+++++++++++++++++++++

Bu Blogda Ara [buscar]

16-46 / notlar 200

 16-46 / notlar 200

------------------------



------------------------

- me fui de viaje otra vez 

- ¿fuiste otra vez a otro lugar? 

- sí, me fui a otros lugares 

- ¿cuándo te vas otra vez? 

- me voy la semana entrante... tengo que irme el jueves entrante 

-

-  yine seyahate gittim

- yine başka yere mi gittin?

- evet, başka yerlere gittim

- tekrar ne zaman gideceksin?

- gelecek hafta... önümüzdeki perşembe gitmek zorundayım

------------------------------




me fui > gittim

me fui de viaje > seyahate gittim / geziye gittim 

(seyahatteydim / gezideydim]

-

otra vez > tekrar / yine/ 

-

¿se fue otra vez? > tekrar mı gittiniz? / yine mi gittiniz? [formal/resmi]

[¿fuiste otra vez? > tekrar mı gittin? / yine mi gittin? [normal]  ]

-

lugar > yer

otro lugar > başka yer

a otro lugar> başka yere

-

sí, a otro lugar > evet, başka yere

[a otros lugares > başka yerlere]

me fui a otros lugares > başka yerlere gittim

-

¿cuándo? > ne zaman?

-

ir > gitmek

-

voy > gidiyorum / gideceğim

[me voy > (ben) gidiyorum / (ben) gideceğim]

-

vas > gidiyorsun / gideceksin

[te vas > (sen) gidiyorsun / (sen) gideceksin]

-

¿cuándo se va otra vez? > tekrar ne zaman gideceksiniz? [formal/ resmi]

¿cuándo te vas otra vez? > tekrar ne zaman gideceksin? [normal]

-

la semana > hafta

la semana entrante > gelecek hafta / önümüzdeki hafta

-

el jueves > perşembe

el jueves entrante > gelecek perşembe / önümüzdeki perşembe

-

me voy la semana entrante > gelecek hafta gideceğim

-

[irme > benim gitmem / benim ayrılmam]

tengo que irme > ayrılmak zorundayım / ayrılmalıyım/

(gitmek zorundayım / gitmeliyim)

-

tengo que irme el jueves entrante > gelecek perşembe ayrılmak zorundayım


------------------------

- me fui de viaje otra vez 

- ¿fuiste otra vez a otro lugar? 

- sí, me fui a otros lugares 

- ¿cuándo te vas otra vez? 

- me voy la semana entrante... tengo que irme el jueves entrante 

-

-  yine seyahate gittim

- yine başka yere mi gittin?

- evet, başka yerlere gittim

- tekrar ne zaman gideceksin?

- gelecek hafta... önümüzdeki perşembe gitmek zorundayım

------------------------------


16-46 / notlar 199

 16-46 / notlar 199

-----------------------


-----------------------

- aprendo turco y quiero aprender más 

- si quieres aprender... entonces tienes que estudiar todos los días

- ya estudio mucho 

-

- türkçe öğreniyorum ve daha fazla öğrenmek istiyorum

- eğer öğrenmek istiyorsan... öyleyse her gün çalışmalısın

- zaten çok çalışıyorum

--------------------------



aprender > öğrenmek

-

aprendo > öğreniyorum

-

aprendo turco > türkçe öğreniyorum

aprendo español > ispanyolca öğreniyorum

-

quiero > istiyorum

quiero aprender > öğrenmek istiyorum

quieres aprender > öğrenmek istiyorsun

-

más > daha / fazla / daha fazla 

> daha fazla öğrenmek istiyorum

-

si > eğer

si quieres aprender > (eğer) öğrenmek istiyorsan

-

estudiar > çalışmak

estudio > çalışıyorum

-

tengo que estudiar > çalışmak zorundayım / çalışmalıyım

tienes que estudiar > çalışmak zorundasın / çalışmalısın

-

entonces > öyleyse / o halde / o zaman

-

entonces tienes que estudiar > öyleyse çalışmalısın

-

el día > gün

los días > günler

"todos los días" > "her gün"

-

ya > zaten

ya estudio mucho > zaten çok çalışıyorum


-----------------------

- aprendo turco y quiero aprender más 

- si quieres aprender... entonces tienes que estudiar todos los días

- ya estudio mucho 

-

- türkçe öğreniyorum ve daha fazla öğrenmek istiyorum

- eğer öğrenmek istiyorsan... öyleyse her gün çalışmalısın

- zaten çok çalışıyorum

--------------------------


16-46 / notlar 198

 16-46 / notlar 198

------------------------




---------------------------

- tengo que hacer un viaje de negocios 

- interesante...  

- sí, va a ser interesante y va a ser muy costoso  

- ¿por qué tan costoso?  

- voy a viajar a muchos lugares en avión 

-

- bir iş gezisine çıkmam gerekiyor

- ilginç... 

- evet, ilginç ve çok pahalı olacak

- neden çok pahalı? 

- birçok yere uçakla seyahat edeceğim

---------------------------------------



hacer > yapmak

tengo que hacer > yapmalıyım / yapmam gerekiyor

-

un "viaje" > bir "gezi" / bir "seyahat"

tengo que hacer un viaje > bir gezi yapmam gerekiyor

-

de negocios > iş / işle ilgili 

un viaje de negocios > bir iş gezisi / bir iş seyahati

-

tengo que hacer un viaje de negocios 

bir iş gezisi yapmam gerekiyor/

[ = iş gezisine çıkmam gerekiyor] (mejor)

-

interesante... > ilginç... 

-

ser > olmak

va a ser > olacak

-

va a ser interesante > ilginç olacak

-

costoso > pahalı

muy costoso > çok pahalı

pero > fakat

-

pero "también" muy costoso 

fakat (çok) pahalı "da" olacak/

fakat "aynı zamanda" çok pahalı olacak/

-

va a ser muy costoso > çok pahalı olacak

-

¿por qué "tan" costoso? > 

neden "çok" pahalı?/

neden "bu kadar" pahalı?

-

lugar > yer

lugares > yerler 

muchos lugares > çok yer / birçok yer

a muchos lugares > çok yere / birçok yere

-

viajar > gezmek / seyahat etmek / yolculuk yapmak


voy a viajar > 

seyahat edeceğim/

(seyahate) gideceğim/

gezmeye gideceğim/

(gezmeye) gideceğim/

yolculuk yapacağım

-

voy a viajar a muchos lugares 

birçok yere (seyahate) gideceğim/

birçok yere seyahat edeceğim

-

avión > uçak

en avión > uçakla

-

voy a viajar en avión 

uçakla seyahate gideceğim/

= seyahate uçakla gideceğim /

uçakla seyahat edeceğim




---------------------------

- tengo que hacer un viaje de negocios 

- interesante...  

- sí, va a ser interesante y va a ser muy costoso  

- ¿por qué tan costoso?  

- voy a viajar a muchos lugares en avión 

-

- bir iş gezisine çıkmam gerekiyor

- ilginç... 

- evet, ilginç ve çok pahalı olacak

- neden çok pahalı? 

- birçok yere uçakla seyahat edeceğim

---------------------------------------


16-46 /notlar 197

 16-46 /notlar 197

----------------------




----------------------------------

- ¿a qué hora debo venir?

- a las siete y media o a las ocho, más o menos 

- voy a traer algo dulce

- buena idea 

- bien, entonces algo dulce 

- ¿va a ser muy dulce? no me gustan las cosas muy dulces. sólo un poquito dulce... 

- no va a ser demasiado dulce ¡espera un momentito! no es para ti, va a ser para los niños 

-

- saat kaçta gelmeliyim?

- saat yedi buçuk ya da sekiz civarı

- tatlı bir şeyler getireceğim

- iyi fikir

- tamam, öyleyse tatlı bir şeyler

- çok şekerli mi olacak? çok şekerli şeyleri sevmem. sadece birazcık şekerli...

- fazla şekerli olmayacak. bekle bir dakika! senin için değil, çocuklar için olacak

----------------------------------




venir > gelmek

"debo venir" > gelmeliyim

-

hora > saat / zaman / süre

¿a qué hora? > saat kaçta? 

-

¿a qué hora debo venir?

saat kaçta gelmeliyim?

siete > yedi

las siete > saat yedi

a las siete > saat yedide

-

media > yarım / buçuk

-

a las siete y media > saat yedi buçukta

-

ocho > sekiz

las ocho > saat sekiz

a las ocho > saat sekizde

-

"o" a las ocho > "ya da" saat sekizde

-

más o menos > aşağı yukarı / hemen hemen / civarı

-

traer > getirmek

voy a traer > getireceğim

voy a traer "algo" > "bir şeyler" getireceğim

-

postre > tatlı

dulce > şeker / şekerli / tatlı

-

idea > fikir

buena idea > iyi fikir / güzel fikir

-

bien, "entonces" algo dulce > güzel, "öyleyse" tatlı bir şey

-

va a ser > olacak

¿va a ser? > olacak mı?

¿va a ser muy dulce? > 

çok şekerli mi olacak?/

çok mu şekerli olacak?/

[çok şekerli olacak mı]

-

me gusta > severim / hoşlanırım

no me gusta > sevmem / hoşlanmam

-

la cosa > şey / şeyi / şeyden

las cosas > şeyler / şeyleri / şeylerden

-

la cosa dulce > tatlı şey / şekerli şey

las cosas dulces > tatlı şeyler / şekerli şeyler

las cosas muy dulces > çok tatlı şeyler / çok şekerli şeyler

[me gusta la pizza > pizzayı severim]

[me gustaN laS pizzaS > pizzaLARı severim]

-

"no me gustaN laS cosaS" muy dulces

çok şekerli "şeyleri sevmem"/

çok şekerli "şeylerden hoşlanmam"

[ = çok tatlı şeyleri sevmem]

-

sólo > sadece / yalnızca

-

poco > az 

un poco > biraz

-

poquito > azıcık

un poquito > birazcık

-

sólo un poquito dulce 

sadece birazcık tatlı

-

demasiado > fazla

demasiado dulce > 

fazla şekerli / 

fazla tatlı / 

çok şekerli / 

çok tatlı

-

va a ser > olacak

no va a ser > olmayacak

-

no va a ser demasiado dulce

fazla tatlı olmayacak/

[fazla şeker olmayacak]/

fazla şekerli olmayacak (mejor)

-

¡espera! > bekle

momento > dakika

un momento > bir dakika

un momentito > bir dakika(cık)

-

¡espera un momentito! > bekle bir dakika! / bir dakika bekle

-

es para ti > senin için

[es para usted > sizin için] formal/resmi

no es para ti > senin için değil

[no es para usted > sizin için değil] formal/resmi

-

los niños > çocuklar

-

va a ser para los niños > çocuklar için olacak

[va a ser para "ellos" > onlar için ("olacak")]



----------------------------------

- ¿a qué hora debo venir?

- a las siete y media o a las ocho, más o menos 

- voy a traer algo dulce

- buena idea 

- bien, entonces algo dulce 

- ¿va a ser muy dulce? no me gustan las cosas muy dulces. sólo un poquito dulce... 

- no va a ser demasiado dulce ¡espera un momentito! no es para ti, va a ser para los niños 

-

- saat kaçta gelmeliyim?

- saat yedi buçuk ya da sekiz civarı

- tatlı bir şeyler getireceğim

- iyi fikir

- tamam, öyleyse tatlı bir şeyler

- çok şekerli mi olacak? çok şekerli şeyleri sevmem. sadece birazcık şekerli...

- fazla şekerli olmayacak. bekle bir dakika! senin için değil, çocuklar için olacak

----------------------------------


16-46 / notlar 196

 16-46 / notlar 196

------------------------




-------------------------------

- es tan tarde, tengo que irme 

- ¿tienes que irse? 

- desafortunadamente... mire la hora 

- tienes razón... sí, mire la hora, van a ser las seis y yo también tengo que irme. hasta mañana...

- ¡espera!  quiero traer algo... el postre para los niños

-

- çok geç oldu, gitmeliyim

- gitmeli misin?

- ne yazık ki... saate bakın

- haklısın... evet, saate bak, saat altı olacak ve ben de gitmeliyim, yarın görüşürüz...

- bekle! bir şey getirmek istiyorum... çocuklar için tatlı 

-------------------------------------



tarde > geç

-

"es" tarde > geç ("oldu") / geç["tir"]

-

es "tan" tarde > "çok" geç

-

ir > gitmek

irme > (benim) gitmem / (ayrılmam)

-

tengo que irme > 

gitmeliyim/

gitmek zorundayım / 

gitmem lazım/

gitmem gerekiyor

-

tienes que irse > gitmelisin / gitmek zorundasın

¿tienes que irse? > gitmeli misin? / gitmek zorunda mısın?

-

desafortunadamente > ne yazık ki (öyle)

-

mirar > bakmak

-

mira > bak

mire > bakın (formal)

-

la hora > saat

-

mire la hora > saate bakın

-

tiene razón > haklısınız

(tienes razón > haklısın)

-

sí, mire la hora > evet, saate bakın

("saate bak" mejor)

-

seis > altı

las seis > saat altı

-

ser > olmak

[voy a ser > olacağım]

[voy a ser un buen estudiante > iyi bir öğrenci olacağım]

-

van a ser > olacak

van a ser las seis > saat altı olacak / (saat altıya geliyor)

-

y "yo también" tengo que irme 

ve "ben de" gitmeliyim

-

mañana > yarın

"hasta mañana" > "(yarın) görüşmek üzere"

-

¡espere! > bekleyin (lütfen)! [formal]

¡espera!  > bekle! 

-

traer > getirmek

algo > bir şey / bir şeyler

traer algo > bir şey getirmek / bir şeyler getirmek

-

quiero > istiyorum

-

quiero traer algo > bir şey getirmek istiyorum

-

el postre > tatlı

-

el niño > çocuk

los niños > çocuklar

-

para los niños > çocuklar için

-

el postre para los niños > çocuklar için tatlı



-------------------------------

- es tan tarde, tengo que irme 

- ¿tienes que irse? 

- desafortunadamente... mire la hora 

- tienes razón... sí, mire la hora, van a ser las seis y yo también tengo que irme. hasta mañana...

- ¡espera!  quiero traer algo... el postre para los niños

-

- çok geç oldu, gitmeliyim

- gitmeli misin?

- ne yazık ki... saate bakın

- haklısın... evet, saate bak, saat altı olacak ve ben de gitmeliyim, yarın görüşürüz...

- bekle! bir şey getirmek istiyorum... çocuklar için tatlı 

-------------------------------------


16-46 / notlar 195

 16-46 / notlar 195

------------------------



-----------------------

- ¿puede llevarlos? 

- no, no puede llevarlos, su esposo tiene demasiado trabajo. 

la niña tiene que estudiar... el niño no puede ir tampoco, él también tiene que estudiar. y a decir verdad... es un viaje de negocios

-

- onları götürebilir mi?

-  hayır, onları götüremez, eşinin çok fazla işi var. kız ders çalışmalı... oğlan da gidemez, o da ders çalışmalı. ve doğrusunu söylemek gerekirse... bu bir iş gezisi

-------------------------


llevar > götürmek

llevarlo > onu götürmek

llevarlos > onları götürmek

-

puedo llevar > götürebilirim

puedes llevarlo > onu götürebilirsin

-

puede llevarlos > onları götürebilir

¿puede llevarlos? > onları götürebilir mi?

-

no, no puede llevarlos > hayır, onları götüremez

-

esposo > eş / koca

su esposo > eşi / kocası

-

trabajo > iş

"demasiado" trabajo > "çok fazla" iş

-

"tiene" demasiado trabajo > 

çok fazla işi "var"

-

su esposo tiene demasiado trabajo 

eşinin çok fazla işi var

-

la niña > kız (çocuk)

-

estudiar > ders çalışmak

tiene que estudiar > (o) ders çalışmalı

la niña tiene que estudiar > kız ders çalışmalı

-

el niño > erkek (çocuk) / oğlan

-

ir > gitmek

puede ir > gidebilir

no puede ir > gidemez

-

el niño no puede ir "tampoco" 

oğlan "da" gidemez

-

"él también" tiene que estudiar

"o da" ders çalışmalı

 -

y "a decir verdad" > 

ve "doğrusunu söylemek gerekirse"

ve "gerçeği söylemek gerekirse"

ve "aslında"

-

de negocios > iş hakkında / işle ilgili / iş

viaje > gezi / seyahat

viaje de negocios > iş gezisi / iş seyahati

-

es un viaje de negocios

(o) bir iş gezisi 



-----------------------

- ¿puede llevarlos? 

- no, no puede llevarlos, su esposo tiene demasiado trabajo. 

la niña tiene que estudiar... el niño no puede ir tampoco, él también tiene que estudiar. y a decir verdad... es un viaje de negocios

-

- onları götürebilir mi?

-  hayır, onları götüremez, eşinin çok fazla işi var. kız ders çalışmalı... oğlan da gidemez, o da ders çalışmalı. ve doğrusunu söylemek gerekirse... bu bir iş gezisi

-------------------------


16-46 / notlar 194

 16-46 / notlar 194 

-----------------------


------------------------------

- me dijo, quizás... si tiene tiempo, se va la semana entrante

- ¿a dónde? 

- va a Panama 

- ¿va a ir sola? 

- sí, desafortunadamente... nadie más puede ir, ni su hijo ni su hija ni su esposo tampoco 

- ¿ni su esposo ni sus hijos tampoco? 

- no, no puede llevarlos 

-

- bana dedi ki, zamanı olursa belki gelecek hafta gidecekmiş

- nereye?

- Panama'ya 

- yalnız mı gidiyor?

- evet, ne yazık ki... ne oğlu ne kızı ne de kocası, hiç kimse gidemez

- ne kocası ne de çocukları?

- hayır, onları götüremez

------------------------------




decir > söylemek / demek

-

digo > söylerim / derim

dices > söylersin / dersin

dice > söyler / der

-

me dijo > bana söyledi / bana dedi

quizás > belki

-

me dijo, quizás > bana belki dedi

-

tiempo > zaman / vakit / süre

-

tengo tiempo > zamanım var / vaktim var

tienes tiempo > zamanın var / vaktin var

tiene tiempo > zamanı var / vakti var

-

si > eğer

si tengo tiempo > (eğer) zamanım olursa

si tienes tiempo > (eğer) zamanın olursa

si tiene tiempo > (eğer) zamanı olursa

-

ir > gitmek

venir > gelmek

-

voy > gidiyorum / gideceğim / giderim

vas > gidiyorsun / gideceksin / gidersin

va > gidiyor / gidecek / gider

-

se va > gidiyor / ayrılıyor

-

se va "la semana entrante" >

"gelecek hafta" gidiyor/

gelecek hafta ayrılıyor

-

¿a dónde? > nereye?

-

va a Panama > Panama'ya gidiyor / Panama'ya gidecek

-

solo / sola > yalnız / tek başına

-

¿va a ir "sola"? yalnız mı gidiyor? / yalnız mı gidecek?

-

sí, "desafortunadamente" > evet, "ne yazık ki"

-

nadie > hiç kimse

nadie más > başka hiç kimse

-

ir > gitmek

-

puedo ir > gidebilirim

puedes ir > gidebilirsin

puede ir > gidebilir

-

nadie puede ir > hiç kimse gidemez

nadie más puede ir > başka hiç kimse gidemez

-

hijo > oğul

su hijo > oğlu

-

hija > kız

su hija > kızı

-

"ni" su hijo "ni" su hija 

"ne" oğlu "ne" kızı/

"ne" oğlu "ne +de" kızı 

-

esposo > eş / koca

su esposo > eşi / kocası

-

ni "su esposo" tampoco > ne de "kocası"

-

¿ni su esposo ni sus hijos tampoco? 

ne kocası ne de çocukları?

-

llevar > götürmek

llevarlo > onu götürmek

llevarlos > onları götürmek

puede llevarlos > onları götürebilir

no puede llevarlos > onları götüremez

-

no, no puede llevarlos > hayır onları götüremez



------------------------------

- me dijo, quizás... si tiene tiempo, se va la semana entrante

- ¿a dónde? 

- va a Panama 

- ¿va a ir sola? 

- sí, desafortunadamente... nadie más puede ir, ni su hijo ni su hija ni su esposo tampoco 

- ¿ni su esposo ni sus hijos tampoco? 

- no, no puede llevarlos 

-

- bana dedi ki, zamanı olursa belki gelecek hafta gidecekmiş

- nereye?

- Panama'ya 

- yalnız mı gidiyor?

- evet, ne yazık ki... ne oğlu ne kızı ne de kocası, hiç kimse gidemez

- ne kocası ne de çocukları?

- hayır, onları götüremez

------------------------------


16-46 notlar 193

 16-46 notlar 193

----------------------



------------------------------

- sus hijos vienen

- ¿cuántos hijos tiene? 

- tiene dos niños. la niña ya está grande

- y el niño? 

- el niño todavía está pequeño 

- la esposa de tu colega... ¿viene su esposa también?

 - no sé "todavía

-

- çocukları geliyor

- kaç çocuğu var?

- iki çocuğu var. kızı zaten büyük

- ya oğlu?

- oğlu henüz küçük

- meslektaşının eşi, onun eşi de geliyor mu?

- henüz bilmiyorum

--------------------------------



venir > gelmek

vienen > geliyorlar / gelirler

-

hijo > çocuk

hijos > çocuklar

-

su hijo > (onun) çocuğu

sus hijos > (onun) çocukları

-

sus hijos vienen > onun çocukları geliyor

-

¿cuántos? > kaç? / kaç tane?

¿cuántos hijos? > kaç çocuk?

¿cuántos hijos "tiene"? > kaç cocuğu "var"?

-

el niño > çocuk / erkek çocuk

la niña > çocuk / kız çocuk

-

niños > çocuklar

-

dos niños > iki çocuk

[iki çocuğu var]

-

[tiene dos niños > iki çocuğu var]

[¿cuántos hijos tienes? > kaç çocuğun var?]

[tengo un hijo > bir oğlum var]

[tengo una hija > bir kızım var]

[tengo dos niños > iki çocuğum var]

[tengo dos hijos > iki çocuğum var]


-

grande > büyük

"está" grande > "o" büyük / [büyük"tür" = büyük]

"ya" está grande > "zaten" (o) büyük

"la niña" ya está grande > "kız" zaten büyük

["kızı" zaten büyük > mejor > "su niña"]

-

¿y el niño? > ya erkek çocuk?

[el hijo > oğlu / la hija > kız] 

-

¿el hijo de "su colega"? 

"meslektaşının" oğlu?

-

pequeño > küçük

"está" pequeño > (o) küçük / [ küçük"tür" = küçük]

-

"todavía" está pequeño > henüz küçük

el niño todavía está pequeño > erkek çocuk henüz küçük

-

viene > geliyor / gelir

¿viene? > geliyor mu? / gelir mi?

-

esposa > eş / hanım / karı

su esposa > eşi / hanımı / karısı

-

¿viene su esposa? > eşi geliyor mu?

¿viene su esposa "también"? > eşi "de" geliyor mu?

[ = su esposa viene también? > eşi de geliyor mu?]

-

casa > ev

su casa > evin

a su casa > evine

-

¿viene a su casa? > 

(senin) evine geliyor mu?/

(senin) evine gelecek mi?

-

colega > meslektaş

tu colega > meslektaşın

la esposa de tu colega > meslektaşının eşi

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

no (lo) sé > (onu) bilmiyorum 

no (lo) sé "todavía" > henüz bilmiyorum



------------------------------

- sus hijos vienen

- ¿cuántos hijos tiene? 

- tiene dos niños. la niña ya está grande

- y el niño? 

- el niño todavía está pequeño 

- la esposa de tu colega... ¿viene su esposa también?

 - no sé "todavía

-

- çocukları geliyor

- kaç çocuğu var?

- iki çocuğu var. kızı zaten büyük

- ya oğlu?

- oğlu henüz küçük

- meslektaşının eşi, onun eşi de geliyor mu?

- henüz bilmiyorum

--------------------------------


16-46 / notlar 192

 16-46 / notlar 192

------------------------


---------------------------------

- ¿podrías venir a mi casa mañana en la noche? me gustaría invitarte... 

- no lo sé 

- podríamos hablar de negocios y de otras cosas 

- ¿viene alguien más? 

- sí, un colega con sus hijos 

-

- yarın akşam evime gelebilir misin? seni davet etmek isterim...

- bilmiyorum

- işten ve diğer şeylerden konuşabiliriz

- başka biri daha geliyor mu?

- çocuklarıyla işten bir arkadaş 

-------------------------------------



casa > ev

mi casa > (benim) evim

a mi casa > (benim) evime

"venir" a mi casa > (benim) evime "gelmek"

-

¿podrías? > yapabilir misin?

¿podrías venir? > gelebilir misin?

¿podrías venir a mi casa? (benim) evime gelebilir misin?

-

invitar > davet etmek

invitarme > beni davet etmek

invitarte > seni davet etmek

-

me gustaría > isterim

me gustaría invitarte > seni davet etmek isterim

[formal/resmi >  me gustaría invitarla > sizi davet etmek isterim]

-

mañana > yarın

la noche > gece / akşam

-

mañana en la noche > yarın akşam

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

no lo sé > (onu) bilmiyorum

-

quizás > belki

quizás podría > belki yapabilirim

[belki gelebilirim]

-

hablar > konuşmak

podrías hablar > konuşabilirsin

podríamos hablar > konuşabiliriz

-

de negocios > iş'ten / iş hakkında / iş üzerine

-

podríamos hablar de negocios 

iş hakkında konuşabiliriz

-

cosa > şey

cosas > şeyler

-

otra > diğer / başka /öteki

otra cosa > başka şey / diğer şey

otras cosas > başka şeyler

de otras cosas > başka şeylerden / başka şeyler hakkında

-

venir > gelmek

viene > geliyor / gelecek 

¿viene? > geliyor mu? / gelecek mi?

-

alguien > biri /  birisi

alguien más > biri daha / başka biri / başka biri daha

-

¿viene alguien más? 

başka biri daha gelecek mi?/

başka biri daha geliyor mu?

-

colega > meslektaş / iş arkadaşı

-

sí, un colega > evet, bir meslektaş/ evet, bir iş arkadaşı

-

hijo > çocuk

hijos > çocuklar

-

su hijo > onun çocuğu

sus hijos > onun çocukları

-

con sus hijos > (onun) çocukları ile


---------------------------------

- ¿podrías venir a mi casa mañana en la noche? me gustaría invitarte... 

- no lo sé 

- podríamos hablar de negocios y de otras cosas 

- ¿viene alguien más? 

- sí, un colega con sus hijos 

-

- yarın akşam evime gelebilir misin? seni davet etmek isterim...

- bilmiyorum

- işten ve diğer şeylerden konuşabiliriz

- başka biri daha geliyor mu?

- çocuklarıyla işten bir arkadaş 

-------------------------------------


16-46 / notlar 191

 16-46 / notlar 191

-----------------------




------------------------------

- ¿quieres tomar un café? 

- no, nunca tomo café 

- ¿nunca tomas café? cuando hace frío, siempre tomo café y hoy hace frío 

- no quiero salir del edificio, prefiero quedarme en un lugar caliente 

- yo podría traer algo

- ¿podría traer algo? 

- sí, con gusto... voy a traer algo 

-

bir kahve içmek ister misin?

hayır, hiç kahve içmem

hiç kahve içmez misin? hava soğuk olduğunda, her zaman kahve içerim ve bugün hava soğuk

binadan çıkmak istemiyorum, sıcak bir yerde kalmayı tercih ederim

ben bir şeyler getirebilirim

bir şeyler getirebilir misin?

evet, memnuniyetle... bir şeyler getireceğim

---------------------------------


quiero > istiyorum / isterim

quieres > istiyorsun / istersin

¿quieres? > istiyor musun? / ister misin?

-

un café > bir kahve

tomar un café > bir kahve almak / bir kahve içmek

¿quieres tomar un café? > bir kahve (içmek) ister misin?

-

nunca > hiç / asla

tomo > alırım / içerim

no tomo > almam / içmem

-

"nunca tomo" > hiç içmiyorum / "hiç içmem"

nunca tomo café > hiç kahve içmem

-

no, nunca tomo café > hayır, hiç kahve içmem

-

tomas > alırsın / içersin

no tomas > almazsın / içmezsin

-

¿nunca tomas café? > hiç kahve içmez misin?

-

frío > soğuk

hace frío > soğuk (hava) / (hava) soğuk

cuando > ne zaman / ne zaman ki ... (olursa / olduğunda)

-

cuando hace frío > hava soğuk olduğunda/

[ne zaman ki hava soğuk olursa]/

(hava soğuk olunca)

-

tomo café > kahve içerim

siempre > her zaman

-

siempre tomo café > her zaman kahve içerim

-

y > ve

hoy > bugün

y hoy hace frío > ve bugün hava soğuk

-

quiero > istiyorum

quiero salir > çıkmak istiyorum

no quiero salir > çıkmak istemiyorum

-

edificio > bina

del edificio > binadan

-

no quiero salir del edificio 

binadan çıkmak istemiyorum

-

prefiero > tercih ediyorum / tercih ederim

-

prefiero quedarme > 

kalmayı tercih ediyorum /

kalmayı tercih ederim

-

caliente > sıcak

edificio caliente > sıcak bina

un edificio caliente > sıcak bir bina

en un edificio caliente > sıcak bir binada

-

lugar > sıcak

lugar caliente > sıcak yer

un lugar caliente > sıcak bir yer

en un lugar caliente > sıcak bir yerde

-

prefiero quedarme en un lugar caliente 

sıcak bir yerde kalmayı tercih ederim

-

traer > getirmek

podría traer > getirebilirim

algo > bir şey/ bir şeyler / bazı /

-

(yo) podría traer algo

(ben) bir şeyler getirebilirim

sí, ¿podrías? > evet, yapabilir misin? 

[evet, getirebilir misin?]

-

"¿podría traer?" > "getirebilir misin?"

¿podría traer algo? > bir şeyler getirebilir misin?

sí, con gusto > evet, memnuniyetle

-

voy a traer algo > bir şeyler getireceğim

(bir şey getireceğim)




------------------------------

- ¿quieres tomar un café? 

- no, nunca tomo café 

- ¿nunca tomas café? cuando hace frío, siempre tomo café y hoy hace frío 

- no quiero salir del edificio, prefiero quedarme en un lugar caliente 

- yo podría traer algo

- ¿podría traer algo? 

- sí, con gusto... voy a traer algo 

-

bir kahve içmek ister misin?

hayır, hiç kahve içmem

hiç kahve içmez misin? hava soğuk olduğunda, her zaman kahve içerim ve bugün hava soğuk

binadan çıkmak istemiyorum, sıcak bir yerde kalmayı tercih ederim

ben bir şeyler getirebilirim

bir şeyler getirebilir misin?

evet, memnuniyetle... bir şeyler getireceğim

---------------------------------

16-46 / notlar 190

 16-46 / notlar 190

-----------------------



------------------------------

-> ¿Podrías comer más tarde? 

-> sí, podría, pero no quiero... tengo hambre.

-> sí, a decir verdad, yo también tengo hambre. 

no he podido comer antes.

-> ¿por qué no? 

-> he tenido demasiado trabajo 

-

-> daha geç yiyebilir misin?

-> evet, yapabilirim, fakat istemiyorum... acıktım

-> evet, aslında, ben de acıktım.

daha önce yiyemedim.

-> neden?

-> çok işim vardı

--------------------------------



tarde > geç 

más tarde > daha geç / daha sonra

-

comer > yemek / yemek yemek

comer más tarde > daha geç yemek

-

¿podrías comer? > (yemek) yiyebilir misin?

-

¿Podrías comer más tarde? 

daha geç yiyebilir misin?

-

sí, (yo) podría > evet, [ben] yiyebilirim

-

quiero > istiyorum

no quiero > istemiyorum

-

pero no quiero > fakat istemiyorum

-

"tengo hambre" > "acıktım" / "açım"

-

sí, "a decir verdad" > 

evet, "aslında" /

evet, "doğruyu söylemek gerekirse"

-

yo tambiéen > ben de

-

yo también tengo hambre 

ben de acıktım

-

no he podido comer > "yiyemedim"

-

no he podido comer "antes" > 

("önce") yiyemedim/

("daha önce") yiyemedim

-

¿por qué no? > neden [yiyemedin]?

-

demasiado > fazla / çok fazla / fazlasıyla

-

trabajo > iş

-

demasiado trabajo > çok (fazla) iş

-

["tengo" demasiado trabajo > çok işim "var"]

-

"he tenido" demasiado trabajo > çok işim "vardı"



------------------------------

-> ¿Podrías comer más tarde? 

-> sí, podría, pero no quiero... tengo hambre.

-> sí, a decir verdad, yo también tengo hambre. 

no he podido comer antes.

-> ¿por qué no? 

-> he tenido demasiado trabajo 

-

-> daha geç yiyebilir misin?

-> evet, yapabilirim, fakat istemiyorum... acıktım

-> evet, aslında, ben de acıktım.

daha önce yiyemedim.

-> neden?

-> çok işim vardı

--------------------------------


16-46 / notlar 189

 16-46 /  notlar 189

----------------------



-------------------------

-> ¿entiendes? 

-> sí por supuesto que sí. 

a decir verdad, no podría decir nada...

no conozco a nadie aquí 

-> en todo caso, me voy ahora mismo 

-> adiós

-

-> anlıyor musun?

-> tabii ki.

aslında, hiçbir şey söyleyemem...

burada hiç kimseyi tanımıyorum.

-> her neyse, hemen şimdi gidiyorum

-> hoşçakal

-----------------------------------





entender > anlamak

-

entiendo > anlıyorum

entiendes > anlıyorsun

-

¿entiendes? > anlıyor musun?

-

sí, "sí por supuesto que sí" > evet, "tabii ki" 

-

a decir verdad > "aslında" / 

= "doğrusunu söylemek gerekirse"

-

decir > söylemek

podría decir > söyleyebilirim

no podría decir > söyleyemem

no podría decir "nada" > "hiçbir şey" söyleyemem

-

conocer > bilmek / tanımak

conozco > biliyorum / tanıyorum

no conozco > bilmiyorum / tanımıyorum

-

nadie > hiç kimse

a nadie > hiç kimseyi

-

aquí > burada / burası / buraya

-

"no conozco a nadie" aquí > 

burada "hiç kimseyi tanımıyorum"

-

lugar > yer

este lugar > bu yer / burası 

en este lugar > bu yerde / burada

-

no conozco a nadie en este lugar 

burada hiç kimseyi tanımıyorum/

[bu yerde hiç kimseyi tanımıyorum]

-

edificio > bina

este edificio > bu bina

en este edificio > bu binada

-

no conozco a nadie en este edificio 

bu binada hiç kimseyi tanımıyorum

-

"en todo caso" > "her neyse"

-

me voy > gidiyorum / ayrılıyorum

me voy ahora > şimdi gidiyorum / şimdi ayrılıyorum

me voy ahora mismo > hemen şimdi gidiyorum

-

adiós > allahaısmarladık / hoşçakal / elveda


-------------------------

-> ¿entiendes? 

-> sí por supuesto que sí. 

a decir verdad, no podría decir nada...

no conozco a nadie aquí 

-> en todo caso, me voy ahora mismo 

-> adiós

-

-> anlıyor musun?

-> tabii ki.

aslında, hiçbir şey söyleyemem...

burada hiç kimseyi tanımıyorum.

-> her neyse, hemen şimdi gidiyorum

-> hoşçakal

-----------------------------------


16-46 / notlar 188

 16-46 / notlar 188

------------------------



-----------------------

-> no he podido salir de la oficina hasta muy tarde en la noche 

-> qué terrible...  necesitas ir de vacaciones

-> bueno, a decir verdad, me voy la semana entrante 

pero nadie lo sabe, sólo tú, nadie más 

-

-> gece geç vakte kadar ofisten çıkamadım

-> ne kötü... tatile ihtiyacın var

-> tamam, doğrusunu söylemek gerekirse gelecek hafta gidiyorum

fakat hiç kimse bilmiyor, sadece sen, başka kimse bilmiyor.

---------------------------




salir > dışarı çıkmak

no he podido salir > çıkamadım

-

el edificio > bina

del edificio > binadan

-

la oficina > ofis / büro

de la oficina > ofisten / bürodan

-

"no he podido salir" del edificio 

binadan "çıkamadım"

-

no he podido salir de la oficina 

ofisten çıkamadım

-

tarde > geç

muy tarde > çok geç

noche > gece

-

muy tarde en la noche > gece, çok geç

-

"hasta" muy tarde en la noche 

gece çok geç +saatlere "kadar"/

gece çok geç +vakte kadar

-

qué terrible > ne kötü 

-

ir > gitmek

ir "de vacaciones" > "tatile" gitmek

-

necesito > ihtiyacım var

necesitas > ihtiyacın var

-

necesitas ir de vacaciones

tatile gitmeye ihtiyacın var/

tatile ihtiyacın var (mejor)

-

bueno, "a decir verdad" 

tamam, "aslında"/

tamam, "gerçeği söylemek gerekirse"

tamam, "doğrusunu söylemek gerekirse"

-

me voy > gidiyorum / ayrılıyorum

-

semana > hafta

semana entrante > "gelecek" hafta

-

me voy "la semana entrante" 

"gelecek hafta" gidiyorum/

"haftaya" gidiyorum

-

saber > bilmek

-

sé > biliyorum

sabes > biliyorsun

sabe > biliyor

-

lo sabe > (onu) biliyor

no lo sabe > (onu) bilmiyor

-

nadie > hiç kimse

nadie lo sabe > kimse bilmiyor / hiç kimse bilmiyor

-

pero nadie lo sabe > fakat hiç kimse bilmiyor

-

sólo > sadece / yalnızca / tek başına

sólo tú > sadece sen / yalnızca sen

-

nadie más > 

başka hiç kimse /

başka hiç kimse yok/

başka hiç kimse +bilmiyor


-----------------------

-> no he podido salir de la oficina hasta muy tarde en la noche 

-> qué terrible...  necesitas ir de vacaciones

-> bueno, a decir verdad, me voy la semana entrante 

pero nadie lo sabe, sólo tú, nadie más 

-

-> gece geç vakte kadar ofisten çıkamadım

-> ne kötü... tatile ihtiyacın var

-> tamam, doğrusunu söylemek gerekirse gelecek hafta gidiyorum

fakat hiç kimse bilmiyor, sadece sen, başka kimse bilmiyor.

---------------------------


16-46 / notlar 187

 16-46 /  notlar 187

------------------------


----------------------

he tenido que quedarme aquí

no he podido porque he tenido demasiado trabajo

en todo caso... no he tenido el dinero

burada kalmak zorundaydım

yapamadım çünkü çok işim vardı

neyse işte... param yoktu

-----------------------



quedar > kalmak

quedarme > (ben) kalmak

-

"tengo que quedarme" > "kalmalıyım"

(kalmak zorundayım)

-

tengo que quedarme "aquí" > "burada" kalmalıyım

(burada kalmak zorundayım)/

(burada kalmam gerekiyor) 

-

he tenido que quedarme aquí

burada kalmalıydım/

burada kalmam gerekiyordu

-

¿por qué? > neden?

¿qué paso? > ne oldu?

-

demasiado > fazla / çok fazla

trabajo > iş 

-

he tenido demasiado trabajo 

çok işim vardı/

çok fazla işim vardı

-

he podido > yaptım

no he podido > yapamadım

porque > çünkü

-

no he podido porque "he tenido" demasiado trabajo

yapamadım çünkü çok işim "vardı"

en todo caso > ne olursa olsun / her durumda / neyse işte

-

"tengo" el dinero > param "var"

"no tengo" el dinero > param yok

-

"he tenido" el dinero > param "vardı"

"no he tenido" el dinero >  param "yoktu"



----------------------

he tenido que quedarme aquí

no he podido porque he tenido demasiado trabajo

en todo caso... no he tenido el dinero

burada kalmak zorundaydım

yapamadım çünkü çok işim vardı

neyse işte... param yoktu

-----------------------


16-46 / notlar 186

 16-46 / notlar 186

-----------------------


ver > görmek

verla > (onu) görmek

podría verla > (onu) görebilirim / (onu) görebilirdim

-

película > film

podría ver "la película" > "filmi" görebilirim / filmi görebilirdim

-

salir > (dışarı) çıkmak

quiero salir > çıkmak istiyorum

no quiero salir > çıkmak istemiyorum

-

el edificio > bina

del edificio > binadan

-

pero no quiero "salir del edificio" 

fakat "binadan çıkmak" istemiyorum

[fakat "dışarı çıkmak" istemiyorum (mejor)]

-

prefiero > tercih ederim / yeğlerim

prefiero quedar > kalmayı tercih ederim

quedarme > (benim) kalmam

aquí > burada / burası

-

prefiero quedarme aquí 

burada kalmayı tercih ederim

-

"a decir verdad" > "doğruyu söylemek gerekirse" / "aslında"

-

hacer > yapmak

prefiero hacer > yapmayı tercih ederim

-

un viaje > bir gezi / bir seyahat

-

prefiero hacer un viaje 

bir gezi yapmayı tercih ederim/

gezmeyi tercih ederim (mejor)/

(gezmeye) gitmeyi tercih ederim

-

lugar > yer

un lugar > bir yer

a un lugar > bir yere

-

caliente > sıcak

-

a un lugar caliente 

sıcak bir yere

-

prefiero hacer un viaje a un lugar caliente 

sıcak bir yere (gezmeye) gitmeyi tercih ederim

-

ir > gitmek

quiero ir > gitmek istiyorum / gitmek isterim

-

quiero ir a un lugar caliente 

sıcak bir yere gitmek istiyorum

-

puedo > yaparım

no puedo > yapamam

-

he podido > yaptım

no he podido > yapmadım / yapamadım

-

pero no he podido

fakat yapamadım

no he podido ir > gidemedim

----------------------


+

[ no he podido (yapamadım) + ir (gitmek) = gidemedim]

+++

[ no he podido > (yapamadım) + ver (görmek) = göremedim]

[ no he podido > (yapamadım) + venir (gelmek) = gelemedim]

[ no he podido > (yapamadım) + comer (yemek) = yiyemedim]

[ no he podido > (yapamadım) + pagar (ödemek) = ödeyemedim]

[ no he podido > (yapamadım) + dormir (uyumak) = uyuyamadım]

16-46 / notlar 185

 16-46 / notlar 185

------------------------


hace frío > (hava) soğuk

-

ir > gitmek

el cine > sinema

["a+el"] > "al" cine > sinemaya

ir al cine > sinemaya gitmek

-

podrías ir al cine > sinemaya gidebilirsin

-

sí, (yo) podría > evet, (ben) gidebilirim

-

podríamos > yapabiliriz

-

salir > (dışarı/sokağa) çıkmak

sin salir > çıkmadan / çıkmaksızın

-

pero sin salir, no > fakat çıkmadan olmaz

-

es verdad > doğru / gerçek / gerçekten

-

tengo que salir > çıkmalıyım / çıkmak zorundayım

tenemos que salir > çıkmalıyız / çıkmak zorundayız

-

edificio > bina

del edificio > binadan

-

tenemos que salir del edificio

binadan çıkmalıyız / 

binadan çıkmak zorundayız 

-

película > film

película buena > güzel film

una película buena > güzel bir film

-

pero es una película buena 

fakat (o) güzel bir film

-

es una película muy buena

(o) çok güzel bir film

llamar > çağırılmak [adlandırılmak / isimlendirilmek]

¿cómo se llama? > adı ne?

-

se llama ...... > adı .... [adlandırılır]

-

noche > gece /akşam

una noche > bir gece

una noche contigo > seninle bir gece

-

se llama "una noche contigo" 

adı "seninle bir gece"

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿cuándo comienza? > ne zaman başlıyor?

-

seis > altı

siete > yedi

ocho > sekiz

-

las siete > (saat) yedi

a las siete > (saat) yedi'de

-

comienza a las siete 

(saat) yedi'de başlıyor

-

y > ve

¿y cuándo termina? > ve ne zaman bitiyor?

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

no sé > bilmiyorum

-

no "lo" sé > ("onu") bilmiyorum


16-46 / notlar 184

 16-46 / notlar 184

----------------------



¿qué "tiempo" hace? > "hava" nasıl?

-

¿hace "buen" tiempo? > hava "iyi" mi?

-

no, hace "mal" tiempo > hayır, hava "kötü"

-

sí, hace "frío" > evet, (hava) "soğuk"

-

pero > fakat / ama

decir > söylemek

verdad > gerçek / doğru

-

decir verdad > doğru söylemek

a decir verdad > doğruyu söylemek

-

pero "a decir verdad" > 

fakat "doğruyu söylemek +gerekirse"/

fakat "aslında"

-

me gusta > (ben) severim / (ben) hoşlanırım / hoşuma gider

-

"cuando" hace frío > 

(hava) soğuk "olduğunda"/

["ne zaman" hava soğuk olursa = hava soğuk "olduğunda"]

-

me gusta cuando hace frío 

soğuk olduğunda hoşuma gider/

soğuk havayı severim/ [mejor]

soğuğu severim/[mucho mejor]

-


"a mí no" / a mí "no me gusta" > 

["ben değil"] / ben sevmem

-

a mí / a mí sí me gusta >

ben de / (evet) ben severim

-

pero "no importa" > fakat "önemli değil"

-

salir > [dışarı/sokağa] çıkmak

-

salgo > çıkıyorum / çıkarım

sales > çıkıyorsun / çıkarsın

-

no sales > çıkmıyorsun / çıkmazsın 

[dışarı çıkma!]

-

sí > evet >   ( --->[í] ile)

si > eğer >   ( --->[i] ile)

-

si no sales > eğer (dışarı) çıkmazsan

-

no importa si no sales 

eğer dışarı çıkmazsan önemli değil

-

no importa si hace frío 

eğer soğuksa önemli değil

-

el edificio > bina

de + el edificio > del edificio > binadan

-

si no sales "del edificio" 

eğer "binadan" dışarı çıkmazsan

-

no hace frío > soğuk değil / 

soğuk olmaz (mejor)


16-46 / notlar 183

 16-46 / notlar 183

-----------------------


me gustaría > (ben) isterim / (ben) istiyorum

te gustaría > (sen) istersin / (sen) istiyorsun

-

¿te gustaría? > ister misin?

-

un café > bir kahve

tomar un café > bir kahve içmek

tomar un café caliente > [sıcak] bir kahve içmek

-

"¿te gustaría" tomar un café caliente? 

sıcak bir kahve "ister misin?" [es muy robotico]

[ kahve içer misin? ] (mejor)

-

"¿nada más?" > başka [hiçbir şey]? / "başka bir şey?"

-

decir > söylemek

verdad > gerçek

-

a decir verdad > aslında

[ = gerçeği söylemek gerekirse ]

-

comer > yemek

algo > biraz / bazı / bir şey / bir şeyler

-

"me gustaría" comer algo

bir şeyler yemek "isterim"

bueno, "quizás" > tamam, "belki"

-

"podríamos" comer algo > bir şeyler "yiyebiliriz"

yo > ben

tú > sen

-

yo "también" > ben "de"

-

sí, yo también "podría comer"

evet, ben de "yiyebilirim"

-

tiempo > zaman / süre / vakit

ahora > şimdi

-

tengo tiempo > vaktim var / zamanım var

no tengo tiempo > vaktim yok / zamanım yok

-

pero "no tengo tiempo" ahora

fakat şimdi "vaktim yok"

-

mañana > yarın

más > daha / daha çok / daha fazla

-

mañana "tengo más tiempo"

yarın "daha çok vaktim var"

-

"es" mejor > daha iyi("dir")

-

bueno, mañana es mejor  

tamam, yarın daha iyi

-

venir > gelmek

puedo venir > gelebilirim

puedo venir mañana > yarın gelebilirim

-

gracias por el café > kahve için teşekkürler

-

de nada > bir şey değil / rica ederim

-

hasta mañana > yarın görüşürüz / görüşürüz (mejor)

[como "nos vemos"]

-------------------------



-+-+-+-+-+


[ "hasta" mañana > yarın"a kadar" (no usamos así)]

-

"yarına kadar" > 

tenemos que hacer este trabajo "hasta mañana"


16-46 / notlar 182

 16-46 /  notlar 182

------------------------



una colega > bir meslektaş [kadın]

un colega > bir meslektaş [erkek]

-

con un colega > bir meslektaşla

-

hablar > konuşmak

hablo > konuşuyorum

he hablado > konuştum

-

he hablado con un colega 

bir meslektaşla konuştum/

"bir meslektaşım"la konuştum (mejor) 

["un colega mio"]

-

¿sí? ¿qué dijo? > evet, ne dedi?

[öyle mi? ne diyor? (mejor)]

-

hacer > yapmak

-

hago > yapıyorum

haces > yapıyorsun

hace > yapıyor

-

hace un "viaje" > bir "gezi" yapıyor / bir geziye çıkıyor

hace un "viaje de negocios" > bir "iş gezisi" yapıyor

-

me dijo > bana dedi / bana söyledi

[te dijo > sana dedi]

[le dijo > ona dedi]

-

me dijo que > bana dedi ki

-

me dijo que hace un viaje de negocios 

bana bir iş gezisine gideceğini söyledi

-

"¿a dónde" va? > "nereye" gidiyor? / nereye gidecek?

-

a Japón > Japonya'ya

-

usted > siz

-

¿verdad? ¿y usted va también?

gerçekten mi? (ve) siz de gidiyor musunuz? (formal/ resmi) 

-

no, yo "no voy" 

hayır, ben "gitmiyorum"

-

nadie > kimse / hiç kimse

nadie más > (daha) hiç kimse

-

¿nadie más? > hiç kimse?

-

sólo > sade / sadece / yalnız / yalnızca

-

no, "sólo" él > hayır, "sadece" o

-

nadie más va > hiç kimse gitmiyor

-

tiempo > zaman / vakit / süre

-

¿por "cuánto tiempo"? 

"ne kadar süre" için?

"ne kadarlık bir süre" için? (mejor)

-

saber > bilmek

-

sé > biliyorum / bilirim

sabes > biliyorsun/ bilirsin

sabe > biliyor / bilir

-

sabe > bilir > no sabe > bilmez

-

nadie sabe > hiç kimse bilmiyor / 

[kim bilir? (mejor)]


16-46 / notlar 181

 16-46 / notlar 181

-----------------------


¿dónde? > nerede

¿dónde "está"? > nerede("dir") / = nerede?

-

colega > meslektaş / iş arkadaşı

-

¿dónde está "mi colega"? 

"(benim) meslektaşım" nerede?/

nerede "benim meslektaşım"?

-

[dónde está mi amiga > (benim) arkadaşım nerede?)]

[dónde está mi gato > (benim) kedim nerede?)]

-

["está" aquí > burada("dır") / = burada]

[no está aquí > burada değil]

-

todavía > şu anda / henüz

-

"no está aquí" todavía > şu anda "burada değil"

-

decir > söylemek / demek

-

digo > söylüyorum / diyorum

dices > söylüyorsun / diyorsun

dice > söylüyor / diyor

-

dijo > söyledi / dedi

-

el señor Mesut dijo 

Mesut bey dedi

-

me dijo > bana dedi

-

[te dijo > sana dedi]

[le dijo > ona dedi]

-

venir > gelmek

venga > gel / haydi!

-

un > bir

dos > iki

tres > üç

cuatro > dört

-

las tres > (saat) üç

a las tres > (saat) üç'te

-

venga a las tres > (saat) üç'te gel

-

el señor Mesut me dijo que venga a las tres

Mesut bey bana saat üç'te gel dedi/

[ = Mesut bey bana saat üç'te gelmemi söyledi]

-

ya son las cuatro > artık saat dört +(olmuş)

-

hablar > konuşmak

-

[tengo que hablar > konuşmalıyım]

[tienes que hablar > konuşmalısın]

-

tenemos que hablar > konuşmalıyız

-

"dijo" que tenemos que hablar 

konuşmalıyız dedi (mejor)

konuşmalıyız "dedi" [ -ki ]

[dijo "que" .... > dedi "ki" .......]

-

negocios > iş

de negocios > işten / iş hakkında = iş üzerine (sobre negocios)

-

"tenemos que hablar" de negocios 

iş hakkında "konuşmalıyız"

-

creo que > sanıyorum ki

-

creo que "es importante"

sanırım "önemli"

-

el lunes > pazartesi / pazartesi günü

el martes > salı / salı günü

-

me dijo venga "el martes" 

bana "salı" gel dedi/

bana "salı günü" gel dedi

-

pero > ama / fakat

perdón > pardon / afedersiniz / özür dilerim

hoy > bugün

-

"perdón señor Rıfat" pero hoy es lunes 

"Rıfat bey afedersiniz" ama bugün pazartesi

-

hoy es lunes > bugün pazartesi

-

no es martes > salı değil

-

¿verdad? > gerçekten mi? / gerçek mi? / sahiden mi? / sahi mi?

-

ahora > şimdi

-

entender > anlamak

entiendo > anlıyorum

-

bueno, ahora entiendo 

tamam, şimdi anlıyorum

-

ahora entiendo "que pasó" 

"ne olduğunu" şimdi anlıyorum


16-46 / notlar 180

 16-46 / notlar 180

------------------------


conocer > tanımak / bilmek

[conozco > tanıyorum / biliyorum]

[conoces > tanıyorsun / biliyorsun]

-

conoce > tanıyor / biliyor

[formal/resmi > tanıyorsunuz / biliyorsunuz

-

¿conoce? > tanıyor musunuz?

¿conoce bien? > iyi tanıyor musunuz?

-

¿conoce bien "al señor" Fatih? 

Fatih "bey'i" iyi tanıyor musunuz?

-

["lo" conozco > "onu" tanıyorum]

[no lo conozco > onu tanımıyorum]

-

no, no lo conozco "muy bien" 

hayır, onu "çok iyi" tanımıyorum

-

[hablar > konuşmak]

[hablo > konuşuyorum / konuşurum]

-

he hablado > konuştum

he hablado "con él" > "onunla" konuştum

-

"sólo" he hablado con él 

"sadece" konuştum onunla/

onunla "sadece" konuştum/

onunla konuştum "sadece"

-

negocios > iş

de negocios > iş hakkında / işten

-

sólo he hablado con él "de negocios" 

onunla sadece "iş hakkında" konuştum

-

sólo lo conozco "un poco" 

onu (sadece) "biraz" tanıyorum/

onu az tanıyorum (mejor)/

-

simpático > sempatik / iyi

es muy simpático > (o) çok iyidir

-

esposa > eş

su esposa > onun eşi

[tu esposa > senin eşin]

[mi esposa > benim eşim]

-

es muy simpático y "su esposa también" 

çok iyidir ve "eşi de" (+öyledir)

o da eşi de iyidir (mejor)

-

(ella) también es muy simpática 

o da çok iyidir

-

no la conozco > onu tanımıyorum 

[no LA conozco > (kadın için) > "onu tanımıyorum"]

[no LO conozco > (erkek için) > "onu tanımıyorum"]

-

no conozco "a su esposa" 

"(onun) eşini" tanımıyorum

-

hijo > çocuk

hijos > çocuklar

su hijo > onun çocuğu

sus hijos > onun çocukları

-------x------

[cümle olumsuzsa "también" yerine "tampoco" kullanılıyor]

conozco a su esposa también > eşini de tanıyorum

no conozco a su esposa tampoco > eşini de tanımıyorum

-------x------

"ni" a su esposa "ni" a sus hijos tampoco 

"ne" eşini "ne" de çocuklarını tanıyorum

-

[ni... ni... > ne... ne...] (negativo / olumsuz]

[ne eşini ne de çocuklarını tanıyorum = ne eşini ne de çocuklarını tanıMIyorum]

-

ella > o

a ella > onu

-

ellos > onlar

a ellos > onları

-

ni a ella ni a ellos tampoco 

ne onu ne de onları .... [+ tanımıyorum]

-

lo conozco > onu tanıyorum

los conozco > onları tanıyorum

-

no los conozco > onları tanımıyorum

no los conozco "tampoco" > onları "da" tanımıyorum


16-46 / notlar 179

 16-46 / notlar 179

-----------------------



colega > 

işten arkadaş / 

meslektaş

-

una colega > 

işyerinden bir arkadaş / 

meslektaş [kadın]

-

un colega > 

işyerinden bir arkadaş / 

meslektaş [erkek]

-

un compañero de trabajo > 

işyerinden bir arkadaş / [erkek]

-

una compañera de trabajo > 

işyerinden bir arkadaş / [kadın]

-

un colega, el señor Halit > meslektaş Halit bey

[meslektaşım Halit bey (mejor)]

-

hablar > konuşmak

"me gustaría" hablar > 

konuşmak "isterim" / 

konuşmak "istiyorum"

-

con un colega > 

bir meslektaşla / 

bir meslektaşımla

-

me gustaría hablar "con un colega, el señor Halit" 

"(bir) meslektaşım Halit bey ile" konuşmak istiyorum

-

la oficina > ofis / büro

-

"¿dónde" queda la oficina? > 

ofis "nerede" (kalıyor/bulunuyor)?

-

¿dónde queda la oficina "del señor Halit?" 

"Halit beyin" ofisi nerede (kalıyor)?

-

él señor > bey / beyefendi

-

está > var / bulunmakta

no está > yok / değil 

-

aquí > burası / burada / buraya

-

él señor Halit no está "aquí" >  

Halit bey yok / 

Halit bey "burada" değil

-

pero "viene" > fakat "gelecek"

-

pero viene "en un momento" > 

fakat "bir dakika içinde" gelecek

-

tomar un café > 

bir kahve almak / 

bir kahve içmek

-

¿le gustaría? > ister misiniz? (formal / resmi)

-

¿le gustaría tomar un café? (formal / resmi)

bir kahve ister misiniz?/

bir kahve alır mısınız?

bir kahve alır mıydınız? 

-

podemos tomar un café 

kahve alabiliriz/

kahve içebiliriz

-

su café > "kahveniz" (formal / resmi)

-

caliente > sıcak

está muy caliente > (o) çok sıcak 

el café está muy caliente > kahve çok sıcak

-

¿lo toma con leche? (onu) süt ile alır mıydınız?

(süt alır mıydınız? (mejor) )

-

hay > var

leche > süt

hay leche > süt var

-

hay leche "fría" > "soğuk" süt var

-

[hay leche caliente > sıcak süt var]

no hay leche caliente > sıcak süt yok

-

no importa > önemli değil / önemi yok

-

tomar > almak / [içmek] 

tomo > alırım / [içerim]

-

tomo mi café > kahvemi alırım / kahvemi içerim

con leche > süt ile [süt+ile = sütlü]

sin leche > sütsüz

-

tomo mi café sin leche > 

kahvemi sütsüz alırım/

kahvemi sütsüz içerim


16-46 / notlar 178

 16-46 / notlar 178

-----------------------



fui > gittim

el teatro > tiyatro

al teatro > tiyatroya

[a + el > al teatro]

-

fui al teatro > tiyatroya gittim

-

esposa > eş / [hanım / karı]

mi esposa > eşim / [hanımım / karım]

con mi esposa > eşimle / [hanımımla / karımla]

-

fui con mi esposa > eşimle gittim

-

fuimos > gittik

-

una "vez" > bir "kez" / bir "defa" / bir "sefer"

[dos "veces" > iki "kez" / tres "veces" > üç kez /....... ]

-

fuimos una vez > bir kez gittik

-

¿"te" gustó? > 

("sen") beğendin mi? / 

("senin") hoşuna gitti mi?

-

más o menos > eh işte... / şöyle böyle / 

[aşağı yukarı / hemen hemen]

-

no "me" gustó > 

("benim") hoşuma gitmedi / 

("ben") beğenmedim

-

a mi esposa "le gustó" > 

eşim ("onu) beğendi / 

("o") eşimin hoşuna gitti

-

pero a mí no > ama ben hayır (+beğenmedim)

[ ama ben beğenmedim (mejor) ]

-

verdad > gerçek / doğru

¿por qué? > neden? / ne için? / niye?

-

¿verdad? ¿pero "por qué?"

gerçekten mi? ama "niye?"

-

terrible > çok kötü / felaket / korkunç

fue terrible > çok kötüydü / felaketti / korkunçtu

-

¿qué pasó?  > ne oldu?

-

primero > ilk olarak / önce

-

bueno, primero > tamam, ilk olarak

-

comenzó > başladı

tarde > geç

-

comenzó tarde 

geç başladı

-

terminó > bitti

-

terminó "muy tarde" 

"çok geç" bitti

-

"comenzó tarde" y terminó muy tarde

"geç başladı" ve çok geç bitti  

-

me gustó > beğendim / hoşuma gitti

no me gustó > beğenmedim / hoşuma gitmedi

-

y no me gustó la música 

ve müzik hoşuma gitmedi/

ve müziği beğenmedim

-

qué "lástima" 

ne kötü / ne "yazık"

-

si > eğer

"si no le gusta" la música 

(eğer) müzik "hoşuna gitmiyorsa"

-

ir > gitmek

debe ir > gitmeli

no debe ir > gitmemeli

[no debes ir > gitmemelisin]

-

sí, pero "a mi esposa le gustó" 

evet, ama eşim beğendi (mejor)

evet, ama "(o) eşimin hoşuna gitti"

-

él / ella > o

con él / con ella > onun ile > onun+ile > onunla / [onla]

-

y fui con ella

ve onunla gittim / onunlaydım

-

juntos > birlikte / beraber

-

"fuimos" juntos 

birlikte gittik


16-46 / notlar 177

 16-46 /  notlar 177

----------------------



¿cuándo? > "ne zaman?"

¿Cuándo comienzan? > ne zaman başlarlar

-

de vacaciones > tatil

tus vacaciones > tatilin [tatilleriniz]

-

¿Cuándo comienzan tus vacaciones?

tatilin ne zaman başlıyor? 

-

fui > gittim

fuiste > gittin

ya fui > gittim (zaten) / gittim

-

ya fui de vacaciones > (zaten) tatile gittim +bile 

-

¿dónde? > nerede?

¿a dónde? > nereye?

-

¿a dónde fuiste? > nereye gittin?

[¿a dónde "fue"? > neredeydi?/ nerede "idi"?]

-

enero > ocak

en enero > ocak'ta

febrero > şubat

en febrero > şubat'ta

-

en canada > kanada'da

-

a canada > kanada'ya

fui a canada > kanada'ya gittim

fui a canada "en febrero" > "şubat'ta" kanada'ya gittim

-

buen > iyi

¿buen tiempo? > hava iyi miydi?

¿qué tiempo hace? > hava nasıldı?

¿qué tiempo hace en canada? > kanada'da hava nasıldı?

-

mal > kötü

muy mal > çok kötü

-

muy mal tiempo > 

hava çok kötü / 

hava çok kötüydü (mejor)

-

ah, sí. en enero y febrero 

ah, evet. ocak ve şubat'ta

-

siempre > her zaman

-

hace mal tiempo > hava kötü / [hava kötü olur/ hava kötüdür]

hace buen tiempo > hava iyi / [hava iyi olur / hava iyidir]

-

siempre hace mal tiempo > hava her zaman kötüdür

-

sí, en canada "es verdad" > evet kanada'da "doğru"

-

"siempre hace mal tiempo" en enero y febrero 

ocak ve şubat'ta "hava her zaman kötüdür"

-

siempre hace mal tiempo en enero y febrero "en canada", es verdad 

doğru, "kanada'da" ocak ve şubat'ta hava her zaman kötüdür

16-46 / notlar 176

 16-46 /  notlar 176

------------------------



carta > mektup

una carta > bir mektup

-

enviar > göndermek / gönder

enviarme > bana göndermek / bana gönder 

-

enviarme una carta > 

bana bir mektup gönder

-

podrías enviarme una carta > 

bana bir mektup gönderebilirsin

-

¿podrías enviarme una carta? > 

bana bir mektup gönderebilir misin?

-

¿podrías enviarme una carta de Perú? > 

Peru'dan bana bir mektup gönderebilir misin?

-

con mucho gusto > memnuniyetle / seve seve

con mucho gusto, pero por qué? > memnuniyetle, fakat niye?

-

escribir > yazmak

escribirte > sana yazmak

debo escribirte > sana yazmalıyım

¿"qué" debo escribirte? > sana "ne" yazmalıyım?

-

escribirme > bana yazmak

puedes escribirme > bana yazabilirsin

puedes escribirme "que pasó" > bana "ne olduğunu" yazabilirsin

[ = ne olduğunu bana yazabilirsin]

-

conozco > tanıyorum / biliyorum

no conozco > tanımıyorum / bilmiyorum

-

me gustaría > isterim

visitar > ziyaret etmek

-

me gustaría visitarla > ziyaret etmek isterim

-

ciudad > şehir

una ciudad > bir şehir

-

grande > büyük

muy grande > çok büyük

-

Lima... una ciudad muy grande 

Lima... çok büyük bir şehir

-

esa ciudad > o şehir

a esa ciudad > o şehire

ir a esa ciudad > o şehire gitmek

me gustaría ir a esa ciudad > o şehire gitmek isterim

-

ojalá > inşallah / umarım 

-

podemos > yapabiliriz / yaparız

no podemos > yapamayız 

sí, pero no podemos > evet fakat yapamayız

-

el año > yıl

el año entrante > gelecek yıl / önümüzdeki yıl

-

bueno, quizás el año entrante 

güzel, belki gelecek yıl

-

sí. quizás > evet, belki


16-46 / notlar 175

16-46 / notlar 175

------------------------


voy a ..... > 

......+a gideceğim / ......+e gideceğim / 

.....+a gidiyorum / .....+e gidiyorum

-

voy a Perú > Peru'ya gidiyorum / Peru'ya gideceğim

[voy a estambul > istanbul'a gidiyorum / istanbul'a gideceğim]

-

en Perú > Peru'da

vas a estar > olacaksın

vas a estar en Perú > Peru'da olacaksın

[ Peru'da bulunacaksın / Peru'da kalacaksın ]

-

¿cuánto? > ne kadar?

¿cuánto tiempo? > ne kadar (süre)? 

-

¿cuánto tiempo vas a estar en Perú? 

Peru'da ne kadar (süre) kalacaksın?

-

voy a estar > olacağım / bulunacağım / kalacağım

voy a estar en Perú > Peru'da olacağım 

-

voy a estar en Perú "dos meses" > 

"iki ay" Peru'da olacağım /

iki ay Peru'da kalacağım/

Peru'da iki ay kalacağım/

-

dos meses. qué bien > iki ay. ne iyi / iki ay. ne güzel

-

¿qué "tiempo" hace? > "hava" nasıl?

-

[ ¿cuánto TİEMPO? > ne kadar (SÜRE / ZAMAN / VAKİT)? ]

--> [ ¿qué TİEMPO hace? > HAVA nasıl? ]

-

[ ¿cuánto tiempo vas a estar en Perú? > Peru'da ne kadar kalacaksın? ]

--> [ ¿qué tiempo hace en Perú? > Peru'da hava nasıl? ]

-

¿hace buen tiempo? > hava güzel mi? / hava iyi mi?

¿hace "mal" tiempo? > hava "kötü" mü?

-

¿cuál es? > hangisi? 

-

¿buen tiempo? > hava iyi mi? / hava güzel mi? 

¿mal tiempo? > hava kötü mü?

-

¿qué tiempo hace? > hava nasıl?

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

no sé > bilMiyorum

no "lo" sé > "onu" bilmiyorum

-

buen tiempo, ojalá > hava iyi+dir inşallah /

inşallah hava iyidir (mejor)


16-46 / notlar 174

 16-46 / notlar 174

------------------------


diez > on [10]

-

once > onbir [11]

doce > oniki [12]

-

son las once / las once > saat onbir

a las once > saat onbir'de

-

la mañana > sabah

la noche > akşam / gece

-

de la mañana > sabah[-ta] 

de la noche > akşam[-da] / gece[-de]

-

¿de la mañana? > sabah mı?

no, de la noche > hayır, gece

-

madre > anne

padre > baba

mi madre > annem

mi padre > babam

-

mi madre y mi padre > annem ve babam

-

avión > uçak

al avión > uçağa 

-

llevar > götürmek 

llevarme > beni götürmek / beni götür

-

llevarme al avión > beni uçağa götür

-

van a llevarme > (onlar) beni götürecekler

-

mi madre y mi padre van a llevarme al avión 

annem ve babam beni uçağa götürecekler/

= annem ve babam beni uçağa götürecek

-

tu mamá > (senin) annen

tu papá > (senin) baban

tu mamá y tu papá > annen ve baban

-

manejar > (araç / araba) sürmek / kullanmak

[manejo > sürüyorum / kullanıyorum]

[manejas > sürüyorsun / kullanıyorsun]

-

manejan > sürüyorlar / kullanıyorlar

¿manejan? > (araba) kullanıyorlar mı?

-

hora > saat / zaman

esa hora > o saat / o vakit

a esa hora > o saatte / o vakitte

-

¿a esa hora? o saatte? / o vakitte? / o saatte mi? / o vakitte mi?

-

¿a esa hora de la noche? > gecenin o saatinde? / gece o saatte?

-

¿manejan a esa hora de la noche? 

gecenin o saatinde araba kullanıyorlar mı?

-

¿tu mamá y tu papá manejan "a esa hora de la noche"? 

annen ve baban, "gecenin o saatinde" araba kullanıyor mu?

-

tarde > geç

es muy tarde > çok geç / çok geç olur

-

"sí, por supuesto que sí" > "evet, tabii ki" / tabii ki

-

"no, por supuesto que no" > hayır, tabii / "tabii ki hayır"

-

vamos en taxi > taksi ile gideceğiz / taksi ile gidiyoruz

[ = taksiyle gideceğiz / taksiyle gidiyoruz ]

-

mejor > daha iyi

mucho mejor > çok daha iyi

16-46 / notlar 173

 16-46 / notlar 173

-----------------------



ahora > şimdi

entiendo > anlıyorum

-

ahora entiendo 

şimdi anlıyorum/

şimdi anladım (mejor)

-

pasó > oldu / geçti

que > ne

que pasó > ne oldu

-

entiendo que pasó 

ne olduğunu anladım

-

saber > bilmek

sé > biliyorum

-

tienda > dükkân

-

(yo) sé de una tienda 

(ben) bir dükkân biliyorum

-

¿una tienda de música? 

bir müzik dükkânı mı?

-

sí, una tienda de música 

evet, bir müzik dükkânı

-

sé de una tienda de música 

bir müzik dükkânı biliyorum

-

queda > bulunur / kalır / var

no queda > bulunmuyor / kalmıyor / yok

-

cerca > yakın

lejos > uzak

-

aquí > burası / buraya / burada / burayı

-

lejos de aquí > buradan uzakta / buraya uzak

-

no queda lejos de aquí 

buraya uzak değil /

[buraya uzak kalmıyor] 

uzakta değil (mejor)

-

¿cómo? > nasıl?

voy > giderim / gidiyorum

-

¿cómo voy? 

nasıl giderim?

-

¿en metro? 

metroyla mı?

-

llegar > varmak / ulaşmak / gitmek / gelmek

puedo llegar > gidebilirim

"¿puedo llegar?" > "gidebilir miyim?"

-

¿puedo llegar en metro? 

metroyla gidebilir miyim?

-

por supuesto > tabii / olur

por supuesto que sí > tabii ki evet / tabii ki olur / tabii ki öyle

-

sí, por supuesto que sí 

evet, tabii ki

-

mejor > daha iyi

-

pero "es" mejor en taxi 

fakat taksi ile daha iyi "+olur" (mejor)

[fakat taksi daha iyi"dir"]

-

¿por qué? > neden? / ne için? / niye?

-

¿por qué es mejor? 

neden daha iyidir?

neden daha iyi? (mejor)

-

más > daha / daha fazla / daha çok

rápido > hızlı

-

es más rápido 

daha hızlıdır

daha hızlı (mejor)

-

puedes llegar más rápido 

daha hızlı gidebilirsin

-

no importa 

önemli değil

-

prefiero > tercih ederim / tercih ediyorum

ir > gitmek

-

prefiero ir en metro 

metroyla gitmeyi tercih ederim

[gitmek+i = gitmeyi (más suave)]

-

es mejor 

daha iyi

-

cuesta > eder / hesap / tutar / fiyat/

menos > daha az / eksik / eksi / çıkar

dinero > para

-

cuesta menos dinero 

daha az [para] tutar

-

verdad > gerçek / doğru / öyle

-

bueno, sí, es verdad 

tamam, evet, doğru /

tamam, doğru (mejor)

-

otro / otra > diğer / başka

idea > fikir / düşünce

-

otra idea > başka fikir

tengo otra idea > başka (+bir) fikrim var

-

pero tengo otra idea 

fakat başka +bir fikrim var

-

una mejor idea 

daha iyi bir fikir

-

juntos > birlikte / beraber

podríamos > .....ebiliriz / .....abiliriz / yapabiliriz

podríamos ir > gidebiliriz

[(ir) gitmek+ (podríamos) ebiliriz = gidebiliriz]

-

podríamos ir juntos 

birlikte gidebiliriz

-

juntos en taxi 

taksiyle, birlikte /

-

pagar > ödemek

pagarlo > (onu) ödemek

-

puedo pagarlo 

(ben) (onu) ödeyebilirim/

ben veririm (mejor)/

ben öderim (mejor)


16-46 / notlar 172

16-46 / notlar 172

-----------------------


uno / un / una > bir

-

una "tienda" > bir "mağaza" / bir "dükkân"

-

una tienda de música > bir müzik dükkânı

-

¿dónde? > nerede?

¿dónde queda? > nerede kalıyor? / nerede bulunuyor? / nerede var?

-

¿dónde queda "una tienda de música"? 

nerede "bir müzik dükkânı" var?

-

comprar > satın almak

-

algo > bir şeyler

-

"debo comprar" algo > bir şeyler "satın almalıyım"

-

profesor / profesora > öğretmen

mi profesor > öğretmenim

para mi profesor > öğretmenim için

-

debo comprar algo "para mi profesor"

"öğretmenim için" bir şeyler satın almalıyım

-

bueno > tamam / iyi / güzel / tabii / olur

-

hijo > çocuk

hijos > çocuklar

-

su hijo > (onun) çocuğu

sus hijos > (onun) çocukları

-

para sus hijos > (onun) çocukları için

-

bueno, algo "para sus hijos" 

tabii, "çocukları için" bir şeyler

-

comprarle > ona (satın) almak

comprarles > onlara (satın) almak

-

debo comprarles "algo" > onlara "bir şeyler" almalıyım

-

un dulce > bir şeker / bir tatlı

-

quizás > belki 

-

"quizás" dulces > "belki" şeker(-ler)

quizás "camisetas" > belki "tişört(-ler)"

-

¿por qué? > neden? / ne için? / niye?

-

¿"por qué" debe comprarles algo? 

"neden" bir şeyler almalısın?

-

ayer > dün

hoy > bugün

mañana > yarın

-

el día > gün

un día > bir gün

fue un día > bir gündü

-

importante > önemli

fue un día importante > önemli bir gündü

-

ayer, "fue un día" importante > dün, önemli "bir gündü"

-

¿quién? > kim?

¿para quién? > kim için?

-

para mí > benim için

-

fue un día "importante" para mí > benim için "önemli" bir gündü

-

¿qué pasó? > ne oldu? 

-

trabajo > iş

terminó > bitti

-

mi trabajo "terminó" > işim "bitti" / işim "sona erdi"

-

de vacaciones > tatil

mis vacaciones > (benim) tatilim

mis vacaciones "comienzan" hoy > tatilim bugün "başlıyor"

-

así que > yani / öyleyse / bu yüzden

quiero > istiyorum

quiero comprar > almak istiyorum

regalo > hediye

-

así que "quiero comprar" un regalo 

bu yüzden, bir hediye "almak istiyorum"


16-46 / notlar 171

 16-46 / notlar 171

------------------------


visitar / a visitar > ziyaret / ziyaret etmek

alguien > biri / birisi

a alguien > birini / birisini / birine / birisine

-

[ a visitar a alguien > birini ziyaret etmek ]

-

fui > gittim

fuimos > gittik

fuimos a visitar > ziyarete gittik

-

madre / mamá > anne

padre / papá > baba

-

"mi" madre > ("benim") annem

"tu" madre > ("senin") annen

-

mi padre > (benim) babam

tu padre > (senin) baban

-

a mi madre > anneme

-

fuimos a visitar a mi madre

anneme ziyarete gittik /

annemi ziyarete gittik

-

¿dónde? > nerede

¿dónde "vive"? > nerede "yaşıyor"?

¿dónde vive "ella"? ("o") nerede yaşıyor? 

-

vive "en España" > "İspanya'da" yaşıyor

-

hablar > konuşmak

hablar español > ispanyolca konuşmak

hablar español muy bien > çok iyi ispanyolca konuşmak

-

"debe hablar" español muy bien > 

çok iyi ispanyolca "konuşmalı" /

çok iyi ispanyolca "konuşuyor olmalı"

-

tu mamá > (senin) annen

-

tu mamá debe hablar español muy bien

annen çok iyi ispanyolca konuşuyor olmalı/

annen çok iyi ispanyolca konuşuyordur (mejor)

-

sí, "habla" español muy bien >

evet, çok iyi ispanyolca "konuşur"

-

me gustó > beğendim / sevdim / hoşuma gitti

te gustó > beğendin / sevdin / hoşuna gitti

-

¿te gustó? > beğendin mi? / sevdin mi? / hoşuna gitti mi?

-

¿te gustó España? > 

ispanya hoşuna gitti mi?/

ispanya'yı sevdin mi?/

ispanya'yı beğendin mi?

-

sí, me gustó > evet, beğendim 

-

esposo > koca / eş

esposa > karı / eş

-

tu esposo / tu esposa > eşin

¿tu esposo? > eşin?

-

¿tu esposo "también"? > eşin "de"? / eşin de mi? / ya eşin?

¿a tu esposo "también"? > eşin "de" mi?

-

le gustó > beğendi / sevdi / hoşuna gitti

-

mi esposo también > eşim de

a mi esposo también > eşimin de

a mi esposo también le gustó > eşimin de hoşuna gitti

( eşim de beğendi / eşim de sevdi)

-

sí, a mi esposo también le gustó España 

evet, ispanya eşimin de hoşuna gitti

-

vivir > yaşamak

-

vivo > yaşıyorum

he vivido > yaşadım

has vivido > yaşadın

-

¿has vivido? > yaşadın mı

¿has vivido en España? ispanya da yaşadın mı?

-

no, no he vivido > hayır, yaşamadım

no, no he vivido "allí" > hayır, "orada" yaşamadım

no, no he vivido en españa > hayır, ispanya'da yaşamadım

-

no, "no hemos vivido" en españa > 

hayır, biz ispanya'da "yaşamadık"

-

estar > olmak / (orada) bulunmak

-

estoy aquí > buradayım

estoy allí > oradayım

-

he estado aquí > buradaydım 

he estado allí > oradaydım / orada bulundum

-

"hemos estado" [allí] > "oradaydık"

"no hemos estado" [allí] > "orada değildik"

-

hablar > konuşmak

-

hablo > konuşuyorum

he hablado > konuştum

-

hemos hablado > konuştuk

no hemos hablado > konuşmadık

-

no hemos hablado español > ispanyolca konuşmadık

-

no hemos vivido en españa "antes" >

"daha önce" ispanya'da yaşamadık

-

no hemos hablado español antes > 

"daha önce" ispanyolca konuşmadık


16-46 / notlar 170

 16-46 / notlar 170

-------------------------


necesito > ihtiyacım var / lazım / gerekli / gerekiyor

-

ir > gitmek

-

de vacaciones > tatil

-

ir de vacaciones > tatile gitmek

-

necesito ir de vacaciones

tatile gitmem lazım/

tatile (gitmeye) ihtiyacım var

-

vas > gidiyorsun / gidersin

vas de vacaciones > tatile gidiyorsun

-

¿cuándo? > ne zaman?

-

¿cuándo vas de vacaciones? > 

ne zaman tatile gidiyorsun?/

tatile ne zaman gidiyorsun

-

en enero > ocak'ta

"o" en febrero > "ya da" şubat'ta 

-

ojalá > inşallah / umarım

-

pero no, "no puedo" > fakat hayır, "yapamam"

-

trabajo > iş

"demasiado" trabajo > "çok fazla" iş

tengo demasiado trabajo > çok fazla işim var

-

¿y tú? > ya sen?

-

¿cuándo vas (tú) de vacaciones? >

(sen) ne zaman tatile gidiyorsun?

-

fui > gittim

"ya" fui > zaten gittim / gittim zaten

 ya fui de vacaciones > tatile gittim zaten

-

fuimos > gittik

fuimos de viaje > geziye gittik / tatile gittik 

-

mi amiga > arkadaşım

mi amiga y yo > arkadaşım ve ben

mi amiga y yo ya fuimos > arkadaşım ve ben zaten gittik


16-46 / notlar 169

 16-46 / notlar 169

------------------------




terminar > bitirmek / bitmek

-

terminó > bitti

comenzó > başladı

tarde > geç

-

terminó "muy" tarde > "çok" geç bitti

comenzó "muy" tarde  > çok geç başladı

-

termina > (o) biter

comienza > (o) başlar

-

comenzó tarde y terminó tarde > geç başladı ve geç bitti 

-

después > sonra

-

doce > oniki [12]

las doce > saat oniki

"después de" las doce > oniki"den sonra"

-

el lunes > pazartesi

el martes > salı

-

llegar > varmak / gitmek

llegué > vardım / gittim

llegué tarde > geç gittim

-

el martes llegué tarde 

salı geç gittim/

salı günü geç gittim

-

trabajo > iş

mi trabajo > benim işim / iş

a mi trabajo > benim işime / işe

-

el lunes llegué tarde a mi trabajo

pazartesi işe geç gittim

-

el día > gün

el día comenzó > gün başladı

-

mal > kötü

bien > iyi / güzel

-

el día comenzó bien > gün iyi başladı

el día comenzó mal > gün kötü başladı

-

¿cómo? > nasıl? 

¿cómo terminó? > nasıl bitti?

¿cómo terminó el día? > gün nasıl bitti?

-

¿cómo comenzó el día > gün nasıl başladı?

-

terrible > çok kötü / korkunç

"un día" terrible > çok kötü "bir gün"

fue un día terrible > çok kötü bir gündü

-

el lunes fue un día bien > pazartesi güzel bir gündü

el martes fue un día terrible > salı çok kötü bir gündü

-

porque, "llegué muy tarde" a mi trabajo >

çünkü, işe "çok geç gittim"/

çünkü, işe "çok geç kaldım"


16-46 / notlar 168

 16-46 / notlar 168

-----------------------


me gustó la música > müziği beğendim

te gustó la música > müziği beğendin

le gustó la música > müziği beğendi

-

no me gustó la música > müziği beğenmedim

-

¿no le gustó la música? 

müziği beğenmedi mi?

-

sí, no le gustó la música > evet, müziği beğenmedi

-

yo fui > ben gittim

tú fuiste > sen gittin

él / ella fue > o gitti

-

se fue > o ayrıldı / o gitti

-

temprano > erken

[tarde > geç]

-

se fue temprano > o erken ayrıldı / o erken gitti

-

decir > söylemek

decirme > bana söylemek / bana söyle

-

sin decirme > bana söylemeden

-

se fue temprano "sin decirme" 

o "bana söylemeden" erken ayrıldı

-

idea > fikir

buena > iyi / güzel

una buena idea > güzel bir fikir / iyi bir fikir

-

"fue" una buena idea > iyi bir fikirdi

[  iyi bir fikir+"di" ]

-

¿por qué? > neden?

porque > çünkü

-

¿por qué fue una buena idea? > neden iyi bir fikirdi?

-

terminar > bitirmek 

terminó > bitti

-

porque terminó tarde > çünkü geç bitti


16-46 / notlar 167

16-46 / notlar 167

-----------------------


el lunes > pazartesi

-

fui > gittim

el teatro > tiyatro

al teatro > tiyatroya

[ a + el => al > a + el teatro => al teatro]

-

el lunes, fui al teatro 

pazartesi tiyatroya gittim

-------------------------------

-

me gusta > severim / beğenirim

te gusta > seversin / beğenirsin

le gusta > sever / beğenir

-

me gustó > sevdim / beğendim

te gustó > sevdin beğendin

le gustó > sevdi / beğendi

-

¿me gustó? > beğendim mi?

¿te gustó? > beğendin mi?

¿le gustó? > beğendi mi?

---------------------------------

-

sí, me gustó la música > evet, müziği beğendim

-----------------------------------------------------------

-

fui con Pınar > Pınar ile gittim / Pınar'la gittim

-

compañera / compañero > ortak / arkadaş 

-

trabajo > iş

de trabajo > işten / iş yerinden

compañera de trabajo > işten arkadaş / iş yerinden arkadaş

-

nuestro / nuestra > bizim

-

nuestra compañera de trabajo 

bizim işten arkadaş /

bizim iş yerinden arkadaş

-

fui > gittim

fue > gitti [ geçti / öyleydi / ....+idi]

fuimos > gittik

-

juntos > birlikte / beraber

-

fuimos juntos > birlikte gittik

-

bueno > iyi / güzel / tamam / olur

pero > ama / fakat

-

bueno, fuimos juntos 

tamam, birlikte gittik

-

pero, no le gustó la música > fakat, o müziği beğenmedi

[ pero, (a ella) no le gustó la música > fakat, (o) müziği beğenmedi ]

-

así > öyle / böyle

así que / por eso > yani / bu yüzden

-

así que "se" fue > bu yüzden "[o kendi]" gitti

-

¡no me digas! > deme be! / yapma ya! / gerçekten mi? / sahiden?


16-46 / notlar 166

 16-46 / notlar 166

-----------------------



hora > saat 

¿qué? > ne? / hangi? / kaç?

-

¿a qué hora? > saat kaçta?

-

comienza > başlıyor

¿a qué hora comienza? > saat kaçta başlıyor?

-

la película > film

¿a qué hora comienza la película? > film saat kaçta başlıyor?

-

siete > yedi [7]

a las siete > (saat) yedi'de [7]

a las siete y media > saat yedi buçuk'ta [7:30]

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿cuándo "termina"? > ne zaman "bitiyor"?

¿cuándo termina la película? > film ne zaman bitiyor?

-

quiero > istiyorum

quiero "estar" > "olmak" istiyorum

quiero estar "en casa" > "evde" olmak istiyorum

quiero estar en casa "temprano" > "erken" evde olmak istiyorum

-

más > çok / fazla

menos > az / eksik

"más o menos" >  "az-çok" / "hemen hemen" / "aşağı yukarı" 

-

termina > bitiyor

termina "más o menos" > "aşağı yukarı" bitiyor / "hemen hemen" bitiyor

-

nueve > dokuz [9]

a las nueve > (saat) dokuz'da [9]

-

termina "más o menos" a las nueve 

"aşağı yukarı" saat dokuz'da bitiyor

[ = dokuz "gibi" bitiyor (mejor) ]

-

puedes estar > olabilirsin

puedes estar en casa > evde olabilirsin

-

diez > on [10]

a las diez > (saat) on'da [10]

-

puedes estar en casa a las diez 

saat on'da evde olabilirsin

-

comer > yemek

a comer > yemeğe [yemek+e =yemeğe]

vamos a comer > yemeğe gidelim / yiyelim / yemeğe gideriz / yeriz

-

si > eğer 

si vamos a comer > (eğer) yemek yersek / (eğer) yemeğe gidersek

-

once > onbir [11]

a las once > (saat) onbir'de [11]

-

a las once si vamos a comer > (eğer) (yemek) yersek saat onbir'de

-

puedes estar en casa a las diez 

"o" a las once si vamos a comer >

saat on'da evde olabilirsin 

"ya da" yemek yersek saat onbir'de

16-46 / notlar 165

 16-46 / notlar 165

------------------------


fui > gittim

ver > görmek

-

fui a ver > görmeye gittim 

["a" ver > görmek+"e" => görmeye]

-

película > film

unA películA > bir film

-

fui a ver una película > bir film görmeye gittim

[ = bir filme gittim - mejor]

-

el jueves > perşembe

el jueves pasado > geçen perşembe

-

fui a ver una película el jueves pasado > 

geçen perşembe bir filme gittim 

-

amiga > (kız) arkadaş

unA amigA > bir (kız) arkadaş

-

amigo > arkadaş

un" " amigO > bir arkadaş

-

un amigo "mío" > ("benim") bir arkadaşım

con un amigo mío > bir arkadaşımla

-

"fui a ver una película" con un amigo mío, el jueves pasado > 

[ / el jueves pasado, "fui a ver una película" con un amigo mío ]

geçen perşembe, (bir) arkadaşımla "bir filme gittim" /

= bir arkadaşımla geçen perşembe bir filme gittim/

-

me gusta > beğenirim / beğeniyorum

me gusta "el cine" > "sinemayı" beğenirim

-

me gustó > beğendim

me gustó "la película" > "filmi" beğendim

-

me gustaría > isterim

me gustaría verla > (onu) görmek isterim

me gustaría verla otra vez > (onu) tekrar görmek isterim

-

ir > gitmek

podrías ir > sen gidebilirsin

podrías ir también > sen de gidebilirsin

-

¿podrías ir también? > sen de gidebilir misin? 

[ si quieres invitarle > "sen de gelebilir misin?" - mejor]

-

el viernes > cuma / cuma günü

el viernes entrante > önümüzdeki cuma

-

"¿podrías ir" el viernes entrante? 

önümüzdeki cuma "gelebilir misin?"

-

invitar > davet / davet etmek

invitarme > beni davet etmek

-

gracias por invitarme >

davet için teşekkür ederim (mejor)/

beni davet ettiğin için teşekkürler

-

"me gustaría ver" la película > filmi "görmek isterim"

-

y > ve

quizás > belki

-

y quizás > ve belki

-

después > sonra

-

y quizás después > ve belki sonra

-

comer > yemek

podríamos comer > (yemek) yiyebiliriz

-

y quizás después, "podríamos comer"  > 

ve belki sonra, "yemek yiyebiliriz"

-

algo > bir şey / bir şeyler

-

y quizás después, "podríamos comer" algo > 

ve belki sonra, bir şeyler "[ - yemek ] yiyebiliriz"

-

dulce > tatlı

-

"podríamos comer" algo dulce > tatlı bir şeyler "yiyebiliriz"

-

me gustaría ver la película, 

y quizás después, 

podríamos comer algo dulce >

filmi görmek isterim,

ve belki sonra,

tatlı bir şeyler yiyebiliriz


16-46 / notlar 164

 16-46 / notlar 164

-----------------------




mirar > bakmak / izlemek / seyretmek

mirarte > sana bakmak

-

me gusta > seviyorum/severim / hoşuma gidiyor/hoşuma gider

-

[me gusta mirarte > sana bakmak hoşuma gidiyor]

-

[me gusta "mirar" la tele(visión) > 

televizyon izlemeyi severim / televizyon "izlemek" hoşuma gider]

-

[me gusta "ver" la televisión > 

televizyon izlemeyi severim / televizyon "izlemek" hoşuma gider]

-

alguien > biri (persona/

con alguien > biri ile / biriyle

-

cosa > şey / bir şey

cosas > şeyler / bir şeyler

-

me gusta "mirar cosas" con alguien

biriyle "bir şeylere bakmak" hoşuma gidiyor/

biriyle bir şeylere bakmak hoşuma gider

-

viajar > gezmek / seyahat etmek

viajar con alguien > biriyle seyahat etmek

viajar sólo > yalnız seyahat etmek 

-

viajo > seyahat ediyorum 

viajas > seyahat ediyorsun

viaja > seyahat ediyor

-

cuando viajo > seyahat ettiğimde / seyahat ettiğim zaman

-

cuando viajo, me gusta mirar cosas "con alguien"

seyahat ettiğimde, "biriyle" bir şeylere bakmak hoşuma gider

-

cuando viaja > seyahat ettiğinde (él/ella - o)

-

le gusta > (o) sever / (onun) hoşuna gider 

-

le gusta "mirar cosas" con alguien

biriyle "bir şeylere bakmak" onun hoşuna gider

-

"cuando viaja", le gusta mirar cosas con alguien

"seyahat ettiği zaman", biriyle bir şeylere bakmak onun hoşuna gider

-

cuando (yo) viajo > (ben) seyahat ettiğimde

-

también me gusta "viajar con alguien" 

ben de "biriyle seyahat etmek"+ten hoşlanırım/

ben de biriyle seyahat etmeyi severim

-

no me gusta > sevmem / hoşlanmam / hoşuma gitmez / hoşuma gitmiyor

-

no me gusta viajar sólo > yalnız seyahat etmek hoşuma gitmez


16-46 / notlar 163

16-46 / notlar 163

------------------------




la tienda > mağaza / dükkân

las tiendas > mağazalar / dükkânlar

-

abierto / abierta > açık

cerrado / cerrada > kapalı

-

la tienda "está abierta" > dükkân "açık [durumda/bulunmakta]"

[ la tiendA está abiertA]

-

las tiendas "están abiertas" > dükkânlar "açık(tır)[-lar]"

[ laS tiendaS estáN abiertaS > dükkânLAR açık 

-

¿cuándo? > ne zaman?

¿"hasta" cuándo? > ne zaman"a kadar"?

¿hasta cuándo "están abiertas"? > ne zamana kadar "açıklar"?

-

¿hasta cuándo están abiertas "las tiendas"? > 

"dükkânlar" ne zamana kadar açık?

-

"hasta" las ocho > sekiz"e kadar"

"hasta" las nueve > dokuz"a kadar"

-

las tiendas están abiertas "hasta las ocho" > dükkânlar "sekize kadar" açık

entonces > öyleyse

-

un regalo > bir hediye

los regalos > hediyeler

-

comprar > satın almak

vamos a comprar > haydi satın alalım / satın almaya gidelim

vamos a comprar los regalos > hediyeleri (satın) almaya gidelim

-

entonces, vamos a comprar los regalos

öyleyse, hediyeleri almaya gidelim

-

las tiendas están abiertas hasta las nueve.

entonces, vamos a comprar los regalos.

dükkânlar dokuza kadar açık.

öyleyse, hediyeleri almaya gidelim.