+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 314

16-46 / notlar 314

-----------------------


que Dios te ayude :) :) :)

Allah yardımcınız olsun :) :) :) 


-----------------------

[1] - es una foto de nuestra casa 

[2] - es una casa grande 

[3] - con frecuencia amigos nos visitan 

-

[1] - bizim evin bir fotoğrafı

[2] - büyük bir ev

[3] - sık sık arkadaşlar bizi ziyaret eder 

---------------------


[1]


"es +....." > bu / >>>>> = 

 ".....+dir" / ".....+dır" / ".....+dur" / ".....+dür" / ".....+tir" / ".....+tır" / ".....+tur" / ".....+tür" 


(Lo sé, esta situación parece muy complicada, por eso estoy explicando)

------- explicación > açıklama -------

la cambia depende de voz por letras 

por ejemplo > 


ev+dir = evdir /

kadın+dır / 

çocuk+tur / 

müdür+dür / 

plastik+tir / 

fırsat+tır

+

["es" una casa grande > büyük bir ev"dir"]

["es" una mujer muy trabajor > çalışkan bir kadın"dır"]

["es" un niño alto > uzun boylu bir çocuk"tur"]

["es" la gerente del banco > bankada müdür"dür"]

[ este juguete "es" de plástico > bu oyuncak plastik"tir"]

["es" una gran oportunidad > bu büyük bir fırsat"tır"]


pero normalmente no usamos estos "tir tır dir etc" siempre...


büyük bir ev, 

çalışkan bir kadın, 

uzun boylu çocuk, 

bankada müdür, 

bu oyuncak plastik, 

bu büyük bir fırsat 


es suficiente para el uso diario, otras formas, para usar en literatura o muy formal casos

-

----- de todos modos, continuemos -----

-

es "una" > bu "bir"

es una foto > bu bir fotoğraf[tır] = > bu bir fotoğraf / bir fotoğraf 

-

casa > ev

"nuestro" casa / "nuestra" casa > "bizim" evimiz / "bizim" ev

-

"de" nuestra casa > bizim evimiz"in" / bizim ev"in" / bizim evimiz"den" / bizim ev"den"

-

es una foto + de nuestra casa = (bu) bizim evin (bir) fotoğrafı[dır] > 

bizim evin fotoğrafı



[2] 


grande > büyük

casa grande > büyük ev

es una casa grande > büyük bir ev



[3]


visitar > ziyaret / ziyaret etmek

-

[yo visito > (ben) ziyaret ederim]

[tu visitas > (sen) ziyaret edersin]

-

["te" visitaré > "seni" ziyaret ederim]

[tú "me" visitas > "beni" ziyaret edersin] 

-

(ellos) "me" visitan > (onlar) "beni" ziyaret eder

(ellos) "te" visitan > (onlar) "seni" ziyaret eder

(ellos) "nos" visitan > (onlar) "bizi" ziyaret eder

-

nos visitan > ziyaret eder / ziyaret ederler

-

amigos > arkadaşlar

-

amigos "nos visitan" > arkadaşlar "bizi ziyaret eder" / arkadaşlar "bizi ziyaret ederler"

-

con frecuencia > sık sık / sıklıkla / çok sık

con frecuencia amigos nos visitan > sık sık arkadaşlar bizi ziyaret eder

[ = çok sık arkadaşlarımız gelir / = arkadaşlarımız sık sık ziyarete gelir]


16-46 / notlar 313

16-46 / notlar 313

-----------------------



-----------------------

- ¿cómo se dice en turco: té? 

- çay

- ¿vino tinto?

- şarap... ¿quieres vino tinto o té? 

- çay :)

-

- türkçe çay nasıl denir?

- çay

- kırmızı şarap?

- şarap... şarap mı istersin çay mı?

- çay :)

---------------------


decir > söylemek / demek

-

se dice > denir

"¿cómo" se dice? > "nasıl" denir?

-

¿cómo se dice en turco? > türkçe nasıl denir? / türkçe'de nasıl denir?

-

té > çay

¿cómo se dice en turco: té? > türkçe çay nasıl denir?

-

vino > şarap

vino tinto > (kırmızı) şarap

[vino blanco > beyaz şarap]

-

querer > istemek

-

[quiero > istiyorum]

[quieres > istersin]

-

¿quieres? > ister misin? / istersin? > [con enfasis]

-

¿quieres vino tinto? > (kırmızı) şarap ister misin?

¿quieres té? > çay ister misin?

-

¿quieres vino tinto o té? > şarap mı çay mı istersin? / şarap mı istersin çay mı?


-----------------------

- ¿cómo se dice en turco: té? 

- çay

- ¿vino tinto?

- şarap... ¿quieres vino tinto o té? 

- çay :)

-

- türkçe çay nasıl denir?

- çay

- kırmızı şarap?

- şarap... şarap mı istersin çay mı?

- çay :)

---------------------


16-46 / notlar 312

16-46 / notlar 312

-----------------------



-----------------------

[1] - ¿puedo pagar con dólares? 


[2] - no, desafortunadamente, no 


[3] - hay que pagar con liras 

-----------------------


[1]


pagar > ödeme / ödeme yapmak

puedo pagar > "ödeyebilirim" / ödeme yapabilirim 

¿puedo pagar? > "ödeyebilir miyim?" / ödeme yapabilir miyim?

-

dólar > dolar

dólares > dolar[lar]

"con dólares" > dolar ile / dolar + ile = > "dolarla"

-

¿puedo pagar +  con dólares? > dolarla + ödeyebilir miyim? >

dolarla ödeyebilir miyim? 

[ = dolar geçiyor mu?]



[2]


no, "desafortunadamente", no > (hayır,) "ne yazık ki", hayır



[3]


pagar > ödeme

hay que pagar > ödenmeli 

-

"con liras" > lira + ile = > "lirayla"

-

hay que pagar + con liras > lirayla ödenmeli >

lirayla ödenmeli

[lira geçiyor] [lirayla ödemelisiniz]


-----------------------

[1] - ¿puedo pagar con dólares? 

[2] - no, desafortunadamente, no 

[3] - hay que pagar con liras 

-

[1] - dolarla ödeyebilir miyim?

[2] - ne yazık ki hayır

[3] - lirayla ödenmeli

-----------------------


16-46 / notlar 311

16-46 / notlar 311

-----------------------



-----------------------

[1] - déjeme ver. aquí hay un mapa... espérame.  


[2] - está bien. voy a esperar 


[3] - voy a mostrarte en el mapa 

-----------------------


[1]


"déjeme ver" > "bakayım" / "bir bakayım" / "bakayım bir" 

-

mapa > harita

un mapa > bir harita

"hay" un mapa > bir harita "var"

-

aquí > burada

-

aquí hay un mapa > burada bir harita var 

-

esperar > beklemek

espérame > bekle / "(beni) bekle" / "bekle (beni)" / "bekle (+ bir dakika)"

-

déjeme ver. aquí hay un mapa... espérame > bakayım, (burada) bir harita var, bekle ( + bir dakika )



[2]


está bien > iyi / tamam / olur

-

esperar > beklemek

voy a esperar > bekleyeceğim / bekliyorum / beklerim

-

está bien. voy a esperar > tamam, bekliyorum



[3]

mostrar > göstermek

mostrarte > sana göstermek

voy a mostrarte > sana göstereceğim

-

el mapa > harita

en el mapa > haritada

-

voy a mostrarte en el mapa > (sana) haritada göstereceğim



-----------------------

[1] - déjeme ver. aquí hay un mapa... espérame.  

[2] - está bien. voy a esperar 

[3] - voy a mostrarte en el mapa 

-

[1] - bakayım, bir harita var, bekle bir dakika 

[2] - tamam, bekliyorum

[3] - haritada göstereceğim

-----------------------


16-46 / notlar 310

16-46 / notlar 310

-----------------------


-----------------------

[1] - ¿qué hora es ahora? 


[2] - son las dos y cuarto 


[3] - ah, entonces, ya es tarde. tengo que estar allí en media hora 

-----------------------


[1]


ahora > şimdi / şu anda

-

hora > saat / zaman / vakit

-

¿qué hora es? > saat kaç?

-

¿qué hora es ahora? > şu anda saat kaç? / şimdi saat kaç?



[2]


dos > iki

-

son las dos > saat iki

-

y > ve

cuarto > çeyrek

-

"dos y cuarto" > [ iki ve çeyrek ] > "iki'yi çeyrek geçiyor"

-

son las dos y cuarto > (saat) iki'yi çeyrek geçiyor



[3]


tarde > geç / sonra 

es tarde > geç / geç oldu / çok geç

"ya" es tarde > "artık" çok geç / çok geç

-

entonces > öyleyse

-

ah, entonces, ya es tarde > ah, öyleyse artık çok geç

-

estar > olmak

estar allí > orada olmak

"tengo que" estar allí > orada olmak "zorundayım" / orada ol"malıyım"

-

hora > saat

media > yarım

-

media hora > yarım saat

en media hora > yarım saat içinde / 

-

entonces, + ya es tarde. + tengo que estar allí + en media hora 

öyleyse + artık çok geç + yarım saat içinde + orada olmalıyım

-

ah, entonces, ya es tarde. tengo que estar allí en media hora 

ah, öyleyse artık çok geç. yarım saat içinde orada olmalıyım



-----------------------

[1]  

¿qué hora es ahora?

şu anda saat kaç? 


[2] 

son las dos y cuarto 

ikiyi çeyrek geçiyor


[3] 

ah, entonces, ya es tarde. tengo que estar allí en media hora 

ah, öyleyse artık çok geç. yarım saat içinde orada olmalıyım

-----------------------


16-46 / notlar 309

16-46 / notlar 309

-----------------------


-----------------------

[1] - el lunes entrante que tengo mucho que hacer 

[2] - también tengo que ir al médico 

-

[1] - gelecek salı çok işim var

[2] - ben de doktora gitmeliyim

-----------------------



[1]

el lunes > pazartesi günü / pazartesi

el lunes "entrante" > "önümüzdeki" pazartesi / "gelecek" pazartesi / pazartesiye

-

"tengo mucho que hacer" > (yapacak) "çok işim var"

-

el lunes entrante (que) tengo mucho que hacer >

pazartesiye [ki] çok işim var 



[2]

ir > gitmek

ir "al médico" > "doktora" gitmek

-

tengo que ir > gitmeliyim 

tengo que ir al médico > doktora gitmeliyim

"también" tengo que ir al médico > "ben de" doktora gitmeliyim


-----------------------

- el lunes entrante que tengo mucho que hacer 

- también tengo que ir al médico 

-

- gelecek salı çok işim var

- ben de doktora gitmeliyim

-----------------------


16-46 / notlar 308

16-46 / notlar 308

-----------------------



-----------------------

[1] - este restaurante está abierto 

[2] - sí, aquí hay comida deliciosa 

[3] - puedes venir con nosotros 

[4] - es la hora del almuerzo 

-

[1] - şu restoran açık

[2] - evet, burada güzel yemekler var

[3] - bizimle gelebilirsiniz

[4] - yemek vakti

------------------------


[1]

abierto > açık

está abierto > [o] açık

-

este > bu / şu

restaurante > restoran

este restaurante > bu restoran / şu restoran

este restaurante está abierto > şu restoran açık



[2]

deliciosa > lezzetli / güzel

comida > yemek / yiyecek

comida deliciosa > lezzetli yemek

-

hay comida > yemek var

"hay comida deliciosa" > "lezzetli yemek+ler var"

-

aquí > burada / burası / buraya

sí, aquí hay comida deliciosa > evet, burada lezzetli yemekler var



[3] 

nosotros > biz

"con nosotros" > bizimle

-

venir > gelmek

"puedes venir" > gelebilirsin

-

puedes venir con nosotros > bizimle gelebilirsin



[4]

el almuerzo > öğle yemeği / yemek

-

la hora > saat / vakit

"es la hora de + ......."   >  "........+ saati"

es la hora "de + el" almuerzo > yemek + saati

es la hora "del" almuerzo > yemek saati / yemek vakti


16-46 / notlar 307

16-46 / notlar 307

-----------------------



-----------------------

[1] - ¿cuándo comenzó la lluvia? ¿cuándo va a terminar? 

[2] - no sabemos. 

[3] - nadie lo sabe ni cuando comenzó ni cuando va a terminar 

[4] - ah, mire. ahora hace buen tiempo. no hay lluvia 

-

[1] - yağmur ne zaman başladı, ne zaman bitecek?

[2] - bilmiyoruz

[3] - ne zaman başladığını ne zaman biteceğini hiç kimse bilmiyor

[4] - aaa, bak. şimdi hava güzel. yağmur yok.

------------------------


[1]

la lluvia > yağmur / yağış

comenzó la lluvia > yağmur başladı

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿cuándo comenzó? > ne zaman başladı

¿cuándo comenzó "la lluvia"? > "yağmur" ne zaman başladı

-

terminar > bitirmek / sonuçlanmak / durmak

"va a terminar" > "bitecek"

¿cuándo va a terminar? > ne zaman bitecek?

-

¿cuándo comenzó la lluvia? ¿cuándo va a terminar? > yağmur ne zaman başladı, ne zaman bitecek?

-


[2]

saber > bilmek

sé > biliyorum

sabes > biliyorsun

sabe > biliyor

sabemos > biliyoruz

-

no sabemos > bilmiyoruz


[3]

nadie > hiç kimse

nadie lo sabe > hiç kimse [onu] bilmiyor

-

ni "cuando comenzó" ni "cuando va a terminar"  > [ne "ne zaman başladı"ğını ne de "ne zaman biteceğini"] > ne zaman başladığını ne zaman biteceğini

-

"nadie lo sabe" ni cuando comenzó ni cuando va a terminar 

ne zaman başladığını ne zaman biteceğini "hiç kimse bilmiyor"

-


[4]

mirar > bakmak

mire > bak

-

hace buen tiempo > hava güzel

ahora hace buen tiempo > şimdi hava güzel

-

lluvia > yağmur / yağış

hay lluvia > yağmur var

no hay > yok

no hay lluvia > yağmur yok

-

ah, mire. ahora hace buen tiempo. no hay lluvia 

aaa, bak. şimdi hava güzel. yağmur yok.


16-46 / notlar 306

 16-46 / notlar 306

-----------------------


------------------------------

[1] - perdón, tengo que irme ahora mismo 

[2] - ¿por qué? ¿qué pasa? 

[3]- he trabajado mucho, estoy cansado

-

[1] - afedersin, hemen gitmem gerekiyor

[2] - neden? ne oldu?

[3] - çok çalıştım, yorgunum

-------------------------------


[1]

perdón > afedersiniz / afedersin / özür dilerim

-

"tengo que irme" > "gitmeliyim" / "gitmem gerekiyor"

-

perdón, tengo que irme > afedersin gitmem gerekiyor

-

ahora > şimdi

ahora mismo > hemen şimdi / hemen / şu anda



[2]

- ¿por qué? > neden? / niye? / ne için? / niçin?

-

¿qué pasa? > ne oluyor? / ne oldu? / ne var?



[3]

"he trabajado" > çalıştım

-

he trabajado "mucho" > "çok" çalıştım

-

"estoy cansado" > yorgunum / yoruldum

-

he trabajado mucho, estoy cansado > çok çalıştım, yorgunum

+ [ he trabajado "todo el día" > "bütün gün" çalıştım]


------------------------------

 - perdón, tengo que irme ahora mismo 

- ¿por qué? ¿qué pasa? 

- he trabajado mucho, estoy cansado

-

- afedersin, hemen gitmem gerekiyor

- neden? ne oldu?

- çok çalıştım, yorgunum

-------------------------------


16-46 / notlar 305

16-46 / notlar 305

-----------------------


------------------------------

algunas frases útiles

(  :) ¿comó se dicen? ..... ) 

-------------------------------



situaciones



[1]


[en la tienda]

"solo" estoy mirando > "sadece" bakıyorum


-



[2]


[en la tienda]

"¿a qué hora" abren? > "kaçta" açıyorsunuz? / kaçta açılıyor?

¿a qué hora cierran? > kaçta kapatıyorsunuz? / kaçta kapanıyor?


-



[3]


[en la tienda]

"olvidó" su cartera > cüzdanınızı "unuttunuz"

"olvidé" mi cartera > cüzdanımı "unuttum"


-



[4]


[en el metro]

con tu permiso > izninizle / müsadenizle / afedersiniz

dejaste caer esto / se le cayó esto > bunu düşürdünüz


-



[5]


[en el metro]

¿cuántas paradas hay? > kaç durak var? / kaç durak kaldı?

¿cuántas paradas quedan "hasta la última parada"? > "son durağa" kaç durak kaldı?


16-46 / notlar 304

 16-46 / notlar 304

-----------------------


------------------------------

algunas frases útiles

(  :) ¿comó se dicen? ..... ) 

-------------------------------



[1]


saber > bilmek

-

lo sé > (bunu) biliyorum

no lo sé > (bunu) bilmiyorum

-

"no lo sabía" > bilmiyordum

sin saber > bilmeden


-



[2]


momento > an

-

en este momento > şu anda

-

en este momento "no puedo" > şu anda "yapamam"

-

hasta ese momento > o an'a kadar

-

"en ese momento" me olvidé de todo > o anda her şeyi unuttum

-



[3]


antes > önce

-

un "día" antes > bir "gün" önce

antes de comenzar > başlamadan önce

-

como antes > eskisi gibi


-



[4]


tomar > almak

-

toma "nota" > "not" al

toma "estos medicamentos" > "bu ilaçları" al

-

toma una buena "ducha" > iyi bir "duş" al


16-46 / notlar 303

 16-46 / notlar 303

-----------------------


------------------------------

- está lloviendo, es mejor ir en taxi 

- entonces voy en taxi 

- es más cómodo que a pie 

- sí, cuando hay lluvia 

-

- yağmur yağıyor, taksiyle gitmek daha iyi

- öyleyse taksiyle gidiyorum

- yürümekten iyidir

- evet, yağmur olduğunda

-------------------------------



llover > yağmur

lluvia > (yağmur) yağıyor / yağışlı / yağmur

lloviendo > yağmurlu / yağıyor / yağmur yağıyor

-

taxi > taksi

en taxi > taksi ile / taksiyle / takside

ir en taxi > taksiyle gitmek

-

es mejor > daha iyi

es mejor ir en taxi > taksiyle gitmek daha iyi

-

entonces > öyleyse

-

voy > gidiyorum 

-

cómodo > rahat / ( = konforlu ) 

más > daha / daha çok / daha fazla

es más cómodo > daha rahat / (daha iyi / daha güzel)

(depende de situación)

-

"a pie" > yürüyerek / yayan

["DE pie" > "ayakta durmak" / "ayakta duran"]

-

cómodo que a pie > yürümekten iyi / 

[yürümekten daha rahat] <- pero no usamos así

más cómodo que a pie > yürümekten daha iyi

es más cómodo que a pie > yürümekten [daha] iyidir

-

lluvia > yağmur

"hay" lluvia > yağmur "var"

"cuando hay" lluvia > yağmur "olduğunda" / yağmur "varken"


------------------------------

- está lloviendo, es mejor ir en taxi 

- entonces voy en taxi 

- es más cómodo que a pie 

- sí, cuando hay lluvia 

-

- yağmur yağıyor, taksiyle gitmek daha iyi

- öyleyse taksiyle gidiyorum

- yürümekten iyidir

- evet, yağmur olduğunda

-------------------------------


16-46 / notlar 302

 16-46 / notlar 302

-----------------------



------------------------

[1]

"vivimos" en Canada > 

(biz) Kanada'da "yaşıyoruz"

-

[2]

hace mucho frío allí, "¿verdad?" >

orası çok soğuk oluyor, "değil mi?"

-

[3]

"a veces". pero en verano, no >

"bazen". ama yazın değil

-

[4]

"entonces", en verano, no hace frío >

"öyleyse", yazın soğuk olmuyor 

-----------------------------



[1]

vivir > yaşamak

vivimos > yaşıyoruz

vivimos "en Canada" > "Kanada'da" yaşıyoruz

-


[2]

frío > soğuk

mucho frío > çok soğuk

hace mucho frío > (hava) çok soğuk 

hace mucho frío "allí" > "orada" hava çok soğuk / "orası" çok soğuk

¿verdad? > değil mi? / doğru, değil mi? / öyle, değil mi?

-


[3]

verano > yaz

en verano > yazın / yazları / yaz olduğunda / yaz olunca / yaz mevsiminde

en verano, "no" > yazın "değil" / yazları "değil"

"pero" en verano, no > "ama" yazın değil  

"a veces", pero en verano, no > "bazen". ama yazın değil

-


[4]

frío > soğuk

hace frío> (hava) soğuk

no hace frío > hava soğuk değil

en verano, no hace frío > yazları hava soğuk değil

"entonces", en verano, no hace frío > öyleyse yazın hava soğuk değil / öyleyse yazın hava soğuk olmuyor


+

+ pequeños detalles para recordar >>>>>


[vivo > yaşıyorum]

["¿donde" vives? "nerede" yaşıyorsun?] 

[vivo "aquí" > "burada" yaşıyorum]

[¿vives en Chile? > Şili'de mi yaşıyorsun?]

[vivimos en Chile > Şili'de yaşıyoruz]

-

hace calor > (hava) sıcak

hace frío > (hava) soğuk

-

[aquí > burası / burada]

allí > orası / orada

-

a veces > bazen

[a menudo > sık sık]

[de vez en cuando > ara sıra / bazen / zaman zaman]

[siempre > her zaman]

-

[primavera > ilkbahar]

[verano > yaz]

[otoño > sonbahar]

[invierno > kış]


-------------------------------------

"vivimos" en Canada > 

(biz) Kanada'da "yaşıyoruz"

-

hace mucho frío allí, "¿verdad?" >

orası çok soğuk oluyor, "değil mi?"

-

"a veces". pero en verano, no >

"bazen". ama yazın değil

-

"entonces", en verano, no hace frío >

"öyleyse", yazın soğuk olmuyor 

16-46 / notlar 301

 16-46 / notlar 301

-----------------------




-----------------------

var = hay

yok = "no hay"

-----------------------



[1]


hay > var

agua > su

+

el vaso > bardak

en el vaso > bardakta 

=

"hay agua" en el vaso 

bardakta "su var"




[2]


el centro > şehir merkezi / merkez

en el centro > şehir merkezinde / merkezde

+

hay > var

+

hotel > otel

hoteles > oteller

muchos hoteles > çok otel / birçok otel

=

en el centro "hay muchos hoteles"

şehir merkezinde "çok otel var"



[3]


hay > var

alguien > biri / birisi

+

la casa > ev

en la casa > evde

=

"¿hay alguien" en la casa? 

evde "biri var mı?"



[4]


hay > var

arbol > ağaç

arboles > ağaçlar

muchos arboles > çok ağaç

+

el parque > park

en el parque > parkta

=

hay "muchos arboles" en el parque

parkta "çok ağaç" var / parkta "birçok ağaç" var



[5]


"no hay" > yok

dinero > para

+

la escuela > okul

las escuelas > okullar

para las escuelas > okullar için

=

"no hay dinero" para las escuelas

okullar için "para yok"



[6]


no hay > yok

ninguna > hiç / hiçbir

+

diferencia > fark

=

no hay ninguna diferencia

hiçbir fark yok



[7]


no hay > yok

pollo > tavuk

+

la navera > buzdolabı

en la navera > buzdolabında

=

"no hay pollo" en la nevera

buzdolabında "tavuk yok"



[8]


no hay > yok

nada > hiç / hiçbir / hiçbir şey

+

interesante > ilginç

+

ver > görmek / bakmak

para ver > görmek için [= görülecek] / bakmak için [= bakılacak]

+

momento > an 

este momento > şu an

en este momento > şu anda

=

no hay nada interesante "para ver" en este momento

şu an "bakılacak" ilginç bir şey yok / şu an "görülecek" ilginç bir şey yok


16-46 / notlar 300

 16-46 / notlar 300

-----------------------



-----------------------

- no he podido encontrar a nadie.

- esta vez, no... quizás la próxima vez..

- en todo caso, estoy tratando 

-

- hiçkimseyi bulamadım

- bu sefer değil... belki bir dahaki sefer...

- her durumda deniyorum

-----------------------




poder > yapmak / (güç) / (kuvvet)

-

-

-

[puedo > yapabilirim]

[no puedo > yapamam]

-

-

-

he podido > yaptım / yapabildim

no he podido > yapmadım / yapamadım

-

encontrar > bulmak

"puedo + encontrar" > "bulabilirim"

"no puedo + encontrar" > "bulamam"

-

"he podido + encontrar" > "bulabildim"

"no he podido + encontrar" > "bulamadım"

-

nadie > kimse / hiç kimse

"a nadie" > "kimseyi" / "hiç kimseyi"

-

"no he podido encontrar" + a nadie > hiç kimseyi + "bulamadım"

-

vez > kez / sefer / defa

"esta" vez > "bu" kez / "bu" sefer / "bu" defa

"la próxima" vez > "bir dahaki" sefer / "gelecek" sefer

-

no > hayır / olmaz / değil

esta vez, no > bu sefer olmaz / bu sefer değil

-

quizá / quizás > belki / olabilir

[ "tal vez" / "tal vez si" > "belki" / "olabilir" ]

[ "a lo mejor" > "olabilir" ]

-

quizás "la próxima vez" > belki "bir dahaki sefer"

-

"en todo caso" > "ne olursa olsun" / "her şekilde" / "her durumda" / "her halukârda"

-

-

-

tratando > çabalamak / denemek 

[tratando + de > yapmaya çalışmak > 

[vivir > yaşamak]

[tratando de vivir > yaşamaya çalışmak / yaşamaya çalışıyorum]

-

-

-

estoy tratando > deniyorum / yapmaya çalışıyorum

-

"en todo caso", estoy tratando > "her durumda" deniyorum



-----------------------

- no he podido encontrar a nadie.

- esta vez, no... quizás la próxima vez..

- en todo caso, estoy tratando 

-

- hiçkimseyi bulamadım

- bu sefer değil... belki bir dahaki sefer...

- her durumda deniyorum

-----------------------


16-46 / notlar 299

 16-46 / notlar 299

------------------------



-------------------------

- ¿te acuerdas? no has venido conmigo 

- ¿con quién he venido? 

- has venido con tu amiga

- hatırlıyor musun? benimle gelmedin

- kimle geldim?

- arkadaşınla geldin

---------------------------



me acuerdo > hatırlıyorum

[no me acuerdo > hatırlamıyorum] 

[me olvidé > unuttum]

-

me acuerdo > hatırlıyorum

te acuerdas > hatırlıyorsun

¿te acuerdas? > hatırlıyor musun?

-

venir > gelmek

-

vengo > geleceğim / gelirim

he venido > geldim

has venido > geldin

-

no has venido > gelmedin

no has venido "conmigo" > "benimle" gelmedin

-

¿quién? > kim?

¿con quién? > kimle? / kiminle?

-

¿con quién "he venido"? kimle "geldim"?

-

has venido > geldin

-

amiga > arkadaş

tu amiga > arkadaşın

con tu amiga > arkadaşınla

-

has venido "con tu amiga" > arkadaşınla geldin




-------------------------

- ¿te acuerdas? no has venido conmigo 

- ¿con quién he venido? 

- has venido con tu amiga

- hatırlıyor musun? benimle gelmedin

- kimle geldim?

- arkadaşınla geldin

---------------------------


16-46 / notlar 298

16-46 / notlar 298
------------------------

------------------------
- ¿has comido aquí antes? 
- sí, hace poco... quizás hace una semana 
- ¿con quién? ¿te acuerdas? 
- no me acuerdo exactamente 
-
- daha önce burada yedin mi?
- evet geçenlerde... belki bir hafta oldu
- kiminle, hatırlıyor musun?
- kesin olarak hatırlamıyorum
---------------------------------

comer > (yemek) yemek
-
[estoy comiendo > yemek yiyorum]
-
"he comido" > (yemek) "yedim"
"has comido" > (yemek) "yedin"
-
"¿has comido?" > (yemek) "yedin mi?"
¿has comido "aquí"? > "burada" yemek yedin mi?
¿has comido aquí "antes"? "daha önce" burada yemek yedin mi?
-
"hace poco" > "az önce" / "çok yakın zamanda" / "geçenlerde"
-
semana > hafta
una semana > bir hafta
hace una semana > bir hafta oldu / bir hafta önce
-
quizás > belki
quizás hace una semana > belki bir hafta oldu
-
¿quién? > kim?
¿con quién? > kimle? / kiminle?
[con > ile > con+quién > kim+ile > kimle > kiminle]
-
acordarse > hatırlamak 
-
[ME acuerdO > hatırlıyorUM]
[TE acuerdAS > hatırlıyorSUN]
-
¿te acuerdas? > hatırlıyor musun?
¿con quién? ¿te acuerdas? > kiminle, hatırlıyor musun?
-
me acuerdo > hatırlıyorum
no me acuerdo > hatırlamıyorum
-
exactamente > tam olarak / kesin olarak / kesin kes / kesinlikle 
-
"no me acuerdo" exactamente > kesin olarak "hatırlamıyorum"

------------------------
- ¿has comido aquí antes? 
- sí, hace poco... quizás hace una semana 
- ¿con quién? ¿te acuerdas? 
- no me acuerdo exactamente 
-
- daha önce burada yedin mi?
- evet geçenlerde... belki bir hafta oldu
- kiminle, hatırlıyor musun?
- kesin olarak hatırlamıyorum
---------------------------------

16-46 / notlar 297

16-46 / notlar 297

-----------------------



-----------------------

- ya te dije. no hay problema. voy a ir en mi coche 

- bueno. pero voy a manejar. vamos al centro juntos

-

- zaten söyledim, problem değil. arabamla gideceğim

- tamam. fakat ben süreceğim. birlikte şehir merkezine gidelim

-------------------------


decir > söylemek / demek

-

-

-

[estoy diciendo > söylüyorum / diyorum]

[te lo estoy diciendo > sana söylüyorum / sana diyorum]

-

[he dicho > söyledim / dedim]

[he dicho que no > hayır dedim]

-

-

-

digo > söylüyorum / söylerim / söyleyeceğim / diyorum / derim / diyeceğim

dije > söyledim / dedim

-

"te" dije > "sana" söyledim

"ya" te dije > sana "zaten" söyledim

-

el problema > problem / sorun

"un" problema > "bir" problem / "bir" sorun

"hay" un problema / "hay" problema > bir problem "var" / bir sorun "var" 

"no hay" problema > problem "değil" / sorun "yok"

-

ir > gitmek

voy a > (gideceğim) / .....+ceğim / .....+cağım

"voy a ir" > "gideceğim" 

voy a ir "en mi coche" > "arabamla" gideceğim

-

bueno > iyi / güzel / peki / tamam / oldu

-

manejar > (araç / araba) sürmek

"voy a manejar" > "(ben) süreceğim"

"pero" voy a manejar > "fakat" ben süreceğim / "ama" ben süreceğim

-

vamos > haydi / gidelim

vamos "al centro" > "şehir merkezine" gidelim / haydi "şehir merkezine"

-

juntos > birlikte

vamos al centro juntos > birlikte şehir merkezine gidelim



-----------------------

- ya te dije. no hay problema. voy a ir en mi coche 

- bueno. pero voy a manejar. vamos al centro juntos

-

- zaten söyledim, problem değil. arabamla gideceğim

- tamam. fakat ben süreceğim. birlikte şehir merkezine gidelim

-------------------------


16-46 / notlar 296

16-46 / notlar 296

-----------------------



---------------

- ¿estás casado?

- no... no estoy casado... pero mi hermano está casado con una turca 

-

- evli misin?

- hayır... evli değilim... fakat kardeşim bir Türk'le evli

---------------


casar / casarse > evlenmek

-

-

-

[el casado > evli]

[matrimonio > evlilik]

[boda > düğün] > [¿cuándo es la boda? > düğün ne zaman?]

-

-

-

estoy casado > [ben] evliyim 

-

(estoy casado > los hombres / erkekler)

(estoy casada > las mujeres / kadınlar)

-

estás casado > [sen] evlisin

¿estás casado? > (sen) evli misin? - (normal)

[¿está casado (usted)? > (siz) evli misiniz? - (formal / resmi)

-

no estoy casado > evli değilim

[estoy soltero > bekârım]

-

hermano > (erkek) kardeş

mi hermano > (erkek) kardeşim

mi hermano "está casado" > kardeşim "evli"

mi hermano está casado "con una Turca" > kardeşim "bir Türk'le" evli


16-46 / notlar 295

16-46 / notlar 295

-----------------------



----------------------------

- nos gustaría invitarte a una fiesta 

- sí, con mucho gusto ¿a qué hora? 

- después de las siete 

-

- seni bir partiye davet etmek istiyoruz

- evet, memnuniyetle. saat kaçta?

- yedi'den sonra

----------------------------



gustaría > istemek

-

me gustaría > (ben) isterim / istiyorum

nos gustaría > (biz) isteriz / istiyoruz

-

[te gustaría > (sen) istersin / istiyorsun]

[¿te gustaría? > (sen) ister misin? / istiyor musun?]

-

me gustaría > isterim / istiyorum

me gustaría "invitar" > "davet etmek" isterim / "davet etmek" istiyorum

me gustaría "invitarte" > "seni davet etmek" isterim / seni davet etmek istiyorum

-

invitar > davet etmek

invitarte > seni davet etmek

-

me gustaría invitarte > seni davet etmek istiyorum

nos gustaría invitarte > seni davet etmek istiyoruz

-

fiesta > parti / eğlence

una fiesta > bir parti

a una fiesta > bir partiye

-

nos gustaría invitarte "a una fiesta" > seni "bir partiye" davet etmek istiyoruz

-

"con mucho gusto" > "memnuniyetle" 

-

"¿A qué hora?" > (saat) "kaçta?"

-

[¿qué hora es? > "saat kaç?"]

-

siete > yedi

las siete > (saat) yedi

-

"después" de las siete > yedi'den "sonra"




----------------------------

- nos gustaría invitarte a una fiesta 

- sí, con mucho gusto ¿a qué hora? 

- después de las siete 

-

- seni bir partiye davet etmek istiyoruz

- evet, memnuniyetle. saat kaçta?

- yedi'den sonra

----------------------------


16-46 / notlar 293 (+294)

16-46 / notlar 293 + 294

-----------------------


-----------------------

- soy profesor de música 

- ¡música! ¡qué interesante! 

- ¿y tú? ¿cuál es tu trabajo?

-

- müzik öğretmeniyim

- müzik! ilginç...

- ya sen, sen ne iş yapıyorsun?

------------------------



profesor > öğretmen

profesor de música > müzik öğretmeni

-

"soy" profesor de música > 

("ben") müzik öğretmeni"yim" => müzik öğretmeniyim

-

-

-

[soy ama de casa > ev kadınıyım / ev hanımıyım]

[soy un "oficial" en la empresa > bir şirkette "memur"um]

["soy jubilado" > "emekliyim"]

[soy niñera > çocuk bakıcısıyım]

[soy un "trabajador" en una fábrica > bir fabrikada "işçi"yim]

-

-

-

¡música! ¡qué "interesante"! > müzik, ne ilginç / müzik, "ilginç"

-

- ¿y tú? > ya sen?

-

¿cuál es tu trabajo? > 

(sen) ne iş yapıyorsun? / -mejor-

senin işin ne? / 

hangi işi yapıyorsun? / 

hangi işle uğraşıyorsun?/

mesleğin ne?



-----------------------

- soy profesor de música 

- ¡música! ¡qué interesante! 

- ¿y tú? ¿cuál es tu trabajo?

-

- müzik öğretmeniyim

- müzik! ilginç...

- ya sen, sen ne iş yapıyorsun?

------------------------



16-46 / notlar 294
-----------------------


----------------------
- voy a pie 
- ¿verdad? ¡a pie! 
- ¿cuánto tiempo para llegar? 
- media hora o menos 
-
- yürüyeceğim
- gerçekten mi? yürüyeceksin!
- ne kadar sürer?
- yarım saat ya da daha az
-------------------------

a pie > yürümek / yayan / yayan gitmek
voy a pie > yürüyeceğim / yayan gideceğim
-
verdad > gerçek / doğru 
¿verdad? > gerçek mi? / gerçekten mi? / doğru mu? / değil mi?
-
llegar > varmak / gitmek / ulaşmak
tiempo > zaman / vakit / süre
tiempo para llegar > varış süresi / 
¿cuánto tiempo? > ne kadar süre? / ne kadar zaman? / ne kadar vakit?
¿cuánto tiempo para llegar? > (gitmek) ne kadar sürer? / (varmak) ne kadar sürer?
-
hora > saat
media hora > yarım saat
media hora o "menos > yarım saat ya da "daha az"



----------------------
- voy a pie 
- ¿verdad? ¡a pie! 
- ¿cuánto tiempo para llegar? 
- media hora o menos 
-
- yürüyeceğim
- gerçekten mi? yürüyeceksin!
- ne kadar sürer?
- yarım saat ya da daha az
-------------------------


16/46 - notlar 292

16/46 - notlar 292

------------------------




-------------------------

- ¿cuándo regresas? 

- regreso el jueves 

-

- ne zaman dönersin?

- perşembe dönüyorum

-------------------------




¿cuándo? > ne zaman?

-

regresar > dönüş / dönmek / geri gelmek /

-

regreso > döneceğim / dönerim / dönüyorum 

regresas > döneceksin / dönersin / dönüyorsun 

-

- ¿cuándo regresas? > ne zaman dönersin? / ne zaman dönüyorsun

-

regreso "el jueves" > "perşembe" dönüyorum

[ regreso "el mes entrante" > "gelecek ay" dönüyorum ]

[ ya regreso > hemen geliyorum / hemen dönüyorum / şimdi geliyorum / şimdi dönüyorum ]

-

-

-

[regresaré > döneceğim / geleceğim]

[regresaré más tarde > daha sonra geleceğim / sonra yine geleceğim]

[regresaré en unas horas > birkaç saate dönerim / birkaç saat içinde geleceğim]

-

-

-


-------------------------

- ¿cuándo regresas? 

- regreso el jueves 

-

- ne zaman dönersin?

- perşembe dönüyorum

-------------------------


16-46 / notlar 291

16-46 / notlar 291

-----------------------



-----------------------

- ¿cómo lo sabes? 

- me lo dijo 

- ¿te lo dijo? 

- sí, por teléfono... me dijo que va a enviar una carta 

- ¿una carta? 

- sí, una carta con su dirección

-

- nereden biliyorsun?

- bana o söyledi

- sana o mu söyledi?

- evet, telefonda... bana bir mektup göndereceğini söyledi

- mektup?

- evet, onun adresi olan bir mektup

-----------------------



saber > bilmek

-

sé > biliyorum / bilirim

sabes > biliyorsun / bilirsin

-

lo sé > (onu) biliyorum

lo sabes > (onu) biliyorsun

-

¿cómo? > nasıl? / ne?

¿cómo lo sabes? > nasıl biliyorsun? / nereden biliyorsun? (mejor)

-

decir > söylemek / demek

-

[digo > söylerim / derim]

[dije > söyledim / dedim]

-

[dijiste > söyledin / dedin]

-

dijo > söyledi / dedi

lo dijo > (o) söyledi / (o) dedi

-

"me" lo dijo > "bana" o söyledi

-

¿"te" lo dijo? > "sana" o mu söyledi? / sana o söyledi?

-

por teléfono > telefonla / telefonda 

-

carta > mektup

una carta > bir mektup

"enviar" una carta > bir mektup "yollamak" / bir mektup "göndermek"

-

-

-

["voy a enviar" > "yollayacağım" / "göndereceğim"]

-

["voy a enviar" una carta > bir mektup "yollayacağım" / 

bir mektup "göndereceğim"]

-

["vas a enviar" una carta > bir mektup "yollayacaksın" / 

bir mektup "göndereceksin"]

-

["va a enviar" una carta > bir mektup "yollayacak" / 

bir mektup "gönderecek"]

-

-

-

-

me dijo > bana dedi / bana söyledi

"me dijo que ..xxxxx.... " > "bana dedi ki ..xxxxx...."  / "bana ..xxxxx... söyledi" 

-

me dijo que "va a enviar una carta" > 

[bana dedi ki "bir mektup gönderecek"] /

bana "bir mektup göndereceğini" söyledi (mejor)

bana "mektup gönderecekmiş" (mejor)

-

¿una carta? > bir mektup? / bir mektup mu?

-

dirección > adres

-

mi dirección > (benim) adresim

tu dirección > (senin) adresin

su dirección > (onun) adresi

-

con su dirección > onun adresiyle / onun adresi olan

-

una carta con su dirección > onun adresi olan bir mektup (mejor) /

[onun adresiyle bir mektup]




-----------------------

- ¿cómo lo sabes? 

- me lo dijo 

- ¿te lo dijo? 

- sí, por teléfono... me dijo que va a enviar una carta 

- ¿una carta? 

- sí, una carta con su dirección

-

- nereden biliyorsun?

- bana o söyledi

- sana o mu söyledi?

- evet, telefonda... bana bir mektup göndereceğini söyledi

- mektup?

- evet, onun adresi olan bir mektup

-----------------------


16-46 / notlar 290

16-46 / notlar 290

-----------------------



------------------------

- busco un libro... estoy tratando de encontrarlo 

- ¿cómo se llama el libro? 

- se llama: la casa verde

- sí. es un libro para niños 

-

- bir kitap arıyorum... onu bulmaya çalışıyorum

- kitabın adı nedir?

- adı: yeşil ev

- evet. bir çocuk kitabı

------------------------




libro > kitap

un libro > bir kitap

-

buscar > aramak

-

busco > arıyorum

busco un libro > bir kitap arıyorum 

-

-

-

tratando de + "............" > "............" + [yapmaya] çalışmak

-

dormir > uyumak

tratando de dormir > uyumaya çalışmak

-

olvidar > unutmak

tratando de olvidar > unutmaya çalışmak

-

ganar > kazanmak

tratando de ganar > kazanmaya çalışmak

-

-

-

encontrar > bulmak

tratando de encontrar > bulmaya çalışmak

encontrarlo > onu bulmak

tratando de encontrarlo > onu bulmaya çalışmak

-

["estoy tratando de" + ....... >>> .......+ "çalışıyorum"]

estoy tratando de encontrarlo > onu bulmaya çalışıyorum

-

se llama > adlandırılır / adı / ismi

¿cómo se llama? > nasıl adlandırılır? / adı ne? / ismi ne?

-

"¿cómo se llama" el libro? > kitabın "adı ne?"

-

la casa > ev

verde > yeşil

la casa verde > yeşil ev

-

se llama: la casa verde > adı: yeşil ev

-

niño > çocuk

niños > çocuklar

para niños > çocuklar için

-

un libro > bir kitap

es un libro > bir kitap[tır]

-

es un libro para niños > çocuklar için bir kitap /

bir çocuk kitabı (mejor)




------------------------

- busco un libro... estoy tratando de encontrarlo 

- ¿cómo se llama el libro? 

- se llama: la casa verde

- sí. es un libro para niños 

-

- bir kitap arıyorum... onu bulmaya çalışıyorum

- kitabın adı nedir?

- adı: yeşil ev

- evet. bir çocuk kitabı

------------------------


16-46 / notlar 289

16-46 / notlar 289

-----------------------



-----------------------

- ¿a dónde vas? 

- voy a visitar a unos amigos 

- ¿dónde viven? 

- no muy lejos. en otra ciudad 

- ¿cómo vas a ir? 

- voy a ir en autobús 

- nereye gidiyorsun?

- birkaç arkadaşı ziyarete gideceğim

- neredeler?

- çok uzak değil. başka bir şehirde

- nasıl gideceksin?

- otobüsle gideceğim

---------------------------



¿dónde? > nerede?

¿a dónde? > nereye?

-

ir > gitmek

-

voy > gideceğim / gidiyorum

vas > gideceksin / gidiyorsun

-

¿a dónde vas? > nereye? / nereye gidiyorsun?

-

visitar > ziyaret etmek

voy a visitar > ziyaret edeceğim / ziyarete gideceğim

-

amigo > arkadaş

amigos > arkadaşlar

-

"unos" amigos > "birkaç" arkadaş 

a unos amigos > birkaç arkadaşı

-

voy a visitar a unos amigos > birkaç arkadaşı ziyarete gideceğim

-

vivir > yaşamak

-

[vivo > yaşıyorum]

[vivo en Berlin > Berlin'de yaşıyorum]

[vives > yaşıyorsun]

[¿dónde vives? > nerede yaşıyorsun?]

-

¿dónde viven? > nerede yaşıyorlar / nerede oturuyorlar? / neredeler? 

-

lejos > uzak

no lejos > uzak değil

-

[cerca > yakın]

[no cerca > yakın değil]

-

muy lejos > çok uzak

no muy lejos > çok uzak değil

-

ciudad > şehir

otra ciudad > başka şehir

en otra ciudad > başka şehirde

-

ir > gitmek

voy a ir > gideceğim

-

vas a ir > gideceksin

¿vas a ir > gidecek misin? / gideceksin?

-

¿cómo? > nasıl?

¿cómo vas a ir? > nasıl gideceksin?

-

voy a ir "en autobús" > "otobüsle" gideceğim




-----------------------

- ¿a dónde vas? 

- voy a visitar a unos amigos 

- ¿dónde viven? 

- no muy lejos. en otra ciudad 

- ¿cómo vas a ir? 

- voy a ir en autobús 

- nereye gidiyorsun?

- birkaç arkadaşı ziyarete gideceğim

- neredeler?

- çok uzak değil. başka bir şehirde

- nasıl gideceksin?

- otobüsle gideceğim

---------------------------


16-46 / notlar 288

16-46 / notlar 288

-----------------------



-----------------------

- ¿a qué se dedica? 

- trabajo en una empresa internacional. tengo que hacer viajes de negocios con frecuencia 

-

- ne işiyle uğraşıyorsunuz?

- uluslararası bir şirkette çalışıyorum. sık sık iş gezileri yapmak zorundayım

-----------------------------




dedicar > adamak

[dedico > adadım / dedicas > adadın / dedica > adadı / dedica > adadınız (formal-resmi)]

-

¿qué? > ne? / hangi?

¿a qué? > neye?

-

¿a qué se dedica? > (formal / resmi)

[neye adanmışsınız?] / (no usamos así)

[kendinizi neye adadınız?] / (no usamos así)

hangi işi yapıyorsunuz? (mejor) 

hangi işle uğraşıyorsunuz? (mejor)

neyle uğraşıyorsunuz? (mejor)

ne işiyle uğraşıyorsunuz? (mejor)

ne işi yapıyorsunuz? (mejor)

ne iş yapıyorsunuz? (mejor)

[ = cuál es tu trabajo? > = mesleğiniz nedir / = ne iş yapıyorsunuz]

[ = ¿a qué se dedica? > = mesleğiniz nedir / = ne işiyle uğraşıyorsunuz?]

-

empresa > şirket

"una" empresa > bir şirket

una empresa "internacional" > "uluslararası" bir şirket

-

en una empresa > bir şirkette

en una empresa internacional > uluslararası bir şirkette

-

trabajar > çalışmak

-

trabajo > çalışıyorum

-

trabajo en una empresa internacional >

uluslararası bir şirkette çalışıyorum

-

viaje > gezi / seyahat

viajes > geziler / seyahatler

viajes de negocios > iş gezileri / (iş gezisi)

-

hacer > yapmak

tengo que hacer > yapmalıyım / yapmak zorundayım

tengo que hacer "viajes de negocios" > "iş gezileri" yapmak zorundayım

-

"con frecuencia" > "sık sık" / "sıklıkla"

-

tengo que hacer viajes de negocios "con frecuencia" >

"sık sık" iş gezileri yapmak zorundayım




-----------------------

- ¿a qué se dedica? 

- trabajo en una empresa internacional. tengo que hacer viajes de negocios con frecuencia 

-

- ne işiyle uğraşıyorsunuz?

- uluslararası bir şirkette çalışıyorum. sık sık iş gezileri yapmak zorundayım

-----------------------------

16-46 / notlar 287

16-46 / notlar 287

-----------------------



-----------------------

- un día bonito 

- sí, hace buen tiempo... no hay lluvia 

- ¿ha venido aquí antes? 

- ¿a la Ciudad de México? 

- sí 

- he venido aquí mucho 

-

- güzel bir gün

- evet, hava güzel, yağmur yok

- daha önce buraya geldiniz mi?

- Meksiko'ya mı?

- evet

- buraya çok geldim

---------------------------




un / uno / una > bir

día > gün

-

un día > bir gün

-

bonito / bonita > iyi / güzel

un día "bonito" > "güzel" bir gün

-

hace "buen" tiempo > hava "güzel" / hava "iyi"

-

lluvia > yağmur

"hay" lluvia > yağmur "var" / yağmurlu

no hay lluvia > yağmur yok

-

venir > gelmek

-

[vengo > gelirim / geliyorum]

[hE venido > geldim]

[has venido > geldin]

-

[hA venido > geldi (normal / informal)]

-

ha venido > geldiniz (resmi / formal)

¿ha venido? > geldiniz mi?

-

¿ha venido "aquí"? > "buraya" geldiniz mi? (formal / resmi)

¿ha venido aquí "antes"? > "önceden" buraya geldiniz mi?

-

["Ciudad de" México > Meksiko "Şehri"]

a la Ciudad de México > Meksiko'ya / Meksiko Şehri'ne

-

¿a la Ciudad de México? > Meksiko'ya mı?

-

he venido > geldim

he venido "aquí" > "buraya" geldim

he venido aquí "mucho" > buraya çok "geldim"



-----------------------

- un día bonito 

- sí, hace buen tiempo... no hay lluvia 

- ¿ha venido aquí antes? 

- ¿a la Ciudad de México? 

- sí 

- he venido aquí mucho 

-

- güzel bir gün

- evet, hava güzel, yağmur yok

- daha önce buraya geldiniz mi?

- Meksiko'ya mı?

- evet

- buraya çok geldim

--------------------------

16-46 / notlar 286

16-46 / notlar 286

-------------------------



-------------------------

- hay demasiada lluvia 

- estoy tratando de encontrar el lugar 

- allí está el restaurante 

- pero dónde está la otra tienda?

-

- çok yağmur var

- yeri bulmaya çalışıyorum

- işte restoran orada

- ama öbür dükkân nerede?

--------------------------


hay > var

demasiado / demasida > fazlasıyla / fazla / çok

hay demasiado > çok var

hay demasiadA "lluviA" > çok "yağmur" var

-

[está lloviendo > hava yağmurlu]

[hace sol > hava güneşli]

-

encontrar > bulmak

"estoy tratando de encontrar" > "bulmaya çalışıyorum"

-

[estoy tratando de "olvidar" > "unutmaya" çalışıyorum]

[estoy tratando de "beber" > "içmeye" çalışıyorum]

-

el lugar > yer / alan / bölge / kısım

"estoy tratando de encontrar" el lugar > yeri "bulmaya çalışıyorum"

-

["estoy tratando de encontrar" mi madre > annemi "bulmaya çalışıyorum"]

["estoy tratando de encontrar" tu casa > evini "bulmaya çalışıyorum"]

allí > orada

alli está > işte orada / orada

-

[aquí > burada]

[está aquí > işte burada / burada]

-

allí está el restaurante > işte restoran orada / işte orada restoran

-

la tienda > dükkân / mağaza

la "otra" tienda > "öteki" dükkân / "öbür" dükkân / "diğer" dükkân

-

pero > fakat / ama

pero ¿dónde está? > fakat nerede? / ama nerede?

-

pero ¿dónde está la otra tienda? > ama öbür dükkân nerede?

-

[pero ¿dónde está la otra "botella"? > ama öbür "şişe" nerede?]

[pero ¿dónde está la otra "bolsa"? > ama öbür "çanta" nerede?]





-------------------------

- hay demasiada lluvia 

- estoy tratando de encontrar el lugar 

- allí está el restaurante 

- pero dónde está la otra tienda?

-

- çok yağmur var

- yeri bulmaya çalışıyorum

- işte restoran orada

- ama öbür dükkân nerede?

--------------------------


16-46 / notlar 285

16-46 / notlar 285

-----------------------




----------------------

- voy a llevarte al centro 

- gracias, pero ¿hay un metro? 

- no, aquí no hay metro 

- podría ir en autobús 

- no, ya te dije... voy a llevarte 

-

- seni şehir merkezine götüreceğim

- teşekkür ederim, fakat bir metro var mı?

- hayır, burada metro yok

- otobüsle gidebilirim

- hayır, zaten sana söylemiştim... seni götüreceğim

---------------------------




llevar > götürmek / getirmek / arabayla bırakmak

llevarte > seni götürmek / seni getirmek / seni arabayla bırakmak

-

voy a llevarte > seni götüreceğim

voy a llevarte "al centro" > seni "şehir merkezine" götüreceğim

-

hay > var

no hay > yok

-

hay un metro > bir metro var

¿hay un metro? > bir metro var mı?

-

gracias, pero... > teşekkür ederim, fakat...

gracias, pero ¿hay un metro? > teşekkür ederim, fakat bir metro var mı?

-

aquí > burada / burası / burayı / buraya

-

no, aquí "no hay" metro > hayır, burada metro "yok"

-

autobús > otobüs

en autobús > otobüsle / otobüste

-

ir > gitmek

-

[puedo ir > gidebilirim]

-

podría ir > gidebilirim

podría ir en autobús > otobüsle gidebilirim

-

ya > zaten / artık

-

decir > demek / söylemek

dije > dedim / söyledim

te dije > sana dedim / sana söyledim

[te dicho > sana dedim / sana söyledim]

-

"ya" te dije > "zaten" sana söyledim

[ = sana "zaten" söyledim = sana söyledim "zaten"]

sana söylemiştim (mejor)

-

no, ya te dije voy a llevarte > 

hayır, zaten sana söylemiştim, seni götüreceğim




----------------------

- voy a llevarte al centro 

- gracias, pero ¿hay un metro? 

- no, aquí no hay metro 

- podría ir en autobús 

- no, ya te dije... voy a llevarte 

-

- seni şehir merkezine götüreceğim

- teşekkür ederim, fakat bir metro var mı?

- hayır, burada metro yok

- otobüsle gidebilirim

- hayır, zaten sana söylemiştim... seni götüreceğim

---------------------------


16-46 / notlar 284

16-46 / notlar 284

------------------



------------------

- fuimos en verano el año pasado 

- he estado allí antes. hace buen tiempo en verano 

-

- geçen yaz gittik

- önceden orada bulundum. yazın hava güzel oluyor

------------------------------------




verano > yaz (mevsimi)

en verano > yazın / [yaz mevsiminde]

-

el año > yıl

el año pasado > geçen yıl

-

en verano + "el año pasado" = yazın + "geçen yıl" = geçen (yılın) yaz (mevsiminde) > 

>>> geçen yaz (mejor) <<< [el verano pasado]

-

["fui" en verano el año pasado > geçen yaz "gittim"]

"fuimos" en verano el año pasado > geçen yaz "gittik" 

-

aquí > burası / burada / buraya / burayı

allí > orası / orada / oraya / orayı

-

["estoy aquí" > "buradayım"]

["estas allí" > "oradasın"

-

["estoy allí" > "oradayım"]

"he estado allí" > "oradaydım"

he estado allí "antes" > "önceden" oradaydım / önceden orada bulundum

-

"hace" buen tiempo > hava "iyi"

[hace "mal" tiempo > hava "kötü"]

-

hace buen tiempo en verano >

yazın hava iyi / yazın hava iyi oluyor / yazın hava güzel




------------------

- fuimos en verano el año pasado 

- he estado allí antes. hace buen tiempo en verano 

-

- geçen yaz gittik

- önceden orada bulundum. yazın hava güzel oluyor

------------------------------------


16-46 / notlar 283

16-46 / notlar 283

-----------------------



-----------------------

- en todo caso, el cliente quiere cambiar unas cosas 

- ¿unas cosas? 

- bueno, a decir verdad quiere cambiar todo 

-

- her neyse işte, müşteri birkaç şeyi değiştirmek istiyor

- birkaç şeyi?

- tamam, doğruyu söylemek gerekirse her şeyi değiştirmek istiyor

-----------------------




"en todo caso" > "her durumda" / "her şekilde" / "her neyse" / 

"her neyse işte" / "her halükârda" / "ne olursa olsun" 

-

el cliente > müşteri

el cliente "quiere" > müşteri "istiyor" / müşteri "ister"

-

[yo "quiero" > ben isterim / ben "istiyorum"]

[tú "quieres" > sen istersin / sen "istiyorsun"]

-

cambiar > değiştirmek

[quiero "cambiar" > "değiştirmek" istiyorum]

-

el cliente quiere "cambiar" > müşteri "değiştirmek" istiyor

-

una > bir

cosa > şey

una cosa > bir şey

-

unas cosas > birkaç şey[ler]

-

en todo caso, el cliente "quiere cambiar unas cosas" >

her neyse, müşteri "birkaç şey değiştirmek istiyor" /

= her neyse, müşteri "birkaç şeyi değiştirmek istiyor"

-

¿unas cosas? > birkaç şey? / birkaç şey mi?

-

bueno > iyi / güzel / tamam / oldu / olur

-

"a decir verdad" > 

doğru söylemek gerekirse /

= doğruyu söylemek gerekirse /

= doğrusunu söylemek gerekirse /

= "gerçeği söylemek gerekirse" / 

= "aslında" / 

= "işin doğrusu"

-

quiere > istiyor

quiere "cambiar" > "değiştirmek" istiyor

quiere cambiar "todo" > "her şeyi" değiştirmek istiyor /

[ = "hepsini" değiştirmek istiyor]

[ = "tamamını" değiştirmek istiyor]

-

"a decir verdad" + quiere cambiar todo > 

"doğruyu söylemek gerekirse" + her şeyi değiştirmek istiyor



-----------------------

- en todo caso, el cliente quiere cambiar unas cosas 

- ¿unas cosas? 

- bueno, a decir verdad quiere cambiar todo 

-

- her neyse işte, müşteri birkaç şeyi değiştirmek istiyor

- birkaç şeyi?

- tamam, doğruyu söylemek gerekirse her şeyi değiştirmek istiyor

-----------------------


16-46 / notlar 282

16-46 / notlar 282

------------------



------------------

- ¿puedes mostrarme la calle en el mapa?

- no, no en el mapa ... pero puedo llevarte allí

- haritada sokağı gösterebilir misin?

- hayır, haritada değil... fakat seni oraya götürebilirim 

------------------


mostrar > göstermek

mostrar"me" > "bana" göstermek / bana göster

mostrar"te" > "sana" göstermek 

-

puedO mostrar > gösterebilirİM

puedES mostrar > gösterebilirSİN

-

puedO mostrar"TE" > "SANA" gösterebilirİM

puedES mostrar"ME" > "BANA" gösterebilirSİN

-

la calle > cadde / sokak

-

puedes mostrarme la calle > bana sokağı gösterebilirsin

¿puedes mostrarme la calle? > bana sokağı gösterebilir misin?

-

el mapa > harita

en el mapa > haritada / harita üzerinde / harita üstünde

[en la mesa > masada / masa üzerinde / masa üstünde]

-

¿puedes mostrarme la calle en el mapa? >

haritada (bana) sokağı gösterebilir misin?

-

no, "no" en el mapa > hayır, harita üstünde "değil"

puedo mostrarte la calle > sana sokağı gösterebilirim 

[ "sana sokağı" gösterebilirim < = > "sokağı sana" gösterebilirim ]

-

llevar > götürmek / getirmek / arabayla almak 

-

puedo llevar"te" > "seni" götürebilirim / "seni" (arabayla) alabilirim

-

allí > orası / orada / oraya

-

"o" puedo llevarte allí > "ya da" seni oraya götürebilirim

[ o > ya da = veya ]




------------------

- ¿puedes mostrarme la calle en el mapa?

- no, no en el mapa ... pero puedo llevarte allí

- haritada sokağı gösterebilir misin?

- hayır, haritada değil... fakat seni oraya götürebilirim 

------------------


16-46 / notlar 281

16-46 / notlar 281

-----------------------



------------------------

- ¿cómo vas a ir? ¿vas a ir en coche? 

- no, voy a pie 

- no puedes ir a pie 

- ¿por qué? ¿está lejos? 

- sí, pero puedo llevarte 

-

- nasıl gideceksin? arabayla mı gideceksin?

- hayır, yayan

- yayan gidemezsin

- neden? uzak mı?

- evet, fakat seni götürebilirim

--------------------------



ir > gitmek

-

[voy a ir > gideceğim / giderim]

vas a ir > gideceksin / gidersin

-

¿cómo? > nasıl?

-

¿cómo vas a ir? > nasıl gideceksin?

-

pie > ayak

"A pie" > "yürüyerek" / "yayan" 

-

coche > araba

"EN coche" > "arabayla"

-

[voy a ir "A pie" > yürüyeceğim / "yürüyerek" gideceğim / "yayan" gideceğim]

[voy a ir "EN coche" > "arabayla" gideceğim ]

-

[vas a ir en coche > arabayla gideceksin]

¿vas a ir en coche? > arabayla mı gideceksin?

-

no, voy a pie > hayır, yürüyeceğim / hayır, yayan

-

[ puedo ir > gidebilirim ]

[ puedo ir a pie > yayan gidebilirim / yürüyebilirim ]

[ ( = yürüyerek gidebilirim) ]

-

[ puedes ir > gidebilirsin ]

[ puedes ir a pie > yayan gidebilirsin / yürüyebilirsin ]

[ ( = yürüyerek gidebilirsin) ]

-

no puedes ir a pie > yayan gidemezsin / yürüyemezsin

-

¿por qué?  > neden? / niye? 

¿está lejos? > uzakta mı? / uzak mı?

-

sí > evet

pero > fakat / ama

-

llevar > götürmek / getirmek / arabayla almak

llevarte > seni götürmek / seni getirmek / seni arabayla almak

-

puedo llevarte > seni (arabayla) götürebilirim




------------------------

- ¿cómo vas a ir? ¿vas a ir en coche? 

- no, voy a pie 

- no puedes ir a pie 

- ¿por qué? ¿está lejos? 

- sí, pero puedo llevarte 

-

- nasıl gideceksin? arabayla mı gideceksin?

- hayır, yayan

- yayan gidemezsin

- neden? uzak mı?

- evet, fakat seni götürebilirim

--------------------------


16-46 / notlar 280

16-46 / notlar 280

------------------



------------------

- creo que estamos perdidos 

- sí, vamos a llegar tarde 

- el almuerzo comienza en media hora 

-

- sanırım kaybolduk

- evet, geç kalacağız

- yemek yarım saat içinde başlayacak

---------------------------------




creo que > sanırım / sanıyorum

-

[estoy perdido > (ben) kayboldum]

estamos perdidos > (biz) kaybolduk

-

creo que estamos perdidos > sanırım kaybolduk

-

llegar > varmak / gitmek / gelmek / ulaşmak

-

[voy a llegar > varacağım / gideceğim / geleceğim / ulaşacağım]

vamos a llegar > varacağız / gideceğiz / geleceğiz / ulaşacağız

-

[voy a llegar "tarde" > "geç" geleceğim / geç kalacağım (mejor)]

vamos a llegar "tarde" > "geç" geleceğiz / geç kalacağız (mejor)

-

el almuerzo > öğle yemeği / yemek

-

el almuerzo comienza > 

öğle yemeği başlıyor / 

öğle yemeği başlayacak

-

hora > saat

"media" hora > "yarım" saat

"en" media hora > yarım saat "içinde"

el almuerzo comienza "en media hora" >

öğle yemeği "yarım saat içinde" başlayacak/

yemek "yarım saat içinde" başlayacak





------------------

- creo que estamos perdidos 

- sí, vamos a llegar tarde 

- el almuerzo comienza en media hora 

-

- sanırım kaybolduk

- evet, geç kalacağız

- yemek yarım saat içinde başlayacak

---------------------------------


16-46 / notlar 279

16-46 / notlar 279

-----------------------




-----------------------

- bueno, voy allí primero 

- ¿y después?

- antes de regresar voy a la farmacia 

-

- tamam, ilk önce oraya gideceğim

- ya sonra?

- dönmeden önce eczaneye gideceğim

-----------------------------




bueno > iyi / tamam / güzel / oldu / olur

-

voy allí > oraya gideceğim / oraya giderim / oraya gidiyorum

primero > önce / ilk olarak / ilk önce

-

bueno, voy allí primero > tamam, ilk önce oraya gideceğim

-

y > ve / ya / peki

-

¿y "después"? > ya "sonra"?

-

antes > önce

antes "de regresar" > "dönmeden" önce

-

la farmacia > eczane

-

voy "a la farmacia" > "eczaneye" gideceğim 




-----------------------

- bueno, voy allí primero 

- ¿y después?

- antes de regresar voy a la farmacia 

-

- tamam, ilk önce oraya gideceğim

- ya sonra?

- dönmeden önce eczaneye gideceğim

-----------------------------


16-46 / notlar 278

16-46 / notlar 278

------------------------



------------------------

- ¿dónde puedo encontrar un banco? 

- no hay banco en esta calle... hay que ir al centro

- bien, entonces voy al centro 

-

- nerede bir banka bulabilirim?

- bu caddede banka yok... merkeze gitmek lazım

- tamam, öyleyse merkeze gideceğim

--------------------------------




banco > banka

un banco > bir banka

-

encontrar > bulmak

-

"encontrar" un banco > bir banka "bulmak"

-

puedo encontrar > bulabilirim

puedo encontrar un banco > bir banka bulabilirim

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde puedo encontrar un banco? > nerede bir banka bulabilirim?

-

hay > var

no hay > yok

-

no hay banco > banka yok

-

calle > sokak / cadde

"esta" calle > "bu" sokak / "bu" cadde

"en" esta calle > bu sokak"ta" / bu cadde"de"

-

no hay banco "en esta calle" > "bu caddede" banka yok 

-

"hay que" > "yapmalı" / "etmeli" / "lazım" / "gerekli"

-

ir > gitmek

hay que ir > gitmek lazım / gitmek gerekli / gitmeli

-

centro > merkez / şehir merkezi / kasaba merkezi

al centro > merkeze / şehir merkezine / kasaba merkezine

-

hay que ir al centro > merkeze gitmek lazım

-

bien > iyi / güzel / tamam / olur 

-

entonces > öyleyse / o zaman

-

bien, entonces "voy al centro" > 

tamam, öyleyse "merkeze giderim"/

tamam, öyleyse "merkeze gideceğim"




------------------------

- ¿dónde puedo encontrar un banco? 

- no hay banco en esta calle... hay que ir al centro

- bien, entonces voy al centro 

-

- nerede bir banka bulabilirim?

- bu caddede banka yok... merkeze gitmek lazım

- tamam, öyleyse merkeze gideceğim

--------------------------------


16-46 / notlar 277

16-46 / notlar 277

--------------------------



-----------------

- ¿cuánto cuesta esta camiseta? 

- no es muy costosa, cuarenta liras 

- ¿cuánto es todo junto? 

- doscientos liras 

- no tengo suficiente dinero

-

- bu tişört ne kadar?

- çok pahalı değil, kırk lira

- hepsi ne kadar?

- ikiyüz lira

- yeterli param yok

--------------------



¿cuánto? > ne kadar?

¿cuánto "cuesta"? > ne kadar? (mejor) / "hesap" ne kadar? (en restaurante)

¿cuánto cuesta "esta"? > "bu" ne kadar?

¿cuánto cuesta "esta camiseta"? > "bu tişört" ne kadar?

-

costosa > pahalı

"muy" costosa > "çok" pahalı

es muy costosa > çok pahalı[dır]

"no es" muy costosa > çok pahalı "değil[dir]"

-

no es muy costosa, "cuarenta" liras > çok pahalı değil, "kırk" lira

-

¿cuánto es todo? > hepsi ne kadar? / tamamı ne kadar?

¿cuánto es todo "junto"? > hepsi ["birlikte"] ne kadar? / tamamı ne kadar? 

-

doscientos liras > ikiyüz lira

-

dinero > para

"suficiente" dinero > "yeterli" para / "yeterince" para

-

"tengo" suficiente dinero > yeterli param "var"

"no tengo" suficiente dinero > yeterli param "yok"




-----------------

- ¿cuánto cuesta esta camiseta? 

- no es muy costosa, cuarenta liras 

- ¿cuánto es todo junto? 

- doscientos liras 

- no tengo suficiente dinero

-

- bu tişört ne kadar?

- çok pahalı değil, kırk lira

- hepsi ne kadar?

- ikiyüz lira

- yeterli param yok

--------------------


16-46 / notlar 276

16-46 / notlar 276

-----------------------


-----------------------

- tengo hambre. ¿y tú? ¿tienes hambre? 

- sí, tengo hambre. 

- conozco un restaurante muy bueno. ¿te gustaría ir?

- sí, me gustaría

-

- acıktım, ya sen? acıktın mı?

- evet, acıktım

- çok güzel bir restoran biliyorum. gitmek ister misin?

- evet, isterim

-------------------------------



tengo hambre > "acıktım" / "açım"

-

tú > sen

[tu > senin]

-

y > ve / ya 

¿y tú? > ya sen? 

-

tengo hambre > "acıktım" / "açım"

tienes hambre > "acıktın" / "açsın"

¿tienes hambre? > acıktın mı? / aç mısın?

-

sí > evet

[ no > hayır ]

-

conoser > tanımak / bilmek

conozco > tanıyorum / biliyorum

-

conozco "un restaurante" > "bir restoran" biliyorum

conozco un restaurante "muy bueno" > "çok güzel" bir restoran biliyorum

-

ir > gitmek

[me gustaría ir > (ben) gitmek isterim]

[te gustaría ir > (sen) gitmek istersin]

-

¿te gustaría ir? > (sen) gitmek ister misin?

sí, me gustaría (ir) > evet, (gitmek) isterim = evet isterim




-----------------------

- tengo hambre. ¿y tú? ¿tienes hambre? 

- sí, tengo hambre. 

- conozco un restaurante muy bueno. ¿te gustaría ir?

- sí, me gustaría

-

- acıktım, ya sen? acıktın mı?

- evet, acıktım

- çok güzel bir restoran biliyorum. gitmek ister misin?

- evet, isterim

-------------------------------


16-46 / notlar 250

 16-46 / notlar 250

-----------------------

!!! doscientoscincuenta !!! ikiyüzelli !!!

------------------------

------------------------

- ¿vas a llamar a tus amigos? 

- sí, voy a llamar a mis amigos 

- bueno, hasta luego entonces

-

- arkadaşlarını arayacak mısın?

- evet, arkadaşlarımı arayacağım

- tamam, öyleyse sonra görüşürüz

------------------------

llamar > (telefonla) aramak / telefon etmek / seslenmek /

-

voy a llamar > arayacağım

vas a llamar > arayacaksın

-

¿vas a llamar? > arayacak mısın?

-

amigo > arkadaş

-

[mi amigo > (benim) arkadaşım]

[tu amigo > (senin) arkadaşın]

-

mis amigos > (benim) arkadaşlarım

tus amigos > (senin) arkadaşların

-

¿vas a llamar "a tus amigos"? > "arkadaşlarını" arayacak mısın?

-

sí > evet

-

voy a llamar > arayacağım / telefon edeceğim

voy a llamar "a mis amigos" > arkadaşlarımı "arayacağım"

-

bueno > tamam / iyi / güzel

"hasta luego" > "görüşmek üzere" / "sonra görüşürüz" 

entonces > öyleyse / o zaman / demek ki

-

hasta luego entonces > öyleyse sonra görüşürüz

------------------------

- ¿vas a llamar a tus amigos? 

- sí, voy a llamar a mis amigos 

- bueno, hasta luego entonces

-

- arkadaşlarını arayacak mısın?

- evet, arkadaşlarımı arayacağım

- tamam, öyleyse sonra görüşürüz

------------------------

16-46 / notlar 275

16-46 / notlar 275

------------------------



------------------------

- ¿cuándo regresa? ¿el sábado en la noche? 

- el domingo 

- ¿el domingo en la mañana? 

- no, regreso en la tarde... el domingo en la tarde 

-

- ne zaman döneceksiniz? cumartesi gecesi mi?

- pazar günü

- pazar sabahı mı?

- hayır öğleden sonra döneceğim... pazar günü öğleden sonra

----------------------------




¿cuándo? > ne zaman?

-

regresar > geri dönmek / geri gelmek / dönmek / çevirmek

[ regresar = volver = geri dönmek / geri gelmek / dönmek / çevirmek]

-

regreso > dönerim / döneceğim

regresas > dönersin / döneceksin (normal/informal)

regresa > döner / dönecek

-

(usted) regresa > dönersiniz / döneceksiniz (resmi/formal)

-

¿cuándo regresa? > ne zaman dönersiniz? / ne zaman döneceksiniz?

-

el sábado > cumartesi (günü)

el sábado "en la noche" > cumartesi gece /cumartesi "gecesi"

-

¿el sábado en "la noche"? > cumartesi "gece" mi? / cumartesi gecesi mi?

-

el domingo > pazar günü

-

el domingo "en la mañana" > pazar "sabahı" 

[ en la mañana > sabahında ]

-

[ mañana > yarın ]

[ la mañana > sabah ]

-

¿el domingo en la mañana? > pazar sabahı mı?

-

[ tarde > geç / sonra ]

la tarde > öğle / öğlen / öğleden sonra

en la tarde > öğlede / öğlende / öğleden sonra 

-

no, "regreso" en la tarde > hayır, öğleden sonra "döneceğim"

[  = hayır, öğleden sonra dönerim = hayır, öğleden sonra dönüyorum ]

[ en futuro > gelecekte ]


el domingo en la tarde > pazar günü öğlen / pazar günü öğleden sonra

-

regreso en la tarde... el domingo en la tarde >

öğleden sonra dönüyorum... pazar günü öğleden sonra

[öğlen dönüyorum... pazar günü öğlen] > (casi lo mismo > hemen hemen aynı)


------------------------

- ¿cuándo regresa? ¿el sábado en la noche? 

- el domingo 

- ¿el domingo en la mañana? 

- no, regreso en la tarde... el domingo en la tarde 

-

- ne zaman döneceksiniz? cumartesi gecesi mi?

- pazar günü

- pazar sabahı mı?

- hayır öğleden sonra döneceğim... pazar günü öğleden sonra

----------------------------


16-46 / notlar 274

16-46 / notlar 274 

------------------------



------------------------

- si tu coche funciona, puedes llevarme al banco 

- ¿por qué?  

- porque necesito dinero

-

- eğer araban çalışıyorsa beni bankaya götürebilirsin

- ne için?

- çünkü paraya ihtiyacım var

------------------------


coche > araba

tu coche > (senin) araban

tu coche funciona > araban çalışıyor

si tu coche funciona > (eğer) araban çalışıyorsa

-

banco > banka

al banco > bankaya

llevarme al banco > beni bankaya götür

puedes llevarme al banco > beni bankaya götürebilirsin

[puedo llevarte al banco > seni bankaya götürebilirim]

-

¿por qué? > ne için? [niçin?] / neden? / niye?

-

dinero > para

"necesito" dinero > paraya "ihtiyacım var" 

"porque" necesito dinero > "çünkü" paraya ihtiyacım var



------------------------

- si tu coche funciona, puedes llevarme al banco 

- ¿por qué?  

- porque necesito dinero

-

- eğer araban çalışıyorsa beni bankaya götürebilirsin

- ne için?

- çünkü paraya ihtiyacım var

------------------------


16-46 / notlar 273

16-46 / notlar 273

------------------------



------------------------

- he comido demasiado... la comida fue tan deliciosa...

- qué bien que le gusto el almuerzo... ahora, ¿un café? 

- ahora, no, gracias... quizás más tarde 

- está bien. entonces, más tarde 

-

- çok fazla yedim... yemek çok güzeldi...

- öğle yemeğini beğendiniz, ne güzel... şimdi, bir kahve?

- şimdi, hayır, teşekkür ederim... belki daha sonra

- iyi, öyleyse daha sonra

-----------------------------




comer > yemek 

["yemek yemek" / "yiyecek yemek" --> "comiendo comida"]

-

como > yerim / yiyorum 

["estoy comiendo" > "yiyorum" --> ahora > şu anda / şimdi]

-

he comido > yedim

he comido "demasiado" > "çok fazla" yedim / "çok" yedim

-

deliciosa > lezzetli / güzel

"tan" deliciosa > "çok" lezzetli / "çok" güzel

fue tan deliciosa > çok lezzetliydi / çok güzeldi

-

la comida > yemek

la comida fue tan deliciosa > 

yemek çok lezzetliydi / 

yemek çok güzeldi (mejor)

-

[me gustA > beğenirim / beğeniyorum / severim / seviyorum]

[me gustO > beğenDİM / sevdim]

-

le gusto > beğendiniz (formal)

[ te gusto > beğendin (normal) ]

-

"el almuerzo" > "öğlen yemeği" / "öğle yemeği"

-

le gusto el almuerzo > öğle yemeğini beğendiniz

-

qué bien > ne güzel / ne iyi 

-

"qué bien que" le gusto el almuerzo > 

[ "ne güzel ki" öğle yemeğini beğendiniz]

öğle yemeğini beğenmenize memnun oldum (mejor y muy formal)

öğle yemeğini beğendiniz, ne güzel (mejor y formal)

-

"un" café > "bir" kahve

¿un café? > bir kahve?

"ahora", ¿un café? > "şimdi", bir kahve?

-

ahora, no, gracias > şimdi, hayır teşekkür ederim 

-

tarde > sonra

"más" tarde > "daha" sonra

"quizás" más tarde > "belki" daha sonra

-

[ahora, no, gracias... quizás más tarde > 

(şimdi), (hayır), teşekkür ederim... (belki) daha sonra]

-

está bien > iyi / tamam / güzel / oldu

-

entonces > öyleyse / o zaman / 

entonces, más tarde > öyleyse daha sonra




------------------------

- he comido demasiado... la comida fue tan deliciosa...

- qué bien que le gusto el almuerzo... ahora, ¿un café? 

- ahora, no, gracias... quizás más tarde 

- está bien. entonces, más tarde 

-

- çok fazla yedim... yemek çok güzeldi...

- öğle yemeğini beğendiniz, ne güzel... şimdi, bir kahve?

- şimdi, hayır, teşekkür ederim... belki daha sonra

- iyi, öyleyse daha sonra

-----------------------------


16-46 / notlar 272

16-46 / notlar 272

-----------------------



----------------------

- ¿vas a viajar a Antalya? 

- sí, el martes en la mañana 

- ¿tienes negocios allí? 

- sí, el miércoles tengo una reunión 

-

- Antalya'ya mı seyahat edeceksin?

- evet, salı sabahı

- orada işin var mı?

- evet, çarşamba günü bir toplantım var

----------------------------




viaje > seyahat / gezi

viajar > sayahat etmek / seyahate çıkmak / geziye gitmek / geziye çıkmak

-

viajar a Antalya > Antalya'ya geziye gitmek / Antalya'ya seyahat etmek

-

[voy a viajar > seyahate çıkacağım / seyahate gideceğim / seyahat edeceğim]

[vas a viajar > seyahate çıkacaksın/ seyahate gideceksin / seyahat edeceksin]

-

voy a viajar a Antalya > Antalya'ya seyahat edeceğim / ( = Antalya'ya gideceğim)

vas a viajar a Antalya > Antalya'ya seyahat edeceksin

¿vas a viajar a Antalya? > Antalya'ya mı seyahat edeceksin?

-

el martes > salı (günü) 

la mañana > sabah

el martes en la mañana > salı sabahı 

-

negocios > iş

[tengo negocios > işim var]

-

tienes negocio > işin var

¿tienes negocios? > işin var mı? / işin mi var?

-

¿tienes negocios "allí"? > "orada" işin var mı?

-

reunión > toplantı

una reunión > bir toplantı

tengo una reunión > bir toplantım var

-

"el miércoles" tengo una reunión > "çarşamba günü" bir toplantım var




----------------------

- ¿vas a viajar a Antalya? 

- sí, el martes en la mañana 

- ¿tienes negocios allí? 

- sí, el miércoles tengo una reunión 

-

- Antalya'ya mı seyahat edeceksin?

- evet, salı sabahı

- orada işin var mı?

- evet, çarşamba günü bir toplantım var

----------------------------


16-46 / notlar 271

 16-46 / notlar 271

-----------------------



-----------------------

- me ha dicho que tienes que terminarlo hoy 

- sí, exactamente... pero no he tenido tiempo. no he terminado 

-

- bana bugün bitirmen gerektiğini söyledi

- evet, kesinlikle... fakat zamanım olmadı... bitiremedim

-------------------------


decir > demek / söylemek

[digo > söylerim / söylüyorum]

-

he dicho > (ben) söyledim

has dicho > (sen) söyledin

ha dicho > (o) söyledi

-

"me" ha dicho > "bana" söyledi

[te he dicho > (sana) söyledim]

-

terminar > bitirmek

terminarlo > (onu / o işi) bitirmek

-

[tengo que terminarlo > (onu / o işi) bitirmeliyim / bitirmem gerekli]

tienes que terminarlo > (onu / o işi) bitirmelisin / bitirmen gerekli

-

tienes que terminarlo "hoy" > 

"bugün" bitirmelisin / "bugün" bitirmen gerekiyor

-

me ha dicho que "tienes que terminarlo" hoy >

bana bugün bitirmen gerektiğini söyledi

[bana "bugün bitirmen gerekli" dedi]

-

sí, "exactamente" > kesinlikle

-

tener > (sahip) olmak / var olmak

-

[tengo tiempo > vaktim var / zamanım var]

["no tengo" tiempo > vaktim "yok" / zamanım "yok"]

-

ne he tenido tiempo > vaktim olmadı / zamanım olmadı

[ = zamanım yoktu = vaktim yoktu]

-

pero > fakat

pero no he tenido tiempo > 

fakat vaktim olmadı / 

fakat vaktim yoktu / 

fakat zamanım olmadı / 

fakat zamanım yoktu

-

terminar > bitirmek

termino > bitiririm / bitiriyorum / (bitmiş)

-

he terminado > bitirdim

no he terminado > bitirmedim / (+henüz) bitirmedim

[ bitiremedim > no he podido terminar (mejor) ]


-----------------------

- me ha dicho que tienes que terminarlo hoy 

- sí, exactamente... pero no he tenido tiempo. no he terminado 

-

- bana bugün bitirmen gerektiğini söyledi

- evet, kesinlikle... fakat zamanım olmadı... bitiremedim

-------------------------


16-46 / notlar 270

 16-46 / notlar 270

------------------------




-------------------------

- ¿cuántos liras necesitas? 

- necesito cien o doscientos 

- yo puedo cambiar euros

- bueno... porque el banco no está abierto 

-

- kaç liraya ihtiyacın var?

- yüz ya da ikiyüz

- yüro bozabilirim

- tamam... çünkü banka açık değil

--------------------------



¿cuántos? > ne kadar? / kaç? / kaç tane? / ne kadar?

¿cuántos liras? > kaç lira?

-

necesitar > ihtiyacı olmak / lazım olmak / gerekli olmak

-

necesito > ihtiyacım var / (bana) lazım / (bana) gerekli

necesitas > ihtiyacın var / (sana) lazım / (sana) gerekli

-

¿cuántos liras necesitas? > 

kaç liraya ihtiyacın var / 

kaç lira lazım / 

kaç lira gerekli /

sana ne kadar gerekli?

-

cien > yüz [100]

dos > iki [2]

doscientos > ikiyüz [200]

-

necesito cien > yüz / yüz'e ihtiyacım var / yüz lazım

necesito cien "o" doscientos > yüz "ya da" ikiyüz / yüz "ya da" ikiyüz lazım

-

cambiar > değişmek / bozmak

cambiar euros > yüro bozmak 

-

yo "puedo cambiar euros" > ben "yüro bozabilirim"

-

bueno > iyi / güzel / tamam

-

abierto > açık

está abierto > (o) açık[tır] = açık

no está abierto > açık değil

-

el banco no está abierto > banka açık değil

-

bueno... porque el banco no está abierto > tamam... çünkü banka açık değil




-------------------------

- ¿cuántos liras necesitas? 

- necesito cien o doscientos 

- yo puedo cambiar euros

- bueno... porque el banco no está abierto 

-

- kaç liraya ihtiyacın var?

- yüz ya da ikiyüz

- yüro bozabilirim

- tamam... çünkü banka açık değil

--------------------------


16-46 / notlar 269

 16-46 / notlar 269

------------------------



------------------------

- puedo llevarte a las tiendas 

- gracias, pero ¿no hay un problema con tu coche? 

- no, tuve buena suerte, ahora mi coche funciona bien 

-

- seni mağazalara götürebilirim

- teşekkürler, fakat arabanda bir sorun yok mu?

- hayır, şansıma, şimdi arabam iyi çalışıyor

-------------------------




llevar > götürmek 

llevarte > seni götürmek

-

puedo llevarte > seni götürebilirim

-

la tienda > dükkân / mağaza

las tiendas > dükkânlar / mağazalar

-

a las tiendas > dükkânlara / mağazalara

-

puedo llevarte a las tiendas > seni mağazalara götürebilirim

[ = seni alışverişe götürebilirim > puedo llevarte de compras]

-

coche > araba

tu coche > (senin) araban

-

con > ile

con tu coche > arabanla / araban ile

[araban + ile = arabanla]

-

problema > problem / sorun

problema con tu coche > arabanla (+ilgili) problem / arabanda problem

-

"un" problema con tu coche > 

arabanla (+ilgili) "bir" problem / 

arabanda "bir" problem

-

hay > var

hay un problema con tu coche > 

arabanda bir problem var /

arabanla (+ilgili) bir problem var/

arabanda bir sorun var/

-

no hay > yok

no hay un problema con tu coche > 

arabanda bir problem yok /

arabanla (+ilgili) bir problem yok/

arabanda bir sorun yok/

-

¿no hay un problema con tu coche? 

arabanda bir sorun yok mu?

-

- gracias, "pero" ¿no hay un problema con tu coche?

teşekkürler, "fakat" arabanda bir sorun yok mu? 

-

suerte > şans

buena suerte > iyi şans / şanslı

-

tengo buena suerte > iyi şansım var / şanslıyım

tuve buena suerte > iyi şansım vardı / şansım varmış / şanslıydım

-

"tuve buena suerte" + .........................................

"şansıma" + ...........................................

-

bien > iyi

funciona bien > iyi çalışıyor

coche funciona bien > araba iyi çalışıyor

mi coche funciona bien > arabam iyi çalışıyor

ahora mi coche funciona bien > şimdi arabam iyi çalışıyor

-

"tuve buena suerte", ahora mi coche funciona bien >

"şansıma", şimdi arabam iyi çalışıyor



------------------------

- puedo llevarte a las tiendas 

- gracias, pero ¿no hay un problema con tu coche? 

- no, tuve buena suerte, ahora mi coche funciona bien 

-

- seni mağazalara götürebilirim

- teşekkürler, fakat arabanda bir sorun yok mu?

- hayır, şansıma, şimdi arabam iyi çalışıyor

-------------------------


16-46 / notlar 268

16-46 / notlar 268

-------------------------



--------------------

- me gusta la lluvia ¿te gusta la lluvia? 

- no me gusta salir en la lluvia 

- sí, pero a veces hay que salir 

-

- ben yağmuru severim, sen sever misin?

- yağmurda dışarı çıkmaktan hoşlanmam

- evet, ama bazen çıkmak lazım

----------------------




gustar > hoşlanmak / beğenmek / sevmek

-

me gusta > hoşlanırım / hoşuma gider / beğenirim / severim

te gusta > hoşlanırsın / hoşuna gider / beğenirsin / seversin

-

¿te gusta? > 

hoşlanır mısın? / hoşlandın mı?/ 

hoşuna gider mi? / hoşuna gitti mi?

beğenir misin? / beğendin mi?

sever misin? / sevdin mi?

[son iguales pero dependen del contexto]

-

la lluvia > yağmur

-

me gusta la lluvia > (ben) yağmuru severim / yağmur hoşuma gider

¿te gusta la lluvia? > (sen) yağmuru sever misin?

-

me gusta la lluvia ¿te gusta la lluvia? >

ben yağmuru severim, sen [de yağmuru] sever misin?

= ben yağmuru severim, sen sever misin?

-

salir > dışarı çıkmak

en la lluvia > yağmurda

salir en la lluvia > yağmurda dışarı çıkmak

-

me gusta > severim / hoşlanırım

no me gusta > sevmem / hoşlanmam

-

no me gusta salir > dışarı çıkmayı sevmem

[ = dışarı çıkmaktan hoşlanmam]

-

"no me gusta salir" en la lluvia > yağmurda "dışarı çıkmaktan hoşlanmam"

-

salir > dışarı çıkmak

"hay que" salir > dışarı çıkmak "lazım" / dışarı çıkmalı 

-

a veces > ara sıra / bazen / [bazan] / (bazı kereler)

a veces hay que salir > bazen dışarı çıkmak lazım

sí, "pero" a veces hay que salir > evet, "ama" bazen dışarı çıkmak lazım


--------------------

- me gusta la lluvia ¿te gusta la lluvia? 

- no me gusta salir en la lluvia 

- sí, pero a veces hay que salir 

-

- ben yağmuru severim, sen sever misin?

- yağmurda dışarı çıkmaktan hoşlanmam

- evet, ama bazen çıkmak lazım

----------------------


16-46 / notlar 267

 16-46 /  notlar 267

------------------------



------------------------

- no he terminado el trabajo todavía 

- ¿qué trabajo es? ¿para quién es? 

- para un cliente nuevo 

-

- henüz işi bitirmedim

- ne işi bu? kimin için?

- yeni bir müşteri için

----------------------------------




terminar > bitirmek 

-

[ termino > bitiririm / bitiriyorum ]

estoy terminando > bitiriyorum

he terminado > bitirdim 

-

el trabajo > iş

-

[ ahora, estoy terminando el trabajo > şimdi, işi bitiriyorum]

-

"he terminado" el trabajo > işi "bitirdim"

"no he terminado" el trabajo > işi "bitirmedim"

no he terminado el trabajo "todavía" > henüz işi bitirmedim

-

¿qué? > ne? / hangi?

¿qué trabajo es? > ne işi? / ne işi bu? / hangi iş? / hangi iş bu?

-

para > için 

¿quién? > kim?

¿para quién? > kim için? / (kimin için?)

¿para quién es? > kim için[dir]?

-


¿qué trabajo es? ¿para quién es? > ne işi bu, kim için?

-

cliente > müşteri

un cliente > bir müşteri

un cliente "nuevo" > "yeni" bir müşteri

para un cliente nuevo > yeni bir müşteri için 



------------------------

- no he terminado el trabajo todavía 

- ¿qué trabajo es? ¿para quién es? 

- para un cliente nuevo 

-

- henüz işi bitirmedim

- ne işi bu? kimin için?

- yeni bir müşteri için

----------------------------------