+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 230

 16-46 / notlar 230




----------------------------------

- ¿dónde queda la farmacia? 

- un momentito... tengo que pensarlo... a decir verdad... no lo sé, no me acuerdo 

- no importa. primero, tengo que ir al banco 

- ah, el banco... creo que queda por allí 

-

- eczane nerede?

- bir dakika... düşünmem lazım... doğrusunu söylemek gerekirse... bilmiyorum, hatırlamıyorum.

- önemli değil. önce bankaya gitmem lazım

- banka... sanırım şu tarafta

--------------------------------- 


¿dónde? > nerede?

¿dónde queda? > nerede kalıyor? / nerede bulunuyor? / nerede?

-

la farmacia > ezcane 

¿dónde queda la farmacia? > eczane nerede?

-

momento > dakika

un momento > bir dakika

un momentito > bir dakika / bir dakikacık / bir saniye

-

pensar > düşünmek

pensarlo > (onu) düşünmek

tengo que pensarlo > düşünmem lazım / düşünmem gerekiyor

-

decir > söylemek

verdad > doğru / gerçek

-

"a decir verdad" > "doğruyu söylemek gerekirse" / aslında / gerçekte

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

[sabes > biliyorsun]

[¿sabes? > biliyor musun?]

-

lo sé > (onu) biliyorum

no lo sé > (onu) bilmiyorum

-

me acuerdo > hatırlıyorum

no me acuerdo > hatırlamıyorum

-

importante / importa> önemli

no importa > önemli değil 

-

primero > ilk olarak

-

ir > gitmek

ir al banco > bankaya gitmek

-

tengo que ir > gitmem lazım / gitmem gerekiyor / gitmeliyim

-

tengo que ir al banco > 

bankaya gitmem lazım/

bankaya gitmem gerekiyor/

bankaya gitmeliyim

-

allí > orası / orada / şurası / şurada 

por allí > o tarafta / şu tarafta / o taraftan / şu taraftan 

-

quedarse > kalmak 

-

queda > kalıyor 

queda por allí > şu tarafta (kalıyor)

-

"creo que" > sanırım

creo que queda por allí > sanırım şu tarafta




----------------------------------

- ¿dónde queda la farmacia? 

- un momentito... tengo que pensarlo... a decir verdad... no lo sé, no me acuerdo 

- no importa. primero, tengo que ir al banco 

- ah, el banco... creo que queda por allí 

-

- eczane nerede?

- bir dakika... düşünmem lazım... doğrusunu söylemek gerekirse... bilmiyorum, hatırlamıyorum.

- önemli değil. önce bankaya gitmem lazım

- banka... sanırım şu tarafta

--------------------------------- 


16-46 / notlar 229

 16-46 / notlar 229

------------------------



------------------------

- perdón, señor ¿puedo ayudarle? 

- sí, cómo no... tengo que llamar por teléfono 

- allí... hay un teléfono en la farmacia 

- qué suerte 

- ¿por qué? 

- porque también necesito comprar medicina  

-

- afedersiniz beyefendi, size yardım edebilir miyim?

- evet, neden olmasın... telefon etmem gerekiyor

- orada... eczanede bir telefon var

- ne şans

- neden?

- çünkü ilaç da almam gerekiyor

-----------------------------


perdón > afedersiniz / pardon

señor > beyefendi

-

ayudar > yardım etmek

ayudarle > size yardım etmek

-

puedo ayudar > yardım edebilirim

-

puedo ayudarle > size yardım edebilirim (resmi / formal)

[puedo ayudarte > sana yardım edebilirim] (normal)

-

¿puedo ayudarle? > size yardım edebilir miyim?

-

sí, "cómo no" > evet, "neden olmasın" / evet, olabilir / evet, tabii ki

-

por teléfono > telefonla

-

llamar por teléfono > 

telefonla görüşmek / 

telefon etmek / 

telefonla konuşmak/

telefonla aramak

-

tengo que llamar por teléfono 

telefon etmeliyim/

telefon etmem lazım/

telefon etmem gerekiyor/

(telefon açmam gerekiyor)

-

allí > orada

-

hay > var

hay un teléfono > bir telefon var

-

la farmacia > eczane

en la farmacia > eczanede

-

allí... hay un teléfono "en la farmacia" 

orada... "eczanede" bir telefon var

-

qué suerte > ne şans / şansa bak

-

¿por qué? > neden?

-

porque > çünkü

-

medicina > ilaç

"comprar" medicina > ilaç "satın almak"

"necesito" comprar medicina > ilaç (satın) almam "gerekiyor"

"también" necesito comprar medicina  > ilaç "da" (satın) almam gerekiyor




------------------------

- perdón, señor ¿puedo ayudarle? 

- sí, cómo no... tengo que llamar por teléfono 

- allí... hay un teléfono en la farmacia 

- qué suerte 

- ¿por qué? 

- porque también necesito comprar medicina  

-

- afedersiniz beyefendi, size yardım edebilir miyim?

- evet, neden olmasın... telefon etmem gerekiyor

- orada... eczanede bir telefon var

- ne şans

- neden?

- çünkü ilaç da almam gerekiyor

-----------------------------


16-46 / notlar 228

 16-46 / notlar 228

-----------------------




------------------------

- ¿dónde puedo llamar por teléfono? 

- en la farmacia 

- ¿en la farmacia? ayer fui allí. tuve que comprar unas medicinas. pero no me acuerdo dónde queda la farmacia ¿queda cerca o lejos? 

- queda cerca de aquí 

-

- nereden telefon edebilirim?

- eczaneden

- eczaneden? dün oradaydım. birkaç ilaç almam lazımdı. fakat eczane nerede hatırlamıyorum. yakında mı uzakta mı?

- buraya yakın

---------------------------




teléfono > telefon

por teléfono > telefonla / telefonda

llamar por teléfono > telefonla aramak / telefonla konuşmak

-

puedo > yababilirim

puedo llamar > arayabilirim

puedo llamar por teléfono > (telefonla) arayabilirim / telefon edebilirim

-

¿dónde? > nerede?

-

¿dónde puedo llamar por teléfono? 

(nerede telefonla arama yapabilirim?) /

nereden telefon edebilirim? (mejor)

-

la farmacia > eczane

en la farmacia > eczanede 

(para esta conversacion "eczaneden" es mejor)

-

¿en la farmacia? > eczanede mi? / eczanede?

(para esta conversacion "eczaneden?" es mejor)

-

fui > gittim

allí > orası / oraya / orada

fui allí > oraya gittim

ayer > dün

ayer fui allí > dün oraya gittim 

-

comprar > (satın) almak

-

tengo que comprar > 

(satın) almalıyım / 

(satın) almam lazım/

(satın) almam gerekiyor

-

tuve que comprar >

(satın) almalıydım / 

(satın) almam lazımdı/

(satın) almam gerekiyordu

-

una > bir

medicina > ilaç

una medicina > bir ilaç

-

unas > birkaç

medicinas > ilaçlar

unas medicinas > birkaç ilaç[lar]

-

tuve que comprar unas medicinas 

birkaç ilaç almam lazımdı

-

acordarse > hatırlamak

-

me acuerdo > hatırlıyorum

no me acuerdo > hatırlamıyorum

-

pero no me acuerdo > fakat hatırlamıyorum

-

dónde queda > nerede olduğu / nerede olduğunu/ nerede

-

pero no me acuerdo dónde queda > fakat nerede olduğunu hatırlamıyorum

-

pero no me acuerdo dónde queda la farmacia > 

fakat eczanenin nerede olduğunu hatırlamıyorum/

fakat eczane nerede hatırlamıyorum (mejor)

-

cerca > yakın

lejos > uzak

-

¿queda cerca? > yakında mı?

¿queda lejos? > uzakta mı?

-

¿queda cerca "o" lejos? > yakında mı ["ya da"] uzakta mı?

-

aquí > burası 

queda cerca de aquí > buraya yakın / buraya yakında / yakında



------------------------

- ¿dónde puedo llamar por teléfono? 

- en la farmacia 

- ¿en la farmacia? ayer fui allí. tuve que comprar unas medicinas. pero no me acuerdo dónde queda la farmacia ¿queda cerca o lejos? 

- queda cerca de aquí 

-

- nereden telefon edebilirim?

- eczaneden

- eczaneden? dün oradaydım. birkaç ilaç almam lazımdı. fakat eczane nerede hatırlamıyorum. yakında mı uzakta mı?

- buraya yakın

---------------------------


16-46 / notlar 227

 16-46 / notlar 227

----------------------



----------------------

- perdón, señora... ¿dónde hay un teléfono? 

- hay un teléfono aquí...  ¿tiene el número?

- sí. tengo el número de teléfono 

- ¿dónde está?

- aquí está... Gracias...

- de nada...


- afedersiniz hanımefendi... telefon nerede?

- burada telefon var... numaranız var mı?

- evet, telefon numaram var

- nerede?

- işte burada. teşekkürler

- bir şey değil

-----------------------



perdón > pardon / afedersiniz

señora > hanımefendi

[señor > beyefendi]

-

perdón, señora > afedersiniz hanımefendi

-

¿dónde? > nerede?

hay > var

[no hay > yok]

-

¿dónde hay? > nerede var?

¿dónde hay un teléfono? > [bir] telefon nerede (var)?

[nereden telefon edebilirim? (mejor)]

-

un teléfono > bir telefon

hay un teléfono aquí > burada (bir) telefon var 

-

tengo un teléfono > (bir) telefonum var

¿tiene un teléfono? > (bir) telefonunuz var mı? (formal / resmi)

[tenemos el teléfono > telefonumuz var]

-

el número de teléfono > telefon numarası

-

tengo el número de teléfono > telefon numaram var

tengo el número > numaram var

-

¿tienes el número? > numaranız var mı?

-

sí. tengo el número de teléfono > 

evet, telefon numaram var / 

evet, telefon numarası var /

evet, numara var

-

¿dónde está? > (o) nerede?

-

aquí está > işte / işte burada


gracias > teşekkürler

de nada > bir şey değil

-

[por favor > lütfen]

[perdon por favor > kusuruma bakmayın lütfen]

-----------------------


+

[hablar > konuşmak]

[hablar "por teléfono" > "telefonla" konuşmak / "telefonda" konuşmak]

-

[ llamar / llamada > (telefonla) aramak / telefon etmek / çağırmak ]

[ llamar "por teléfono" > "telefonla" aramak / telefon etmek]

-

[tengo que llamar > aramam lazım]

[ahora puedes llamar > şimdi arayabilirsiniz]

[no puedes llamarme mañana > beni yarın arayamazsın]

[¿puedes llamarme esta noche? > beni bu akşam arayabilir misin?]





----------------------

- perdón, señora... ¿dónde hay un teléfono? 

- hay un teléfono aquí...  ¿tiene el número?

- sí. tengo el número de teléfono 

- ¿dónde está?

- aquí está... Gracias...

- de nada...


- afedersiniz hanımefendi... telefon nerede?

- burada telefon var... numaranız var mı?

- evet, telefon numaram var

- nerede?

- işte burada. teşekkürler

- bir şey değil

-----------------------


16-46 / notlar 226

 16-46 / notlar 226

----------------------



-----------------------

- ¿dónde trabaja tu hija?

- mi hija trabaja en un banco... pero su trabajo es tan aburrido

-

- kızın nerede çalışıyor?

- kızım bir bankada çalışıyor... fakat işi çok sıkıcı

-------------------



trabajar > çalışmak

-

trabajo > çalışıyorum / iş

trabajas > çalışıyorsun

trabaja > çalışıyor

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde trabaja? > nerede çalışıyor?

-

hija > kız çocuk

mi hija > (benim) kızım

tu hija > (senin) kızın

-

¿dónde trabaja tu hija?

kızın nerede çalışıyor?

-

mi hija trabaja > kızım çalışıyor

-

banco > banka

un banco > bir banka

en un banco > bir bankada

-

mi hija trabaja en un banco > kızım bir bankada çalışıyor

-

aburrido > sıkıcı

tan aburrido > çok sıkıcı / sıkıcı

es tan aburrido > çok sıkıcı(dır)

-

trabajo es tan aburrido > iş çok sıkıcı

-

mi trabajo > (benim) işim

tu trabajo > (senin) işin

su trabajo > (onun) işi

-

su trabajo es tan aburrido > (onun) işi çok sıkıcı

-

pero > fakat

pero su trabajo es tan aburrido > fakat işi çok sıkıcı




-----------------------

- ¿dónde trabaja tu hija?

- mi hija trabaja en un banco... pero su trabajo es tan aburrido

-

- kızın nerede çalışıyor?

- kızım bir bankada çalışıyor... fakat işi çok sıkıcı

-------------------


16-46 / notlar 225

 16-46 / notlar 225

----------------------



-----------------------

- ¿ toda su familia vive en Estambul? 

- sí, toda la familia 

- ¿y usted? usted es de Turquia ¿verdad? 

- sí, vivo en turquia ¿y su familia? ¿dónde vive su familia? 

- mi familia vive en Chile

-

- bütün aileniz İstanbul'da mı yaşıyor?

- evet, bütün aile

- ya siz? siz de Türkiye'densiniz, değil mi?

- evet, Türkiye'de yaşıyorum... ya sizin aileniz? sizin aileniz nerede yaşıyor?

- ailem Şili'de yaşıyor

----------------------------




Estambul > İstanbul

en Estambul > İstanbul'da

-

vivir > yaşamak

-

vivo > yaşıyorum

vives > yaşıyorsun

vive > yaşıyor

-

vive en Estambul > İstanbul'da yaşıyor

-

familia > aile

su familia > onun ailesi (normal)

su familia > sizin aileniz (formal /resmi)

-

"toda" su familia > "bütün" aileniz

-

toda su familia vive en Estambul > bütün aileniz İstanbul'da yaşıyor

¿ toda su familia vive en Estambul? > bütün aileniz İstanbul'da mı yaşıyor?

-

sí, toda la familia > evet, bütün aile

-

¿y "usted"? > ya "siz"? (formal /resmi)

[tú > sen] (normal)

[usted > siz] (formal / resmi)

-

[tu > senin] (normal)

-

[su > onun] (normal)

[su > sizin] (formal / resmi)

-

Turquia > Türkiye

de Turquia > Türkiye'den

-

usted es de Turquia > siz Türkiye'densiniz

-

verdad > doğru / gerçek

¿verdad? > doğru mu? / gerçek mi? / gerçekten mi? /değil mi?

-

usted es de Turquia ¿verdad? > siz Türkiye'densiniz değil mi?

-

sí, vivo en turquia > evet, Türkiye'de yaşıyorum

-

¿y su familia? > ya sizin aileniz?

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde vive? > nerede yaşıyor

¿dónde vive su familia? > sizin aileniz nerede yaşıyor?

-

¿dónde vive su familia? > sizin aileniz nerede yaşıyor?

-

familia > aile

-

mi familia > benim ailem / ailem

tu familia > senin ailen / ailen

-

su familia > onun ailesi / ailesi (normal)

su familia > sizin aileniz / aileniz (formal / resmi)

-

mi familia vive en Chile > ailem Şili'de yaşıyor




-----------------------

- ¿ toda su familia vive en Estambul? 

- sí, toda la familia 

- ¿y usted? usted es de Turquia ¿verdad? 

- sí, vivo en turquia ¿y su familia? ¿dónde vive su familia? 

- mi familia vive en Chile

-

- bütün aileniz İstanbul'da mı yaşıyor?

- evet, bütün aile

- ya siz? siz de Türkiye'densiniz, değil mi?

- evet, Türkiye'de yaşıyorum... ya sizin aileniz? sizin aileniz nerede yaşıyor?

- ailem Şili'de yaşıyor

----------------------------


16-46 / notlar 224

 16-46 / notlar 224

-------------------



-------------------

- ¿lees mucho? 

- ahora no leo... porque no tengo tiempo... antes, tuve más tiempo... sólo leo el periódico... pero lo leo todos los días 

-

- çok okur musun?

- şimdi okumuyorum... çünkü zamanım yok... önceden daha fazla zamanım vardı... sadece gazete okuyorum ama... her gün okurum

--------------------------




leer > okumak

-

leo > okuyorum / okurum

no leo > okumuyorum / okumam

-

lees > okuyorsun / okursun

no lees > okumuyorsun / okumazsın

-

¿lees? > okuyor musun?

¿lees "mucho"? > "çok" okuyor musun?

-

ahora > şimdi / şu anda

ahora no leo > şimdi okumuyorum

-

tiempo > zaman

tengo "tiempo" > "zaman"ım var

no tengo tiempo > "zamanım" yok

-

"porque" no tengo tiempo > "çünkü" zamanım yok

-

tiempo > zaman

"más" tiempo > "daha fazla" zaman

-

"tengo" más tiempo > daha fazla zamanım "var"

"tuve" más tiempo > daha fazla zamanım "vardı"

-

el periódico > gazete

"leo" el periódico > gazete okuyorum / gazete okurum

"sólo" leo el periódico > "sadece" gazete okuyorum

-

"todos los días" > "her gün"

"leo" todos los días > her gün "okurum"

"lo" leo todos los días > [onu] her gün okurum

-

pero lo leo todos los días > fakat [onu] her gün okurum



-------------------

- ¿lees mucho? 

- ahora no leo... porque no tengo tiempo... antes, tuve más tiempo... sólo leo el periódico... pero lo leo todos los días 

-

- çok okur musun?

- şimdi okumuyorum... çünkü zamanım yok... önceden daha fazla zamanım vardı... sadece gazete okuyorum ama... her gün okurum

--------------------------


16-46 / notlar 223

 16-46 / notlar 223

-----------------------




-----------------

- ¿trabajas en Bursa? 

- ahora, no. no trabajo... pero antes, sí. hace dos años en un banco... 

- en un banco. Interesante 

- sí, pero ahora trabajo en casa... me gusta quedarme en casa 

-

- Bursa'da mı çalışıyorsunuz?

- şimdi çalışmıyorum... fakat önceden, evet. iki yıl önce bir bankada...

- bir bankada. ilginç

- evet, fakat şimdi evde çalışıyorum. evde olmak hoşuma gidiyor

------------------------



[Bursa > nombre de ciudad]

-

Bursa > Bursa

en Bursa > Bursa'da

-

trabajar > çalışmak

-

trabajo > çalışıyorum

no trabajo > çalışmıyorum

-

trabajas > çalışıyorsun

¿trabajas? > çalışıyor musun? / çalışıyorsun?

-

¿trabajas en Bursa? > Bursa'da mı çalışıyorsun?

-

ahora > şimdi / şu anda

ahora, no > şimdi değil / şu anda değil

-

"ahora, no. no trabajo" > "şimdi çalışmıyorum" (mejor)

-

pero > fakat

antes > önce / daha önce / önceden

-

pero antes, sí > fakat önceden evet 

-

semana > hafta

tres semanas > üç hafta

hace tres semanas > üç hafta önce

-

mes > ay

un mes > bir ay

hace un mes > bir ay önce

-

año > yıl

dos años > iki yıl

hace dos años > iki yıl önce

-

banco > banka

un banco > bir banka

en un banco > bir bankada

-

hace dos años en un banco > iki yıl önce bir bankada

-

interesante > ilginç

en un banco. interesante > bir bankada. ilginç

-

sí > evet

pero > fakat

-

sí, pero ahora > evet, fakat şimdi

sí, pero ahora trabajo > evet, fakat şimdi çalışıyorum

-

casa > ev

en casa > evde

-

trabajo en casa > evde çalışıyorum

-

sí, pero ahora trabajo en casa > evet, fakat şimdi evde çalışıyorum 

-

me gusta > seviyorum / hoşuma gidiyor

quedarme > (benim) kalmam / [ben] kalmak

en casa > evde

-

quedarme en casa > evde kalmak / evde olmak [estar en casa]

-

me gusta quedarme en casa > 

evde kalmak hoşuma gidiyor/

evde olmak hoşuma gidiyor




-----------------

- ¿trabajas en Bursa? 

- ahora, no. no trabajo... pero antes, sí. hace dos años en un banco... 

- en un banco. Interesante 

- sí, pero ahora trabajo en casa... me gusta quedarme en casa 

-

- Bursa'da mı çalışıyorsunuz?

- şimdi çalışmıyorum... fakat önceden, evet. iki yıl önce bir bankada...

- bir bankada. ilginç

- evet, fakat şimdi evde çalışıyorum. evde olmak hoşuma gidiyor

------------------------


16-46 / notlar 222

 16-46 / notlar 222

------------------------



--------------------------

- ¿cuántos años tiene tu hija? 

- tiene veinticinco años 

- ¿verdad? 

- sí, no es niña 

 - ¿tienes más hijos? 

- sí, tres hijas... todavía están pequeñas 

- tienes una familia grande 

-

- kızın kaç yaşında?

- yirmibeş

- gerçekten mi?

- evet, küçük değil

- başka çocuğun var mı?

- evet, üç kız... henüz küçükler

- büyük bir aileniz var

-------------------------






hija > (kız) çocuk

[hijo > (erkek) çocuk]

-

mi hija > kızım

tu hija > kızın

-

¿cuántos años tienes? > kaç yaşındasın?

¿cuántos años tiene? > kaç yaşında?

-

¿cuántos años tiene tu hija? > kızın kaç yaşında?

-

veinte > yirmi

cinco > beş

veinticinco > yirmibeş

-

tiene veinticinco años > yirmibeş yaşında

[tengo veinticinco años > yirmibeş yaşındayım]

-

¿verdad? > doğru mu? / gerçek mi? / gerçekten? / gerçekten mi?

-

niña > küçük kız

es niña > küçük kız / küçük +bir kız (mejor)

no es niña > küçük bir kız değil / küçük [bir kız] değil

-

sí, no es niña > evet, küçük bir kız değil

-

más > daha / daha çok / başka

-

tienes hijos > çocukların var

¿tienes hijos? > çocukların var mı?

-

¿tienes más hijos? > başka çocukların var mı? / başka çocuğun var mı?

-

sí, "tres" hijas > evet, üç kız[lar]

-

pequeña > küçük

está pequeña > (o) küçük(tür) 

están pequeñas > (onlar) küçükler(dir)

-

todavía están pequeñas > henüz küçükler

-

grande > büyük

familia grande > büyük aile

una familia grande > büyük bir aile

-

tienes una familia grande > büyük bir ailen var




--------------------------

- ¿cuántos años tiene tu hija? 

- tiene veinticinco años 

- ¿verdad? 

- sí, no es niña 

 - ¿tienes más hijos? 

- sí, tres hijas... todavía están pequeñas 

- tienes una familia grande 

-

- kızın kaç yaşında?

- yirmibeş

- gerçekten mi?

- evet, küçük değil

- başka çocuğun var mı?

- evet, üç kız... henüz küçükler

- büyük bir aileniz var

-------------------------


16-46 / notlar 221

 16-46 / notlar 221

-----------------------



------------------------

- ¿has estado en Antalya antes? 

- no, nunca 

- es una ciudad bonita... pero lo que pasa es que a veces hace demasiado calor 

- mejor el calor que el frío 

- sí, por eso me gusta aquí 

-

- daha önce Antalya'da bulundun mu?

- hayır, hiç

- güzel bir şehirdir... fakat bazen ne oluyorsa çok sıcak oluyor

- sıcak, soğuktan daha iyi

- evet, bu yüzden burayı seviyorum

----------------------------



Antalya (ciudad) > Antalya (şehir)

en Antalya > Antalya'da

-

estoy en Antalya > Antalya'dayım

-

he estado en Antalya > 

Antalya'daydım / 

Antalya'da kaldım /

Antalya'da bulundum

-

estas en Antalya > Antalya'dasın

-

has estado en Antalya > 

Antalya'daydın /

Antalya'da kaldın /

Antalya'da bulundun

-

¿has estado en Antalya? > 

Antalya'da kaldın mı? /

Antalya'da bulundun mu?

-

antes > önce / önceden / "daha önce"

-

¿has estado en Antalya antes? 

daha önce Antalya'da bulundun mu?

-

no, "nunca" > hayır, "hiç"

-

ciudad > şehir

una ciudad > bir şehir

-

una ciudad "bonita" > "güzel" bir şehir 

es una ciudad bonita > güzel bir şehirdir

-

pasa > oldu / olur / oluyor

que pasa > ne oluyor

lo que pasa > (ona) ne oluyor

-

pero lo que pasa > 

fakat ne oluyor/

fakat ne oluyorsa / 

fakat ne olduysa

-

calor > sıcak

demasiado calor > fazlasıyla sıcak / fazla sıcak

hace demasiado calor > hava fazlasıyla sıcak / hava fazla sıcak

-

a veces > bazen / bazı

-

a veces hace demasiado calor

bazen hava fazlasıyla sıcak/

bazen hava fazla sıcak

-

pero lo que pasa "es" <<< que>>> a veces hace demasiado calor 

fakat bazen ne oluyorsa <<< [ki] >>> hava fazla sıcak (+ "oluyor") [mejor]

fakat bazen hava çok sıcak oluyor [mejor]

-

mejor > daha iyi

mejor el calor > sıcak daha iyi

-

frío > soğuk

-

mejor el calor "que el frío"

sıcak "soğuktan" daha iyi

-

sí > evet

por eso > bu yüzden / bunun için

-

aquí > burası / burayı

me gusta > seviyorum / hoşlanıyorum

-

me gusta aquí > burayı seviyorum

-

sí, por eso me gusta aquí 

evet, bu yüzden burayı seviyorum



------------------------

- ¿has estado en Antalya antes? 

- no, nunca 

- es una ciudad bonita... pero lo que pasa es que a veces hace demasiado calor 

- mejor el calor que el frío 

- sí, por eso me gusta aquí 

-

- daha önce Antalya'da bulundun mu?

- hayır, hiç

- güzel bir şehirdir... fakat bazen ne oluyorsa çok sıcak oluyor

- sıcak, soğuktan daha iyi

- evet, bu yüzden burayı seviyorum

----------------------------


16-46 / notlar 220

 16-46 / notlar 220

------------------------



---------------------------

- ¿está en la universidad? 

- no, no está en la universidad. va a estar allí en unos años 

- ¿cuántos años tiene? 

- tiene diez años 

- ah, está pequeño 

- sí, todavía está pequeño... por eso no está en la universidad 

-

- üniversitede mi?

- hayır, üniversitede değil. birkaç yıl içinde orada olacak

- kaç yaşında?

- on yaşında

- aaa... küçük

- evet, henüz küçük... bu yüzden üniversitede değil

----------------------------




la universidad > üniversite

en la universidad > üniversitede

-

"está" en la universidad > ("o") üniversitede("dir")

"no" está en la universidad > (o) üniversitede "değil"

-

¿está en la universidad? > üniversitede mi?

-

no, no está en la universidad > 

hayır, üniversitede değil/

yok, üniversitede değil

-

estar > olmak

va a estar > olacak

va a estar "allí" > "orada" olacak

-

año > yıl

años > yıllar / yıl

-

uno> bir

unos años > birkaç yıl

"en" unos años > birkaç yıl "içinde"

-

va a estar allí en unos años > birkaç yıl içinde orada olacak

-

¿cuántos? > kaç?

¿cuántos años? > kaç yıl? / kaç yaş?

-

¿cuántos años tiene? > kaç yaşında?

[¿cuántos años tienes? > kaç yaşındasın?]

-

diez > on

-

tiene diez años > on yaşında

-

ah, está pequeño > aaa, küçük

(aaa, küçükmüş -mejor)

-

sí > evet

todavía > hünüz / şimdilik / şu an

-

sí, todavía está pequeño > evet, şimdilik küçük

-

por eso > bu yüzden / bunun için 

-

por eso no está en la universidad > bu yüzden üniversitede değil



---------------------------

- ¿está en la universidad? 

- no, no está en la universidad. va a estar allí en unos años 

- ¿cuántos años tiene? 

- tiene diez años 

- ah, está pequeño 

- sí, todavía está pequeño... por eso no está en la universidad 

-

- üniversitede mi?

- hayır, üniversitede değil. birkaç yıl içinde orada olacak

- kaç yaşında?

- on yaşında

- aaa... küçük

- evet, henüz küçük... bu yüzden üniversitede değil

----------------------------


16-46 / notlar 219

 16-46 / notlar 219

---------------------------------




---------------------------------

- ¿dónde trabaja? 

- trabajo en la universidad. soy profesor. ¿y usted? ¿qué hace usted? 

- soy médica 

- ah, ¿sí? buen trabajo... 

- nerede çalışıyorsunuz?

- üniversitede çalışıyorum, öğretmenim. ya siz ne yapıyorsunuz?

- doktorum

- öyle mi? güzel bir meslek

-------------------------------------



trabajar > çalışmak

-

trabajo > çalışıyorum

trabajas > çalışıyorsun

trabaja > çalışıyor (informal /normal)

-

trabaja > çalışıyorsunuz (formal /resmi)

[ (usted) trabaja > (siz) çalışıyorsunuz ]

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde trabaja? > nerede çalışıyorsunuz? (formal / resmi)

-

la universidad > üniversite

en la universidad > üniversitede

-

"trabajo" en la universidad > üniversitede "çalışıyorum" 

-

profesor > öğretmen

soy profesor > (ben) öğretmenim 

-

¿y usted? > ya siz?

-

hacer > yapmak

-

hago > yapıyorum

haces > yapıyorsun

hace > yapıyor (normal / informal)

-

hace > yapıyorsunuz (formal / resmi)

-

¿qué? > ne?

[¿qué haces? > ne yapıyorsun?]

-

¿qué hace? > ne yapıyor? (normal)

¿qué hace "usted"? > "siz" ne yapıyorsunuz?

[usted > siz] - [tú > sen]

-

médica / médico > doktor [kadın doktor/erkek doktor]

-

soy médica > (ben) doktorum

-

"ah, ¿sí?" > (aaa), "öyle mi?"

-

ah, ¿sí? "buen trabajo"... 

öyle mi? "güzel bir meslek" / 

öyle mi? "iyi bir meslek"/

öyle mi? "iyi bir iş"



---------------------------------

- ¿dónde trabaja? 

- trabajo en la universidad. soy profesor. ¿y usted? ¿qué hace usted? 

- soy médica 

- ah, ¿sí? buen trabajo... 

- nerede çalışıyorsunuz?

- üniversitede çalışıyorum, öğretmenim. ya siz ne yapıyorsunuz?

- doktorum

- öyle mi? güzel bir meslek

-------------------------------------


16-46 / notlar 218

 16-46 / notlar 218 

-----------------------



-------------------------

- ¿tu hijo quiere ser médico? 

- no sé... él no sabe tampoco. le gusta la música... ¿pero quién sabe? 

- sí, todavía hay tiempo... puede encontrar algo interesante 

- sí, ojalá que sí 

-

- oğlun doktor olmak istiyor mu?

- bilmiyorum... o da bilmiyor. müzikten hoşlanıyor... kim bilir?

evet, hâlâ vakit var... ilginç bir şeyler bulabilir

- evet, inşallah

-------------------------




hijo > çocuk / erkek çocuk / oğul

-

mi hijo > oğlum

tu hijo > oğlun

-

quiero > istiyorum

quieres > istiyorsun

-

quiere > istiyor

-

mi hijo quiere > oğlum istiyor

tu hijo quiere > oğlun istiyor

-

médico > doktor

ser > olmak

-

ser médico > doktor olmak

-

tu hijo quiere ser médico > oğlun doktor olmak istiyor

¿tu hijo quiere ser médico? > oğlun doktor olmak istiyor mu?

-

saber > bilmek

-

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

-

tú sabes > (sen) biliyorsun

el sabe > (o) biliyor

-

él no sabe > (o) bilmiyor 

-

él no sabe "tampoco" > o "da" bilmiyor

[tú no sabes "tampoco" > sen "de" bilmiyorsun]

-

música > müzik

-

"me gusta" la música > 

müzikten "hoşlanırım" / 

müzikten "hoşlanıyorum" / 

müzik "hoşuma gider" / 

müzik "hoşuma gidiyor" / 

müziği "severim"/

müziği "seviyorum"/

-

"le gusta" la música > 

müzikten "hoşlanıyor"

-

¿quién? > kim?

¿quién sabe? > kim bilir?

¿pero quién sabe? > (fakat) kim bilir?

-

hay > var

tiempo > zaman / vakit / süre

-

hay tiempo > vakit var

-

todavía > henüz / şimdi / şu anda / hâlâ

-

sí, "todavía" hay tiempo > evet, "hâlâ" vakit var 

-

encontrar > bulmak

[puedo encontrar > bulabilirim]

[puedes encontrar > bulabilirsin]

-

puede encontrar > bulabilir

puede encontrar "algo" > "bir şeyler" bulabilir

-

puede encontrar "algo interesante" 

"ilginç bir şeyler" bulabilir

-

sí, ojalá que sí > evet, inşallah (öyle olur)




-------------------------

- ¿tu hijo quiere ser médico? 

- no sé... él no sabe tampoco. le gusta la música... ¿pero quién sabe? 

- sí, todavía hay tiempo... puede encontrar algo interesante 

- sí, ojalá que sí 

-

- oğlun doktor olmak istiyor mu?

- bilmiyorum... o da bilmiyor. müzikten hoşlanıyor... kim bilir?

evet, hâlâ vakit var... ilginç bir şeyler bulabilir

- evet, inşallah

-------------------------


16-46 / notlar 217

 16-46 / notlar 217

-----------------------



----------------------------

- ¿qué estudia tu hija? 

- estudia medicina... quiere ser médica 

- excelente! debe ser buena estudiante 

- sí, estudia todos los días 

-

- kızın ne okuyor?

- tıp okuyor... doktor olmak istiyor

- mükemmel! iyi bir öğrenci olmalı

- evet, her gün çalışıyor

--------------------------------




estudiar > ders çalışmak / (okulda) okumak

-

estudio > (ders) çalışıyorum / (okulda) okuyorum

estudias > (ders) çalışıyorsun / (okulda) okuyorsun

estudia > (ders) çalışıyor / (okulda) okuyor

-

¿qué? > ne?

¿qué estudias? > ne çalışıyorsun? / [meslek olarak] ne okuyorsun? 

-

¿qué estudia? > [meslek olarak] ne okuyor?

-

hija > kız çocuk

mi hija > (beniM) kızıM

tu hija > (seniN) kızıN

-

¿qué estudia tu hija? > kızın ne okuyor?

-

estudia "medicina"... > tıp okuyor

[medicina > ilaç / sağlık / genel tıp / tıp ] [medicina general]

-

médica / médico >  doktor (kadın doktor / erkek doktor)

-

quiero > istiyorum

quiero ser > olmak istiyorum

quiero ser médico > doktor olmak istiyorum

-

quieres > istiyorsun

quiere > istiyor

-

quiere ser > olmak istiyor

quiere ser médica > doktor olmak istiyor

-

excelente! > mükemmel! / harika! / çok güzel! / süper!

-

estudiante > öğrenci

buena estudiante > iyi öğrenci / iyi bir öğrenci  (mejor)

[çalışkan (trabajo duro) mejor]

-

ser > olmak

debe ser > olmalı

-

debe ser buena estudiante > iyi bir öğrenci olmalı

-

estudia > çalışıyor

"todos los dias" > "her gün"

-

sí, estudia todos los días > evet, her gün çalışıyor




----------------------------

- ¿qué estudia tu hija? 

- estudia medicina... quiere ser médica 

- excelente! debe ser buena estudiante 

- sí, estudia todos los días 

-

- kızın ne okuyor?

- tıp okuyor... doktor olmak istiyor

- mükemmel! iyi bir öğrenci olmalı

- evet, her gün çalışıyor

--------------------------------


16-46 / notlar 216

 16-46 /  notlar 216

------------------------



------------------------

- ¿cuántos años tiene tu hijo? 

- tiene diecisiete años 

- ¿también es estudiante? 

- sí, pero en la universidad, no... todavía no... en otro año, quizás 

-

- oğlun kaç yaşında?

- onyedi yaşında

- o da öğrenci mi?

- evet, fakat üniversitede değil... şimdilik değil... belki öbür yıl

---------------------------------


hijo > çocuk / erkek çocuk / oğul / oğlan

tu hijo > senin oğlun / oğlun / oğlan

-

¿cuántos? > kaç? / ne kadar? 

-

años > yıllar / yaşlar / yıl / yaş

-

¿cuántos años tiene? > kaç yaşında?

¿cuántos años tiene tu hijo? > (senin) oğlun kaç yaşında?

-

[¿cuántos años tienes? > kaç yaşındasın?]

[tengo treinta años > otuz yaşındayım]

[tiene treinta años > otuz yaşında]

-

diecisiete > onyedi

[diez > on + siete > yedi]

-

tiene diecisiete años > onyedi yaşında

-

estudiante > öğrenci

es estidiante > (o) öğrenci(dir)

-

¿(es) estudiante? > (o) öğrenci mi(dir)?

-

¿"también" es estudiante? o "da" öğrenci mi?

-

sí > evet

si > eğer

-

pero > fakat

-

universidad > üniversite

en la universidad > üniversitede

en la universidad, "no"... üniversitede "değil"

-

sí, pero en la universidad, "no"... 

evet, fakat üniversitede "değil"...

-

todavía "no"... > henüz "değil" / şimdilik "değil"

-

año > yıl

otro / otra > diğer / öbür / başka

otro año > öbür yıl 

en otro año > öbür yıl(da)

-

en otro año, quizás > öbür yıl, belki / belki öbür yıl




------------------------

- ¿cuántos años tiene tu hijo? 

- tiene diecisiete años 

- ¿también es estudiante? 

- sí, pero en la universidad, no... todavía no... en otro año, quizás 

-

- oğlun kaç yaşında?

- onyedi yaşında

- o da öğrenci mi?

- evet, fakat üniversitede değil... şimdilik değil... belki öbür yıl

---------------------------------


16-46 / notlar 215

 16-46 / notlar 215

---------------------




-----------------------

- ¿tienes hijos? 

- sí, tenemos una hija 

- ¿cuántos años tiene tu hija? 

- tiene veinte años 

- ¿trabaja? 

- todavía no... estudia en la universidad... es estudiante en la universidad desde el año pasado 

- qué bien 

-

- çocuklarınız var mı?

- evet, bir kızımız var

- kızınız kaç yaşında?

- yirmi yaşında

- çalışıyor mu?

- henüz değil... üniversitede okuyor... geçen yıldan beri üniversitede öğrenci

- ne güzel

--------------------------




hijo/hija > çocuk (erkek/kız)

-

tengo un hijo > bir çocuğum var / bir oğlum var

tengo una hija > bir cocuğum var / bir kızım var

-

tienes hijos > çocukların var

¿tienes hijos? > çocukların var mı?

-

sí, tenemos una hija > evet, bir kızımız var

-

año > yıl / yaş

años > yıllar / yaş(lar)

-

[tengo "cuarenta" años > "kırk" yaşındayım]

[tienes "cuarenta" años > "kırk" yaşındasın]

[tiene "cuarenta" años > "kırk" yaşında]

-

¿cuántos? > kaç? / ne kadar?

-

¿cuántos años tienes? > kaç yaşındasın?

¿cuántos años tiene? > kaç yaşında?

-

hija > kız (çocuk)

[una hija > bir kız (çocuk)]

-

[mi hija > (benim) kızım]

tu hija > (senin) kızın

-

"¿cuántos años" tiene tu hija? 

(senin) kızın "kaç yaşında?"

-

tiene "veinte" años > "yirmi" yaşında

-

trabajar > çalışmak

-

trabajo > çalışıyorum

trabajas > çalışıyorsun

trabaja > çalışıyor

-

¿trabajas? > çalışıyor musun?

-

¿trabaja (ella)? > (o) çalışıyor mu?

-

todavía no > henüz değil / şimdilik hayır

-

estudiar > (ders) çalışmak / (okulda) okumak

-

estudio > (ders) çalışıyorum / (okulda) okuyorum

estudias > (ders) çalışıyorsun / (okulda) okuyorsun

estudia > (ders) çalışıyor / (okulda) okuyor

-

estudia "en la universidad" > "üniversitede" okuyor 

-

estudiante > öğrenci

es estudiante > (o) öğrenci(dir)

-

es estudiante en la universidad > üniversitede öğrenci

-

año > yıl

año pasado > geçen yıl / geçen sene

-

desde el año pasado > geçen yıldan beri

-

qué bien > ne güzel 




-----------------------

- ¿tienes hijos? 

- sí, tenemos una hija 

- ¿cuántos años tiene tu hija? 

- tiene veinte años 

- ¿trabaja? 

- todavía no... estudia en la universidad... es estudiante en la universidad desde el año pasado 

- qué bien 

-

- çocuklarınız var mı?

- evet, bir kızımız var

- kızınız kaç yaşında?

- yirmi yaşında

- çalışıyor mu?

- henüz değil... üniversitede okuyor... geçen yıldan beri üniversitede öğrenci

- ne güzel

--------------------------

16-46 / notlar 214

 16-46 / notlar 214

-----------------------



------------------------

- nos vamos... mi esposa y yo

- ¿cuándo se van? 

- esta tarde... los pasajes son para hoy... el avión sale esta noche 

-

- gidiyoruz... eşim ve ben

- ne zaman gidiyorsunuz?

- bu öğleden sonra... biletler bugün için... uçak bu akşam kalkıyor

----------------------------



ir > gitmek

-

voy > gidiyorum

me voy > ben gidiyorum / (ben) gidiyorum / ayrılıyorum

-

vas > gidiyorsun  

te vas > gidiyorsun / (sen) gidiyorsun / ayrılıyorsun

-

va > gidiyor

él/ella va > gidiyor / ayrılıyor

-

vamos > gidiyoruz / [haydi]

nos vamos > (biz) gidiyoruz / ayrılıyoruz

-

esposa/esposo > eş (karı/koca)

mi esposa > eşim / karım 

y > ve

yo > ben

-

nos vamos... mi esposa y yo > 

eşim ve ben gidiyoruz /

eşim ve ben ayrılıyoruz

-

¿cuándo? > ne zaman?

-

¿cuándo "se van"? > ne zaman "gidiyorsunuz"? (formal/resmi)

-

tarde > öğleden sonra / öğlen / geç / sonra

esta > bu

esta tarde > bu öğleden sonra

-

los pasajes / los billetes > biletler

hoy > bugün

[ayer > dün]

[mañana > yarın]

-

para > için

para hoy > bugün için / bugüne

los pasajes "son" para hoy > biletler bugün için("dir")

-

salir > ayrılmak / gitmek / [araçlar için] hareket etmek / kalkmak

el avión sale > uçak kalkıyor

-

noche > akşam / gece

-

el avión sale esta noche 

uçak bu akşam kalkıyor/




------------------------

- nos vamos... mi esposa y yo

- ¿cuándo se van? 

- esta tarde... los pasajes son para hoy... el avión sale esta noche 

-

- gidiyoruz... eşim ve ben

- ne zaman gidiyorsunuz?

- bu öğleden sonra... biletler bugün için... uçak bu akşam kalkıyor

----------------------------


16-46 / notlar 213

 16-46 /  notlar 213 

------------------------




-----------------------------

- ¿cuándo llegó a la ciudad? 

- llegué el lunes pasado en la mañana... a las ocho de la mañana... más o menos 

- ¿y usted? ¿desde cuándo está aquí? 

- desde hace cinco días 

-

- şehire ne zaman geldiniz?

- geçen pazartesi sabahı geldim... sabah sekizde... aşağı yukarı

- ya siz? siz ne zamandan beri buradasınız?

- beş günden beri

------------------------------




¿cuándo? > ne zaman? 

-

la ciudad > şehir / kent

a la ciudad > şehire / kente

-

llegar > varmak / gelmek / gitmek / ulaşmak

-

llegué > vardım/ geldim/ gittim/ ulaştım

llegó > vardınız/ geldiniz/ gittiniz/ ulaştınız

-

¿cuándo llegó a la ciudad? > şehire ne zaman geldiniz? (formal/resmi)

-

el lunes > pazartesi

el lunes "pasado" > "geçen" pazartesi

el lunes pasado "en la mañana" > geçen pazartesi "sabahı"

-

llegué el lunes > pazartesi geldim

llegué el lunes pasado > geçen pazartesi geldim

-

llegué el lunes pasado en la mañana... > 

geçen pazartesi sabahı geldim

-

ocho > sekiz

las ocho > (saat) sekiz

a las ocho > (saat) sekizde

-

a las ocho de la mañana... sabah saat sekizde 

-

"más o menos" > hemen hemen / aşağı yukarı

¿y usted? > ya siz? (formal/resmi)

-

aquí > burası / burada 

está aquí > buradasınız (formal/resmi)

[está aquí > burada (normal)]

-

[estás aquí > buradasın]

[estoy aquí > buradayım]

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿desde cuándo? > ne zamandan beri? / ne zamandır?

-

¿desde cuándo está aquí? (formal-"usted")

ne zamandan beri buradasınız? (resmi-"siz")

-

día > gün

un día > bir gün

-

días > günler

cinco días > beş gün

-

desde hace cinco días > beş günden beri / beş gün oldu




-----------------------------

- ¿cuándo llegó a la ciudad? 

- llegué el lunes pasado en la mañana... a las ocho de la mañana... más o menos 

- ¿y usted? ¿desde cuándo está aquí? 

- desde hace cinco días 

-

- şehire ne zaman geldiniz?

- geçen pazartesi sabahı geldim... sabah sekizde... aşağı yukarı

- ya siz? siz ne zamandan beri buradasınız?

- beş günden beri

------------------------------


16-46 / notlar 212

 16-46 / notlar 212

-----------------------




----------------------------

- quisiera pedir un postre... ¿y usted? ¿quiere algo? 

- no, gracias. el café. nada más 

- ¿con o sin leche? ¿lo toma con o sin leche? 

- sin nada, por favor... lo tomo sin nada 

- ¿cuánto cuesta? 

- cuesta cien liras 

- tome el dinero... por favor, tome doscientos 

-

- bir tatlı istiyorum... ya siz, bir şey ister misiniz?

- hayır, teşekkür ederim. kahve. başka hiçbir şey.

- sütlü mü sütsüz mü? sütlü mü sütsüz mü alırsınız?

- sade lütfen... sade içerim

- hesap ne kadar?

- hesap yüz lira

- parayı alın... iki yüz alın lütfen

-------------------------------



quisiera > (ben) istiyorum / isterim

quisiera pedir > (ben) istiyorum / isterim / sipariş etmek istiyorum / rica ediyorum / söylemek istiyorum / sormak istiyorum

-

quisiera pedir "un postre" > 

bir tatlı rica ediyorum/ (mejor)

bir tatlı istiyorum / (mejor)

"bir tatlı" söylemek istiyorum/

bir tatlı sipariş etmek istiyorum/

-

¿y usted? > ya siz? (formal/resmi)

¿quiere? > ister misiniz? (formal/resmi)

¿quiere "algo"? > "bir şey" ister misiniz? (formal/resmi)

-

no, gracias. el café. "nada más" > 

hayır, teşekkür ederim. kahve, "başka hiçbir şey"

-

leche > süt

con leche > sütlü

sin leche > sütsüz

¿con o sin leche? > sütlü mü sütsüz mü? /sütlü, sütsüz?

-

tomar > almak / içmek

-

tomo > alırım / içerim

tomas > alırsın içersin

toma > alır / içer (normal)

toma > alırsınız / içersiniz (formal/resmi)

-

lo toma > (onu) alırsınız / (onu) içersiniz

-

¿lo toma con leche? > (onu) sütlü mü içersiniz? / (onu) sütlü mü alırsınız?

¿lo toma sin leche? > (onu) sütsüz mü içersiniz? / (onu) sütsüz mü alırsınız?

-

¿lo toma con o sin leche? > (onu) sütlü mü sütsüz mü içersiniz?

-

"sin nada", por favor > 

"sade" lütfen / 

"hiçbir şey" lütfen / 

"hiçbir şeysiz" lütfen

-

(lo) "tomo" sin nada > (onu) sade "içerim" / (onu) sade "alırım"

-

¿cuánto? > ne kadar?

[¿cuando? > ne zaman?]

-

cuesta > hesap / fatura / eder / tutar

-

¿cuánto cuesta? > hesap ne kadar? / (kaç lira?)

-

cien > yüz

doscientos > iki yüz

-

cuesta "cien" liras > hesap "yüz" lira 

dinero > para

tome el dinero > parayı alın(ız) (formal/resmi)

-

"por favor", tome doscientos > iki yüz alın lütfen




----------------------------

- quisiera pedir un postre... ¿y usted? ¿quiere algo? 

- no, gracias. el café. nada más 

- ¿con o sin leche? ¿lo toma con o sin leche? 

- sin nada, por favor... lo tomo sin nada 

- ¿cuánto cuesta? 

- cuesta cien liras 

- tome el dinero... por favor, tome doscientos 

-

- bir tatlı istiyorum... ya siz, bir şey ister misiniz?

- hayır, teşekkür ederim. kahve. başka hiçbir şey.

- sütlü mü sütsüz mü? sütlü mü sütsüz mü alırsınız?

- sade lütfen... sade içerim

- hesap ne kadar?

- hesap yüz lira

- parayı alın... iki yüz alın lütfen

-------------------------------


16-46 / expresiones 5

 16-46 / expresiones 5

---------------------------

cambié de opinión > fikrimi değiştirdim

-

tengo sueño > uykum var

-

no tengo miedo > korkmuyorum

-

sin embargo > ancak / bununla birlikte

-

mejor dicho > daha doğrusu 

-

puesto que > madem ki / madem öyle

-

a causa de ti > senin yüzünden / sen sebep oldun

-

Estoy tan sorprendido > çok şaşırdım / büyük sürpriz oldu / şok oldum

-

pesar de las dificultades > zorluklara rağmen

-

ni fu ni fa > şöyle böyle / eh işte / ne iyi ne kötü / idare eder

16-46 / expresiones 4

 16-46 / expresiones 4

----------------------------

por ahora nada más > şimdilik bu kadar / şimdilik başka bir şey yok

-

se me olvidaba > unuttum

-

como he dicho antes > daha önceden dediğim gibi / ben sana söylemiştim

-

me di cuenta > farkettim / farkettim ki

-

no era esa mi intención > amacım bu değildi / böyle düşünmemiştim / niyetim bu değildi

-

todo puede ser > her şey olabilir / hepsi olabilir

-

el problema es que > problem şu ki / sorun şu ki 

-

hace falta > lazım / gerekli /eksik


16-46 / expresiones 3

 16-46 / expresiones 3

---------------------------

por cierto > bu arada

por cierto, nos han invitado a cenar mañana > bu arada, yarın akşam yemeğine davet edildik

¿por cierto de dónde eres? > bu arada sen nerelisin?

-

deberías verlo > görmelisin

deberías verlo en primavera > baharda görmelisin

deberías verlo por ti misma > kendin görmelisin

-

he decidido > karar verdim

he decidido ir a la universidad > üniversiteye gitmeye karar verdim

puedes hablar todo lo que quieras, pero yo ya he decidido > istediğin kadar konuşabilirsin, ben zaten karar verdim

-

espero que te guste > umarım beğenmişsindir

espero que te guste mi regalo > umarım hediyemi beğenmişsindir

espero que te guste tu habitación > umarım odanı beğenmişsindir

-

hace unos días > birkaç gün önce

esta carta llegó a la casa hace unos días > bu mektup eve birkaç gün önce geldi

él compró un nuevo teléfono hace unos días > birkaç gün önce yeni bir telefon aldı


16-46 / expresiones 2

 16-46 / expresiones 2

---------------------------

voy a decir > söyleyeceğim

te voy a decir un secreto > sana bir sır vereceğim 

(sana gizli bir şey söyleyeceğim)

-

no vale la pena > değmez

no vale la pena vivir con miedo > korkuyla yaşamaya değmez

-

muy aburrido! > çok sıkıcı

aburrido en casa > evde sıkıldım

-

ha sido > oldu

ha sido un año difícil > zor bir yıl oldu

ha sido terrible > korkunç oldu / korkunçtu

-

de esa forma > bu şekilde

podríamos hacerlo de esa forma > bu şekilde yapabiliriz

16-46 / expresiones 1

 16-46 / expresiones 1

---------------------------

el final > son

el final de calle > sokağın sonu

-

por fin > sonunda

por fin llegó > sonunda geldi

-

hasta el final > sonuna kadar

hasta el final de mi vida > hayatımın sonuna kadar

-

en fin > neyse

en fin... ya estamos comiendo > neyse... biz zaten yiyoruz

16-46 / notlar 211

 16-46 / notlar 211

-------------------------




----------------------------

- ¿qué estás haciendo? 

- estoy leyendo el periódico

- ¿lees todos los días? 

- cuando puedo y ahora necesito encontrar un periódico en turco ¿tienes un periódico en turco? 

- no... 

- pero quiero leerlo... ¿dónde puedo encontrar un periódico en turco? ¿dónde puedo encontrarlo? 

- quizas allí 

-

- ne yapıyorsun?

- gazete okuyorum

- her gün okur musun?

- ne zaman yapabilirsem ve şimdi türkçe bir gazete bulmam lazım. türkçe bir gazeten var mı?

- hayır...

- fakat okumak istiyorum. nereden türkçe bir gazete bulabilirim. onu nereden bulabilirim?

- belki şurada

------------------------------


hacer > yapmak

-

estoy haciendo > (ben) yapıyorum

estás haciendo > (sen) yapıyorsun

-

¿qué estás haciendo? > (sen) ne yapıyorsun?

-

leer > okumak

[leo > okurum]

[lees > okursun]

-

estoy leyendo > okuyorum

[şu anda okumaktayım]

-

el periódico > gazete

estoy leyendo el periódico > gazete okuyorum

[la revista > dergi]

-

el día > gün

los días > günler

todos los días > bütün günler / her gün

-

leo todos los días > her gün okurum

lees todos los días > her gün okursun

-

¿lees todos los días? > her gün okur musun?

-

puedo > yapabilirim

cuando > ne zaman / ne zaman olursa / olduğunda

cuando puedo > ne zaman yapabilirsem / yapabildiğimde

-

y > ve

ahora > şimdi

[más tarde > daha sonra]

[luego > sonra]

-

necesito > ihtiyacım var / (bana) lazım

necesitas > ihtiyacın var / (sana) lazım

-

encontrar > bulmak

un periódico > bir gazete

-

encontrar un periódico > bir gazete bulmak

encontrar un periódico en turco > türkçe bir gazete bulmak

-

necesito encontrar un periódico > bir gazete bulmam lazım

necesito encontrar un periódico en turco > türkçe bir gazete bulmam lazım

-

ahora necesito encontrar un periódico en turco >

şimdi türkçe bir gazete bulmam lazım

-

tengo un periódico > (bir) gazetem var

tienes un periódico > (bir) gazeten var

-

¿tienes un periódico? (bir) gazeten var mı?

¿tienes un periódico en turco? türkçe (bir) gazeten var mı?

-

no... > hayır

-

pero > fakat

pero quiero > fakat istiyorum

pero quiero leer > fakat okumak istiyorum

pero quiero leerlo > fakat (onu) okumak istiyorum

-

puedo encontrar > bulabilirim

puedes encontrar > bulabilirsin

-

¿puedo encontrar? > bulabilir miyim? / (bulabilirim?)

¿puedes encontrar? > bulabilir misin? / (bulabilirsin?)

-

¿dónde puedo encontrar? > nerede bulabilirim? / nereden bulabilirim?

-

¿dónde puedo encontrar un periódico? > 

nerede bir gazete bulabilirim? /

nereden bir gazete bulabilirim

-

¿dónde puedo encontrar un periódico en turco?

nereden türkçe bir gazete bulabilirim? /

nereden türkçe bir gazete bulabilirim? 

-

¿dónde puedo encontrarlo?

onu nerede bulabilirim?

onu nereden bulabilirim? 

-

quizas > belki

quizas allí > belki şurada / belki şuradan / belki orada / belki oradan




----------------------------

- ¿qué estás haciendo? 

- estoy leyendo el periódico

- ¿lees todos los días? 

- cuando puedo y ahora necesito encontrar un periódico en turco ¿tienes un periódico en turco? 

- no... 

- pero quiero leerlo... ¿dónde puedo encontrar un periódico en turco? ¿dónde puedo encontrarlo? 

- quizas allí 

-

- ne yapıyorsun?

- gazete okuyorum

- her gün okur musun?

- ne zaman yapabilirsem ve şimdi türkçe bir gazete bulmam lazım. türkçe bir gazeten var mı?

- hayır...

- fakat okumak istiyorum. nereden türkçe bir gazete bulabilirim. onu nereden bulabilirim?

- belki şurada

------------------------------


16-46 / notlar 210

 16-46 / notlar 210

-----------------------




------------------------------

- buenos días. ¿puedo ayudarle en algo? 

- sí, por favor. dígame ¿qué tiempo hace hoy? ¿hace mal tiempo? ¿hace calor? 

- sí, señora. hace calor hoy. pero no demasiado. 

- no hace demasiado calor... entonces, hace buen tiempo 

- sí, hace muy buen tiempo hoy

- gracias, señor 

- de nada, señora. con gusto...

-

- iyi günler. size nasıl yardımcı olabilirim?

- bugün hava nasıl, söyleyebilir misiniz lütfen? kötü mü, sıcak mı?

- evet hanımefendi. bugün hava sıcak. fakat çok fazla değil

- hava çok fazla sıcak değil... öyleyse iyi

- evet, hava bugün çok güzel

- teşekkürler, beyefendi

- bir şey değil. hanımefendi. memnuniyetle...

------------------------------------




día > gün

días > günler

buen > iyi

buenos días > iyi günler / günaydın

-

ayudar > yardım etmek

ayudarle > size yardım etmek

-

algo > bir şey

en algo > bir şeyde

-

ayudarle en algo > bir şeyde size yardım etmek

-

puedo ayudarle en algo > bir şeyde size yardım edebilirim (formal / resmi)

-

¿puedo ayudarle en algo? > (formal/resmi)

(bir şeyde size yardım edebilir miyim?)

size nasıl yardımcı olabilirim? (mejor)

size nasıl yardım edebilirim? (mejor)

-

[¿puedo ayudarte en algo? > 

sana yardım edebileceğim bir şey var mı?/

sana nasıl yardımcı olabilirim? ]

-

buenos días. ¿Puedo ayudarle en algo? 

iyi günler. size nasıl yardımcı olabilirim?

-

sí > evet

no > hayır

por favor > lütfen

-

decir > söylemek

diga > söyle

digame > (bana) söyle

-

tiempo > hava

¿qué tiempo hace? > hava nasıl?

-

hoy > bugün

¿qué tiempo hace hoy? > bugün hava nasıl?

-

sí, por favor. dígame ¿qué tiempo hace hoy? 

(evet, lütfen. söyleyin. bugün hava nasıl?)

bugün hava nasıl, söyleyebilir misiniz lütfen? (mejor)

-

mal > kötü

buen > iyi / güzel

-

¿hace mal tiempo? > hava kötü mü?

-

¿hace calor? > (hava) sıcak mı?

hace "calor" > (hava) "sıcak"

hace calor hoy > bugün (hava) sıcak

[frío > soğuk]

-

señor > beyefendi

señora > hanımefendi

-

pero > fakat

demasiado > fazlasıyla / oldukça / çok fazla / fazla

no demasiado > fazla değil / çok fazla değil

-

sí, señora. hace calor hoy. Pero no demasiado. 

evet, hanımefendi. bugün (hava) sıcak. fakat çok fazla değil

-

calor > sıcak

demasiado calor > çok sıcak / fazla sıcak / çok fazla sıcak

"hace" demasiado calor > (hava) çok sıcak / (hava) fazla sıcak

[çok sıcak "yaptı"]

-

"no" hace demasiado calor > (hava) çok fazla sıcak "değil"

-

entonces > öyleyse / yani

-

hace buen tiempo > hava güzel

-

no hace demasiado calor... entonces, hace buen tiempo 

çok fazla sıcak değil... öyleyse, hava güzel

-

sí, hace muy buen tiempo hoy 

evet, bugün hava çok güzel 

-

gracias, señor > teşekkürler beyefendi 

-

"de nada", señora. con gusto 

"bir şey değil" hanımefendi. memnuniyetle





------------------------------

- buenos días. ¿puedo ayudarle en algo? 

- sí, por favor. dígame ¿qué tiempo hace hoy? ¿hace mal tiempo? ¿hace calor? 

- sí, señora. hace calor hoy. pero no demasiado. 

- no hace demasiado calor... entonces, hace buen tiempo 

- sí, hace muy buen tiempo hoy

- gracias, señor 

- de nada, señora. con gusto...

-

- iyi günler. size nasıl yardımcı olabilirim?

- bugün hava nasıl, söyleyebilir misiniz lütfen? kötü mü, sıcak mı?

- evet hanımefendi. bugün hava sıcak. fakat çok fazla değil

- hava çok fazla sıcak değil... öyleyse iyi

- evet, hava bugün çok güzel

- teşekkürler, beyefendi

- bir şey değil. hanımefendi. memnuniyetle...

------------------------------------


16-46 / notlar 209

 16-46 / notlar 209

------------------------




-----------------------------------

- ¿qué pasa? ¿qué pasa aquí? 

- nada... no pasa nada 

- veo muchos papeles 

- ¿los ves? 

- sí, los veo 

- tengo que leerlos... tengo que trabajar

- sí, es importante... hay que leer... hay que pensar 

- leo mucho 

- veo eso 

-

- ne oluyor? ne oluyor burada?

- hiç... hiç bir şey olmuyor 

- bir sürü belge görüyorum

- görüyor musun?

- evet, görüyorum

- onları okumam lazım... çalışmam lazım

- evet, bu önemli... okumak lazım... düşünmek lazım

- çok okuyorum

- görüyorum

-----------------------------------------



¿qué pasa? > ne oluyor?

¿qué pasa "aquí"? > ne oluyor "burada"?

-

[¿qué pasó? > ne oldu?]

[¿qué pasó "aquí"? > ne oldu "burada"?]

-

nada > hiç / hiçbir şey

-

no pasa > olmuyor

no pasa nada > hiçbir şey olmuyor

-

ver > görmek

veo > görüyorum

ves > görüyorsun

¿ves? > görüyor musun?

-

papel > kağıt / belge

papeles > kağıtlar / belgeler

-

muchos > çok / bir sürü ( = montón)

muchos papeles > bir sürü kağıt / bir sürü belge 

-

veo muchos papeles 

bir sürü belge görüyorum

-

¿los ves? > (onları) görüyor musun?

-

sí, los veo > evet, (onları) görüyorum 

-

leer > okumak

tengo que leer > okumam lazım / okumalıyım

tengo que leerlos > (onları) okumam lazım / (onları) okumalıyım

-

TENGO que leer > okumaM lazım 

HAY que leer > okumaK lazım

-

trabajar > çalışmak

tengo que trabajar > çalışmam lazım / çalışmalıyım

-

es importanten > (bu/o) önemli / önemli(dir)

-

pensar > düşünmek

tengo que pensar > düşünmem lazım

hay que pensar > düşünmek lazım

-

sí, es importante... hay que leer... hay que pensar 

evet, bu önemli... okumak lazım... düşünmek lazım

[evet, okumak ve düşünmek önemli (mejor)]

-

leo mucho > çok okuyorum / çok okurum

veo "eso" > ("bunu") görüyorum





-----------------------------------

- ¿qué pasa? ¿qué pasa aquí? 

- nada... no pasa nada 

- veo muchos papeles 

- ¿los ves? 

- sí, los veo 

- tengo que leerlos... tengo que trabajar

- sí, es importante... hay que leer... hay que pensar 

- leo mucho 

- veo eso 

-

- ne oluyor? ne oluyor burada?

- hiç... hiç bir şey olmuyor 

- bir sürü belge görüyorum

- görüyor musun?

- evet, görüyorum

- onları okumam lazım... çalışmam lazım

- evet, bu önemli... okumak lazım... düşünmek lazım

- çok okuyorum

- görüyorum

-----------------------------------------


16-46 / notlar 208

 16-46 / notlar 208

-----------------------




-----------------------------

- ¿quiere usted leer algo?

- gracias. tengo papeles de la oficina...

en todo caso, tengo que leerlos 

-

- bir şeyler okumak ister misiniz?

- teşekkürler. iş yerinden belgeler var...

onları okumam gerekiyor

--------------------------------




quiero > istiyorum / isterim

quieres > istiyorsun / istersin

quiere > istiyor / ister

-

quiere > istiyorsunuz / istersiniz (formal/resmi)

-

¿quiere? > ister misiniz? (formal/resmi)

-

leer > okumak

quieres leer > okumak istiyorsun / okumak istersin

¿quieres leer? > okumak ister misin?

-

quiere leer > okumak istiyor / okumak ister

¿quiere leer? > okumak istiyor mu? / okumak ister mi? (normal)

-

¿quiere (usted) leer? > (siz) okumak istiyor musunuz? / (siz) okumak ister misiniz? (formal/resmi)

-

¿quiere usted leer algo? > bir şeyler okumak ister misiniz? (formal/resmi)

-

papel > kağıt / belge / evrak / döküman / dosya

papeles > kağıtlar / belgeler / evraklar / dökümanlar

-

oficina > ofis / büro / iş yeri

-

de la oficina > ofisten / bürodan / iş yerinden

papeles de la oficina > iş yerinden belgeler

-

tengo papeles de la oficina > iş yerinden belgeler var

[iş yerinden belgeler(im) var]

-

en todo caso > her neyse / her neyse işte / her halde / her durumda 

-

tengo que leer > okumam lazım / okumalıyım

tengo que leerlos > onları okumalıyım / onları okumam lazım

-

en todo caso, tengo que leerlos > (her neyse işte,) onları okumam lazım

-------------------------------


-----------------------------

- ¿quiere usted leer algo?

- gracias. tengo papeles de la oficina...

en todo caso, tengo que leerlos 

-

- bir şeyler okumak ister misiniz?

- teşekkürler. iş yerinden belgeler var...

onları okumam gerekiyor

--------------------------------


16-46 / notlar 207

 16-46 / notlar 207

------------------------




-------------------------------

- es una casa muy bonita 

- gracias... mi casa es su casa 

- es para usted

- un regalo... muchas gracias, señor Halit

- ¿está aquí el señor Jose? 

- no, todavía no. no sé que pasa... pero va a llegar en un momentito 

-

- çok güzel bir ev

- teşekkürler... benim evim sizin evinizdir

- bu sizin için

- bir hediye... çok teşekkür ederim Halit bey

- Jose bey burada mı?

- hayır, şu anda yok. ne oldu bilmiyorum fakat birazdan gelecek

------------------------------



es una casa > (o) bir ev(dir) / = bir ev

es una casa "bonita" > "güzel" bir ev

es una casa muy bonita > "çok" güzel bir ev

-

mi casa > benim evim / evim

su casa > sizin eviniz [formal / resmi]

-

gracias... mi casa es su casa > benim evim sizin evinizdir

[benim evim sizin eviniz"dir"]

-

es para usted > sizin için [formal / resmi]

-

un regalo > bir hediye

-

un regalo... muchas gracias, señor Halit 

bir hediye... çok teşekkür ederim Halit bey

-

aquí > burası / burayı / buraya / burada

-

estoy aquí > (ben) buradayım

está aquí > (o) burada

¿está aquí? (o) burada mı?

-

¿está aquí el señor Jose? Jose bey burada mı?

-

no, todavía no > 

hayır, şu anda yok/

hayır, şimdilik yok/

hayır, henüz yok/

hayır, henüz değil

-

saber > bilmek

-

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

no sé "que pasa" > "ne oldu" bilmiyorum

-

voy a llegar > geleceğim

vas a llegar > geleceksin

va a llegar > gelecek

-

en un momentito > bir dakika içinde / birazdan / şimdi

-

va a llegar en un momentito > 

birazdan gelecek /

bir dakika içinde gelecek

-

no, todavía no. no sé que pasa. pero va a llegar en un momentito 

hayır, şu an yok. ne oldu bilmiyorum fakat birazdan gelecek



-------------------------------

- es una casa muy bonita 

- gracias... mi casa es su casa 

- es para usted

- un regalo... muchas gracias, señor Halit

- ¿está aquí el señor Jose? 

- no, todavía no. no sé que pasa... pero va a llegar en un momentito 

-

- çok güzel bir ev

- teşekkürler... benim evim sizin evinizdir

- bu sizin için

- bir hediye... çok teşekkür ederim Halit bey

- Jose bey burada mı?

- hayır, şu anda yok. ne oldu bilmiyorum fakat birazdan gelecek

------------------------------


16-46 / notlar 206

 16-46 / notlar 206

-----------------------




---------------------------

- buenas noches, señora

- buenas noches, señor 

- soy el señor Tayfun ¿es usted la señora Amelia?

- sí, señor. soy la señora Amelia. venga. entre, por favor

- no hablo español bien

- usted habla español bien. pero desafortunadamente, yo no hablo turco. ¿quiere beber algo? ¿un vino o una cerveza? 

- no, nada gracias...

- ni un vaso de agua? hace calor. ¿no quiere un vaso de agua fría? 

- sí, es verdad. hace calor... quizás un vaso de agua, gracias 

-

- iyi akşamlar hanımefendi

- iyi akşamlar beyefendi

- ben Tayfun, Amelia hanım siz misiniz?

- evet, beyefendi. ben Amelia. gelin, girin lütfen

- ispanyolcayı iyi konuşamıyorum

- ispanyolcayı güzel konuşuyorsunuz. fakat ne yazık ki ben türkçe konuşamıyorum. bir şey içmek ister misiniz? bir şaraf ya da bira?

- yok, teşekkür ederim

- bir bardak su da mı? hava sıcak. bir bardak soğuk su istemez misiniz?

- evet, gerçekten hava sıcak. bir bardak su olabilir, teşekkürler

----------------------------



noche > akşam / gece

noches > akşamlar / geceler

buenas noches > iyi akşamlar / iyi geceler

-

señora > bayan / hanım / hanımefendi

señora > bay / bey / beyefendi

-

buenas noches, señora

iyi akşamlar hanımefendi

-

buenas noches, señor 

iyi akşamlar beyefendi

-

soy el señor Tayfun > ben Tayfun [bey]

-

usted > siz

¿es usted? > siz misiniz?

-

¿es usted la señora? > 

hanımefendi siz misiniz?/

siz hanımefendi misiniz?

-

¿es usted la señora Amelia?

Amelia hanım siz misiniz?/

siz Amelia hanım mısınız?

-

soy el señor Tayfun ¿es usted la señora Amelia?

ben Tayfun, Amelia hanım siz misiniz?

-

sí > evet

sí, señor > evet beyefendi

-

soy la señora > 

hanımefendi benim/

ben hanımefendiyim

-

soy la señora Amelia > 

ben Amelia (hanım)/

ben Amelia'yım

-

venir > gelmek

venga > gel / gelin / geliniz / buyurun

-

entrar > giriş

entre > girin / geçin

-

por favor > lütfen

-

sí, señor. soy la señora Amelia. venga. entre, por favor

evet beyefendi, ben Amelia'yım. gelin. girin lütfen

-

hablar > konuşmak

hablo > konuşuyorum / konuşurum

no hablo > konuşmuyorum / konuşmam

-

no hablo español bien > iyi ispanyolca konuşmam

[ispanyolcam iyi değil / ispanyolcayı iyi konuşamıyorum] (mejor)

-

usted habla > konuşuyorsunuz [formal / resmi / kibar]

-

usted habla español bien > iyi ispanyolca konuşuyorsunuz

[ispanyolcayı güzel konuşuyorsunuz / güzel ispanyolca konuşuyorsunuz] (mejor)

-

pero > fakat

desafortunadamente > "ne yazık ki"

-

yo no hablo turco > ben türkçe konuşmuyorum

[türkçe konuşamıyorum / türkçe bilmiyorum]

-

usted habla español bien. pero desafortunadamente, yo no hablo turco. 

ispanyolcayı güzel konuşuyorsunuz. fakat ne yazık ki ben türkçe konuşamıyorum.

-

quiero > istiyorum / isterim

quieres > istiyorsun / istersin

quiere > istiyor / ister

-

quiere > istiyorsunuz / istersiniz (formal /resmi)

¿quiere? > istiyor musunuz? / ister misiniz? (formal / resmi)

-

beber > içmek

-

¿quiere beber? > içmek ister misiniz?

-

algo > bir şey / bir şeyler / biraz

-

¿quiere beber algo? > bir şey içmek ister misiniz?

-

vino > şarap

un vino > bir şarap

-

o > ya da / veya

-

cerveza > bira

una cerveza > bir bira

-

¿quiere beber algo? ¿un vino o una cerveza? 

bir şey içmek ister misiniz? bir şarap ya da bir bira?

-

no > hayır / değil 

nada > hiç / hiçbir şey / yok

-

no, nada gracias... > hayır, (yok) teşekkürler

[teşekkür ederim almayayım / yok, teşekkür ederim] (mejor)

-

agua > su

vaso > bardak

un vaso > bir bardak

un vaso de agua > bir bardak su

-

"ni" un vaso de agua? > bir bardak su "da" mı?

["ne de" bir bardak su]/

[su?] (mejor)

-

frío / fría > soğuk

calor > sıcak

hace calor > hava sıcak / [sıcak yaptı/oldu]

hace frío > hava soğuk / [soğuk yaptı/oldu]

-

agua fría > soğuk su

un vaso de agua fría > bir bardak soğuk su

-

¿quiere? > ister misiniz? (formal / resmi)

¿no quiere? > istemez misiniz? (formal / resmi)

-

¿no quiere un vaso de agua fría? > bir bardak soğuk su istemez misiniz?

-

ni un vaso de agua? hace calor... ¿no quiere un vaso de agua fría? 

bir bardak su da mı? hava sıcak... bir bardak soğuk su istemez misiniz?

-

verdad > gerçek / doğru

es verdad > (o) gerçek(tir) / (o) doğru(dur)

-

sí, es verdad. hace calor > 

evet, doğru. hava sıcak/

evet, gerçekten hava sıcak

-

quizás > belki / olabilir [ = a lo mejor]

-

sí, es verdad. hace calor... quizás un vaso de agua, gracias 

evet, gerçekten hava sıcak. bir bardak su olabilir, teşekkürler





---------------------------

- buenas noches, señora

- buenas noches, señor 

- soy el señor Tayfun ¿es usted la señora Amelia?

- sí, señor. soy la señora Amelia. venga. entre, por favor

- no hablo español bien

- usted habla español bien. pero desafortunadamente, yo no hablo turco. ¿quiere beber algo? ¿un vino o una cerveza? 

- no, nada gracias...

- ni un vaso de agua? hace calor. ¿no quiere un vaso de agua fría? 

- sí, es verdad. hace calor... quizás un vaso de agua, gracias 

-

- iyi akşamlar hanımefendi

- iyi akşamlar beyefendi

- ben Tayfun, Amelia hanım siz misiniz?

- evet, beyefendi. ben Amelia. gelin, girin lütfen

- ispanyolcayı iyi konuşamıyorum

- ispanyolcayı güzel konuşuyorsunuz. fakat ne yazık ki ben türkçe konuşamıyorum. bir şey içmek ister misiniz? bir şaraf ya da bira?

- yok, teşekkür ederim

- bir bardak su da mı? hava sıcak. bir bardak soğuk su istemez misiniz?

- evet, gerçekten hava sıcak. bir bardak su olabilir, teşekkürler

----------------------------


16-46 / notlar 205

 16-46 / notlar 205

-----------------------



----------------------

- un momentito, por favor...

puedo encontrar la dirección... 

creo que puedo encontrarla... 

tengo muchos papeles aquí...

espera un momentito... 

-

- bir dakika, lütfen...

adresi bulabilirim...

sanırım onu bulabilirim...

burada bir sürü belgem var...

bir dakika bekle...

-------------------------



un/una > bir

momento > dakika

un momento > bir dakika 

un momentito > bir dakika(cık)

-

por favor > lütfen

-

un momentito, por favor... 

bir dakika, lütfen...

-

encontrar > bulmak

puedo encontrar > bulabilirim

-

encontrarla > (onu) bulmak

puedo encontrarla > (onu) bulabilirim

-

la dirección > adres

-

puedo encontrar la dirección... 

adresi bulabilirim...

-

creo que > sanırım / sanıyorum

-

creo que puedo encontrarla... 

sanırım (onu) bulabilirim...

-

papeles > kağıtlar / evraklar / belgeler

-

tengo papeles > 

kağıtlarım var /

evraklarım var/

belgelerim var / 

-

muchos > çok / çok fazla / bir sürü

-

tengo muchos papeles aquí...

burada bir sürü belgem var...

-

espera > bekle

espera un momentito >

bir dakika bekle/

bekle bir dakika


----------------------

- un momentito, por favor... 

puedo encontrar la dirección... 

creo que puedo encontrarla... 

tengo muchos papeles aquí...

espera un momentito... 

-

- bir dakika, lütfen...

adresi bulabilirim...

sanırım onu bulabilirim...

burada bir sürü belgem var...

bir dakika bekle...

-------------------------


16-46 / notlar 204

 16-46 / notlar 204

-------------------------



-------------------------------

- tengo que comprar los billetes... ¿dónde puedo comprarlos? 

- conozco un lugar para eso 

- también tengo que alquilar un coche... ¿conoce un lugar para eso? 

- ¿una oficina para alquilar un coche? 

- necesito encontrar esa oficina también 

- no es un problema... puedo encontrar esa oficina también 

-

- biletleri almalıyım... nereden bulabilirim?

- bunun için bir yer biliyorum

- bir araba da kiralamam lazım... bunun için bir yer biliyor musunuz?

- araba kiralamak için bir büro mu?

- o büroyu da bulmam lazım

- problem değil... o büroyu da bulabilirim

-----------------------------------------



comprar > (satın) almak

comprarlo > (onu) (satın) almak

comprarlos > (onları) (satın) almak

-

tengo que comprar > 

(satın) almalıyım / 

almam lazım

-

[ el boleto / el billete > bilet]

las entradas / los pasajes / los billetes > biletler

-

tengo que comprar los billetes > 

biletleri almalıyım/

biletleri almam lazım

-

puedo comprarlos > onları (satın) alabilirim

¿dónde? > nerede?

-

¿dónde puedo comprarlos? 

nerede satın alabilirim?/

nereden (satın) alabilirim? (mejor)

-

tengo que comprar los billetes... ¿dónde puedo comprarlos? 

biletleri almam lazım... nereden alabilirim?

-

conozco > tanıyorum / biliyorum

-

lugar > yer

un lugar > bir yer

conozco un lugar > bir yer biliyorum

-

eso > bu

para eso > bunun için

-

conozco un lugar para eso 

bunun için bir yer biliyorum

-

coche > araba

un coche > bir araba

-

alquilar > kiralamak

alquilar un coche > bir araba kiralamak

-

tengo que alquilar > kiralamam lazım / kiralamalıyım

tengo que alquilar un coche > bir araba kiralamam lazım

-

"también" tengo que alquilar un coche

bir araba "da" kiralamam lazım /

bir de araba kiralamam lazım (mejor)

-

conoces > tanıyorsun / biliyorsun 

conoce > tanıyor / biliyor (normal)

conoce > tanıyorsunuz / biliyorsunuz (formal/resmi)

-

¿conose? > tanıyor musunuz? / biliyor musunuz? (formal/resmi)

¿conoce un lugar? > bir yer biliyor musunuz?

¿conoce un lugar para eso? > bunun için bir yer biliyor musunuz?

-

también tengo que alquilar un coche... ¿conoce un lugar para eso?

bir de araba kiralamam lazım... bunun için bir yer biliyor musunuz?

-

oficina > ofis / büro

una oficina > bir ofis / bir büro

-

un coche > bir araba

alquilar un coche > bir araba kiralamak

para alquilar un coche > bir araba kiralamak için

¿para alquilar un coche? > bir araba kiralamak için mi?

-

- ¿una oficina para alquilar un coche? 

bir araba kiralamak için büro mu?/

bir araba kiralama bürosu mu?/

araba kiralamak için bir büro mu?

[araç kiralama ofisi mi? / araç kiralama yeri mi?] mejor

-

necesito > ihtiyacım var / (bana) lazım / (bana) gerekiyor

encontrar > bulmak

-

necesito encontrar > bulmam gerekiyor / bulmam lazım

-

esa > o

esa oficina > o ofis / o büro

-

necesito encontrar esa oficina "también" 

o büroyu "da" bulmam lazım/

o büroyu "da" bulmam gerekiyor/

o ofisi "de" bulmam lazım/

o ofisi "de" bulmam gerekiyor/

[orayı "da" bulmam lazım / orayı "da" bulmam gerekiyor] mejor

[onu "da" bulmam lazım / onu "da" bulmam gerekiyor] mejor

-

es problema > problem / sorun

no es problema > problem değil / sorun değil

no es un problema > (bir) problem değil / (bir) sorun değil

-

puedo encontrar > bulabilirim

puedo encontrar esa oficina > 

o ofisi bulabilirim/

o büroyu bulabilirim/

[orayı da bulurum / onu da bulurum] mejor

-

no es un problema... puedo encontrar esa oficina también 

problem değil... o büroyu da bulabilirim/

problem değil... o ofisi de bulabilirim/

problem değil... onu da bulurum (mejor)

-----------



-------------------------------

- tengo que comprar los billetes... ¿dónde puedo comprarlos? 

- conozco un lugar para eso 

- también tengo que alquilar un coche... ¿conoce un lugar para eso? 

- ¿una oficina para alquilar un coche? 

- necesito encontrar esa oficina también 

- no es un problema... puedo encontrar esa oficina también 

-

- biletleri almalıyım... nereden bulabilirim?

- bunun için bir yer biliyorum

- bir araba da kiralamam lazım... bunun için bir yer biliyor musunuz?

- araba kiralamak için bir büro mu?

- o büroyu da bulmam lazım

- problem değil... o büroyu da bulabilirim

-----------------------------------------


16-46 / notlar 203

 16-46 / notlar 203

------------------------




------------------------

- gracias por traerlos... tengo que leer los papeles 

- ¿estos papeles? 

- sí, y otros papeles también... tengo que leer muchos papeles antes de hacer algo 

- sí, hay que pensar primero 

-

- getirdiğin için teşekkürler... belgeleri okumam gerekiyor

- bu belgeleri mi?

- evet, ve diğer belgeleri de... bir şey yapmadan önce çok belge okumam gerekiyor

- evet, önce düşünmek lazım

-----------------------------




papel > kağıt / belge / evrak

papeles > kağıtlar / belgeler / evraklar

-

traer > getirmek

traerlos > (onları) getirmek

-

gracias por traerlos 

getirdiğin için teşekkürler

[(onları) getirdiğin için (sana) teşekkürler]

-

leer > okumak

leerlos > (onları) okumak

-

tengo que leer > okumalıyım / okumam gerekiyor

-

"tengo que leer" los papeles 

belgeleri "okumam gerekiyor"/

belgeleri "okumalıyım"

-

tengo que leerlos 

onları okumalıyım

[ = onlara bakmam lazım]

-

estos > bunlar

[este - esta - esto > bu]

-

¿estos papeles? 

bu belgeleri mi?

[bu belgeler+i +mi?]

-

y > ve

otro > diğer

otros > diğerleri / diğer

-

otro papel > diğer belge

otros papeles > diğer belgeler

-

sí, y otros papeles "también" 

evet, ve diğer belgeleri "de"/

evet, ve diğer belgelere "de"

-

tengo que leer mucho > çok okumalıyım

tengo que leer muchos papeles > çok belge okumalıyım

-

hacer > yapmak

algo > bir şey / bir şeyler

hacer algo > bir şey yapmak

"antes de" hacer algo > bir şey yapmadan önce

[bir şey yapma"dan önce"]

-

tengo que leer muchos papeles "antes de hacer algo" 

"bir şey yapmadan önce" çok belge okumam gerekiyor

-

pensar > düşünmek

hay que pensar > düşünmek lazım 

-

primero > ilk olarak / önce 

-

sí, hay que pensar primero 

evet, önce düşünmek lazım/

evet, önce düşünmek gerekiyor/

evet, ilk olarak düşünmek lazım/

evet, ilk olarak düşünmek gerekiyor



------------------------

- gracias por traerlos... tengo que leer los papeles 

- ¿estos papeles? 

- sí, y otros papeles también... tengo que leer muchos papeles antes de hacer algo 

- sí, hay que pensar primero 

-

- getirdiğin için teşekkürler... belgeleri okumam gerekiyor

- bu belgeleri mi?

- evet, ve diğer belgeleri de... bir şey yapmadan önce çok belge okumam gerekiyor

- evet, önce düşünmek lazım

-----------------------------


16-46 / notlar 202

 16-46 / notlar 202

-----------------------




-----------------------

- ¿qué pasó? ¿qué pasó con la niña?

- está enferma 

- ¿está muy enferma?

- no, tan enferma no... sólo un poquito

- ¿va a ir al médico?  ¿vas a llevarla?

- sí, esta tarde... voy a llevarla esta tarde

-

- ne oldu? kıza ne oldu?

- hasta

- çok mu hasta

-  hayır, o kadar değil... biraz

- doktora gidecek mi? götürecek misin?

- evet, bu öğleden sonra... bu öğleden sonra götüreceğim

---------------------------




¿qué pasó? > ne oldu?

[¿qué pasa? > ne oluyor? / ne oldu?]

-

la niña > kız (çocuk)

con la niña > kızla [kız + ile = kızla]

-

¿qué pasó con la niña? kıza ne oldu?

-

enfermedad > hastalık

-

estoy enfermo / estoy enferma  > (ben) hastayım

estás enfermo / estás enferma > (sen) hastasın

está enfermo / está enferma > (o) hasta

-

¿está enferma? > (o) hasta mı?

¿está muy enferma? > çok mu hasta? 

-

tan > kadar / o kadar / o kadar çok

-

no, tan enferma "no" > hayır, o kadar hasta "değil"

-

sólo > sadece / yalnızca

-

poco > az

poquito > azıcık

un poquito > birazcık

sólo un poquito > sadece biraz(cık) / birazcık / biraz

-

voy a ir > gidiyorum / gideceğim

vas a ir > gidiyorsun / gideceksin

va a ir > gidiyor / gider

-

médico > doktor

al médico > doktora

-

[voy a ir al médico > doktora gidiyorum / doktora gideceğim]

-

¿va a ir al médico? > 

doktora gidiyor mu? / 

doktora gidecek mi?

-

llevar > götürmek / getirmek

llevarla / llevarlo > (onu) götürmek

-

¿vas a llevarla? > (onu) götürecek misin?

-

la tarde > öğleden sonra

esta tarde > bu öğleden sonra

-

sí, esta tarde > evet, bu öğleden sonra

-

voy a llevarla esta tarde > bu öğleden sonra götüreceğim



-----------------------

- ¿qué pasó? ¿qué pasó con la niña?

- está enferma 

- ¿está muy enferma?

- no, tan enferma no... sólo un poquito

- ¿va a ir al médico?  ¿vas a llevarla?

- sí, esta tarde... voy a llevarla esta tarde

-

- ne oldu? kıza ne oldu?

- hasta

- çok mu hasta

-  hayır, o kadar değil... biraz

- doktora gidecek mi? götürecek misin?

- evet, bu öğleden sonra... bu öğleden sonra götüreceğim

---------------------------


16-46 / notlar 201

 16-46 /  notlar 201

------------------------




---------------------

- tengo que encontrar regalos para niños. pero, no he podido encontrar regalos buenos. hay que encontrar cosas buenas


- podrías traer dulces 


- sí, podría... hay que pensarlo para encontrar regalos... hay que pensarlo para encontrar algo... para los hijos de mi amiga


- ¿pero , quién no come dulces? 


- bueno, a decir verdad tienes razón 


- sí, por supuesto que sí,  tengo razón


- sí, después de pensarlo me gusta la idea... antes, no me gustó... pero ahora, me gusta... mejor que camisetas 

-

- çocuklar için hediye bulmam lazım. fakat güzel hediyeler bulamadım. güzel şeyler bulmak lazım


- şeker götürebilirsin


- evet götürebilirim... hediye bulmak için düşünmek lazım... bir şey bulmak için düşünmek lazım... arkadaşımın çocukları için


- fakat, kim şeker yemez ki?


- tamam, doğruyu söylemek gerekirse haklısın


- evet, tabii ki öyle, haklıyım


- evet, düşününce fikir hoşuma gitti... önce beğenmedim... fakat şimdi, beğendim... tişörtten daha iyi

-------------------------------------------------


encontrar > bulmak

[buscar > aramak]

-

tengo que encontrar > bulmalıyım / bulmam gerekiyor

tengo que encontrar "regalos" > "hediyeler" bulmalıyım

( hediye bulmalıyım) mejor

-

tengo que encontrar regalos "para niños" 

"çocuklar için" hediye bulmalıyım

-

[TENGO QUE encontrar > bulmalıYIM]

[TİENES QUE encontrar > bulmalıSIN]

-

"no he podido encontrar" > "bulamadım"

[no HAS podido encontrar > bulamadıN]

-

no he podido encontrar "regalos buenos" 

"güzel hediyeler" bulamadım

-

"hay que encontrar" > bulmalı / bulmak gerekiyor / bulmak lazım

-

cosa > şey

cosas > şeyler

buena > güzel

hay que encontrar "cosaS buenaS" 

"güzel şeyler" bulmak lazım

-

traer > getirmek / götürmek

podrías traer > getirebilirsin / götürebilirsin

-

dulce > şeker / tatlı

dulces > şeker(ler) / tatlı(lar)

> şeker getirebilir misin? / şeker götürebilir misin?

-

sí, "podría" > evet, "yapabilirim"

-

pensar > düşünmek

pensarlo > (onu) düşünmek

hay que pensarlo > düşünmek lazım 

-

"para" encontrar > bulmak "için"

para encontrar regalos > hediye(ler) bulmak için

-

hay que pensarlo para encontrar regalos 

hediye bulmak için düşünmek lazım

-

hay que pensarlo para encontrar algo 

bir şeyler bulmak için düşünmek lazım

-

hijo > çocuk

los hijos > çocuklar

-

amiga > arkadaş

mi amiga > arkadaşım

de mi amiga > arkadaşımın

-

los hijos de mi amiga

arkadaşımın çocukları

-

para los hijos de mi amiga

arkadaşımın çocukları için

-

pero > fakat

-

comer > yemek

-

come > yer

no come > yemez

-

no come dulces > şeker yemez

¿quién no come dulces? > kim şeker yemez?

-

¿pero , quién no come dulces? 

fakat, kim şeker yemez +ki?

-

bueno > iyi / güzel / tamam

a decir verdad > aslında / doğruyu söylemek gerekirse

-

tengo razón > haklıyım

tienes razón > haklısın

-

bueno, "a decir verdad" tienes razón 

tamam, "doğruyu söylemek gerekirse" haklısın

-

por supuesto que sí  > tabii ki öyle

-

sí, por supuesto que sí,  tengo razón

evet, tabii ki öyle, haklıyım

-


antes > önce

antes de ... > ...den önce

-

después > sonra

después de ... > ...den sonra


después de pensarlo > (onu) düşündükten sonra

-

sí, después de pensarlo "me gusta la idea" 

evet, düşündükten sonra "fikir hoşuma gitti" 

[ evet, düşününce hoşuma gitti ] (mejor)

-

antes, "no me gustó" 

önce, "beğenmedim" / 

önce, "hoşuma gitmedi"

-

pero ahora, me gusta > 

fakat şimdi beğendim/

fakat şimdi hoşuma gitti

-

mejor > daha iyi

camiseta > tişört

camisetas > tişörtler

-

mejor QUE camisetas > tişörtlerDEN daha iyi



---------------------

- tengo que encontrar regalos para niños. pero, no he podido encontrar regalos buenos. hay que encontrar cosas buenas


- podrías traer dulces 


- sí, podría... hay que pensarlo para encontrar regalos... hay que pensarlo para encontrar algo... para los hijos de mi amiga


- ¿pero , quién no come dulces? 


- bueno, a decir verdad tienes razón 


- sí, por supuesto que sí,  tengo razón


- sí, después de pensarlo me gusta la idea... antes, no me gustó... pero ahora, me gusta... mejor que camisetas 

-

- çocuklar için hediye bulmam lazım. fakat güzel hediyeler bulamadım. güzel şeyler bulmak lazım


- şeker götürebilirsin


- evet götürebilirim... hediye bulmak için düşünmek lazım... bir şey bulmak için düşünmek lazım... arkadaşımın çocukları için


- fakat, kim şeker yemez ki?


- tamam, doğruyu söylemek gerekirse haklısın


- evet, tabii ki öyle, haklıyım


- evet, düşününce fikir hoşuma gitti... önce beğenmedim... fakat şimdi, beğendim... tişörtten daha iyi

-------------------------------------------------