım / orada bulunmadım

nunca he estado allí > orada hiç kalmadım / orada hiç bulunmadım

-

no, nunca he estado allí 

hayır, orada hiç kalmadım

hayır, orada hiç bulunmadım

-

el mes > ay

el mes entrante > gelecek ay / önümüzdeki ay

ir > gitmek

voy a ir > gideceğim

voy a ir "el mes entrante" > "gelecek ay" gideceğim

--------------------------

---------------------------


¿de dónde eres? 

nerelisin?

-

soy de aquí... de Antalya 

buralıyım, Antalya'dan

-

¿haces viajes? 

seyahat eder misin?

-

a veces tengo que hacer viajes , pero prefiero quedarme en casa

bazen seyahat etmek zorundayım, fakat evde kalmayı tercih ediyorum

-

¿prefieres quedarse en casa? ¿por qué? 

evde kalmayı mı tercih ediyorsun? neden?

-

porque tengo que hacer muchos viajes 

çünkü çok seyahat etmek zorundayım

-

¿y tú? ¿te gusta hacer viajes? 

ya sen? seyahat etmeyi sever misin?

-

sí... pero no tengo dinero :) a veces tengo que trabajar, a veces tengo que estudiar

evet... fakat param yok :) bazen çalışmam gerekiyor, bazen ders çalışmam gerekiyor

-

¿qué estudias? 

ne çalışıyorsun?

-

estudio turco 

türkçe çalışıyorum

-

¿has estado en Turquía? 

Türkiye'de bulundun mu?

-

no, nunca he estado allí, voy a ir el mes entrante

hayır, orada hiç bulunmadım, gelecek ay gideceğim

-------------------------

16-46 / notlar 127

 16-46 / notlar 127

-----------------------


generalmente > genellikle

por lo general > genel olarak

(genellikle = genel olarak)

-

tomar > almak / (tutmak - binmek)

tomo > alırım / alıyorum / (tutuyorum - biniyorum)

tomé > aldım / (tuttum - bindim)

-

"tomo el metro" 

"metroya biniyorum" (ahora>şimdi)

"metroya binerim" (por lo general / genel olarak)

-

tomé el metro 

metroya bindim

-

tomé un taxi

(bir) taksi tuttum /

(bir) taksiye bindim

-

generalmente, tomo el metro 

genellikle, metroya binerim

-

trabajo > iş

mi trabajo > (benim) işim

a mi trabajo > (benim) işime / işe / iş yerine

-

generalmente, tomo el metro "a mi trabajo"

genellikle "işe" metroyla giderim

-

despertar > uyanmak / kalkmak

me desperté > uyandım / kalktım

-

tarde > sonra / geç

muy > çok

muy tarde > çok geç

-

me desperté muy tarde

çok geç uyandım /

çok geç kalktım

-

ayer > dün

hoy > bugün

-

ayer me desperté muy tarde

dün çok geç uyandım

-

generalmente, tomo el metro a mi trabajo, pero ayer me desperté muy tarde y tome un taxi

genellikle, işe metroyla giderim, fakat dün çok geç uyandım ve bir taksi tuttum

- ----- -

yo generalmente "tomo el autobús" a mi trabajo, pero ayer "tomé el metro" 

ben genellikle işe "otobüsle giderim", fakat dün "metroya bindim"

- ----- -


llegar > varmak / gelmek / ulaşmak

-

llego > geliyorum / gelirim

llegas > geliyorsun / gelirsin

llega > geliyor / gelir

-

temprano > erken

-

casa > ev

mi casa > eviM

tu casa > eviN

su casa > evİ

-

a su casa > evine

-

hoy Volkan "llega temprano" a su casa. 

bugün Volkan evine "erken geliyor"

-

yo, "llego" más tarde

ben, daha geç "gelirim"

-

yo "llegué" temprano

ben erken "geldim"

-

la escuela > okul

a la escuela > okula

-

yo "llegué temprano" a la escuela ayer.  

ben dün okula "erken geldim"

-

llegué tarde "a mi casa" ayer

(ben) dün "evime" geç geldim  

-

tu siempre, "llegas" a tu casa tarde

(sen) her zaman, evine geç "gelirsin"  

-

"no llegué" tarde, por favor!

geç "gelmedim", lütfen!

-

llegaste tarde ayer

dün geç geldin

-

tú llegaste a la oficina tarde ayer

sen dün ofise geç geldin

-

no llegué

gelmedim

-

tú llegaste a la escuela tarde hoy

sen bugün okula geç geldin

-

no llegué tarde a la escuela hoy

bugün okula geç gelmedim

-

llegué temprano a la escuela hoy

bugün okula erken geldim

-

bueno, no llegaste hoy

tamam, bugün geç gelmedin

-

pero "llegas tarde" por lo general

fakat genellikle "geç geliyorsun"

-

por eso > bu yüzden / bunun için

-

"lo siento", por eso

bunun için, "üzgünüm" 

-

otra vez > yine / tekrar / bir daha

-

no voy a llegar tarde otra vez

bir daha geç gelmeyeceğim

-

de acuerdo > anlaştık


16-46 / notlar 126

 16-46 / notlar 126

-----------------------


despertar  

uyanmak / kalkmak

-

despertarme  

beni uyandır(mak) / beni kaldır(mak)

-

puedes despertarme  

beni uyandırabilirsin

-

¿puedes despertarme?  

beni uyandırabilir misin?

beni kaldırabilir misin?

-

¿puedes despertarme mañana?  

yarın beni uyandırabilir misin?

yarın beni kaldırabilir misin?

-

¿puedes despertarme mañana a las seis?  

yarın beni altı'da kaldırabilir misin?

-

¿puedes despertarme mañana a las seis de la mañana?

beni yarın sabah altı'da kaldırabilir misin?

- --------- -


por supuesto

tabii ki

-

por supuesto, pero porqué?  

tabii ki, fakat neden?

-

por supuesto, pero porqué te despiertas? 

tabii ki, fakat neden kalkıyorsun?

tabii ki, fakat neden uyanıyorsun?

por supuesto, pero porqué te despiertas tan temprano?  

tabii ki, fakat neden çok erken uyanıyorsun?

- ---------- -


tiempo 

zaman

-

mucho tiempo 

çok zaman

-

lleva mucho tiempo 

çok zaman alır / çok zaman alıyor

-

me lleva mucho tiempo 

çok zamanımı alıyor

-

me lleva mucho tiempo prepararme

hazırlanmam çok zamanımı alıyor

-

[preparar > hazırlanmak]

[prepararme > hazırlanmam]

- --------- -


hacer > yapmak

hago > yapıyorum / yaparım

haces > yapıyorsun / yaparsın

-

¿qué haces? 

ne yapıyorsun?

ne yaparsın?

-

¿qué haces tú? 

sen ne yapıyorsun?

sen ne yaparsın?

¿qué haces tú en la mañana?  

sabahları ne yaparsın?

- ------- -


[levantar > (yataktan) kalkmak]

[levantarme > (ben) kalkarım]

[levantas > (sen) kalkarsın]

-

¿cuando te levantas, te duchas? 

kalktığın zaman, duş alır mısın?

(kalkınca, duş alır mısın?) (mejor) 

(kalktığında, duş alır mısın?) (mejor)

-

[¿cuando? > ne zaman]

-

cuando te levantas 

kalktığın zaman /

ne zaman kalkarsan 

= "kalkınca" / "kalktığında" (mejor)

-

cuando te comes 

yediğin zaman /

ne zaman yersen 

= "yiyince" / "yediğinde" (mejor)

-

sí, después de levantarme, me ducho

evet, (ben) kalktıktan sonra, duş alırım

-

¿qué haces después? 

sonra ne yaparsın?

después de ducharme

(ben) duş aldıktan sonra

mirar > bakmak

miro > bakarım

me miro > (bana/kendime) bakarım

-

el espejo > ayna

en el espejo > aynada

-

me miro en el espejo

aynada kendime bakarım

aynaya bakarım (mejor)

-

me miro en el espejo unos minutos  

birkaç dakika aynaya bakarım

-

¿qué haces después?  

sonra ne yaparsın?

-

peinar > (saç) taramak

peino > (saç) tararım

-

me peino > 

(kendimi/kendi saçımı) tararım / 

saçımı tararım (mejor)

-

después de mirarme en el espejo, me peino

aynada kendime baktıktan sonra, saçımı tararım

aynaya baktıktan sonra, saçımı tararım (mejor)

-

vestirse > giyinmek

me visto > giyinirim

te vistes > giyinirsin

-

¿a qué hora?  > ne zaman? / hangi vakit?

-

¿a qué hora te vistes?  

ne zaman giyinirsin?

-

me visto después de desayunar

kahvaltıdan sonra giyinirim

-

después de desayunar > kahvaltıdan sonra

antes de desayunar > kahvaltıdan önce

-

cepillar > fırçalamak

-

cepillo > fırçalarım

cepillas > fırçalarsın

-

los dientes > dişler

-

me cepillo los dientes 

(ben kendi) dişlerimi fırçalarım

-

siempre "me cepillo los dientes" 

her zaman "dişlerimi fırçalarım"

-

siempre me cepillo los dientes "antes de desayunar"

her zaman "kahvaltıdan önce" dişlerimi fırçalarım

-  

siempre me cepillo los dientes "después de desayunar"

her zaman "kahvaltıdan sonra" dişlerimi fırçalarım

-

siempre me cepillo los dientes "antes y después de desayunar"

her zaman "kahvaltıdan önce ve sonra" dişlerimi fırçalarım 

salir > (dışarı) çıkmak / çıkmak

-

otra vez > tekrar / bir daha

-

"me miro en el espejo" > "aynaya bakarım"

-

y me miro "en el espejo" otra vez antes de salir 

ve çıkmadan önce bir daha aynaya bakarım

ve çıkmadan önce "aynada" bir kez daha kendime bakarım

16-46 / notlar 125

 16-46 / notlar 125

-----------------------



tengo que irme > gitmeliyim ( = gitmek zorundayım)

-

ahora mismo > hemen şimdi

-

tengo que irme ahora mismo >

hemen gitmeliyim

-

voy a ver > göreceğim

voy a ver a Alper > Alper'i göreceğim

-

es amigo mío > o benim arkadaşım

-

voy a verlo > 

onu göreceğim /

onu görmeye gideceğim

-

pero > fakat

primero > ilk olarak / önce

pero primero > fakat önce

-

algo > biraz, bir şeyler

comprar > (satın) almak

-

tengo que comprar algo 

bir şeyler almalıyım

-

nada > hiç / hiçbir şey

sin nada > hiçbir şey olmadan

-

llegar > varmak / gitmek 

-

no puedo llegar > gidemem

-

no puedo llegar sin nada 

hiçbir şey olmadan gidemem

-

llevar > getirmek / götürmek

llevarle > ona getirmek / ona götürmek 

-

tengo que llevar algo 

bir şey götürmeliyim/

bir şey almalıyım

-

tengo que llevar"le" algo

"ona" bir şey götürmeliyim

comprar > (satın) almak

comprarle > ona (satın) almak

-

voy a comprar > (satın) alacağım

voy a comprarle > ona (satın) alacağım

-

vas a comprarle > ona (satın) alacaksın

-

¿qué? > ne?

-

¿qué vas a comprarle? 

ona ne alacaksın?

= ona ne satın alacaksın?

-

no sé > bilmiyorum

-

quizas > belki

libro > kitap

un libro > bir kitap

-

quizas un libro > belki bir kitap

-

sí, sí, voy a llevarle libro 

evet, evet, ona kitap götüreceğim


16-46 / notlar 124

 16-46 / notlar 124

-----------------------


me gusta > severim / hoşuma gider

te gusta > seversin / hoşuna gider

-

¿te gusta? > sever misin? / hoşuna gider mi?

-

la leche > süt

-

¿te gusta la leche? 

süt sever misin? /

sütü sever misin?

-

sí, me gusta la leche

evet, sütü severim

-

[quisiera > isterim] 

[pedir > dilemek, rica etmek, istemek, sormak]

-

"quisiera pedir" > 

sipariş vermek /

bir şey rica etmek /

bir şey istemek /

-

"quisiera pedir" un té

bir çay "istiyorum" /

bir çay sipariş etmek istiyorum

(en el café o en el restaurante "istiyorum" = "sipariş vermek" istiyorum / "sipariş etmek" istiyorum)

-

el té > çay

me gusta el té > 

çayı severim /

çay hoşuma gider /

-

¿te gusta el té? çay sever misin?

-

más > daha / daha çok / daha fazla

-

me gusta el té "más que la leche"

çayı "sütten daha çok" severim

 -

siempre > her zaman

-

beber > içmek

bebo > içiyorum / içerim

bebes > içiyorsun / içersin

-

siempre bebo > 

her zaman içiyorum /

her zaman içerim

-

siempre bebo el té

her zaman çay içerim

-

quisiera pedir un té

bir çay sipariş etmek istiyorum

bir çay söylemek istiyorum

quiero > istiyorum

no quiero > istemiyorum

-

quiero pedir > 

sipariş vermek istiyorum/

(söylemek istiyorum)

[istiyorum]

-

no quiero pedir >

sipariş vermek istemiyorum

[istemiyorum]

-

yo no quiero pedir un té 

(ben) (bir) çay sipariş etmek istemiyorum

[ = çay istemiyorum]

-

¿y (coca) cola? > ya kola?

-

sí, quisiera pedir cola

evet, kola isterim /

evet, kola söylerim /

(evet, kola sipariş etmek isterim)

-

tú bebes el té > 

sen çay içiyorsun /

sen çay içersin

-

"y yo" bebo el té > 

"ve ben +de" çay içiyorum /

(ben de çay içiyorum)/

(ben de çay içerim)

-

algo > biraz / bir şey / başka bir şey

más > daha 

-

¿algo más? > başka bir şey (daha)?

-

nada > yok / hiç / hiçbir şey

-

no, nada más > hayır, başka bir şey yok

-

hay > var

no hay > yok

-

tiempo > zaman

-

hay tiempo > zaman var

no hay tiempo > zaman yok

-

suficiente > yeterli

-

hay suficiente tiempo 

yeterli zaman var

-

no hay suficiente tiempo

yeterli zaman yok

-

minutos > dakika

cinco minutos > beş dakika

tengo cinco minutos > beş dakikam var

sólo tengo cinco minutos > sadece beş dakikam var

-

¿Por qué? > neden?

-

por que > çünkü 

-

comer > yemek yemek

sin comer > yemek yemeden

-

beber > içmek

sin beber > içmeden

-

tengo cinco minutos > beş dakikam var 

por que > çünkü

tengo que irme > gitmek zorundayım / gitmeliyim

sin beber > 

-

tengo que irme sin beber > içmeden gitmeliyim

-

¿sin beber? > içmeden? / içmeden mi?

¿sin beber un té? > bir çay içmeden? / bir çay içmeden mi?

-

lo siento > üzgünüm 

-

visitar > ziyaret / ziyaret etmek

-

un amigo > bir arkadaş

un amigo mío > (benim) bir arkadaşım

-

tengo que visitar un amigo mío

bir arkadaşımı ziyaret etmeliyim

-

bueno > iyi / tamam

entonces > öyleyse / o zaman

puedo beber > içebilirim

-

bueno, entonces yo puedo beber > 

tamam, o zaman içebilirim

-

coca cola o el té > koka kola ya da çay

-

contigo > seninle

sin ti > sensiz / sen olmadan

-

bueno, entonces yo puedo beber coca cola 

tamam o zaman ben koka kola içebilirim

-

entonces yo puedo beber coca cola "contigo"

o zaman ben "seninle" koka kola içebilirim /

öyleyse ben "seninle" koka kola içebilirim

-

pero > fakat

no puedo beber > içemem

no puedo beber el té > çay içemem

-

pero, no puedo beber el té > fakat, çay içemem

pero, no puedo beber el té sin ti > fakat, sensiz çay içemem


16-46 / notlar 123

 16-46 / notlar 123

-----------------------


¿cómo te llamas? 

adın ne? / ismin ne?

-

me llamo Ali 

(benim adım) Ali

-

¿tu número de teléfono? 

(senin) telefon numaran?

-

tengo > (benim) var

no tengo > (benim) yok

-

tienes > (senin) var

no tienes > (senin) yok

-

tiene > (onun) var

no tiene > (onun) yok

-

¿tienes teléfono?

(senin) telefonun var mı?

-

no tengo teléfono 

(benim) telefonum yok

-

amigo > arkadaş

un amigo > bir arkadaş

un amigo mío > benim bir arkadaşım

-

un amigo mío tiene teléfono 

benim bir arkadaşım+ın telefonu var

-

¿cómo se llama tu amigo? 

(senin) arkadaşının adı ne?

-

se llama Hasan > onun adı Hasan

-

número > numara

tu número > senin numaran

su número > onun numarası

-

¿cuál es su número? 

onun numarası nedir?

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

sabes > biliyorsun

-

¿sabes? > biliyor musun?

-

¿sabes su número?

onun numarasını biliyor musun?

espera un momento > bir dakika bekle

-

aquí está  0 532 ..... > burada 0 532 .....

-

habitación > oda

tu habitación > senin odan

esa "es" tu habitación > bu senin odan("dır")

-

venir > gelmek

puedo venir > gelebilirim

-

hora > saat / zaman / vakit

¿A qué hora? > ne zaman? saat kaçta?

-

¿A qué hora puedo venir? 

ne zaman gelebilirim?/

(saat) kaçta gelebilirim?

-

a las doce de la tarde 

öğlen oniki'de /

-

bueno

tamam

-

gracias "por ayudarme"

"(bana) yardım ettiğiniz için" teşekkürler


16-46 / notlar 122

 16-46 / notlar 122

------------------------



puede ayudarte 

sana yardım edebilir

(ayudar"te" > "sana" yardım)

-

puede ayudarle (formal)

size yardım edebilir (resmi/kibar)

(ayudar"le" > "size" yardım) 

-

puede ayudarle

ona yardım edebilir

(ayudar"le" > "ona" yardım

-

el hombre > adam

"ese" hombre > "o" adam

-

la mujer > kadın

esa mujer > "o" kadın

-

¿ese hombre? 

o adam mı?

-

no, el hombre, "no"

hayır, adam "değil"

-

¿esa mujer? 

o kadın mı?

-

sí, esa mujer

evet, o kadın

ver > görmek

veo > görüyorum

ves > görüyorsun

-

¿ves? > görüyor musun?

-

la veo > onu görüyorum

-

¿La ves? > onu görüyor musun?

-

Sí, la veo > evet, onu görüyorum

-

puede ayudarte > size yardım edebilir 

-

¿ese hombre? > o adam mı?

-

noooo... > hayıııır...

-

la mujer > kadın

esa mujer > "o" kadın

-

ella puede ayudarte > o sana yardım edebilir

-

entender > anlamak

-

entiendo > anlıyorum

entendí > anladım

-

ahora, entiendí > şimdi anladım

-

mal > kötü / yanlış

entiendí mal > yanlış anladım / yanlış anlamışım

-

ella puede ayudarme > o bana yardım edebilir

-

gracias > teşekkür ederim

-

de nada > bir şey değil / rica ederim

----------------------------------------------


16-46 / notlar 121

 16-46 / notlar 121

-------------------------




ayudar > yardım / yardım etmek 

ayudarme > bana yardım etmek

ayudarte > sana yardım etmek

-

puedo > yapabilirim

puedes > yapabilirsin

puede > yapabilir

-

puedo ayudar > 

yardım edebilirim

-

puedes ayudar > 

yardım edebilirsin

-

puede ayudar > 

yardım edebilir

-

puedes ayudarme > 

bana yardım edebilirsin

-

¿puedes ayudarme? > 

bana yardım edebilir misin?

-

¿puede ayudarme? > 

bana yardım edebilir mi?

-

¿puede ayudarte? > 

sana yardım edebilir mi?

-

"con mucho gusto" > memnuniyetle 

-

necesito > 

ihtiyacım var / 

(bana) gerekli / 

(bana) gerekiyor

-

alquilar > kiralamak

-

un coche > (bir) araba

-

necesito alquilar un coche > 

(bir) araba kiralamam gerekiyor

[beniM kiralamaM]

-

necesitas alquilar un coche

(bir) araba kiralaman gerekiyor

[seniN kiralamaN]

-

esposo (koca) / esposa (karı) > eş

mi esposa > (benim) eşim

-

necesito alquilar un coche para mi esposa

eşim için bir araba kiralamam gerekiyor

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

sabes > biliyorsun

¿sabes? > biliyor musun?

la direccion > adres

-

¿sabes la dirección? > 

adresi biliyor musun?

-

no, no la sé > hayır, (onu/[adresi]) bilmiyorum

-

tengo un coche > (bir) arabam var

tienes un coche > (bir) araban var

¿tienes un coche? > (bir) araban var mı?

-

¿puedes llevarme? > 

beni alabilir misin? /

beni götürebilir misin?

-

no tengo coche > arabam yok

-

hacer > yapmak

voy a hacer > yapacağım

-

¿qué? > ne

¿qué voy a hacer? > ne yapacağım?

¿qué vas a hacer? > ne yapacaksın?

¿qué vamos a hacer? > ne yapacağız?

-

llegar > varmak / gitmek / ulaşmak

-

voy a llegar > 

varacağım / 

gideceğim / 

ulaşacağım

-

vas a llegar > 

varacaksın / 

gideceksin / 

ulaşacaksın

-

vamos a llegar > 

varacağız / 

gideceğiz / 

ulaşacağız

-

¿cómo? > nasıl?

-

¿cómo vamos a llegar? >

nasıl gideceğiz? /

nasıl ulaşacağız?

-

ir > gitmek

-

puedo ir > gidebilirim

puedes ir > gidebilirsin

puede ir > gidebilir

-

podemos ir  > gidebiliriz

-

podemos ir "en autobús" > 

"otobüsle" gidebiliriz

-

puedo ir contigo > 

seninle gidebilirim /

(seninle gelebilirim) 

-

¿puedes ir conmigo? > 

benimle gidebilir misin?

(benimle gelebilir misin?)

-

sí, puedo ir > evet gidebilirim

-

gracias por ayudarme

yardım için teşekkürler/

yardımın için teşekkür ederim/

-

de nada > bir şey değil / rica ederim